Bir Binayı Akıllı Hale Getirmeniz Şehri Akıllı Yapmıyor​

Schneider Electric
Serdar Aziret

Bir şehri akıllı hale getirmemizin birinci sebebi verimliligi artırmak ve daha sürdürülebilir bir şehir yaratmak, bir diğer önemli konu ise o şehirde yaşayan insanların hayatını kolaylaştırmaktır.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Serdar Aziret, Schneider Electric’de pazarlama ve kanal geliştirme müdürü olarak çalışıyorum. Ağırlıklı olarak bina projeleri bölümünde çalıştığım için hem konut hem ticari binalarla ilgili çözümlerden ben sorumluyum diyebilirim. 

Ekoyapı Dergisi olarak dikkatimizi daha çok akıllı ve enerji verimli sistemler çekiyor, özelikle akıllı bina konusu çok gündemde fakat sektörde doğru algılandığını hissedemiyoruz, bu yüzden akıllı bina nedir bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Aslında bir şeyleri önce tespit edip akabinde yorumlayabilen ve yorumladığı duruma göre doğru hareket edebilen akıllı bir insan gibi akıllı bir binada da yaklaşım aynı, dolayısıyla mevcut durumu tespit ettikten sonra o durumla ilgili gerekli analizleri yapan sonrasında da belli adımları atarak prosesleri yöneten binalara akıllı bina diyoruz. 

Piyasada kavram anlamında bir karışıklık olduğunu söyleyebilirim, sadece diyafona gelen görüntünün telefona aktarılması binayı akıllı yapmıyor. Bu, nesnelerin internetini de işin içine sokan bir teknoloji ama burada bir akıl söz konusu değil. İşin içerisine kontrol ve otomasyon girdiğinde bir binanın akıllı olmasından bahsedebiliyoruz. Bu da şöyle mümkün; bir binadaki enerji verimliliğini ele alalım, önce binanın hangi kısmında ne kadar enerji tüketildiğinin doğru bir şekilde ölçülebilmesi  lazım. Bu yüzden bizim bir yapıyı akıllı hale getirirken “ölç, analiz et, yönet” şeklinde bir prosesimiz var. Bu noktada öncelikle ölçemediğiniz bir şeyi yönetemezsiniz ve verimlilikten söz edemezsiniz diyebiliriz.

SmartStruxure bütün çözümleri entegre edebilen ve yönetim tarafından sadece bir yazılım aracılığıyla bütün bu alt sistemlerin kontrol edilip otomasyonun yapılabildiği bir sistem. 

Bir ofis binasından örnek verecek olursak, hangi alanda hangi saatlerde ne kadar enerji tüketiliyor öncelikle tespit etmek gerekiyor, bunun için de enerji ölçümleri yapılıyor ve sonrasında analiz sonuçlarına göre işin yönetim kısmına geçiliyor. Böylece otomasyon ile diyoruz ki, örneğin saat beş buçukta bütün ışıkları kapat ya da hareketi algılayarak hareket yok ise buradaki enerjiyi kapat, bu en basit haliyle konutlarınızda da gördüğünüz bir akıl. Bunu daha büyük hale getirmek de mümkün, sadece konut ve iş yerlerinde değil ayrıca çok büyük endüstriyel tesislerde, şehirlerin alt yapısında da kullanılan bir sistem.

Dataları doğru bir şekilde girdikten sonra bunu sağlayacak bir sistem kurarsanız, gün içerisinde hangi saatler daha uygunsa sistem ona göre çalışır; dolayısıyla bu sistemi yönetecek bir de beyin lazım. Bahsetmiş olduğumuz beyni binanın bölümlerini kontrol eden bir yazılım ve bir alt yapı olarak tanımlayabiliriz. Dolayısıyla sizin vücudunuzda sinir hücreleri bütün organlarınızı nasıl yönetiyorsa benzer bir şekilde akıllı bir binada da bütün bu nesnelerin internetine bağlı cihazları, internet alt yapısı ile yönetiyorsunuz. Dolayısıyla akıllı binalardaki olmazsa olmaz unsurlardan bir tanesi bağlantı. Özellikle wireles teknolojisinin hızlıca gelişiyor olması çok daha kolay bir şekilde bütün bunların entegre edilebilmesini sağlıyor. 

Peki her kurum kendi yazılımını mı oluşturuyor ?

Açık protokol olarak geçen belli haberleşme dilleri var, bunlar markadan bağımsız olarak kullanılıyor. Örneğin; Schneider akıllı ev sistemleri için KNX adında bir sistem kullanıyor. KNX bir açık haberleşme protokolü, dolayısıyla siz bu yazılıma o haberleşme protokolü ile uyan her markanın cihazını bağlayabiliyorsunuz. Yani markadan bağımsız olarak kullanılan sistemler diyebilirim bunlara. 

Schneider Electric’in SmartStruxure çözümünün sağladığı faydalar nelerdir ve klasik bina yönetim sistemlerinden farkı nedir? 

Normalde binadaki sistemlere baktığınızda, bunun altında evinizdeki sigortadan tutun da aydınlatma sistemlerine ya da güvenlik kamerasından acil çıkışları işaret eden sinyallere kadar birçok farklı alçak gerilim sistemleri var. Geleneksel bir binada bunların hepsi ayrı ayrı yönetiliyor dolayısıyla merkezden kontrol edilmiyor; çünkü farklı markalar, farklı haberleşme dilleriyle haberleşiyor .

