Sertifika Sistemleri Yeşil Bina Bilincini Arttırdı

İGLO MİMARLIK

Zafer Karoğlu

Aspen Sponsorluğunda


Özellikle, yeşil binalara verilen sertifikaların gündeme gelmesi ile birlikte  bir akım meydana geldi. Bu bence faydalı bir akım oldu ve insanlar bilinçlenmeye başladı. Böylece, zamanında bir türlü konunun içine çekemediğimiz insanlar “yeşil bina yapmak istiyorum“ talebi ile bize gelmeye başladı ve bu konuda destek görmeye başladık.

Öncelikle sizi ve İglo Mimarlığı biraz tanıyabilir miyiz? Projelerinizden, tasarım süreçlerinizden biraz bahsedebilir misiniz? 

İglo Mimarlık, şu anda eşim olan Esen Akyar ile birlikte 2002 yıllının başlarında karşılıklı yardımlaşmayla başlayıp şirketleşmeye uzanan bir süreçte oluştu. İlk zamanlarda dekorasyon işleri alıyorduk ama eşimin okul sonrası Bodrum’a yerleşmesinden dolayı oluşan çevresiyle birlikte bina işleri de gelmeye başladı. Ardından, genç olmamıza rağmen, bir Fransız firmasından fabrika projesi yapmamız istendi. Bu fırsatla birlikte biz ilk yılımızda Bodrum’da bir kaç ev ve bir fabrika projesi hayata geçirmiş olduk. Bodrum’daki talepler zamanla arttı ve önümüze birçok iş fırsatı çıkmaya başladı; fakat biz Bodrum’da yaşamak istemediğimizi farkettik ve biyoritmi daha büyük bir şehirde mimarlık yapmaya karar verdik. Böylece Bodrum ofisini kapatarak İstanbul ofisine ağırlık verdik ve ilk iki sene dekorasyon ağırlıklı çalıştık; özellikle o yıllarda yeni gelişen fast food sektöründe işler yaptık. Ardından, ülkemizin krizden çıktığı 2003-2004 dönemlerinde, bizim ilk yaptığımız fabrikanın farklı çizgisinden dolayı yabancı firmalardan teklifler gelmeye başladı ve böylece sanayi sektörünün de içine girmiş olduk. Mütevazi metrekarelerden bugün kampüs boyutundaki büyük metrekarelere doğru gelen serüvenimiz o zaman başladı diyebilirim. 

Mimari tasarım kararlarınızda çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirliğin önemi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? 

Bundan 15 yıl önce Amerika’da yaşayan değer verdiğim, benden yaşça oldukça büyük bir profesör arkadaşım bana global ısınmayı, onun sonuçlarını ve konuyla ilgili neler yapılabileceğini anlatmıştı ve bana bazı sorular sormuştu. O anda kendimi bu konuda çok eksik hissetmiştim. Mimarların bu konuda ne kadar çok şey yapabileceğini daha o yıllarda fark ettim, kendimi sorumlu hissettim ve araştırmaya başladım. 

Benim müşterilerime ilk önerim; yeşil bir bina yapalım, kaynakları tasarruflu kullanalım oluyor ve onlar da ilgiyle dinliyorlar ama pahalı bir yatırım olduğunu düşündükleri için cevapları “bunu başka bir projede yapalım“ oluyor. Biz yine de, ilk yıllarımızdan beri, maliyetleri arttırmadan basit çözümlerle doğaya zarar vermeden, enerji tasarruflu yapılar yapmak için çabalıyoruz. 

Özellikle, yeşil binalara verilen sertifikaların gündeme gelmesi ile birlikte  bir akım meydana geldi. Bu bence faydalı bir akım oldu ve insanlar bilinçlenmeye başladı. Böylece, zamanında bir türlü konunun içine çekemediğimiz insanlar “yeşil bina yapmak istiyorum“ talebi ile bize gelmeye başladılar ve bu konuda destek görmeye başladık. Yeşil bina vasfı kazanmasa bile eskisine göre çevresine daha az zarar veren yapıları biz de dahil artık birçok mimar yapıyor. Tabi yeterli mi konusu tartışılır; bir İngiliz araştırmacı verdiği bir konferansta “bundan sonra, önümüzdeki yirmi yılda dünyadaki bütün binaları yeşil bina yapsanız bile yapı stoğunun ancak yüzde onuna getirebilirsiniz oysa dünyadaki her insan basit önlemlerle yüzde on tasarruf yapsa mesele önemli ölçüde halloluyor.“ diye bir ön görüsü vardı. Bundan dolayı insanların bu konuda bilinçlenmesi çok daha önemli, çok küçük tasarruf önlemleriyle hem ekonomik olarak kazanım sağlıyorsunuz hem de çevreye katkınız oluyor. 

ANATOLIA TILES

İyi eğitimli bir çalışanı bir sanayi yapısının içine çekebilmek ve tutabilmek için şık ofislerin, sosyal alanların ve kaybetmek istemeyecekleri bir masaya sahip olabileceklerinin sunulması gerektiğini sanayicilerde fark ettiler ve bu duruma konsantre oldular. 

Endüstri yapıları çoğunluk tarafından sadece makineleri barındıran yapılar olarak algılanır ve konut, ticaret, eğitim, kültür, spor yapıları gibi mimarlığın alışılmış uğraş alanlarının dışında sayılır. Endüstri yapılarının diğer yapı türlerinden farklı yanları nelerdir? 

