​Anthony Archer-Wills; Büyüleyici Göletlerin Dahi Yaratıcısı...

BioNova Türkiye Sponsorluğunda

İlkokula giderken, haftasonları bizi serbest bırakırlardı. Ben de genelde göletlerin kıyısında kumla ya da toprakla bir şeyler İnşa eder ve suyun inşa ettiğim şeyler üzerindeki etksine, hatta göldeki balıklara ve diğer canlılara bakardım. Büyüdüğüm çiftliğin çok yakınında da bir göl vardı. Sık sık oraya gİder, nilüferlerin arasında yüzer ve gölün etrafında oyunlar oynardım. Her zaman bu doğal harikalar karşısında büyülenmişimdir.

Bu sayımızda Discovery Animal Planet’da “The Pool Master” programını hazırlayan Anthony Archer-Wills ile yaptığımız canlı söyleşide, birçok kez İstanbul’u ziyaret ettiğinden ve Türkiye’de diğer şehirlerde de bulunduğundan bahsetti bize. Türkiye’ye ve İstanbul’a aşık olduğunu ve tekrar ziyaret etmek istediğini de ekledi söyleşimizin başında. İstanbul dışında; İzmir, Bodrum ve Pamukkale’ gezdiği bölgeler içinde en çok etkilendiği şehirlerimiz olmuş.

Özellikle Pamukkale seyahati çok heyecanlandırmış onu; Pamukkale’deki doğal havuzların her gören turist için çok ilginç ve çekici olduğunu ama kendisi için öneminin çok daha büyük olduğunu söylüyor. Çünkü Pamukkale’nin dünyadaki en eski, doğal ve uzun ömürlü havuzlar olduğunu ve bölgenin olağandışı derecede büyüleyici bir yer olduğunu düşünüyor. Ayrıca,Türkiye ziyaretinin üzerinden neredeyse 20 yıl geçmesine rağmen bir çok Türkçe kelime dahil hemen herşeyi hatırlayan Anthony, röportajımız esnasında da hatırladığı Türkçe kelimeleri kullanarak bizi şaşırttı. Su bahçeleri olarak nitelendirilen doğal havuzların ustası Anthony ile yaptığımız keyifli röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Bize biraz kendinizden ve yaptıklarınızdan bahsedebilir misiniz?

Hayatımdaki ilk doğal göleti 1963’te yaptım ve ben büyük alanlarda gerçekçi göller ve biomlar tasarlamayı seviyorum. Benim kullandığım filtreler büyük ve daha az stresli, böylece çok uzun yıllar kullanılabilen bir göl tasarlayabiliyorum. Hatta yıllar önce bir yüzme göleti tasarlamıştım ve göleti kullanan insanlar bana; 12 yıl boyunca hiç bir temizlik veya benzeri bir şey yapmaları gerekmeden o gölü kullandıklarını söylediler. Su, yıllar boyu cam gibi berrak kalmayı başarabildi.

Küçük ve daha geometrik formlarda havuzlar da tasarlamıyor değilim. Özellikle İtalya’da, Fransa’nın güneyinde ve Londra’da bahçeler ve doğal parklar için, çevresine ve etrafındaki mimariye uygun boyutlarda ve formlarda havuz tasarımları yaptım. Yıllarca doğal göletler ve yüzme havuzlarında temiz su elde edebilmek için su canlıları, bitkileri ve doğal filtreleme yöntemleri üzerine çalışmalar yaptım. Sonrasında Koi balıkları moda oldu ki bu büyük bir balık ve temiz suda yaşıyor. Bu yüzden de filtreleme sistemlerini geliştirmemiz gerekti. Ama Koi gölleri çözümlemeleri sayesinde, Bionova’dan çok önce, günümüzde moda olmaya yeni başlayan natürel yüzme havuzlarını yıllar önce yapmaya başlamıştım.

İnsanlar benden; içinde yüzebilecekleri göletleri bahçelerine yapmamı istemeye yıllar öncesinden başlamışlardı. Daha sonra Almanya’da bu konuda çeşitli bilimsel ve teknolojik gelişmeler oldu fakat bunların hiçbiri aslında yeni buluşlar değil. Bu tip biyolojik göller esasında Victorian dönemine kadar dayanıyor. Asıl mevzu yüzülebilir yapay gölleri küçük boyutlarda uygulamak için kullanılması gereken yöntemler.

