Konaklama İşletmelerinde Yeşil Enerji Uygulamaları

Öğr.Gör.Emirhan Yenişehirlioğlu
Öğr.Gör.Sedat ŞAHİN
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Y.O

Turizm endüstrisi doğal kaynaklara yoğun şekilde bağımlıdır. Bilinen neredeyse tüm turizm türleri doğal bir çekicilik merkezinden faydalanmaktadır. Bu sebeple turizm endüstrinin çevreye ve doğal hayata saygılı olması, tükenebilen bu sınırlı kaynakları zarar vermeden kullanabilmesi, turizm hareketliliklerinin devamlılığı açısından hayati önem arz etmektedir.

Turizm endüstrisi doğası gereği heterojen bir ürün yapısına sahiptir. Bu ürün yapısı turizm endüstrisinin çatısı altında toplanmış olan ulaşım, konaklama, yiyecek-içecek, eğlence ve diğer rekreatif faaliyetleri üreten alt sektörlerin ürettiği hizmet ve ürünlerin de heterojen olmasından kaynaklanmaktadır.

Turizm endüstrisi doğal kaynaklara yoğun şekilde bağımlıdır. Bilinen neredeyse tüm turizm türleri doğal bir çekicilik merkezinden faydalanmaktadır. Bu sebeple turizm endüstrinin çevreye ve doğal hayata saygılı olması, tükenebilen bu sınırlı kaynakları zarar vermeden kullanabilmesi, turizm hareketliliklerinin devamlılığı açısından hayati önem arz etmektedir.
Turizm endüstrisinin bel kemiği kabul edilen otel işletmelerine baktığımızda, bir turistin ihtiyaç duyabileceği hizmet ve ürün sayısının oldukça fazla olduğu görülebilir.

Hizmetlerin yapısı gereği stoklanamaz olması sebebiyle oteller, talep edilen hizmetleri anında üretmek ve istenilen fiziksel ürünleri tedarik edebilecek aracılarla sürekli temas halinde kalmak durumundadırlar. Bu geniş ağ yapısında mekanikleşme minimumda olduğu için ana unsur insan emeğine dayandırılmaktadır ki bu sebeple otel işletmeleri emek yoğun sektörlerin başında gelmektedir.

Mekanikleşmenin az olması enerji ihtiyacının da az olacağı hissini doğurabilir. Ancak bu maalesef gerçeği yansıtmamaktadır.

7 GÜN 24 SAAT KESİNTİSİZ HİZMET VE ARTAN ENERJİ MALİYETLERİ

Otel işletmeleri 7 gün 24 saat faaliyet göstermektedirler. Yani, normal iş yerlerinin kapalı olduğu saatler otel işletmeleri için yoğun çalışma saatlerinin olduğu zamanlardır. Bunun yanında unutulmamalıdır ki bayramlarda ya da resmi tatillerde kepenk indirmeyen bu işletmeler sürekli şekilde yasayla belirlenmiş hizmet standartlarıyla hazır olmak zorundadır.

Bünyesinde yüzlerce çalışanı ve binlerce misafiri olan bu işletmelerin ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, iletişim gibi temel ihtiyaçların yanında, temizlik çalışanların kullandıkları araçlar, mutfak hizmetlerinin ekipmanları, otomasyon amacıyla kullanılan onlarca çeşit farklı bilgisayar sistemi ve bunların yanında misafirlerin kendi enerji kullanımları otellerin enerji faturasını hızlı şekilde kabartmaktadır.

Önceki araştırmalarımızda edindiğimiz bilgiler ışığında İstanbul’da faaliyet gösteren orta büyüklükteki 5 yıldızlı bir otelin aylık elektrik faturası 300.000 TL ile 350.000 TL arasında değişmektedir. Bu oranla otelin bir senelik elektrik kullanımı da ortalama 3.900.000 TL gibi bir rakama ulaşmaktadır. Bunun yanında doğalgaz ve benzer yakıt kullanımlarının da eklenmesiyle birlikte, konaklama işletmelerindeki en ciddi gider kalemlerinden biri enerji ihtiyacı olarak ifade edilebilir.

