2050 Yılında Şantiyelerde İnsan Olmayacak mı?
İnşaat endüstrisi oldukça büyük miktarda kaynak kullanıyor, milyonlarca insan istihdam ediyor ve farklı ülkelerin ekonomik durumlarını tespit etmek için oldukça doğru bir ölçü diyebiliriz. Eğer ekonomi kötüye giderse, inşaat sektörü küçülüyor ya da tam tersi oluyor. İnşaat sektörünün üyeleri arasında madencilik şirketleri, müteahhitler, malzeme üreticileri, mimarlar, mühendisler, hükümetler, emlakçılar ve daha pek çok başka unsur var. Başka bir deyişle, pek çok aracı sektöre doğrudan ve dolaylı olarak katılıyor. Ancak inşaat sektörünün yeni teknoloji kullanımı konusuna karşı en fazla direnç gösteren sektörlerden biri olduğu düşünülüyor; bunun yerine daha az verimli işi daha yüksek oranlarda atık üretimiyle yapan geleneksel yöntemleri tekrar etmeyi tercih ediyor. McKinsey& Company tarafından yapılan bir araştırma gösteriyor ki gelişen tüm teknolojilere rağmen, son yıllarda diğer endüstrilerden farklı olarak, inşaat sektöründe verimlilikte bir artış görülmemiş.
Teknoloji konusunda girişimde bulunan binlerce şirketin inşaat sektöründeki bir dizi zayıflığı görüp bu sektörle ilgilenmesi tesadüf değil. Aslında, "BuildTech" terimi, şirketlerin proje tasarlama, planlama ve yürütme yöntemlerini geliştirmek ve yıllardır sektöre etki eden sorunların çoğunu ortadan kaldırmak için yeni araçlar ve uygulamalar oluşturmak amacıyla icat edildi. Droneların, 3D Baskının, lazer kesim makinelerinin ve sanal gerçekliğin giderek popülarite kazanmasıyla birlikte, teknoloji iş yaşantısına daha fazla dahil olmaya başladı. BuildTech’in ana fikri sektöre yenilik ve verimlilik kazandırıp, projelerin ve inşaatın en önemli aşamalarını iyileştirmektir. Böylelikle karar alma aşaması daha fazla netlik kazanacak, kaynak idaresi daha akıllıca yapılacak ve iş gücü kontrolü daha doğru biçimde uygulanacaktır.
Hâlihazırda sahada güvenlik olaylarını izlemeyi ve raporlamayı kolaylaştıran uygulamalar mevcuttur; yöneticilerin tüm çalışanlarına güvenlik ipuçlarını iletmesini sağlayan uygulamalar da var. Envanter yönetimi ve hammadde takibi ile ilgili konulara odaklanan uygulamalar da mevcut. Daha önceleri ulaşılması mümkün olmayan lokasyonlara gidebilen dronelar sayesinde inovasyon daha araştırma safhasındayken başlıyor. Yapı bilgi modelleme (BIM) sürecinin uyarlanması, tüm tasarımcıları aynı sanal ortamda bir araya getirip uzaktan iş birliği yapmayı mümkün kılıyor. İşlenmiş parçaların saha dışında imalatı da birkaç tıkla halledilebiliyor.
Artırılmış ve sanal gerçeklik, şantiyede karmaşık parçaların yapımında rehberlik edebiliyor, görünmeyen katmanları gösterebiliyor ya da hem işçi hem de yapı açısından risk arz eden durumları öngörebiliyor. Robotlar da tehlikeli alanlarda çok daha güvenli bir biçimde insan gücünün yerini alabilecek durumda. Hatta Balfour Beatty’e göre “2050 yılında şantiyelerde insan olmayacak.”
Her yapının, sonuçta, devasa bir veri deposu olduğunu aklımızda tutmak gerekiyor. Tüm ilişkiler, kararlar ve edinilecek başarılar bir sonraki iş için bir bilgi kaynağıdır. Bu verileri nasıl yorumlayacağınızı ve nereye müdahale edeceğinizi bilmek, BuildTech'in temel işlevidir. BuildTech ile birlikte birkaç farklı projeyi aynı anda uzaktan kontrol edip, yönetmek mümkün olabilecek. Endüstriden gelecek çok daha büyük bir girdinin de verimliliği artırıp, üretim maliyetini düşürmesi oldukça olası görünüyor. Dünyanın büyük bir kısmında hâlâ tam gelişmemiş olsa da, işin giderek daha fazla endüstriyelleşeceği, kesinlik ve hız kazanacağı doğal sürecin sonucu olacaktır. Dolayısıyla, önümüzdeki yıllarda bu konuyla ilgili daha çok şey göreceğimiz muhakkak.
Kaynak: https://www.archdaily.com/9248...