Covid-19’un Gelişi Gibi Gidişi de Sancılı Olacak
Türkiye İMSAD’ın geleneksel hale gelen ‘Gündem Buluşmaları’nın 40’ıncısı ‘Pandeminin Domino Etkisi: 2021’e
Girerken Sektör Değerlendirmesi’ başlığı altında düzenlendi. Türkiye
İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “2021’in ikinci
çeyreğinde küresel salgının etkisinin azalacağını düşünüyoruz.
Covid-19’un gelişi gibi gidişi de sancılı olacak. Yaşanacak talep
coşkusuyla beraber arz-talep dengesizliğinin sancılarının başlayacağını
ve global enflasyon sorununu yönetmek durumunda kalacağımızı da şimdiden
öngörmemiz lazım” dedi. Tayfun Küçükoğlu, 2021 yılında inşaat
sektöründe yüzde 4, inşaat malzemeleri sanayisinde de yüzde 6-7
civarında büyüme beklediklerini vurguladı.
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ise inşaat malzemeleri sanayisinin ilk kez Mayıs 2019’da aştığı ‘5 milyon ton-2 milyar dolar ihracat’ seviyesini bu yıl 5 kez aşarak iyi bir performans yakaladığını belirtti. Günümüzde eğilimlerin değiştiğine dikkat çeken Ferdi Erdoğan, şunları söyledi: “Şimdi temassız, sensörlü bir hayat başladı. Dolayısıyla temassız hayatın etkilerini binalarda, ulaşımda her yerde göreceğiz.”
Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 40’ıncı kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’ , 29 Aralık Salı günü BASF, Demirdöküm, GF Hakan Plastik ve Ytong’un katkılarıyla online olarak gerçekleştirildi. Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünü yaptığı ‘Pandeminin Domino Etkisi: 2021’e Girerken Sektör Değerlendirmesi’ başlıklı toplantının konuşmacıları Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu ve Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan oldu. 2020 değerlendirmesi ve 2021 öngörülerinin paylaşıldığı toplantı, inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi.
2020’yi sektör olarak beklentilerin üzerinde bir gelişimle geçirdiklerini belirten Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Çeyrek bazda değerlendirdiğimizde 2020 yılı, her çeyrek dönemi, arasında sanki 3-4 yıl varmış gibi, birbirinden farklı dinamikler içerdi. İnşaat malzemeleri sanayimiz ilk çeyrekte büyük beklentilerle girdiği 2020’de yüzde 8 büyüdü. Ancak Covid-19 etkisiyle ikinci çeyrekte yüzde 8 küçüldü. Üçüncü çeyreğe hazırlık yaparak ve beklentilerini yüksek tutarak giren sanayimiz üçüncü çeyrekte yüzde 14.4 büyüyerek müthiş bir performans gösterdi. İnşaat malzemeleri sanayisi olarak adaptasyonumuz arttığında ve önümüz açıldığında performansımızın ne kadar yüksek olduğunu görüyoruz ve bu geleceğe dair bize ümit veriyor. Sektörümüzün genel olarak inanılmaz bir performans gösterdiği, 200’e yakın ülkeye ihracat yapabilme kabiliyetiyle önemli işaretler verdiği bir süreci yaşadık. Bu yılı ithalatta yaklaşık 6.8 milyar dolarla kapatırken 21 milyar dolara yakın bir ihracatımız olacak ve 50 milyon tonun üzerinde kapasiteye ulaşacağız” diye konuştu.
Hane halkı konforu yükseltme farkındalığına sahip oldu
Pandemi nedeniyle değişen trendlere değinen Tayfun Küçükoğlu, “2020 yılında yaşadıklarımız bize şunu öğretti; geçmişten ders alarak yapacaklarımız önümüzdeki dönemde bize rehberlik edemeyecek çünkü bildiğimiz birçok şey kökten değişiyor. Globalleşen dünyanın bir tarafındaki değişiklik her tarafı sararak hepimizin alışkanlıklarını değiştirebiliyor. Bu dönemde ayrıca son 2-3 senede kentsel dönüşümün, 30’un üzerinde ilimizde etkisini gösterdiğini gözlemledik. Ancak yenileme faaliyetleri ise ertelendi. İnşaat malzemeleri sektöründeki tüketimin hemen hemen yüzde 60 ila 80’i arası, yıllık talebe göre yenileme ve yeni inşaat olarak değişiyor. Covid-19 döneminde hane halkı, ev yaşantısının önemini anlayınca eksikleri giderme, konforu yükseltme farkındalığı ve iradesine sahip oldu” dedi.