Bu sebeple sürdürülebilir uygulamalara ne denli ihtiyaç duyduğumuzun kanıtlandığı günümüz koşullarında konaklama işletmelerinin bina fizikselliği ve kullandığı enerji türleri bakımından sürdürülebilirlik felsefesine uyum sağlamaya çalışması hayati önem arz etmektedir.

KONAKLAMA TESİSLERİNDE YENİLENEBİLİR ENERJİ ZORUNLULUĞU

Dünyada faaliyet gösteren birçok işletme yeşil enerji kaynaklarına yönelmiş durumdadır. Örneğin, Sony firması 2008’de faaliyete geçirdiği bir enerji planıyla ihtiyacı olan enerji miktarının %90’ını yeşil enerji diye tabir ettiğimiz yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamaya başlamıştır. Bu değişimin neticesinde Sony firması karbon emisyonunu 67.000 ton azaltmıştır. Literatürde benzer birçok uygulamaya rastlamak mümkündür.

Otel işletmelerinde yeşil enerji uygulamalarının hayata geçirilebilirliği diğer işletmelerden farksızdır. Ancak maalesef ki ülkemizde yüksek verimle yeşil enerji üretebilen ve ürettiği bu enerjiyi kullanabilen projelere sahip oteller çok nadirdir. Konaklama sektörüne baktığımızda ülkemizde termal turizm otellerinin, üstüne kuruldukları termal kaynakları otellerin ısınması ve sıcak su ihtiyacı için kullandıkları bilinmektedir. Bu şekilde otel hem ciddi bir maliyet avantajı elde etmekte hem de yeşil enerji kullanımına yönelmiş olmaktadır. Ancak yüksek ısıya sahip termal sulardan elde edilebilecek buhar gücü mekanik aktarımdan sonra sadece ısıtmanın haricinde otelin bütün enerji ihtiyacını karşılayabilecek bir kaynağa dönüşebilecek potansiyele sahiptir. Mimari ve mühendislik olarak bu tip uygulamalara rastlanmaktadır. Ancak konaklama işletmelerinde bu kaynağın üzerinde fazla durulmadığı için bu kaynak kelimenin tam anlamıyla buharlaşmaktadır.

GÜNEŞ YETERDE ARTAR BİLE...

Yeni nesil “yeşil otellerde” bu tip uygulamaları hayata geçirebilmek maliyet ve çevre açısından büyük bir adım olacaktır.
Güneşin dünyaya gönderdiği ışınlar enerjiye dönüştürülebilseydi, 15 dakika boyunca gelen bu ışınlar ile dünyanın 1 senelik enerji ihtiyacının karşılanabileceği bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda güneş enerjisi, sürekliliği ve kolaylığı sebebiyle son dönem modern mimaride kendisine geniş kullanım alanı bulmaktadır. Baktığımızda güneş enerjisi ile şarj olan trafik ışıkları, yol aydınlatmaları, bahçe lambaları gibi birçok yeşil enerji kullanan unsur hayatımıza girmiş durumdadır. Gerçek anlamda mimariye entegre edilebilecek uygulamalara baktığımızda da güneş paneli işlevi gören pencerelerin kullanımının son yıllarda artış gösterdiği ifade edilebilir. Bu tip bir uygulamayı hayata geçirmek isteyen otellerin projelendirme aşamasında gerekli tüm altyapısal hazırlıkları tamamlaması bir zorunluluktur. Aksi halde, ilk aşamada yeşil enerji kullanmayı düşünmeyen ve sonradan yeşil enerjiye dönmek isteyen işletmeler için bu durum beraberinde yüksek maliyet ve fiziksel alan sıkıntılarını getirmekte, devamında otel güneş enerjisinden sadece su ısıtmak amacıyla yararlanabilmektedir.

