1 Mimarla Mimarlık Dışı: Murat Şahin
Bugüne kadar dergimizde ülkemizin değerli mimarlarına; mesleki birikimleri, projeleri, ülkemiz yapı sektörünün sorunlarına yönelik çözüm önerileri ile çok defalar yer verdik ve vermeye devam edeceğiz. Ancak 38. sayımız itibariyle ilk kez başladığımız 1 mimarla mimarlık dışı bölümümüzde, mesleklerinde son derece başarılı olan mimarlarımıza bu kez farklı sorular yöneltmeye başladık. Kişisel özellikleri ile onları tanımaya, anlamaya çalıştık. Bunu yaparken de kendilerine bazı yasaklı kelimeler verdik. Öyle ya konumuz ‘mimarlık dışı’... Bu nedenle mesleklerini işin içine katmadan soruları cevaplamalarını istedik. Yasaklı kelimelerin kullanıldığı yerlerin üstünü kırmızı ile çizdik. Bu sayımızda ‘1 Mimarla Mimarlık Dışı’ bölüm konuğumuz Mimar Murat Şahin... 2007 yılında başladığı serbest mimarlık mesleğine 2015 yılında Cengiz Gültek ile kurduğu PDG Mimarlar bünyesinde devam eden Murat Şahin, meslek hayatı boyunca birçok yarışmaya katılmış ve ödüller almıştır. Mimarlık Fakültelerinde proje yürütücülüğü ve proje jüriliği görevleri de üstlenen Şahin’e kepli mimar desek yalan olmaz... Zira kendisini kepsiz görmek pek mümkün değil Murat Şahin...
Şairin dediği gibi ‘en acayip gücümüzdür, kahramanlıktır yaşamak, öleceğimizi bilip, öleceğimizi mutlak’...
Murat Şahin nasıl bir insan?
Bir insana sorulabilecek en zor soru bu sanırım. Buna vereceğim her cevap gerçeği yansıtmayacaktır. Ya olmak istediğim ya da zihnimdeki ‘beni’ size yansıtmaya başlayacağım. Bu sorunun doğru cevabı beni tanıyanlardadır.
Ailenizle birlikte yapmaktan hoşlandığınız şeyler neler?
Onlarla geçirilen ‘zaman’ en değerli olan ama bazı rutinlerimiz var belki onlardan bahsedebilirim. Hafta sonu gezilerimiz vardır. Dönemsel konular belirleriz bu tarihi geziler de olabilir, etkinlik takibi de olabilir, yeme-içme gezileri bile olabilir. Meselâ Mimar Sinan eserlerini geziyoruz son dönemde. Ama her hafta sonu sadece 1 tane olacak şekilde. Birbirine yakın olanları bile aynı günde gezelim demeden. Oraya onun için gitmenin keyfini yaşıyoruz. Tüketmeden…
Ölmeden önce yapılacaklar listeniz var mı?
İlk üçünü söyleyebilir misiniz? Yüzde kaçını gerçekleştirdiniz?
Bilmem hiç düşünmedim. Şairin dediği gibi ‘en acayip gücümüzdür, kahramanlıktır yaşamak, öleceğimizi bilip, öleceğimizi unutmak’ kendime böyle bir sınır ya da eşik koymadım sanırım. İnsan bir şeyleri yapmak için belirli bir süre geçmesini ya da bir şeyleri yapmayı beklememeli bence. Bir şeyi gerçekten yapmak istiyorsanız, yapın… Ben biraz böyleyim…
Usual Suspects filminden bir görüntü
Yapmak için zaman yaratmaya çalıştığınız bir hobiniz var mı?
Hobiden daha ötesi var diyebilirim; Galatasaray… Galatasaray maçlarına, mümkünse amatör branşlar da olmak üzere gitmeye çalışırım. Maç öncesi arkadaş gruplarıyla yemek yeriz. Biraz eğlenir biraz sohbet ederiz. Neredeyse hiç mimarlık konuşmuyor olmak da inanılmaz arındırıyor insanı. Bunun da altını çizmek gerek.
En çok sevdiğiniz spor dalı? Spor yapıyorsanız hangisi, haftada kaç gün?
Galatasaray’ın olduğu her spor dalını ilgi alanıma giriyor… İyi bir izleyiciyim. Günlük rutinleri spor yapıyorum olarak değerlendiremiyorum. Ama kızlarımla geçirdiğim zaman diliminde yaktığım kalori oldukça fazla diyebilirim.
Kırmızı çizgileriniz var mı?
Herkesin kırmızı çizgileri vardır. Konudan bağımsız olarak bu karşımızdaki insana değişkenlik gösterebiliyor. Ona verdiğimiz değerin niteliği, niceliği bu sınırı belirliyor.
İlişkilerinizde önem verdiğiniz değerler neler?
Dürüstlük… Sonrası onun etrafında şekilleniyor zaten.
Çocukluğunuzda sizi çok etkileyen ve unutamadığınız bir anınız var mı?
Unutamadığım anı/lar dersek yaklaşık 3 yılda rutin olarak gerçekleşen babamın görev yeri değişikliği ile yeni yerler görmem ve yeni insanlar tanımam olabilir. Birçok hayata dokunmamı sağladı bu.
