Üç Kişilik Uzman Kadronun Vizyoner Çalışması

SEEB-TR Yerel Yeşil Bina Sertifikası

Prof. Dr. Sema Ergönül, Doç. Dr. Mustafa Özgünler, Dr. Ümit Arpacıoğlu
MSÜ Yapı Uygulama ve Araştırma Merkezİ (YUAM)

Ülkemizde Son Yıllarda Yeşil Bina Sertifikasına Sahip Yapıların Sayısı Hızla Artarken, Bu Konu Yatırımcıların, Malzeme Üreticilerinin ve Hatt Son Kullanıcının bile gündemine girmeye başladı. Ülkemizde en çok kabul gören sertifika sisteminin Leed olduğu aşikar... Ancak görüen o ki; Türkiye’ye özgü bir yerel sertifika sistemine ihtiyaç var... Bazı Kurumlar bu sistemi oluşturmak üzere kolları sıvamışken, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yapı Uygulama ve Araştırma Merkezi, Türkiye’ye Özgü geliştirdikleri yeşil bina sertifika sistemi olan Seeb-tr’nin tanıtımını yaptı. Kollektif bir yapının ürünü olan sistemi biraz daha yakından tanımak adına proje yöneticileri ile sertifika sistemi üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Soldan Sağa; Dr. Ümit Arpacıoğlu, Prof. Dr. Sema Ergönül, Doç. Dr. Mustafa Özgünler

Prof. Dr. Sema Ergönül: MSÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğretim üyesi ve Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı. Asıl alanı proje yönetimi olan Sema Ergönül, 2009 yılından bugüne Yapı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (YUAM) Müdürü olarak görev yapıyor. Sürdürülebilir binalar üzerine ilgisi ise 2011 yılında başlamış.

Doç. Dr. Mustafa Özgünler: MSÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Fiziği ve Malzemesi Bilim Dalı’nda öğretim görevlisi. 2011 yılında Yapı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (YUAM) Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. Ana uzmanlık alanı pasif yangın güvenliği olan Özgünler’in sürdürülebilirlik konusuna ilgisi 1991 yılında İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesinde verilen Fiziksel Çevre Kontrolü dersi ile başlamış. 2008 yılından bu yana Mimar Sinan Üniversitesi’nde akademisyen olarak görev yapıyor.

Dr. Ümit Arpacıoğlu: MSÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Fiziği ve Malzemesi Bilim Dalı’nda öğretim görevlisi. Ana uzmanlık alanı yangın güvenliği olan Arpacıoğlu aynı zamanda konfor ve gün ışığı konularında da çalışmalar yapıyor.

SEEB-TR tekil ve bizim sahiplenebileceğimiz bir proje değil, burada yaratılan sinerji ile kollektif çalışma sonucu ortaya çıkmış bir sistem...

Sürdürülebilirliğe eğilimimiz 2010 yılında Fakültemizde gerçekleştirilen “Green Age Sempozyumu” ile başladı. 2010 yılında yapılan sempozyumun iki yılda bir tekrarlanması planlandı. İkinci etkinliği 2012 yılında yaptık. Ayrıca 2013 yılının Kasım ayında bir öğrenci etkinliği olan “Ecoweek” ilk kez Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. 100 civarında yerli ve yabancı öğrenci etkinlik boyunca çeşitli atölye çalışmalarına katıldı. Böylece öğrenciler sürdürülebilirlik boyutuna; sanat, fotoğraf, mimarlık, şehir-bölge planlama, sosyoloji disiplinleri açısından yaklaştıkları bir hafta geçirme imkanı buldular.
2010 yılında tüm bu etkinlikleri organize ederken, Türkiye’ye özgü bir yeşil bina sertifikası ihtiyacını gördük ve projemizi İstanbul Kalkınma Ajansına sunduk, projemiz kabul gördü. Aldığımız destek bizim için çok önemli çünkü bu destek olmasaydı projemiz şu anda geldiği noktaya ulaşamazdı.

Fikrin çıkış noktası çok netti. Türkiye’nin havası, suyu, kültürü, enerji politikası, sertifika sistemlerini kullandığımız ülkelerinkinden çok farklı, yabancı sistemler yerine kendi geleneklerimize ve kültürümüze, mimari yaklaşımımıza uygun bir sistem kurgulanmalıydı. SEEB-TR bu düşünceleri destekleyen bir proje olarak gündeme geldi. Çıkış noktası MSÜ Mimarlık Fakültesi oldu, fakültemiz bünyesinden 30 akademisyen bir araya geldi. Proje ilerledikçe diğer üniversitelerden de yoğun katılım oldu. Aslında SEEB-TR tekil ve bizim sahiplenebileceğimiz bir proje değil, burada yaratılan sinerji ile kollektif çalışma sonucu ortaya çıkmış bir sistem.

