Doğanın Bir Parçası Gibi; Karaya Oturan Gemi EARTHSHIP’S - Karagemileri

Tasarım, tamamen farklı  iki konuyu çözmek için ortaya çıkmış: “çok fazla sayıda çöp ve çok az sayıda makul barınak”.  Böylece “sıfır atık” felsefesi ile çöpleri geri dönüştürmek ve “ekolojik–tasarım hareketi” başlatmak görüşlerinden yola çıkarak değişimin başlangıcı oluşmuştur.

Kanada’nın birçok Kızılderili özerk bölgesinde mevcut barınak ihtiyacını karşılamak için bazı kabileler alternatif tarzda evlere yönelerek çözüm bulmaya çalışıyor. Bunlar; kontrplaktan üretilen, taşınabilir, çadıra benzer yapılar olup yakın zamanda görülmeye başlayan alternatiflerinden bir taneside  Earthship yani karagemileri. 

Karagemileri, Amerikalı mimar Michael Reynolds tarafından 1970’lerde tasarlanmış, son derece sürdürülebilir bir alternatif yaşam alanı. Bu yapılar kullanım ömrünü tamamlamış araç lastikleri, hurda metal gibi geri dönüştürülmüş materyaller ve çamur gibi doğal yollarla elde edilen malzemeler ile inşa ediliyor. Ayrıca ihtiyacı olan enerjiyi güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir  enerji kaynaklarından karşılıyor. 

Amaç yapıyı çevrenin içine olabildiğince dâhil etmek ...“Kara gemisi “doğa” denen şeyin tam karşısında duran bir yapı olarak toprağın üzerine yerleştirilmiyor, aksine dünyanın bir parçası olarak oturuyor. 

Tasarım, tamamen farklı  iki konuyu çözmek için ortaya çıkmış: “çok fazla sayıda çöp ve çok az sayıda makul barınak”.  Böylece “sıfır atık” felsefesi ile çöpleri geri dönüştürmek ve “ekolojik–tasarım hareketi” başlatmak görüşlerinden yola çıkarak değişimin başlangıcı oluşmuş. Reynolds, sürdürülebilir mimarinin bir öncüsü olsa da, bir tasarım modeline çöpleri dâhil etme fikrini ne ilk ne de tek düşünen insan. İşe yaramaz malzemeye tekrar işlev kazandırma fikri dünyanın birçok yerinde, özellikle de Güney Yarımküre’de çok sık uygulanmakta. Bu tür örneklerde bazı yapıcıların ellerinde fazla bir seçenek olmadığı için geri dönüştürülmüş malzeme kullanmayı seçtiklerini görmekteyiz. 

Özellikle plastik şişeler ve hurda madenler kolay erişilebilir oldukları için daha geleneksel ve pahalı yapı gereçlerine kıyasla bariz bir alternatif olarak işlev görmekteler.  Ancak  Karagemisi inşa eden insanlar genellikle daha kasıtlı bir anlayışa sahip oluyorlar, yalnızca barınak üretmek amacıyla değil, aynı zamanda etraflarındaki doğal yaşamın korunmasına yönelik hissettikleri bir çeşit mecburiyet hissi ile de bu işe atıldıkları görülüyor. 

Amaç; yapıyı çevrenin içine olabildiğince dâhil etmek üzerine: Kara gemisi doğa denen şeyin tam karşında duran bir yapı olarak toprağın üzerine yerleştirilmiyor, aksine dünyanın bir parçası olarak doğaya oturuyor. 

Kanada’da Karagemilerinin, Kanada içinde yapılan diğer tüm evler gibi Milli İmar Kanunu’na uyum göstermesi gerekiyor. Karagemisi yapanlar genellikle güvenli ve sürdürülebilir yaşama alanları yaratmak için çatılara su deposu kurup yağmur suyu toplamak gibi başka yollara başvuruyorlar. 

Karagemileri gibi alternatif evler inşa eden insanlar daha sağlıklı ve eğitimli olma eğilimi gösteriyor ve “nispeten güçlü sosyal ve ekonomik kapitale sahipler.”

Bu su içilmeden ya da yıkanma amaçlı kullanılmadan önce bir çeşit filtreleme sisteminden ya da su toplama biriminden geçiyor. Bazı durumlarda atık su ya da ikinci ürünler bitki büyütmek ya da üretmek için kullanılıyor. Birçok Karagemisi temelinde ve bina çatısında lastik kullanıp binaya U şeklinde bir iskelet veriyor. Bu lastiklerin içi ısıyı tutup nemi kesmesi için toprak ile dolduruluyor. Kanada gibi soğuk iklimli bölgelerde Karagemilerine kar ve yağmur suyunun duvarlara nüfuz etmemesi için çoğu zaman ek yalıtım ya da plastik tabakalar da dâhil ediyor. Bu Karagemilerinden bazıları ayrıca atığı küle çeviren odun sobaları ve tuvaletler de barındırıyor.