Herkesin kırmızı çizgileri vardır. Konudan bağımsız olarak bu karşımızdaki insana değişkenlik gösterebiliyor. Ona verdiğimiz değerin niteliği, niceliği bu sınırı belirliyor.
Hayatınızda dönüm noktası olarak ifade edeceğiniz bir olay?
Bu hiçbir mimar için konu dışı kalamayacak bir soru olduğuna inanıyorum. Mimarlık eğitimi… Üniversite’ye giriş sınavımın kötü gitmesi sonucu hiç ihtimal vermediğim bir tercihe yerleşmiştim. İnanın hiçbir fikrim de yoktu ne meslek hakkında ne de bir insana katabilecekleri hakkında. Mimarlık eğitimi ile aslında zihniniz yeniden şekilleniyor. Farkındalığınız ortaya çıkıyor. Çok farklı perspektiflerden hayata bakmaya başlıyorsunuz. Kendinizi yeniden keşfediyorsunuz En azından benim için öyle….
En mutlu olduğunuz yer neresi?
Mutluluğun ‘yer’den bağımsız ‘kim’le olduğuna inananlardanım. Sevdiklerimle beraber olduğum ‘yer’ mutlu olduğum yerdir. ‘Yer’ sadece onu belleğe kaydettiğimiz fondur.
En çok yapmayı sevdiğiniz 3 şey?
Ailemle vakit geçirmek, mimarlık , Galatasaray maçlarına gitme/izlemek
Defalarca okuduğunuz ve bir o kadar daha okuyacağınız kitap?
Tek bir kitap ile sınırlandırmak doğru gelmiyor. Mesela Cemil Meriç ve Peyami Safa’nın kitaplarını dönemsel olarak tekrar okurum. İkisinin de gereken değeri görmediğine inanıyorum. Cemil Meriç’in de dediği gibi ‘kitap, zekayı kibarlaştırır.’
Tekrar tekrar izlediğiniz bir film?
Usual Suspects, Fight Club, Being John Malkovich… Rutin olarak izlerim. Kaç kere izlediğimi sorsanız sayı veremem sanırım.
Hobiden daha ötesi var diyebilirim; Galatasaray… Galatasaray maçlarına, mümkünse amatör branşlar da olmak üzere gitmeye çalışırım.
Dinlemekten sıkılmadığınız ve sorulduğunda ilk aklınıza gelen şarkı?
Tabii ki Pink Floyd…Hiçbir parçasını da o ya da bu diye ayıramam. Ayrıca parçaların kliplerini, dönemini düşündüğümüzde inanılmaz zihin açıcı başka bir boyut. Diğer yandan dönemsel olarak tasarım ve üretme sürecinde tekil şarkılara kitlendiğim ve yüzlerce kez dinlediğim de oluyor.
Yanınızdan hiç ayırmadığınız bir eşyanız var mı?
‘Kep’… Benimle bir oldu diyebilirim.
Sizce “tatil yapmak” ne demek?
Tatilin 2 hali var bende. Ya tembellik ya da gezmek. Dönemsel olarak hangisi daha cezbedici geliyorsa…
Kaç ülke gezdiniz? Coğrafyası, kültürü ve tarihi ile sizi en çok etkileyen ülke/şehir neresi?
Bir ülkeye bir kere gidince o ülkeyi gezdim diyemem. Amerika’da Teksas da ofisimiz var. Oraya gidince Amerika’yı gezdim diyemeyiz meselâ.. Ama rutinlerim var. Zaten bir maç izlemeye bile yurtdışına gidebilirim. Farklı ülkeler ve kültürler tanımak bence çok önemli ama diğer yandan biraz da kendi ülkemizdeki gezi yelpazesini genişletmemiz. Gezilecek o kadar çok yer var ki, Türkiye’yi tamamen gezdim demek bile zor geliyor.
İlk kez gittiğiniz bir yerde ilk ne yaparsınız?
Yalan söylemeyeceğim ‘nerede ne yenir’ ilk ona bakarım. Sonra nereye gidilmeli kısmına bakarım.
Evcil hayvanınız var mı?
Yok. Kızlarımın biraz büyümesini bekliyorum. Sevgi konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Sokakta bir hayvan gördük mü yürümemiz bile güçleşiyor hatta geri dönüşü olarak kuduz aşısı olmak zorunda bile kaldık ama sahipleneceğimiz evcil hayvanın sorumluğunu da hissetmelerini istiyorum. Biraz daha vakit var bunun için..
Psikoloji, sosyoloji, felsefe, sanat, arkeoloji, metafizik, astroloji desek?
En çok hangisi ilginizi çeker? Neden?
Aslında başucu yazarlarıma bakınca psikoloji’ye olan ilgiyi direkt okuyabilirsiniz. Sosyoloji, felsefe, sanat da aslında mesleki deformasyon sonucu istemsiz girip içinde bulunmaktan keyif aldığımız dünyalar haline dönüşüyor.
(yasaklı kelimeler: mimar, mimarlık, inşaat, yapı, malzeme, sürdürülebilirlik, yeşil bina, ekoloji, yatırımcı)