Sizi, su bahçeleri tasarlamaya yönelten sebep ya da olay nedir? Neden mühendisliğin bu alanını seçtiniz?

İlkokula giderken, haftasonları bizi serbest bırakırlardı. Ben de genelde göletlerin kıyısında kumla ya da toprakla bir şeyler inşa eder ve suyun inşa ettiğim şeyler üzerindeki etkisine, hatta göldeki balıklara ve diğer canlılara bakardım. Büyüdüğüm çiftliğin çok yakınında da bir göl vardı. Sık sık oraya gider, nilüferlerin arasında yüzer ve gölün etrafında oyunlar oynardım. Her zaman bu doğal harikalar karşısında büyülenmişimdir. Bunların dışında ailemin botları vardı ve sürekli denize açılırdık. Denizi de çok seviyorum. Bu botlarda geçirdiğim vakit süresince de deniz araçlarındaki motorlarla iç içeydim. Sonuç olarak da bu mühendislik ilgisi ve suyun üzerimde oluşturduğu büyüleyici etki birleşti ve bir bütün oluşturarak beni bu alana yönlendirdi.

Bir su bahçesi tasarımcısı olmayı planlamamıştım ama bu belki de içimden gelen şeydi. Her zaman su altı canlıları, su bitkileri ve su kaynakları ile ilgili tutkulu oldum. Daimi olarak tek hedefim doğal göletlerde ve yüzme havuzlarında kimyasal kullanmadan temiz su elde etmek. Bu sebeple de su canlıları, bitkileri ve doğal filtreleme yöntemleri kullanarak çalışmalarıma devam ediyorum.

Sıradan bir havuz ve sizin havuzlarınız arasındaki fark nedir?

Tabii ki bu çok özel bir inşa alanı. Az önce de bahsettiğim gibi mühendisliğin ve suyun birleşiminden oluşan çok keyifli bir alan.

Normal bir yüzme havuzu çoğunlukla dikdörtgen, kare gibi geometrik formlu havuzlardır. Çünkü bu şekilde yapıldığında iç yüzeyini karo ve benzeri malzemelerle kaplamak, içindeki suyu ısıtmak, temizlemek ve ilaçlamak daha kolaydır. Genelde yüzme havuzlarında klor, tuz benzeri kimyasallar kullanılarak su arıtılmış hale getirilir. Devir daim filtreleri ve devamlı eklenen kimyasallarla su temiz tutulur.

Doğal bir yüzme havuzunda, bir gölde, gölette ya da Pamukkale’deyseniz durum farklıdır. Benim yapmaya çalıştığım şey de malzeme olarak da doğayı kullanmak ve doğayla işbirliği yapmak. Temiz su elde etmek için çakıl, kum veya toprak tabanlı bir yüzme havuzu üzerinde, aynı doğada olduğu gibi, suyu arıtan bir ekolojik sistem yaratıyorum. Sonuçta bu yaşayan bir su halini alıyor. Aynı vücudumuzda olduğu gibi doğal havuzlarda da yararlı bakteriler bulunuyor. Doğada kendiliğinden var olan ve her doğal gölde bu bakteriler ve organizmalar mevcut. Bu dengeyi doğal havuzlarda da oluşturarak suyun temiz kalmasını sağladığınızda bu kalıcı veya oldukça uzun ömürlü bir göl elde etmenizi sağlıyor.

Algler ve diğer göl canlıları kendi içlerinde yarattıkları besin zinciri sayesinde su insan için tamamen zararsız bir hal alıyor. Kimyasallar kullanılarak iyi bakteriler öldürülmediği sürece zararlı herhangi bir mikroorganizma bu havuzlarda var olamıyor. Bu suya eklenen bir miktar klorun herşeyi değiştireceğini ve içinde yüzen insanları rahatsız edeceğini de bilmekte fayda var.

Şuan yaptığınız bir proje var mı?

Şu sıralar Abu Dhabi’de bir doğal yüzme havuzu projesiyle uğraşıyorum. Tabi çok sıcak iklimlerde bu iş biraz zorlaşıyor. Oldukça büyük bir havuz projesi, güçlü bir filtreye ihtiyaç duyduk ve bir sürü bitki kullanıyoruz. Hatta sanıyorum ki UV ışığından da yararlanmamız gerekecek. Uv’den geçen su başıboş alglerden kurtulmamızı sağlayacak.

