Emergency Pediatri Kliniği

“Emergency NGO için bir hastane yapmak sadece “hastane” fonksiyonlarına sahip bir yapı inşa etmek anlamına gelmiyor; bu hastane daha çok insanları hayata döndürmeye ve bağlamaya yardımcı olacak bir mekan olmalı.

Bizim çalışma alanlarımız savaşla ya da son derece büyük bir fakirlikle sarsılmış bölgeler. Hastalarımız bir uzvunu kaybetmiş ya da sakatlanmış, ve bir anda bununla yaşamayı öğrenmek zorunda kalmış kişiler. Bu yüzden de hastanelerimizin olağanüstü güzel yapılar olmasını istiyoruz; o kadar ‘olaylı’ bir güzelliği olmalı ki bu sayede savaş ya da hastalıkla harap olmuş insanlara saygı duruşumuzun bir temsili; ve tüm bu acılarının içinde insanlık itibarını geri kazancakları şartları sağlayacak bir mekan olabilmeli.


Bu sebeple tüm hastanelerimizde en fazla önem verdiğimiz kısımlar çocukların oyun odaları, herkesin kullanımına açık ortak alanlar ve bahçeler. Bakım hizmetleri yalnızca ameliyat odaları ve koğuşlarla sınırlı değil; gerçek bakım hastalara bütünlüğünü yitirmemiş kişiler olduklarını hatırlatan, her birine bireysel olarak verilen özenden geçiyor.”

Gino StradaEmergency NGO Kurucusu, Cerrah

Emergency, savaş, mayın ve yoksulluk mağduru sivillere yüksek kalitede ücretsiz ilaç ve cerrahi yardım götüren İtalyan bir sivil toplum kuruluşu. Tamassociati Design ise Afrika’da yaptığı sağlık binalarıyla tanınan, Afrika, Ortadoğu ve İtalya’da sürdürülebilir proje örnekleri veren İtalyan bir ekip. Sosyal haklar odaklı çalışan, sorumluluk sahibi gelişimden bahseden, etik ve sorumluluk sahibi proje planlamasını ilke edinmiş ekip, yaptığı çalışmalarla insan hakları ve sürdürülebilir gelişimi desteklemeyi hedefliyor. Emergency ile ortak ürünleri, Nyala’daki Emergency Pediatri Kliniği bu iki vizyonun güzel bir ürünü.

Güney Darfur’un başkenti Nyala’nın 1,5 milyon sakininin büyük kısmı savaştan kaçmış mültecilerden oluşuyor. Mülteciler şehrin taşralarına yayılmış 7 kampta yaşıyor. Nyala’daki Emergency Pediatri Kliniği, faaliyetine 5 Temmuz 2012’da başlamış. 24 saat açık olan merkez, 14 yaşına kadar tüm çocuklara temel sağlık hizmeti verirken aileler için hijyen ve sağlık eğitimi aktiviteleri de düzenliyor. Emergency, ayrıca yerli personeline teorik ve uygulamalı eğitim veriyor. Klinikte, Sahara çöl bölgeleri ve İran’da kullanılan “badgir” isimli geleneksel yöntemden esinlenilerek yapılmış doğal havalandırma-soğutma sistemi kullanılıyor. 8 metre yüksekliğinde iki havalandırma kulesi, genellikle kuzey ve kuzeydoğudan gelen mevsimsel rüzgarları tutuyor ve bu rüzgarların yarattığı hava akımını bodrum katına yönlendiriyor. Bodrumda mekanik bir labirentten geçerek hava toz ve kumdan arındırılan hava, ısı salmayan “su boyunluğu” sisteminde soğutuluyor. Sonrasında hava, zemin altından geçen borulara verilerek daha da serinlemiş hale geliyor ve klinik içine salınıyor. Tüm bu sistem çok az güç harcıyor ve elektrik yokluğunda doğal havalandırmaya olanak vererek klinik faaliyetlerinin her zaman konforlu ve temiz bir çalışma ortamında sürmesini sağlıyor. Binanın kendisi de, duvar ve çatısında boşluklu havalandırma sistemlerinin kullanıldığı pasif bir kılıf gibi tasarlanmış. Ayrıca geleneksel gölge sistemlerinden esinlenilerek yapılan bambu katman sayesinde bir “koruyucu cilt” de oluşturulmuş durumda.

Bir Negatif-Büyüme Deneyi

Darfur’da bina yapmak batının ölçekleri şaşmış inşaat düzenine olası bir alternatif yaratma şansını da sunuyor.

Afrika bir fırsat, çünkü sayısız çelişki ve geri kalmışlığına rağmen gerçeklik ve geçmişle kurmuş olduğu ve sürdürdüğü güçlü bir bağ var. Tüketim çılgınlığı orada hiçbir zaman gerçektirilememiş bir ‘hayal’ olarak kaldı. Bu özellikleri sebebiyle bir paradoks gibi görünse de Afrika, dünyanın geri kalanı için bir “gelecek provası yeri” olarak düşünülebilir. Günlük hayatın ufak konforlarından bile mahrum bir yaşamla yüzleşmek zorunda kalacağı bir durum olabilir.