Proje sürecinde bizim bile tahmin edemeyeceğimiz güzel gelişmeler yaşandı. Birçok üniversite ve dernek sürece destek verdiler. Bazı bilim kurullarımız üniversitelerin desteğiyle 100 kişiye ulaştı. Dolayısıyla bu çoklu yapıdan çok yönlü bir proje ortaya çıktı. Hatta bizim hayal ettiğimizden daha iyi bir ürün oluştu. Biz bu ürüne SEEB-TR dedik.

Markayı dilimizde“Sürdürülebilir Enerji Etkin Binalar” İngilizce’de ise “Sustaınable Energy Effıcıent Buıldıngs” kelimelerinden türettik...

“SEEB” Türkçe’de “Sürdürülebilir Enerji Etkin Binalar” İngilizce’de ise “Sustainable Energy Efficient Buildings” kelimelerinden türetilen bir sözcük. Her ikisinin kısaltmasıda aynı oluyor. Uluslararası litaratürde kolay yer bulacağını düşündük ve çok hoşumuza gitti. SEEB, LEED gibi bir marka aslında.

Markaya Mimar Sinan üniversitesi’nin Baykuş sembolünü koymadık. Çünkü SEEB -TR bir üniversite projesinin sonuç bildirgesi olmamalıydı. Bu calışma, diğer üniversitelerle, derneklerle, sivil toplum örgütleriyle, kamu ile ortak yapılan bir çalışmaydı. Bu yüzden markayı ve logoyu tescil ettirdik.

SEEB-TR’nin Türkiye’de hayata geçirilecek bir yerel yeşil bina sertifikası sisteminin üst çatısı olması gerektiğine inandık. Bu nedenle ne kendi üniversitemizin ne de başka bir kurumun marka içerisine girmesine izin vermedik.

Biz SEEB-TR ile küçük mimarlık ofislerine dahi ulaşmayı hedefledik. Konuyu hiç bilmeyen bir mimara nasıl bir öğrenme metodu oluşturabiliriz fikrinden haraketle bir yazılım fikri ortaya çıktı ve yazılımı hayata geçirdik. Bu yazılım ile mimar, işlemini yapabiliyor, yeşil bina sürecini sergileyebiliyor, yada bir danışmanına yaptırabiliyor. Böylece danışmanlık konusunda ücret ilişkisi olmayan bir yapı kurulmasını sağlamış olduk. 

SEEB-TR Yazılımı, Enerji Modelleme Yazılımlarından farklı...
Belirlenmiş 900 sürdürülebilir bina tasarım kriteri var. Piyasadaki enerji modelleme programları ile bu kriterlerin ancak 30-40 tanesini hesaplayabiliyorsunuz. SEEB-TR yazılımı ise bir süreç yönetim yazılımı. Bu yazılım ile yeşil bina stratejilerinizi oluşturabiliyor, revize edebiliyorsunuz. Bir projeyi yaparken yeşil bina kriterlerini bilmiyorsanız ve bu konuda bir stratejiniz yoksa, tasarım açısından yeşil bina danışmanınıza mahkum oluyorsunuz. Erken tasarım aşamasında da bu genelde zor oluyor. Çünkü mimar, kendi bilinci ile tasarladığı bir şeyi sonradan değiştirebiliyor ya da işin içine bir danışman girdiği zaman değiştirmek zorunda kalabiliyor. Oysa SEEB-TR yazılımıyla erken tasarım aşamasından sertifikayı alma noktasına kadar süreç takibi yapılabiliyor.

Bizim Farkımız Kollektif Bir Sinerjiden Çıkmış Olmamız...

Süreçte görev alan herkes “ben” demeden “biz” demeye başladı ve oluşturulan ürün herkese ait oldu. Araştırma bitene kadar biz projeyi duyurmayı istemedik çünkü bu bir araştırma projesiydi ve bu araştırmanın neticesi memnun edici olmayabilirdi. Bu nedenle en sonunda, her şey bittikten sonra birdenbire sesimizi duyurduk. Bu durum sektörde biraz şaşkınlık yarattı. Şu anda araştırmanın sonuna geldik ama bu sürecin sonu demek değil, bu henüz ilk adım. Sistemi daha çok geliştirmek gerekiyor. Türkiye’nin her üniversitesinden, derneklerden, sektörden kişilerin sürece katılmasını istiyoruz. Ancak bu projede, rant kaygısı taşımayanlar görev alabilir.

Bizim amacımız Türkiye’ye uygun, Türkiye’ye ait bir sertifika sistemi oluşturmaktı. Diğer sertifika sistemlerinde olmayan birçok özellik bu sistemde mevcut. Projenin çekirdek kadrosu dünyadaki tüm sertifika sistemlerini ve altyapılarını uzun bir süre irdeledi. Ve bu sistemlere yeterince hakim olduktan sonra varolan kriterler tartışıldı. Ülkemiz için en uygun kriterler seçildi, eksik olanlar eklendi. Bir bakıma SEEB-TR, tüm dünyadaki sistemlerin bir araya gelmesiyle oluştu. Tüm sistemlerin ortak noktalarını birleştirdik, çok benzer olanları yakınlaştırdık, ortak bir dil oluşturmaya calıştık. Her bir kriteri tek tek “bu kriter Türkiye’de olursa nasıl olur?” sorusuyla inceledik.

