​Mimarların Sürdürülebilirlik İle İlgili Sorumluluğu Artmaktadır.

YAKUP HAZAN
TOLGA HAZAN
YAKUP HAZAN MİMARLIK
AKG Gazbeton Sponsorluğunda

Mimarların çevre ve insan, sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufu gibi konulardaki sorumluluğu giderek artmaktadır. Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı mimarinin gündeminde bir konu olmakla beraber ne yazık ki konunun yer yer moda ve yapının reklam aracı olarak kullanıldığını da görmekteyiz.

Konut, otobüs terminali, idari binalar, opera binası, kültür merkezleri, havaalanı, turistik tesis gibi farklı ölçek ve konseptlerde projelere imza atıyorsunuz. Mimari proje yarışmalarında da 10 birincilik ve 55‘e yakın ödül ve mansiyon kazanan Yakup Hazan Mimarlık’ı biraz tanıyabilir miyiz?

Mimarlık hayatıma mimari yarışma kazanarak başladım. İlk girdiğim yarışmada 1. Oldum ve profesyonel mimari hayatım başlamış oldu. Bu süreçte Yakup Hazan Mimarlık 60’ın üzerinde yarışmada ödül ve mansiyona layık görüldü, bu ödüllerin 10 tanesi 1. ‘lik ödülüdür. Yakup Hazan Mimarlık, bünyesine Mimar Tolga Hazan’ı da dahil ederek daha da güçlendi ve Hazan Mimarlık olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Mimari Yarışmalar çok çeşitli konuları ve geniş skalada problemleri kapsamaktadır. Bu süreç kendimizi bilgilendirmemizi zorunlu kılmış ve bizi bir çok farklı yapı tipinde donanımlı hale getiren bir süreç olarak şekillenmiştir. Havalimanları serüvenimizin başlangıcı da yine mimari yarışmalara dayanıyor.

2003 senesinde DHMİ (DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ) bir çok havalimanı terminal binasının yarışma ile elde edilmesi için bir dizi yarışmalar açtı. Bu dönemde geliştirdiğimiz projeler ADNAN MENDERES HAVALİMANI yarışmasında 1.’lik , ESENBOĞA HAVALİMANI yarışmasında 2.’lik ve DALAMAN HAVALİMANI yarışmasında 3.’lük ödüllerine layık görüldü. Doğal olarak 1.’lik ödülü aldığımız Adnan Menderes Havalimanı projemiz uygulandı. Adnan Menderes Havalimanında havalimanının gelişmesi ile ilgili de proje üretilmesi isteniyordu. Bu yarışmada 1.’lik ödülü alarak hem Dış Hatlar hem İç Hatlar ve Katlı Otoparkların Proje Müellifi olduk. Daha sonra yurt içi ve yurt dışında 13 adet havalimanı projesi geliştirdik. Yurt içinde tasarladığımız havalimanlarından Erzincan, Sinop , Kars ,Hatay Havalimanları uygulanmıştır. Şu anda dünyanın en büyük otopark projesini de kapsayan İstanbul

Havalimanının Kara tarafındaki Plaza, Viyadük ve otopark bölümünün tasarımını yapmaktayız.

Mimari çalışmalarınızın yanı sıra Gazi Üniversitesi ve Tobb Üniversitelerinde Mimarlık Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktasınız. Yaptığınız çalışmalardan ve son dönem projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Büromuzdaki deneyimli ekibimiz ile birincilik aldığımız havalimanı konusu dışında ki projelerimizin hayata geçirilmesi ile ilgileniyoruz.. Adıyaman Aktif Yaşam Merkezi engelli vatandaşlarımızın sosyal ve mesleki eğitimlerini tamamlayacakları ve Türkiye’de ilk defa bu büyüklükte yapılacak olan engelsiz merkezinin projesinde 1. olduk. Bu projenin hayata geçme süreci başlamış bulunmakta. Sosyal anlamda büyük katkı sağlayacak ve kendi alanında bir ilk olacak bu yapıyı hayata geçirmek bizi oldukça heyecanlandırmakta. Ayrıca birincilik ödülü aldığımız Düzce Eğitim Kampüsü’nün de çalışmaları devam etmektedir. Son zamanlarda açılan Mimari proje yarışmalarına proje göndermeye devam ediyoruz. Ödül ve mansiyon aldığımız yarışma projelerimiz çeşitli mimarlık dergilerinde yayınlanmakta.

Yakup Hazan ve Tolga Hazan üniversitelerde yarı zamanlı tasarım derslerine devam etmektedir. Bu süreçle Akademik ve Pratik çalışmaları bir arada değerIendirerek tasarımlarını sürdürmektedir.

Adnan Menderes Havaalanı ve Dış Hatlar Terminal ile Çok Katlı Otoparkı Mimari Proje Yarışması’nda birincilik ödülü aldınız ve projeniz uygulandı. Projenizden ve tasarım kriterlerinizden bahsedebilir misiniz?