Yeni yapılarda ve teknolojik gelişmelerde “akıllı” terimiyle sıkça karşılaşıyoruz. “Akıllı şehirler” ve “akıllı binalar” gibi... Siz de bu akıllı teknolojileri su bahçeleri ve havuzlar tasarlarken kullanıyor musunuz?

Bu gerçekten giderek daha fazla duyduğumuz bir terim. Bazı insanların ne demek olduğunu tam bilmediğini düşünsem de heryerde duyar oldum.

Evet, ben de akıllı havuzlar tasarlayabiliyorum. Akıllı telefonunuzla ya da tabletinizle ısısını görüntüleyip, değiştirebiliyorsunuz. Ayrıca temizlik gerektiğinde, PH dengesi değiştiğinde ya da filtrelerden biri tıkandığında size haber veriyor. Devir daim sistemi aynı şekilde bu uygulamalarla kontrol edilebiliyor. Ama bana sorarsanız, ben daha çok doğal ve yaşanılabilir havuzları tercih ediyorum. Doğa dostu ve teknolojiden öte, doğadan esinlenilmiş su parkları, bahçeleri ve yüzme havuzları benim stilime daha yakın. Nasıl çöp arabaları artık elektrik kullanıyorsa, ya da golf arabaları tepelerinde güneş enerjisi panelleri taşıyorsa, aynı şekilde havuzlar da giderek yeşil olmalı. İhtiyacımız olan şey daha az enerji tüketimi ve daha çok yeşil.

Hali hazırda var olan sıradan bir yüzme havuzu, doğal bir havuza dönüştürülebilir mi?

Kesinlikle. Örneğin basit bir dikdörtgen havuzunuz varsa, havuzdaki suyu başka bir yere devredip havuzun dibini çakıl ve su bitkileriyle süsleyebilir ve havuzu doğal bir havuza dönüştürebilirsiniz. Doğal bir havuz aynı zamanda sıradan havuzlardan çok daha fazla enerji tasarrufludur. Çünkü, suyu filtrelemek için büyük devir daim makinelerine ihtiyacınız yoktur çünkü çok fazla elektrik kullanmayan küçük bir makine yeterli olacaktır. Doğal havuzlarda bu tip makineler sadece suyu dipteki çakıllar üzerinde hareket ettirmek için gerekir ve bu da suyun filtrelenmesini sağlar. Bunun için kullanılacak enerji güneşle rahatlıkla sağlanabilir. Bunların yanı sıra normal havuzlarda kullanılan klor, karbon yayılımı açısından, doğa için zararlı olduğundan bu havuzlar pek de sürdürülebilir sayılmaz. Doğal havuzlar ise olabildiğince doğa dostu.

Discovery Animal Planet’da Tükiye saatiyle her Cuma 23.30’da yayınlanan “The Pool Master” (Havuz Ustası) adlı bir televizyon programınız var. Gelecek bölümlerle ilgili ipuçlarınız var mı?

Belki ilerleyen zamanlarda Amerika dışında ülkelerde bazı bölümler çekebiliriz. Avrupa ve hatta Türkiye muhteşem olurdu. Ama şimdilik kesin bir şey söyleyemiyorum.

Röportajımıza başlamadan önce Türkiye’nin çeşitli şehirlerini ziyaret ettiğinizi söylemiştiniz. En çok etkilendiğiniz şey ne olmuştu? Türkiye’de bir su bahçesi tasarlayacak olsaydınız nerede ve nasıl bir havuz tasarlardınız?

İlk defa Ayasofya Camii’nin içine adım attığımda ağzım açık kalmıştı ve dilim tutulmuştu. Hislerimi anlatmam için kelimeler yetersiz kalıyor aslında... Yapının tarihi önemi ve yaşını da düşünerek, muazzamlığı ve boyutları karşısında şaşkınlığa uğradım. Ben görselliğe çok önem veren biriyim ve Ayasofya benim için muhteşem bir deneyimdi.

Mesela Türkiye’de bir su bahçesi tasarlayacak olsaydım o yer; tüm o bahçeleri ve havuzlarıyla Topkapı Sarayı olurdu. 18-20 yıl önce Sarayı ziyaret ettiğimde havuzların çoğu boştu, şimdi o havuzlar yenilendi ve dolduruldumu hiç bilmiyorum ama o işin bana verilmesini çok isterdim. Hem de büyük bir memnuniyetle yapardım...