SmartStruxure bütün bu çözümleri entegre edebilen ve yönetim tarafından sadece bir yazılım aracılığıyla bütün bu alt sistemlerin kontrol edilip otomasyonun yapılabildiği bir sistem. Schneider otomasyon ile ilgili aklınıza gelebilen bütün sistemleri üretiyor, SmartStruxure da şirketin bütün bu çözümlerini tek bir çatı altında birleştiren bir yaklaşım. 

Biz, şirket satın almaları ile büyüyen bir firmayız ve dünya üzerinde 200’den fazla fabrikamız var. Bu da şu demek; farklı yerlerde farklı ürünler ve çözümler üretiliyor, bunların entegre edilmediği noktada bina yönetimi zorlaşıyor. Bütün çözümler tek bir yerden kontrol ediliyor olsa o zaman çok daha pratik, hata yapma riskinin azaldığı otomasyonun da birbiriyle entegre çalıştığı yapıya girebiliyorsunuz. Belli senaryolar oluşturarak binadaki bütün sistemler için önceden kurguladığınız yapının tek tuşla çalışmasını sağlayabilirsiniz; ama SmartStruxure gibi entegre bir yapı olmadığı zaman hepsi için ayrı ayrı yönetsel aksiyonlar almanız gerekiyor, bu da konuyu zorlaştırıyor. Bu anlamda SmartStruxure binayı akıllı ve yeşil hale getiren bütün sistemleri içeren entegre bir Schneider çözümüdür diyebiliriz. 

Bunun da üç tane ana bina yönetim bacağı var, bunlardan birincisi havalandırma otomasyonu, ikincisi KNX dediğimiz protokolle çalışan aydınlatma otomasyon sistemi, üçüncüsü ise bir binayı daha akıllı ve yeşil hale getiren enerji yönetim sistemi.

Akıllı bir binanın en ekonomik şekilde hizmet verebilmesi için sistemlerin bireysel veya entegre olarak nasıl kullanılması gerekir?

Bu anlamda binaları ikiye ayırıyoruz; birincisi mevcut binalarda renovasyon, ikincisi yeni yapılacak olan binalar. Artık yönetmelikler ve belli enerji verimli uygulamalar binalarda enerji verimliliğini zorunlu hale getirdi; dolaysıyla zaten yeni yapılan projelerde akıllı ve yeşil bina standartlarına uygun binalar üretiliyor. Ama şu anda etrafımıza baktığımızda çok fazla mevcut bina var, Bu yüzden burada da çok büyük bir enerji tüketimi söz konusu. Renovasyon tarafında özellikle wireless teknolojilerinin kullanılması daha düşük maliyetli bir akıllı bina yaratmanızı sağlıyor. Günün sonunda ne kadar otomasyondan bahsediyor olursak olalım bulunduğumuz seviyede hala insan faktörü işin içinde ve bütün gelişen trendler bu faktörü minimize etmeye çalışıyor. Bütün sistemler birbiriyle ne kadar iyi haberleşirse, doğru tespitlerle ne kadar iyi bir kurgu yaratırsanız durumu o kadar düşük maliyetle yönetebiliyorsunuz. 

Biz Schneider olarak özelikle mevcut binalara gittiğimizde yanlış bir teşhis koymamak adına enerji etütleri yapıyoruz ve maliyetleri minimize etmeye çalışıyoruz. Aslında, işin özü, denetimlerin doğru yapılması ve teşhislerin en baştan konulmasıdır diyebiliriz. 

Günün sonunda ne kadar otomasyondan bahsediyor olursak olalım bulunduğumuz seviyede hala insan faktörü işin içinde ve bütün gelişen trendler bu faktörü minimize etmeye çalışıyor. 

Peki Türkiye’de durum ne?

Umut vadediyoruz, belli bir bilinç oluşmuş durumda. Schneider Electric ve bizim skalamızdaki firmaların yarattığı bilinç oldukça önemli, bu konuya çok fazla kafa yoruyoruz. Bakanlıklarla iş birliği yapıyoruz, farklı platformlarda konuşup bu konunun önemini anlatmaya çalışıyoruz. Yurt dışına baktığımızda standart ve uygulama anlamında çok daha ilerideler. Biz global bir firma olmanın avantajını bu noktada kullanabiliyoruz, oradaki ekip arkadaşlarımızla iletişim kurarak burada danışmanlıklar verebiliyoruz, bu yüzden durum çok daha iyiye gidiyor. 

Peki son olarak binalar akıllı olunca, şehirlerde mi akıllı oluyor?

Akıllı şehir dediğimiz kavrama girdiğimizde aslında skalayı büyütüyoruz. Şehirde de binalarda olduğu gibi bütün unsurların birbirleriyle haberleşiyor olması ve kurgunun da bir bütün olarak yapılıyor olması lazım. Yani akıllı binalar akıllı şehirlerin sadece bir unsuru, dolayısıyla ne yazık ki sizin bir binayı akıllı hale getirmeniz şehri akıllı yapmıyor. Bunun altında birçok sistem var. Artık öyle bir noktadayız ki otobüs durağı otobüs ile konuşuyor. Bir şehri akıllı hale getirmemizin birinci sebebi verimliliği artırmak ve daha sürdürülebilir bir şehir yaratmak, bir diğer önemli konu ise o şehirde yaşayan insanların hayatını kolaylaştırmak.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)