Uzun süren bir çatışmanın henüz bittiği bir coğrafyada mimarlık yapmak, bu anlamda, savaş sonrasının yarattığı boşluğu inceleme fırsatı olarak da görülebilir. Öyle ki, burada her şey yeniden yaratılmalıdır. Bu tanımsızlığa rağmen Güney Darfur’un başkenti Nyala’da Emergency tarafından yürütülen çocuk hastanesi büyük bir sembolik değere sahip. Yalnızca acil durumlarda kullanılan bir yer değil, geleceği hiç de alışıldık olmayan bir açıdan değerlendirmeye ilham olacak bir örnek: Gezegeni bütünüyle ele alacak ‘sözde’ olmayan sürdürülebilir gelişime odaklanan bir örnek. Böylece projeyi ancak maksimum basitliği hedef koyarak ele almamız gerektiğini fark ettik. Bu da lüzumsuz yer kullanımından kaçınmak demekti, hatta belki de bir negatif-büyüme deneyiydi: Dünyanın bu köşesinde gerçekleştirilen ancak herhangi bir yerde de uygulanabilecek olan bir deney.

Deneyin sonucu “modern” ve “geleneksel”in somut bir birleşimi oldu. Teknolojinin kullanımındaki yenilikçi yaklaşım, hangi teknolojinin kullanılacağından daha önemliydi. Bu negatif-büyüme deneyi zor koşullar altında yürütüldü ancak bir hastane yapısının gerektireceği yüksek konfor derecesinden taviz verilmedi. Bu özellikleriyle geleceğin teknolojisinin günümüzün zorlukları için yorumlandığı bir örnek haline geldi.

Bu çevre dostu hastane muazzam bir tabaldi (baobab) ağacının çevresine konumlandırıldı; ağaç aynı zamanda odak görevi görerek tüm plan şemasının çıkış noktası oldu. Bölgenin ocaklarında üretilmiş taşıyıcı tuğlalarla inşa edilen yapı, kendine özgü havalandırma sistemiyle avlulu Arap evlerinin ilkelerini kullanırken güneşe bakan yüzeylerini de azaltıyor. Bu, yine mülteci kamplarında uygulanmış yine aynı geleneğe ait çit sistemlerinden esinlenilerek yapılan bambu gölge kırıcılar sayesinde başarıldı.

Çatı için Nyala’da yaygın kullanılan bir yöntem seçildi. “jagharsch” adı verilen alçaltılmış tuğla tonozlar, doğrudan güneş ışığından üzerine takılmış boşluklu metal bir çatıyla korunuyor. Jagharsch adı Arapça’da “arch” (yay) anlamına gelen harsch’tan geliyor.

Bölgede sıklıkla 40°C’nin üzerine çıkan zorlayıcı iklim koşulları güçlü çöl fırtınalarının kaldırdığı kumla beraber iyice şiddetli hale geliyor. Bu yüzden yenilikçi soğutma, yalıtım ve filtreleme sistemleri üzerine geniş bir araştırma yapmak gerekiyordu. Bu sistemleri destekleyici tesisler temel düzeye indirgendi ancak Emergency’nin koyduğu standartlar ve yüksek konfor korundu.

Havalandırmada da benzer sebeplerden İran’ın geleneksel doğal havalandırma yöntemlerinden esinlenildi. Badgir denilen bu sistem sanayi tipi su soğutucuları kullanan mekanik bir sistemle beraber çalışıyor.

Hakim çöl fırtınaları 8 metre yükseklikteki havalandırma kuleleriyle tutuluyor ve bodrum katına yönlendirilerek labirente benzer bir yapı içine geçiyor. Duvarlardan oluşan labirente çarparak hızını kaybeden hava akımı, serinleyerek bünyesindeki tozların büyük kısmından ayrışıyor.

Daha serin ve temiz hale gelen hava, daha sonra ısı salmayan emici bir mekanizma sayesinde daha da temizlenip serinletiliyor. Bu hava buharlaştırma süreci su soğutma işlemine benzer denebilir. Bu işlem standart iklimlendirme sistemlerine göre yaklaşık 10 derecelik bir ısı farkı ve elektrik kullanımında %70’e yakın azalma sağladı.

“Emergency’nin hastanesi sanki dünyanın kötülüklerini defetmeye adanmış, dimdik duran bir kamu yapısı. O, başka bir çağdaşlığın dilini konuşuyor – negatif-büyümenin bir nebze de olsa adaleti sağlamaya yardımcı olduğu bir çağdaşlık.”

Raul Pantaleo

KÜNYE

Yer:Nyala, Darfur - SudanProje Bitiş Tarihi:Temmuz 2010Arsa Alanı: 3.000 m²Yapı Alanı: 800 m²Mimari Proje: Studio TamassociatiTasarım Ekibi: Tamassociati - Massimo Lepore, Raul Pantaleo, Simone Sfriso, Laura Candelpergher, Enrico VianelloProje Yöneticisi: Pietro ParrinoKoordinasyon: Rossella Miccio, Pietro ParrinoAltyapı tasarımı: Franco Binetti ve Nicola ZoppiStatik Danışmanlığı: Francesco SteffinlongoArazi Denetim: Roberto Crestan, Alessandro Tamaiİşveren: Emergency NGO

*Yazının tüm görsellerine dergimizin arşivinden ulaşabilirsiniz.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)