İŞLETMECİ ALGISI MALİYETLE DOĞRU ORANTILI

İşletme yöneticilerinin sürdürülebilirlik algısı çoğu zaman maliyet ile doğru orantılıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının bir konaklama işletmesine olan maliyetinin, finansal geri dönüşüm süresinin, işletmeye sağladığı ekonomik faydalar ve müşterilerde uyandıracağı izlenimlerin rakamsal getirilerinin açıkça gösterilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgiyi daha da arttıracaktır. Bunun açıkça göstergesi konaklama sektöründe enerji ve sürdürülebilirlik uygulamalarının enerji üretiminden daha çok enerji tasarrufuna yönelik uygulamalar olmasıdır. Enerji tasarruf anahtarlıkları, koridorlar ve tuvaletler için fotoselli, zaman ayarlı aydınlatmalar, odanın balkon kapısı açık iken kapanan klimalar, hareket sensörlü musluklar ve pisuarlar örnek olarak gösterilebilir.

DÜNYA’DA ÖRNEKLERİ ÇOK, ÜLKEMİZDE İSE NADİR...

Ülkemizde yeşil enerji üreten ve ürettiği enerjiyi kullanan otellere rastlamak çok zordur. Ancak uluslararası arenaya baktığımızda sürdürülebilirlik felsefesini benimsemiş ve gerçek anlamda yeşil enerji ile faaliyet gösteren yani kitelesel anlamda yeşil enerji üreten, doğa dostu otellerdenden bahsetmek mümkündür.

Avusturya, Viyana’da faaliyet gösteren Boutiquehotel Stadthalle tesisin tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir enerji kaynaklarından temin etmektedir. Tesiste 4 adet rüzgar tribünü ve 160m2 büyüklüğünde güneş panelleri bulunmaktadır. İşletmenin bütün elektrik ihtiyacını bu kaynaklardan karşılayan işletme aynı zamanda yağmur suyunu biriktirerek bahçenin sulanmasında ve tuvalet sifonlarında kullanmaktadır.

İspanya’da bulunan Hotel A Quinta da Auga jeotermal enerji kaynaklarından faydalanmaktadır. 130 metre derinliğe sahip 8 adet kuyusu bulunan işletme ısı ihtiyacının büyük bir kısmını yeryüzünden elde etmektedir. Bunun yanında ısı pompaları ve güneş panelleri bulunan tesisin yöneticileri, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımın sürekli artırılacağını belirtmektedir.

The Fairmont Dallas yalnızca misafir odalarına renkli cam taktırarak ve sıcaklık ayarını daha hassas yapabilmek için dijital termostat kullanarak yılda 50.000 dolar tasarruf etmiştir.

Washington’da yer alan The Willard Intercontinental ise rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretimi sayesinde yıllık enerji tüketimini %12 azaltmıştır. Çevre konusuna çok önem veren Willard Intercontinental tuvaletlerinde susuz pisuarlardan faydalanarak 2005 yılında 95.000 galon su tasarrufu sağlamıştır.
Yeşil enerji gözlüğü ile bakan işletmeler hem enerji tasarrufu sebebiyle maddi tasarruf elde etmekte hem de doğa dostu olduklarını kanıtladıkları için müşteriler tarafından bilhassa tercih edilmektedir. Yeşil pazarlama (green marketing) olarak bilinen bu durumun rekabet avantajı getirdiği bir çok çalışma ile açıkça kanıtlanmış durumdadır.

Turizm endüstrisinin doğal kaynaklar üzerine kurulu olması, turistik işletmelerin doğal kaynakları korumasına ve sahip çıkmasına ön ayak olmasını da beraberinde gerektirmektedir. Aksi halde adeta bindiği dalı kesen bir işletme anlayışı ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda yeni nesil otel projelerinde yeşil enerji uygulamalarına genişçe yer vermek hem gelecek nesillerin faydasına hem de para kazanmak için kurulmuş bir işletmenin amacını daha iyi şekilde yerine getirmesini sağlayacaktır.

Ancak unutulmamalıdır ki, bir Kızılderili atasözünde olduğu gibi: Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde, son balık avlandığında; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaktır.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)