Biyolojik Yüzme Havuzları

Günümüzde organik ürünlere olan ilgi giderek artıyor. Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde insanoğlu tükettiği ürünlerde kullanılan kimyasal maddelerin farkına varmaya başladı. Bu farkındalıkla birlikte yiyecekten, kullanım eşyalarına kadar organik ürünler giderek daha fazla tercih edilmeye başlandı.

Yüzme havuzu sektörü de aslında aynı dönemde organik ürün akımına uydu ve yeni bir teknoloji üretti: Biyolojik Havuzlar. Klor ya da kimyasal kullanımının olmadığı biyolojik arıtma teknolojisi de böylece diğer organik ürünler arasında yerini aldı. Türkiye’de henüz çok bilinmese de, Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde 25 yılı aşkın süredir uygulanan bir teknoloji olan Biyolojik Arıtma Teknolojisiyle Türkiye, bundan 7 yıl kadar önce BioNova Türkiye aracılığı ile tanıştı. Şu anda ise biyolojik yüzme ve süs havuzlarına olan ilgi giderek artmakta.

Biyolojik arıtma sistemi temel olarak iki parçadan oluşuyor: Yüzme Havuzu ve Rejenerasyon Havuzu. Sistemin kalbinin attığı rejenerasyon havuzu çeşitli özel taş katmanları ve özel bir bitki faunasından oluşuyor. Rejenerasyon havuzu ile yüzme havuzu ise borulama ile birbirine bağlanıyor. Yüzme havuzundan gelen su, rejenerasyon havuzundan geçirilerek tekrar yüzme havuzuna veriliyor. Bu sistem kurulduktan sonra, insan sağlığına zararlı bakteriler, bitkilerin kökleri ve tüm suya yayılmış olan yararlı mikroorganizmalar tarafından tüketilmeye başlanıyor. Böylece havuz kendi kendini temizliyor. Temelde Avusturya Alplerindeki göller incelenerek geliştirilen biyolojik arıtma sisteminde aslında doğal bir göl inşa ediliyor. Böyle bir sistem kurulduğunda su, içilebilir hale geliyor. Almanya’daki laboratuvar testlerinde bu kanıtlanmış durumda. Böylece hiçbir klor ve kimyasal madde içermeyen, içme suyu kalitesinde bir suyun içinde yüzme keyfi yaşıyorsunuz. Aynı zamanda klor ve kimyasal maliyetleriniz de sıfıra iniyor.

Bu özellikleri nedeniyle denetimlerin çok sıkı olduğu Almanya’da, son 5 yılda yapılan büyük kamusal yüzme havuzlarının 5’te 1’inde biyolojik sistem kullanılıyor. Özellikle çocuklarının sağlığına önem veren anne-babalar, yaz aylarında biyolojik yüzme havuzlarını tercih ediyorlar. Almanya’da üretilen kamusal biyolojik yüzme havuzlarının %50’sini BioNova inşa ediyor. BioNova, aynı zamanda 43 ülkedeki temsilcilikleri ile dünyanın en yaygın biyolojik havuz üreticisi konumunda.

BioNova Türkiye’nin uygulamaları arasında özel yüzme havuzları, kamusal yüzme havuzları, biyolojik süs göletleri bulunuyor. Ayrıca, mevcut klorlu havuzu da biyolojik sisteme dönüştürmek mümkün. Bunun için, sadece mevcut havuza bağlı bir rejenerasyon havuzu inşa ediliyor.

Malzeme kullanımı açısından da biyolojik havuzlar, klorlu havuzlara göre çok daha geniş bir seçenek sunuyor. Sudaki kimyasal maddeler sebebiyle zarar gören Granit, Mermer, Bazalt gibi doğal taşlar ve İroko, Teak gibi ahşaplar biyolojik sistemde rahatlıkla kullanılıyor. Rejenerasyon havuzu zaten görünümü itibariyle bir botanik bahçe ve süs havuzu işlevini karşılıyor. Ayrıca, rejenerasyon havuzunun, yüzme havuzuna yakın olma zorunluluğu yok. Bahçenin istenilen bölgesine inşa edilebiliyor. Böylece hem su kalitesi olarak, hem görünüm olarak doğal bir göle kavuşmak mümkün. Biyolojik havuzlar bu açıdan peyzaja büyük katkı sağlıyor. BioNova Türkiye de bunun bilincinde olarak, sadece bir yüzme havuzu yerine, bütüncül bir su peyzajı yaparak müşterilerini biyolojik havuz sistemi ile buluşturuyor.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)