Özerk bölgelerde yaşayan bazı insanlar barınak sorunlarına kendi çözümlerini getirmek için Karagemilerine yöneliyor olsa da, kesinlikle karşılarına çıkan finansman bulma gibi sorunlar mevcut. Günümüzde Kanada’daki özerk bölgelerde gerçekleşen Karagemisi projelerine finansman sağlayanlar esas olarak ev sahipleri. Yapıları bir dereceye kadar bağışlanan malzeme ve gönüllü işgücü ile gerçekleşebiliyor. Karagemisi yapımında bir başka zorluk ise eski araba lastikleri ya da hurda metal gibi kullanılabilecek geri dönüştürülmüş yapı gereçleri bulmak. Bu tür malzemeye erişim kolaylığı bölgeden bölgeye değişebiliyor.

Kanada’nın ilk Karagemilerinden biri evli çift Pat ve Chuck Potter tarafından 1990’larda, Bancroft, Ontario yakınlarında yapılmış. O zamandan beri bu tür yapılar ülke çapında çeşitli topluluklarda görülürken Kanada özerk bölgelerinde ise şu anda en az iki adet Karagemisi mevcut, biri Prens Edward Adası’nda, diğeri ise Ontario’da. Yeni  bir karagemisinin ise güney Ontario’daki Altı Millet özerk bölgesinde önümüzdeki bahar yapılması planlanıyor. 

Atlantik Kanada bölgesinde Karagemisi yapan ilk kişi ise Eliza Knockwood. Eliza bir Karagemisi yaparak kendi özerk bölgesindeki barınak ihtiyacına çözüm üretirken, bir yandan da İlk Milletlerin manevi öğretileri ile modern çevre teknolojisini harmanlamayı umuyor. Skyler ve Kahseeniyo Williams çifti aileleri için Karagemisinden esinlenerek bir ev inşa ediyor. Çift kendi özerk bölgelerindeki barınak sıkıntısına bir çözüm üretirken insanların fosil yakıtlara olan bağımlılıklarını azaltmak istiyor ve diğer insanlara bu sürdürülebilir evlerin nasıl inşa edileceğini öğretmek için atölyeler de düzenliyor.

Sosyal antropolog Rachel Harkness, “Karagemileri: Çöpün Ürettiği Evler” adlı makalesinde Karagemisinin inşa sürecinin kişinin çevresine bağlanışını da içerdiğini söyleyip, bu sürdürülebilirlik uğraşını bir projeden çok daha ötede görüyor ve bir “yaşam tarzı” olarak niteliyor. 

Günümüzde İlk Milletler’de bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kara gemisi olsa da, bu tipte bir barınak birkaç sebepten dolayı İlk Milletler için diğer seçeneklere kıyasla daha çekici olabiliyor. Bunlardan biri her şeyi yapı gereci olarak adapte edebiliyor olmanız; diğeri odağın inşayı yapanın üzerinde olması; bir diğeri ise felsefi yaklaşımları. 

Sosyal antropolog Rachel Harkness, “Karagemileri: Çöpün Ürettiği Evler” adlı makalesinde yapıyı “özerk haneler” olarak tanımlıyor. Harkness Dünyagemilerini yalnızca üretim şekillerinden dolayı değil, üretenlerden dolayı da özgün buluyor: “gereksizce profesyonelleşmiş, estetik bir yaklaşım yerine inşanın katılımcı ve süregiden doğasına odaklı bir mimari proje teşkil ediyor.” diyor ve bir Karagemisinin inşa sürecinin kişinin çevresine bağlanışını da içerdiğini söyleyip, bu sürdürülebilirlik uğraşını bir projeden çok daha ötede görüyor ve bir “yaşam tarzı” olarak niteliyor. 

British Columbia merkezli araştırmacılar Philip Vannini ve Jonathan Taggard ise insanları, özellikle hiçbir deneyimi ya da geçmişi olmayanları bu işe itip kendi evlerini yapmaya tam olarak neyin motive ettiğini öğrenmek istediler. Kanada boyunca seyahat ederek şehir şebekelerinden bağımsız yaşayan bu insanlarla buluşup, evlerini ve daha da önemlisi, neden ve nasıl alternatif inşa ve hayat şekilleri seçtiklerini anlayabilmek üzere onları ziyaret ettiler. Vannini ve Taggart şebeke dışında yaşayan bu insanların kendi “yenileyici hayat becerileri” sayesinde bu projeleri gerçekleştirebildiklerini savunuyor. 

Karagemileri gibi alternatif evler inşa eden insanlar daha sağlıklı ve eğitimli olma eğilimi gösteriyor ve “nispeten güçlü sosyal ve ekonomik imkanlara sahipler. Vannini ve Taggart bu tür evleri inşa edenlerin; genellikle kendi kendilerini motive eden, konumlarının kontrolünü ellerinde tutma arzusu olan, problem çözücü insanlar olma eğilimi gösterdiklerini söylüyor.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)