Türkiye’ nin en büyük İç hatlar terminali olan yapının ana tasarım fikri açık mekanlar üzerine kurulmuştur. Kara tarafı ve hava tarafı arasındaki tüm görsel engeller kaldırılmış ve kara tarafından hava tarafı, hava tarafından da kara tarafının görülmesi sağlanmıştır.

Kara ve hava tarafı arasına galeri ve asma bahçeler yerleştirilmiştir. Bahçeler açık hava ile direkt ilişkilidir. Vip’ den başlayan ve dış hatlara kadar uzanan galeri içerisinde devam eden bir uçan yol önerilmiştir. Kullanıcılar bu yolu kullanarak golf araçları ile bir taraftan diğer tarafa zaman kaybetmeden ulaşırlar. Tasarım da bulunan tonoz’un taşıyıcı fil ayakları aynı zamanda ticari mekan fonksiyonu taşımaktadır.

291,267 m2 lik yapı, Türkiye’nin en büyük iç hatlar terminalidir.Eski terminalin yıkımı sırasında hayata geçirilen ‘’ Atık Yönetimi Uygulaması’’ ile ortaya çıkan atıkların % 99’u yeniden kullanılmış ya da geri dönüştürülmüştür. Uygulama Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ( SKD ) tarafından ‘’ İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulama Ödününe ‘’ layık gödüldü. İzmir Adnan Menderes Havalimanı İç Hatlar projesi 2007 yılında Türk Yapısal Çelik Derneği tarafından ‘’ Ulusal Çelik Yapı Tasarımı ‘’ ödülüne gine aynı sene ECCS tarafından ‘’Avrupa çelik yapı tasarımı’’ ödülüne layık görülmüştür. Yapı ayrıca ACI (Airports Council İntarnational) tarafından 2010’da ilk kez verilen “Eko-inovasyon” ödülünü almıştır. 2009’da da Doha Aviation Summit’te “yılın çevreci havalimanı” seçilmiştir.

Yapı, Türkiye’nin en büyük iç hatlar terminalidir. Eski terminalin yıkımı sırasında hayata geçirilen ‘’ Atık Yönetimi Uygulaması’’ ile ortaya çıkan atıkların % 99’u yeniden kullanılmış ya da geri dönüştürülmüştür.

Yeşil, sürdürülebilir, çevre dostu gibi kavramlar ve özellikle sürdürülebilir mimarlık kavramı günümüzün trend konularından bir tanesi. Mimarlığın sürdürülebilir ve ekolojik boyutu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Global ısınmaya neden olan faktörler arasında binaların sorumluluk payı kabaca %25 civarındadır. Bu oran binaların direkt sorumluluğu olmakla beraber dolaylı etmenler de katılırsa bu oran daha da yükselmektedir. Binalardan sonra en yüksek sorumluluk payı ise %14 civarı ile trafiktir. Dolayısı ile binaların yalnız başına en büyük rolü oynadığını görmekteyiz. Bunun ile beraber kentleşmenin beraberinde getirdiği doğa tahribatı, İnsan ve çevre arasındaki ilişkinin çarpıklaşması gün geçtikçe artarak devam eden konular olarak değerlendirilebilir. Mimarların Çevre ve İnsan, sürdürülebilirlik ve Enerji tasarrufu gibi konulardaki sorumluluğu giderek artmaktadır. Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı Mimarinin gündeminde bir konu olmakla beraber ne yazık ki konunun yer yer moda ve yapının reklam aracı olarak kullanıldığını da görmekteyiz.

Hazan Mimarlık için sürdürülebilirlik kavramı ve yeşil bina fikri söylevin ve imajın ötesinde olması gereken bir husus.

Bu anlamda küçük, orta ve büyük ölçek her projede gerekli katkı ve iyileştirmelerin yapılması için işveren, mimar ve mühendisler hep beraber azami caba içerisindeyiz. Türk Mimar ve mühendisler bu konularda giderek daha yetkin ve iddialı uygulamalara imza atmaktadırlar.

Sürdürülebilirliğin farklı bakış açıları, özellikleri, boyutları var ve bunlardan en önemlisi kamuyu bir araya getirebilecek kentsel alanları yaratabiliyor olmak. Bu bağlamda ülkemizde gerçekleşen; dönüşen ve değişen, kentsel planlamalar hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?

Sürdürülebilirlik kapsamı oldukça geniş bir kavram. Bina özelinde olduğu gibi kamusal ölçekte yada kentsel ölçekte ele alınması çok önemli. Bina ölçeğinde yapacağımız müdahaleler ölmekte olan bir hastayı kurtarmak adına yapılan cerrahi bir lokal operasyona benzetilebilir. Bunun yanında insanların zaman içerisinde benimsediği konvansiyonel kent modelinin sonuçlarının tabiatı tahrip edici ciddi sonuçları olmakla beraber, kentteki insanında bu tahribattan fiziksel ve ruhani olarak etkilendiğini düşünmekteyiz.

