​Kolektif House ​Üyelerinin Birbirleriyle İş Yaptığı Paylaşımlı Ofis

Biz Kolektif House olarak evet ofis yapıyoruz; ama bu, işin daha uygulanabilir, resmi çekilince anlaşılabilir hali. Perde arkasındaki asıl değer ise içeride kimlerin olup nasıl ilişkiler kurulduğu ile alakalı…

“Ofis anlayışını baştan tasarlıyoruz,” diyorsunuz, ekibinizden ve neler yaptığınızdan bahse-debilir misiniz?

Yaptığımız şey aslında yeni ve hızlı büyüyen ortak paylaşımlı çalışma alanları ama günün sonunda teknik bir alanın hem birey hem kurumlarla eş zamanlı paylaşabildiği bir alan tasarlıyoruz ve buraya herkes çalışma güdüsü ile geliyor. Herkes için ofis yapıyoruz; ama bu tek kişi için ise açık alanda bir oturma alanı olurken, kalabalık bir kurum grubu ise  3+1 daire ya da plaza yerine kiralayabileceğiniz bir ofis oluyor. Bu, işin en temeli ve yıllardır uygulanan bir model.

İşin temeli ne zamana dayanıyor?

Bizim bulunduğumuz sektör sekiz yıllık ama işin temeline inip bir alanın çok kişiyle paylaşılması derseniz olayı iş hanına kadar götürebiliriz. Aslında bu durum WeWork adında ünlü bir örneğin bu işe globalde öncülük yapması ile başladı. İstanbul’da ise sekiz yılda üç milyon metrekareye geldi ve bu da İstanbul’un A Plus Ofis pazarının yüzde doksanı demek. Bizim yaptığımız işin bir önceki piyasadan farkı ise insani değerlerin daha fazla önemsenmesi, sosyalleşmenin ve network’ün ön planda olması. 

Biz Kolektif House olarak evet ofis yapıyoruz; ama bu, işin daha uygulanabilir, resmi çekilince anlaşılabilir hali. Perde arkasındaki asıl değer ise içeride kimlerin olup nasıl ilişkiler kurulduğu ile alakalı. Sekiz yıldır oluşan piyasa buna odaklanan oyunculardan oluşuyor. Biz ofis değil, yaşam stili, argüman markasıyız diyenler bu üç milyon metrekarenin içine giren ekipler. Bunun Türkiye’de şu anda öncü bayrağını taşımaya gayret ediyoruz.

Siz bu işe nasıl başladınız?

İki yıl önce şirketi kurduk, bir buçuk yıl önce ilk adresimizde dört ofis, otuz iki kişilik çalışma alanıyla faaliyete başladık. Bir buçuk yıl içinde üç adreste, yedi yüz üyeye, toplam doksan ofise ve dört bin 
metre kareye ulaşmış bulunuyoruz.

Bir buçuk yıl önce piyasada bu kadar aktif oyuncu yoktu, şu anda da belki olması gerektiğinden daha az oyuncu var. Bu kadar marjinal ve güzel bir iş yapıp bu kadar hızlı büyüdüğümüz için kendimizi şanslı hissediyoruz. 

Fikir sahibi kim peki?

İlk ortaya çıkan fikir tohumu ile uygulama arasında çok büyük fark var; ama iki kurucu ortağımın ofis ihtiyacına karşı, ortak bir iş yapalım güdüsü ile ortaya bu fikir çıktı diyebilirim. Daha sonra konunun ne kadar büyük olduğunu ve daha da büyüyebileceğini gördük. Farklı disiplinlerden olan ortaklarımız ile Türkiye’ye gelişimiz Kolektif House ile oldu. Ekibimiz bu işin ortaya çıkmasında en büyük faktör, genç ve istekli bir ekibiz. Çok yönlü bir iş yapıyoruz ve aynı anda etkinlik takvimi yönetiyoruz. Başladığımızda dört kişiydik, ekibimiz gittikçe büyüdü şu anda otuz üç kişilik bir ekibiz. Dışarıdan bakıldığında hala çok küçük ekibimiz; çünkü üç ayrı adreste hem etkinlik hem insan hem tesis yönetmek oldukça zor. Zaten sektördeki oyuncuların verdiği hizmet ve standartı burada yakalayıp onun üstüne bir takım değerleri katmaya çalışıyoruz. 

Düzenlediğiniz etkinlikler sadece kendi tasarladığınız etkinlikleri mi?

Üç tip etkinlik var; ya üyelerimizin etkinliklerini sahipleniyoruz ya da hitap ettiğimiz kesime uygun bir etkinlik tasarlıyoruz bir de marka etkinliklerimiz var. Marka etkinlikleri çok fazla ağırlık vermediğimiz, dillendirmediğimiz bir kısım. Talepler bizim seviyemize ve görüşlerimize uygun olduğu sürece uyguluyoruz. Bizim marka duruşumuz organik olarak ortaya çıktığı için bazen doğal bir filtreleme yapmamız gerekiyor. 

