Mercado Libre Ofisi'nden Farklı Bir Merdiven Tasarımı: Sosyal Merdivenler

Latin Amerika’da, Urugay’ın başkenti olan Montevideo'da, yaratıcılığını “sosyal merdiven” kavramından alan bir ofis tasarlandı. Latin Amerika'nın en büyük e-ticaret şirketi olan Mercado Libre, yeni genel merkezini, daha önce Philips Company'ye ait olan yenilenmiş bir binada kurdu. Bu şirket, her biri 4500 m2 olan, dokuz kata dağılmış toplam 21.570 m2 ofis alanına sahiptir. “Desing Challange” kapsamında, şirket içindeki yetenek ve yaratıcılığı artıracak ve çalışanlara ilham verecek esnek çalışma alanlarının yaratılması isteniyor. Bunun yanı sıra, aynı zamanda Mercado Libre'yi tam olarak temsil eden genç, yenilikçi ve farklı stili bünyesinde barındıran bir alan tasarlanması öngörülüyor.

Yaratıcı Sosyal Merdiven Tasarımı

Projenin ana fikri, her katı demokratik ve dinamik bir şekilde birbirine bağlamaktır. Bu bağlamda tasarımcılar, "sosyal bir alan olarak merdivenler" kavramı ele alarak bu kavramı yeniden gözden geçirirler. Bu sayede tasarımcılar, geleneksel merdivenin sahip olduğu fonksiyonları dönüştürerek, kullanıcıların binayı daha öngörülemez ve kişisel bir şekilde gezmesini sağlıyor.

Takım çalışmasını besleyen ve kişisel gelişime yer bırakan bu ofiste; çok işlevli, akışkan ve uyarlanabilir bir alan olan “sosyal merdiven tasarımı” geliştirildi. Sirkülasyonu sağlayan bu sosyal merdivenler, ofisi ayrı katlar yerine bir bütün olarak ele alır. Bu yönüyle sosyal merdivenler, her seviye arasında birkaç bağlantı noktası oluşturan kahramanlardır. Kullanıcıların fikir alışverişine ve dinamik bir çalışma temposuna teşvik eden sosyal merdivenler, çalışanların ofisi bütünleşmiş haldeki bir demokratik alan olarak deneyimlemelerine olanak tanıyorlar. Bu sayede, yeni bir iletişim türü ortaya çıkıyor.

Sosyal ve Çevresel Sürdürülebilirliği Düşünen Merdivenler

Geleneksel ve statik bir dolaşım yöntemi yerleştirmek yerine, kurgulanan sosyal merdiven tasarımı; doğrusal olmayan bir hareketi benimsiyor. Bu sosyal merdivenlerin tasarımı, her katta iki bağlantı oluşturuyor. Bu durum kullanıcıların, dokuz ofis katının etrafında, her seferinde farklı bir yoldan yürünebilmesine olanak tanıyor. Projenin çekirdeği, merdivenlerin teraslara dönüşerek büyük bir amfi tiyatroya oluşturduğu 6. katta yer alıyor. Bu alan, ana kamusal alanı ve resepsiyonu barındırmaktadır.

Proje boyunca farklı malzeme ve dokuların kullanımıyla mimariyle bütünleşen sanatsal müdahaleler ortaya çıkıyor. Bu durum, kullanıcılara daha zengin deneyim yaratıyor. Projede tanıtılan bir diğer ana kavram ise, stratejik noktalarda peyzaj ögelerinin kullanılmasıdır. Yeşil duvarlardan ve neredeyse kapalı alanlardan oluşan dikey bölmeler, planın belirli alanlarının spontane toplantılar için daha özel ve sessiz olmasını sağlıyor.

LEED Platin Sertifikası

İç tasarım malzeme paleti; ahşap, cam, bitki gibi peyzaj unsurları ve sanat kullanarak, rahat ve sıcak bir çalışma alanı oluşturmayı amaçlıyor. Cam ofis için, görsel bağlantıları destekleyen ve doğal ışıktan en iyi şekilde yararlanan akıcı bir zemin kurgusu sağlıyor. Döşeme tasarımı, vinil karo zeminlerin doğal ahşapla buluşması ile oluşuyor. Bunun yanında eklenen modüler halılar, konforlu bir alan oluşturmaya katkıda bulunan benzersiz özel tasarımlara sahip.

Tasarımdaki kilit unsur, sosyal merdivenlerin tasarımı yardımıyla zeminler arasında kurgulanan hızlı bağlantının oluşması ve bunun yarattığı enerji kullanımıdır. Ofisler, sağlıklı yaşam tasarımının ana kavramlarını barındırmanın yanı sıra, çevre dostu ve sürdürülebilir olmaları sebebiyle LEED Platin sertifikasına sahiptir. Ofislerin bu prensibi, başlangıçtan itibaren aidiyet duygusunu destekleyen bir kurguya izin veriyor. Akışkan dinamik bir alan olarak tasarlanan ofislerde, sembolik bir imaj yaratan yeni kullanımlar ortaya çıkıyor.