Son yıllarda dünyada çeşitli etkenlerden dolayı ölçek değişmiştir. Tasarlanacak alanların büyüklüğü ve sanal sınırsızlık hayata dahil olunca mimarlığında sınırları genişlemiş kentsel tasarım noktasına taşınmıştır. Kamusal alanların yeniden ele alınması yani yaşam biçimlerine göre kentlerin yeniden şekillendirilme çabalarını görüyoruz. Hızlı ve çarpık kentleşme sonucu ortaya çıkan yitik alanların yeniden ele alınmaları gerçeği zamanın ruhuna uygun olarak şekillendirilmektedir. Bu alanların ranta dönüşmeden kamusal alanlar ile birlikte dönüşmelerini arzu edebiliriz.

Bu çerçevede sürdürülebilir kent modeli, İnsan ve çevre dengesinin daha dengeli kurulduğu kensel ölçekli mekan tertibi veya yeni bir kent modelinin zamanın problemlerine daha iyi cevap verebileceği öne sürülebilir. Konu ile ilgili Hazan Mimarlığın kentselcilik alternatifi olan Kırsalcılık başlığı altında deneysel çalışmaları mevcuttur.

Son yıllarda dünyada çeşitli etkenlerden dolayı ölçek değişmiştir. Tasarlanacak alanların büyüklüğü ve sanal sınırsızlık hayata dahil olunca mimarlığında sınırları genişlemiş kentsel tasarım noktasına taşınmıştır.

Peki, ekolojik ve çevresel katkı sağlayabilecek yaklaşımların temelden ele alınabilmesi için sizce neler yapılmalıdır?

Çevresel Politika ve Çevresel hukukun çağımızda ulusal ve uluslararası platformda gelişmesi gerektiği kanısındayız. Bu anlamda nasıl her hangi bir insana veya canlıya zarar verdiğimiz zaman çeşitli hukuk yaptırımlar devreye giriyor, tabiatında bu anlamda hukuki düzenleme içerisinde korunmaya alınması gerekiyor.

Konu ile ilgili çalışmalar tekil projeler bazında kalmamalı. İmar hukuku, Çevre hukuku daha kapsamlı tertiplenerek hepimizin parçası olduğu tabiatın korunmasına yönelik önlemler kurgulanmalı.

Konunun kavramsal olarak irdelenmesinin, alınması gereken önlemlerin belirlenmesinin ve faydalı olacak önlemlerin ortaya konulmasının aslında oldukça kolay olduğu kanısındayız. Fakat konu ekoloji ve çevre olunca asıl mesele bu tedbirleri hayata geçirebilmek. Hazan Mimarlık olarak konu ile ilgili hem fikri anlamda hem de uygulamaya yönelik uğraşı içerisindeyiz.

Yapıdan kaynaklanacak sağlık sorunlarının daha baştan oluşmasını önlemek için yapılması gereken ekolojik tasarruflar nelerdir? İnsan ve çevre odaklı bina yapım yöntemleri sizce nasıl olmalıdır?

Yapıların ve kentlerin canlılar üzerinde yol açtığı fizyolojik ve psikolojik bir çok tahribattan bahsedilebilir. Bütün bu problemlerin temelinin çevre ve insan arasındaki dengenin bozulmaya başlamasından dolayı kaynaklandığı düşünülebilir. Bu çerçevede yapılardan kaynaklanacak sağlık sorunlarının daha baştan oluşmasını önlemek için yapılabilecek tekil bir çözümden bahsedilemeyeceği kanısındayız. Konu çok kapsamlı nitelikte ve bir çok disiplinin iş birliği ile ele alınması gereken bir niteliktedir.

Yapıların çevreci ve insan sağlığına uygun olabilmesi için mevcut sertifika sistemlerinden birine sahip olmaları yeterli midir? Asıl hedefin sertifika almak olmaması için sizce neler yapılabilir?

Yapıların mevcut sertifika sistemi ile değerlendirilmesinin sadece teşvik ve geçici bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Asıl olan hayatın kendisinin çevre , sağlık ile bilinçlendirilmesi olacaktır. İnsanların bilinçlenerek hayatı bu boyutta yaşamaları esas olmalıdır. Mimarlık hayatın kendisidir.

Son olarak insan sağlığına ve çevreye duyarlı malzemelerin tüketiciler tarafından kabulü konusunda ve Türkiye’deki durumu ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Sizin kullanmayı en çok tercih ettiğiniz doğal yapı malzemeleri hangileri?

Tüketicilerin binaları da kapsamakla birlikte tüketecekleri her hangi bir üründen bir çok beklentileri vardır. Bu beklentilerin arasında İnsan sağlığı önemli yer tutmakla beraber çevreye duyarlı malzeme kullanımının tüketici açısından çok ciddi bir önem teşkil etmediğini görüyoruz. Bu tür önlemlerin daha çok sağduyu sonucu ortaya koyulduğunu söyleyebiliriz.

En çok tercih ettiğimiz her hangi bir doğal yapı malzemesi yoktur. Daha çok çeşitli sertifikalarla, bilimsel yöntemler ile doğal veya çevre dostu olduğu ispat edilmiş malzemelerin kullanılması önceliğimizdir. Uyguladığımız projelerdeki malzeme seçimimizdeki ana kriter hedefine en uygun malzemenin kullanılması olmuştur.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)