Bizim sektördeki oyuncular en fazla dokuz bin on bin metrekare yönetir, biz ise Mart ayında açılacak yeni ofis ilavelerimiz ile birlikte sekiİz bin metrekareye bir buçuk yılda gelmiş olacağız.

Kolektif House hangi kriterlere göre tasarlandı ve kimler ile çalıştınız? İdeal çalışma ortamı sağlama konusunda ne kadar başarılı olduğunuzu düşünüyorsunuz?

Bence ideal çalışma ortamını sağlamakta çok güzel bir noktadayız. Tabiki daha iyi olması gereken bir kaç küçük nokta var. Dikkat ettiğimiz konuların başında ses dağılımı ve akustik geliyor. İnsanların sirküle edileceği alanların tasarlanması önemli. Her zaman içeride bir toplu toplanma alanı olmalı, sessiz konuşma ortamını sağlayacak küçük alanlar yapılmalı. Aslında on, on iki saat geçirdiğiniz bir alanda ister istemez ihtiyaçlarınız çok fazla oluyor. 
Bir de üyeleri yerleştirme politikalarımız oluyor, böylece konular üzerinde bazı küçük bölmeler ayarlanabiliyor, bu da üyeler arası etkileşimi artırma konusunda destek oluyor. Misafir mantığına çok önem veremiyoruz, çünkü herhangi bir kurumun girebileceği bir alan tasarlamaya dikkat ediyoruz. Yaratıcı olurken bunu hizmetten ödün vererek yapmıyoruyuz yani Kolektifte ütopik bir yaratıcılık göremezsiniz. Yaratıcılığımız kurumsallığın ve fonksiyonların inceldiği çizgide durur. 

Levent adresimizin çok beğenilen iç tasarımı Kontra Mimarlık’ın ellerinden çıktı, mimarisi ise Durmuş Dilekçi’ye ait.

Sizce benzerlerinize göre en önemli farkınız nedir? Neden tercih edilmelisiniz?

Şu ana kadar fakımız çok belirgin aslında; ilk defa bu sektöre bir kanalla girmeye çalışan, dergisini çıkaran, içerik üreten, etkinlik tasarlayan, ikamları beş yıldızlı otel kıvamında olan, üçüncü dalga kahve ikram edilen yani hiç bir şeyin kısılmadığı bir yapıyız. Sosyal olarak insanlara bir şey katma noktasında tekiz ve farkımız ruhumuzda.

Üyelerimizin yüzde altmışı birbirleriyle iş yapıyor, bu çok önemli bir kriter bunu uygulamak da kolay değil. İstanbul’da aktif yatırım yapan kolların yüzde otuzu, kırkının ofisi burada. Bu yüzden start up(başlangıç aşamasındaki girişim)eko sistemine odaklı girip bu dikeyde bir network yaratan ilk yapı olduk. Bu sıklıkta etkinlik yapan ofis yine biziz. Aynı zamanda sanat dünyası ile start up dünyasını birleştiren ilk başarılı yapılardanız. Burada Dark Town isimli bir prodüksiyon ekibinin yanında Harika Uygur gibi çok ünlü bir prodüktör, onun yanında İş Bankası İnovasyon Ekibi ve en hızlı büyüyen start uplardan bir tanesi Anemia aynı anda oturuyor. Bu paha biçilemez bir değer çünkü hayatınızda belki hiç göremeyeceğiniz başarılı kafalarla kahve içme lüksünüz oluyor. Bence ekibimiz bu konuda çok güzel bir uzmanlık edindi. Gelecekte ise planladığımız çok güzel projeler var.

Yaşadığınız en büyük sorun ne oldu?

Bence projedeki ekibin kendi psikolojik yönetimleri en zor konu idi. Çünkü çok fazla değişim var ve hiç bir taş yerine oturmamış olduğu için insan çok fazla stres oluyor. İnsanlar her şeyin belli olmasını ister bizde ise yüzde doksan belirsizlik söz konusu. İş bir anda çok keyifli iken stresli bir hal alabiliyor. Her ekip aslında kolları, bacakları, beyni, kasları olan bir yapı, o yapıyı bir anda çok uzatmaya çalıştığınızda zor bir sürece giriyorsunuz. Ona ayak uydurabiliyor olmamız bence bizim en büyük zorluğumuz oldu bu güne kadar. Geri kalan işler bir şekilde halloluyor, stres olmadıktan sonra yaratma kabiliyeti olan insanlarız.

Lokasyon seçimlerinizi neye göre yaptınız ve bu tür alternatif ofis mekanların çoğalacağını düşünüyor musunuz?