Amacımız Kurumlar Üzeri Bir Sistem Oluşturmaktı ve Başardık...

SEEB-TR’yi ülkemizde yapılmaya çalışılan diğer yerel sertifika sistemlerini asla rakip olarak görmüyoruz. Çünkü herkes aynı amaç için çalışıyor. SEEB-TR isteyen herkese açık bir proje, bizim isteğimiz kurumlar üzeri bir sistem yaratmaktı, bu kadar çok yönlü bir süreci, tek bir yapının yönetmesi hele ki; sertifika sistemini oluşturan kurumun aynı zamanda sertifikayı veren kurum olması sistemin yanlış işlemesine neden olacaktı. Biz sürecin Ar-Ge kısmını üstleniyoruz, süreçte Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) standartları olmazsa olmaz...

Bizim kurgumuz süreci üç kurumun yürütmesi üzerine; AR-GE’yi yapan, standartları koyan, pazarlayan ve yaygınlaştıran...

Ülkemizde Varsayımlara Puan Veren Sistem Suistimal Edilir...

Dünya’da yaygınlaşmış sertifika sistemlerini incelediğimizde gördük ki; gelişmiş ülkelerde varsayımlara dahi puan verilebiliyor. Türkiye’de böyle bir sistem kurduğunuzda maalesef çoğunluk gerekliliklerini yerine getirdiğini beyan eder, ancak yapmaz...SEEB-TR akademik bir çatı altında hayata geçti ve geliştirme süreci çok uzundu. Çünkü; süreç nasıl işleyecek? Veri nasıl toplanacak? Kriterler neler olacak? Değerlendirmeyi kimler yapacak? Nasıl bir değerlendirme prosedürü işleyecek? sorularının cevapları adaletli verilmeliydi. Eğer ki bu adalet ve hakkaniyetten uzak olsaydı, suistimale açık, gerçekten yeşil olmayan binalara sertifika veren bir sistem olacaktı. Biz bu nedenle bütün kriterlerimizi ölçülebilir ve somut veriler üzerine kurguladık. Kurmuş olduğumuz sistemi keyfi yaklaşımlarla değiştirmek pek mümkün değil... Herhangi bir değişiklik yapma ihtiyacı doğarsa da bu kararı ancak bir bilim kurulu verebilir. Sistem online olduğu için kişisel müdahalelere kapalı.

SEEB-TR Sistemi Çalışır Durumda Ancak Sertifika Vermiyor...

Sistemimiz şu anda çalışır durumda ancak henüz sertifika vermiyor.Tasarlanan bir bina sertifika almak isterse kaç puan alabileceğini hesaplıyor. Böylece mimar, tasarımda gerekli müdaheleyi yaparak daha üst düzey bir sertifikayı hedefleyebiliyor.

Yazılımın içerisinde sertifika modülümüzde bulunmakta ancak sertifika verme süreci biraz daha karmaşık... Yatırımcıların danışmanları projeyi sürece hazırlayacak ve sisteme girecek, hakemler projeyi inceleyecek ve uygunluk onayı verecek, bu uygunluk onayından sonra puan olarak sisteme eklenecek hakemler projeye uygunluk onayı verdikleri takdirde, puan olarak programa girecek. Yatırımcı danışmanını seçebilecek ancak hakemler üniversitelerden yada sektör içinden uzman kişiler olacak. Sistem her proje için hakemi kendisi atayacak, hakem hangi projeyi değerlendirdiğini, yatırımcı ise projesini hangi hakemin değerlendirdiğini bilmeyecek. Böylece kapalı olam sistem, herhangi bir müdahale ve suistimale de izin vermeyecek.

Üniversitemizde de sadece bu konuyla ilgili bir yüksek lisans ve doktora programı oluşturuyoruz. Yine aynı kapsamda açacağımız tezsiz yüksek lisans programıyla da sektördeki firmalara danışman yetiştirmek niyetindeyiz.

SEEB-TR’nin 13 ana başlığı var. Bu 13 ana başlık ile kurgulanabilecek 5 ayrı fonksiyon mevcut. Fonksiyon tipleri; otel, hastane, okul, ofis, konuttan oluşuyor. Alışveriş merkezlerini ve endüstriyel yapıları bir sonraki aşamada değerlendirmeye karar verdik, çünkü kriterleri diğer yapılara göre oldukça kompleks.

Öncelikle Türkiye’de özellikle kentsel dönüşüm sürecinde ihtiyaç olan fonsiyonları baz aldık. Özellikle de değişebilir fonksiyonları seçtik. Dünya’da diğer sertifika sistemlerinde var olmayan bir kriter bu, örneğin uygulama esnasında bir hastane otele, bir ofis binası konuta dönüşebilir, uyarlanabilirlik özelliği Türkiye için erken olmasına rağmen bina ömrünü uzatan bir uygulama olduğu için kriterler arasına alındı.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)