Özelikle Türkiye’de 2000’li yılların başlarında sanayicilerin çoğu, endüstri yapılarını makineleri koruyan bir kabuk olarak görüyorlardı, hiç bir mimari beklenti yoktu. O yıllarda biz gençlik hevesiyle işverenlere bütçeniz ne olursa olsun doğru renk ve malzeme ile doğru oranlar kullanarak güzel şeyler yapabiliriz savunusuyla bir şeyler yapmaya çalıştık. İşe yabancı işverenlerle başladığımız için kendimizi gösterme fırsatımız da oldu diyebilirim. İlk fabrika projemizde çok düşük bir bütçeyle, kısa bir sürede güzel bir proje ürettik ve projemiz Amerika’da ödül aldı. Ondan sonra hayata bakışımız; çok para harcayıp iyi şeyler yapmak değil de, olanları bir araya getirerek iyi şeyler yapmaya döndü. Dolayısıyla endüstri yapılarında da bir mimari olabileceğini işverene de fark ettirmiş olduk. 

2004’lü yıllarda yabancı yatırımcılarında ülkede yatırım yapmasıyla gelişmeye başlayan sanayi ile birlikte daha nitelikli yapılar yapılmaya başladı. Özellikle de iyi eğitimli bir çalışanı bir sanayi yapısının içine çekebilmek ve tutabilmek için şık ofislerin, sosyal alanların ve kaybetmek istemeyecekleri bir masaya sahip olabileceklerinin sunulması gerektiğini sanayiciler de fark ettiler ve bu duruma konsantre oldular. Dolayısıyla mimari yarışın içine sanayi yapıları da girmeye başladı, böylece bu yapılar makineleri koruyan bir kabuğun ötesine geçebildi.

Mimarın nasıl bir müşteri tipiyle karşı karşıya olduğunu bilip onu doğru yönlendirmesi gerekiyor ki nitelikli yapılar ortaya çıkabilsin. Zaten büyük boyutlar, hiç alışık olmadığımız mekanik ve enerji sarfiyatı ile karşılıyorsunuz dolayısıyla doğru ekiple bir ortak organizma gibi hareket etmek zorunda olduğunuz bir alan söz konusu ve bunun içerisine bütün bilgilere hakim olan sanayicinin de birebir girmesi gerekiyor. Bütün bunlar zamanla oluşuyor, bir mimarın ben fabrika yapayım diye işe girmesi ile olacak bir şey değil, analitik bir gözün değerlendirmesi gerekiyor. Yapının bilinçli bir şekilde tasarlanması hem sanayicinin işini kolaylaştırıyor hem de çevresine en azından zarar vermeden bir katkıda bulunuyor. 

PARSAN MAKİNE PARÇALARI

Mimarın nasıl bir müşteri tipiyle karşı karşıya olduğunu bilip onu doğru yönlendirmesi gerekiyor ki nitelikli yapılar ortaya çıkabilsin.

Günümüz teknolojisiyle üretilen makineler bir çok üretimi yapabilecek şekilde tasarlanıyor. Peki bu tür flexibl üretim yapabilecek makineler endüstri yapısı kavramında ne gibi değişikliklere yol açıyor? 

Bu tabi sektörüne bağlı, bazı sektörler var ki belli proses akışıyla çalışmak zorunda, bir matematik üzerinden ilerliyor. Bu yüzden flexibl olmuyor, en fazla makinelerin düzenindeki revizyonlarla flexiblite sağlanıyor. Bazı tip yapılar var ki, özelikle kimya alanında karşımıza çıkıyor, onda makineler sürekli yer değiştirerek yeni yeni üretim biçimlerine çok kısa sürede dönüşmek zorunda kalıyor dolayısıyla bunun mekanik alt yapısı ve bu dönüşüme uygunluğu ile ilgili çözümler üretmeniz gerekiyor. Özetle sanayide çok fazla flexiblite istenmiyor ancak burada daha çok değişen şey yüksek teknoloji; artık insan ihtiyacı azalıyor, sistem robotlaşıyor. İş güvenliği yasalarıyla birlikte insanın kendisi bir sorun olmaya başladı dolayısıyla robot yatırımları artarak devam edecek diye düşünüyorum. 

LOGİPARK, TUZLA

Sanayide çok fazla flexiblite istenmiyor; ancak burada daha çok değişen şey yüksek teknoloji.

Endüstri yapılarının arazi kullanımı, çevre ilişkileri, strüktürel sistemi, otomasyon sistemlerinin yapı ile bütünleştirilmeleri, malzeme renk ve doku seçimi gibi sorunları nasıl çözümlüyorsunuz?

Tek başına mimar olarak bu konuya yapacak çok büyük bir katkınız olamaz. Bu konuda deneyimli mekanik, elektrik, altyapı ve otomasyon ekiplerinin de sizinle birlikte hareket ediyor olması lazım. Biz zaman içerisinde bu sinerjiyi oluşturacağımız firmalarla hareket ettiğimiz için herkes kendine düşen görevi ana mimari konsept bütünlüğü içerisinde bir araya getiriyor. Zaten bunlar yapılmazsa bir sanayi yapısının sonuç verme ihtimali olmuyor. Dolayısıyla tecrübeli ekiplerle mimarın da en doğru kurguyu aksatmayacak şekilde sonuca götürmesi gerekiyor. Büyük araç hareketlerini iyi organize ederek doğru trafik akışı sağlamak da hayati bir konu. Bunların dışında, bu kadar büyük yüzeylerde renk, doku, ışık ve gölge oyunları bizim çok sevdiğimiz estetik anlayışlar ve işte bu noktada mimari devreye giriyor.

EFESAN PORT LOJİSTİK


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)