‘Cam’ Çağlar Boyu Bizimleydi,Uzun Süre de Olacak...
SEMA ESER ÖZSARUHAN
İki Design Group
Fotoğraf : Can Görkem Halıcıoğlu
Cam doğaya geri dönüşebilen bir malzeme. Binaların içinde de yeni teknolojilerle şekilden şekile girebiliyor. Hele ışıkla bir araya gelince çok farklı sahneler, çok farklı görüntüler elde etmek mümkün oluyor.
Bu sayımızın konusu; ‘Mimarlar ve Vazgeçemedikleri Malzemeler’... Çevre duyarlı yapı malzemeleri artık çağdaş teknolojilerle üretiliyor, bunların piyasa kabulü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ekolojik ve doğa dostu olarak tanımlayabileceğimiz malzemelerin kullanımının yaygın hale gelmesinin ya da çözümsel olmasının ancak tüketiciyi eğitmek ile mümkün olabileceğine inanıyorum.
Çünkü tüketici, eninde sonunda yatırımcıyı da mimarı da yönlendiriyor. Biz gördük ki bütün mimari gelişmeler, -mekansal, malzemesel, projelerin kalitesinin artması- tüketicin talebinin akabinde gerçekleşiyor. Bu talep geldiği anda uygulanması zor sanılan çözümler bile standart olmaya başlıyor, beklentiler ve projelerin kalitesi yükseliyor. Örneğin neden günümüzde su tasarruflu bataryalar, klozetler rağbet görmeye başladı? Çünkü tüketici o bilince ulaştı ve talep etmeye başladı. Bu konuda faaliyet gösteren bütün büyük markalar tasarruflu modelleri ürünleri arasına dahil ettiler. Fotoselli bataryalar geçmişte çok pahalı ve ulaşılamazken şimdilerde özellikle çok kullanıcılı mekanlarda neredeyse standart haline geldiler.
Malzemenin kullanımı esnasında bize sağladığı faydaları gören, içinde yaşadığımız ekosistemi düşünen bilinçli tüketicilerin sayıları artmaya başladığında bizim de işimiz kolaylaşacak. Geçmişe göre artık bu malzemelere ulaşmak çok daha kolay... Sertifika sistemleri ise günümüzde çok önemli olmaya başladı. Projenizin LEED sertifikası var mı? sorusu bile ülkemiz adına önemli bir adım bence. Bir proje ekolojik hassasiyetler ile yapılmış olabilir ancak ekolojik ayak izi fazladır, bu dengenin çok iyi kurulması gerekiyor. Sertifika sistemleri de bu tip dengeleri göz önünde bulunduruyor. Ülke olarak bu konuda çok bilinçli olduğumuzu düşünmüyorum, ancak tüketici bu uygulamaları görüp, kendi hayatı, çocuklarının geleceği konusunda kaygılar yaşamaya başladığında çevre dostu ürünler hayatımıza daha fazla girecek. Aslında tüm ürünlerin yeşil ve doğa dostu alternatifleri mutlaka var, bu ürünler gelişen teknoloji ile az enerji tüketerek de üretilebiliyorlar. Dolayısıyla bu ürünlerin ilerleyen zamanlarda hayatımıza daha fazla gireceğini umut ediyorum.
Sizin bir mimar olarak vazgeçemeyeceğiniz ve kullanmaktan en çok keyif aldığınız malzeme hangisi?
Mutlaka yapıların olmazsa olmazları var, benim vazgeçemediğim malzemeler ahşap ve mermer. Binaların hem dışında hem de içinde bu malzemeleri kullanmayı çok seviyoruz. Ahşap ve mermerin doğal olduğunu düşünüyorum. Ancak doğal kaynakların tükenmeye başlaması ile birlikte bizim favori malzememiz cam olmaya başladı. Camı da çok severek kullanıyoruz. Binaların dışında da farklı şekilde nasıl kullanabiliriz camı? onu sorguluyoruz yeni projelerimizde. Cam doğaya geri dönebilen bir malzeme. Binaların içinde de yeni teknolojilerle şekilden şekile girebiliyor. Hele ışıkla bir araya gelince çok farklı sahneler, çok farklı görüntüler elde etmek mümkün oluyor. Şeffaf olabiliyor, yarı şeffaf olabiliyor, geçirgenliğini kaybedebiliyor. Üzerinde çalışılmaya çok müsait bir malzeme, çağlar boyu da bizimle beraberdi ve daha çok uzun süre de olacak gibi gözüküyor. Benim bu aralar favori malzemem “cam”...
Vazgeçemeyeceğiniz malzeme olarak özellikle camın üzerinde çok durdunuz. Hayal gücünüzü biraz zorlasak camdan bir yapı tasarlamanızı istesek, ortaya nasıl bir yapı çıkar?
Hiç düşünmemiştim. Bizim hayatımızda mimari her saniyede var olduğu için günlük hayatta pek düşünmediğimiz şeyler bunlar. Ancak sanırım; camı taşıyıcı olarak kullanıp camın sınırlarını zorlayabileceğim, araştırıp daha önce hiç denenmemiş yönlerini keşfederek, çocuklar için camdan bir masal evi tasarlamayı çok arzu ederdim. Renkli, şeffaf, çocukların muazzam hayal dünyasını tetikleyecek bir sırça köşk yapardım.