İlk adresimiz Sanayi Mahallesi idi, çok marjinal bir ürün oldu bizim için ve bölge de bizden sonra değişti. Şu anda orada Google Dome Projesi,Habita isimli yeni açılan ortak bir çalışma alanı, İmpekta sosyal girişimcilik çalışma alanı var, yani bölgede bir kalkınma söz konusu. Ama uzun vadede akibeti ne olacağı bilinmediği için çok fazla yatırım yapılmıyor oraya. Bizim o bölgeyi ilk seçmemizin sebebi ekonomik nedenler ama aynı zamanda ruhunu da çok seviyoruz, oraya girer girmez İstanbul’dan br kopmuşluk hissi oluşuyor. Bütün lokasyonlarımızda metroya yakınlık çok önemli, her türlü toplu taşımaya lokasyonun yakın olması lazım ki yaşam kalitenizi bozmasın. 

Bizim sektördeki oyuncular en fazla dokuz bin on bin metrekare yönetir, biz ise Mart ayında açılacak yeni ofis ilavelerimiz ile birlikte sekiz bin metrekareye bir buçuk yılda gelmiş olacağız. Levent adresimizin üst katında şu anda iki katlı yüz ofislik bir proje yapılıyor, bu da bizi Leventte tek adreste en büyük merkez yapacak.

Kolektif House Levent’in beğenilen iç tasarımı Kontra Mimarlıktan…

Kolektif house yeni nesil paylaşımlı ofis anlayışı ile Levent’teki yeni gizli arka bahçesini Kontra Mimarlık tasarımıyla açtı. Toplamı 2700 m2; 1500 m2 giriş ve 1200 m2 asma katı ile eski bir brode fabrikası olan mekân, farklı üyelik tiplerine uygun 75 kapalı ofis ve 150 gezgin üyeye hizmet verebilecek şekilde yapının konjonktürüne uygun olarak tasarlandı. Ateş tuğlası, ham demirler, brüt beton, OSB, cam ve ahşap gibi malzemelerin harmanlanmasıyla ortaya çıkan proje, şehrin iş merkezinde farklı ve endüstriyel stiliyle dikkat çekiyor.

Yapının duvarlarından çıkan orijinal ateş tuğlası korunarak, yapının endüstriyel geçmişine gönderme demir doğramalar ile ofislerin ortak dili oluşturulurken her ofisin kurumsal kimliğini sergileyebileceği grafik çalışmalarına uygun boş pano duvarlar bırakıldı.

Şehrin merkezinde yeşil, nefes alan bir ofis yaşamı yaratmak amacıyla ahşap teraslarla peyzajın iç içe girdiği ofis bahçeleri yaratıldı.

İç mekân toplantı odalarında da yeşil ofis yaklaşımı ile birbirinden farklı doğayı çağrıştıran grafikler ile suluboya efektli, halılar kullanıldı. Birbirinden farklı altı toplantı odası tasarımıyla hem kurumsal toplantılara hem de rahat toplantı alanları ile kullanıcılara farklı konseptlerle hizmet verebiliyor.

Kolektif house isminden referans alınarak farklı noktalarda analojik ‘kırma çatılı hacimler’ oluşturulurken, yine kolektif çalışmayı sembolize eden çark mekanizmaları çeşitli obje tasarımlarlıyla mekânda yer buldu. Ortak mekânda OSB malzeme ile inşa edilmiş olan ev-ofis, telefon kulübeleri, WC alanlarında ki Amsterdam evleri gibi.

Yapının önemli alanlarından biri olan event hall, çok kişi kapasiteli ahşap tribünü ve mekanik sistemi gizlemek için kademeli strüktürle oluşturulmuş yüksek tavanı ile seminer, parti, eğitim gibi sosyal içerikli organizasyonların yapılabileceği çok amaçlı bir salon olarak tasarlandı. Etkinlik olmadığı zamanlarda kedi yolundan sarkan yeşillikler ve arka fonda devamlı müzik ile rahat bir çalışma alanı olarak düşünülen mekânda, ahşap tribünlerde Fransız minderler, dönüşebilir pinpon-çalışma masası ve beanbag oturmalar var. Entellektüel gençlerin favorisi olan Geyik Cafe yüksek barı, masa, tabureleri ile bir mola, buluşma alanı olarak bu multifunction event hall alanının yeme içme mekanı olarak projede yerini aldı.

Mekânda enstalasyon tadında kullanılan mobilyaların tümü, KONTRA tarafından Kolektifhouse projesine özel olarak tasarlandı ve üretildi. Ortak ofis alanlarında ve toplantı odalarında da kendi koleksiyonuna ait ©OFFICE CHAIR kullanıldı.

Kolektifhouse Levent, yeni nesil ofis projesi, KONTRA’nın yenilikçi iç mekân tasarım yaklaşımı ve Meyir Gabay’ın art direktörlüğünde farklı sanatçıların bireysel çalışmalarıyla kolektif bir proje olarak ortaya çıkıyor.




Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)