Tüketim eğilimlerinde bugüne kadar görmediğimiz bir değişiklik oluştu
Tayfun Küçükoğlu şöyle
devam etti: “Ülkemizde ekonominin yüzde 50’sini oluşturan hizmet,
eğlence, turizm gibi sektörlerin yaklaşık yüzde 20’si durma noktasına
geldi. Dolayısıyla tüm hane halkı için bu sektörlere giden harcamalardan
bir fon oluştu. Üçüncü çeyreğin başında gelen yüzde 6.5 gibi bir para
maliyeti de muazzam bir talep yarattı. Evde kal çağrısı ile halkımızın ev içi koşullarını iyileştirmek ve konforunu arttırma farkındalığı oluştu. Birçok
unsur bir araya gelince tüketim eğilimlerinde bugüne kadar görmediğimiz
bir değişiklik oluştu. Bunun yanı sıra 2-3 senedir, kentsel dönüşümün
etkisiyle veya tüketici güven endeksinin düşük olduğu dönemlerde
yenileme faaliyetlerinin ertelendiğini biliyoruz. Tüketici kendisini ne
zaman iyi hissederse yenileme, renovasyon niyetini karşılama iradesi de
yükseliyor. Son dönemde ertelenen yenileme ihtiyaçları da bu 4 faktörün
bir araya gelmesiyle karşılanmaya başladı. Bu karşılanma ile birçok
sektörde son 10-15 yılda görmediğimiz bir büyüme gerçekleşti. Para
maliyetinin yukarı çıktığı ağustos ayında sert düşüşler bekliyorduk
fakat talep azalarak da olsa yılsonuna kadar devam etti. Şimdi para
maliyetinin yüzde 18-20’lere yaklaştığı bir dönemde de bu talebin
2021’de ne kadar devam edeceğini, tüketici eğilimlerinin nereye
evrileceğini gözlemleyeceğiz.”
Önümüzdeki 20 yılı kapsayan dönüşüm planı yapmamız lazım
Kentsel dönüşüm sürecini de değerlendiren Tayfun Küçükoğlu,
“Kentsel dönüşümün en temel amacı güvenli evlerde oturmaktı. Ülkemizde
inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi o kadar ilerledi ki bugün
akıllı şehirler dahil, temaslı temassız her türlü imkanları dijital
yönetimle beraber yapabilecek teknolojiye, müteahhitliğe ve malzeme
imkanlarına sahibiz. Uçsuz bucaksız hayal kurma imkanımız var. Ancak
sınırlı kaynaklarımızın kullanımında önceliğimiz güvenli yapılarda
oturma olmalıdır. Bu bilince sahip olmamız ile deprem güvenliği sorununu
istikrar ile çözebilme yolu açılmış olacaktır. Riskli olduğu
açıklanan 6.7 milyon binada yaklaşık 22 milyon vatandaşımız oturuyor.
Önümüzdeki 5 yılda da 1.5 milyon konutun kentsel dönüşüm kapsamında
dönüştürüleceğini düşünürsek 5 yıl sonra hala 17 milyon vatandaşımız
riskli binalarda oturacak. Bu, gelişmiş bir inşaat malzemeleri
sanayisine ve dünyanın üçüncü müteahhitlik hizmetlerine sahip olan
ülkemize yakışır bir durum değil. Depremlerden sonra çok büyük üzüntüler
yaşıyoruz, hemen sorunu çözme gayretine giriyoruz. Ama kalıcı ve uzun
vadeli çözümler maalesef gündemimizin içine girmiyor. Bunları sistematik
olarak oluşturamıyoruz. Önümüzdeki 20 yılı kapsayacak bir disipline,
toplumsal bir bilinçlenmeyle beraber gidersek, kentsel dönüşümü, güvenli
binalarda barınmaktan başlayarak daha iyi çözebileceğimizi düşünüyoruz.
Yani burada tüm tarafların elini taşın altına koyması lazım. Ülkemizin,
önümüzdeki 20 yılda orta ve uzun vadeli bir projeye sadık kalınarak
nasıl dönüşeceğinin planını yapmamız lazım” şeklinde konuştu.
Değil enerji tüketen, üreten evler yapabiliriz
Yeşil bina konusuna değinen Tayfun Küçükoğlu,
teknolojik imkanlarımızla, üretim kapasitemizle, Avrupa’da öne çıkan
‘sıfır enerjili evler’in ötesinde, değil enerji tüketen, hatta üreten
evler bile yapabiliriz. Hem yenilenebilir kaynaklarımız hem de bunları
projelendirme imkanlarımızla gereken yeteneklere sahibiz. Ancak
kaynaklarımızın hangi ihtiyaca dönük kullanılacağının önceliğini
belirlememiz lazım. Bugün cephe ve çatılara solar paneller koyarak
enerji üreten evler yapabilmemiz mümkün. Dolayısıyla hayallerimizi
sonsuz kurabiliriz. Buradaki kritik konu, hangi dönemde hangi
kaynaklarla hangi konulara odaklanacağımızdır. O günleri de göreceğimize
inancımız tam. Adım adım ilerliyoruz” dedi.
2021’de yüzde 6-7 büyüme beklentimiz var
Tayfun Küçükoğlu, 2021 yılı büyüme beklentileriyle ilgili şunları söyledi: “2021 yılında inşaat sektöründe yüzde 4, inşaat malzemeleri sanayisinde de yüzde 6-7 civarında büyüme beklentimiz var. Yani inşaat malzemeleri sanayisinde, inşaat sektöründen daha büyük bir büyüme bekliyoruz.”
5 milyon ton-2 milyar dolar aylık ihracat seviyesini 5 kez aştık
2020’de pandemi nedeniyle hem iç hem dış pazarda stratejik hedefler dahil her planın rafa kalktığını belirten Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan,
“Nisan ve mayıs ayındaki sert düşüş yılın çok kötü geçeceğini
düşündürdü. Hatta üretimi enerjiye bağlı olan bazı sektörler
fabrikalarında fırınları bile kapattı. Fakat konut kredilerinin yüzde
1’in altına çekilmesiyle bir anda beklentinin üzerinde bir canlılık
yaşandı. İhracatta ise inşaat malzemeleri sanayisi ilk kez 2019 yılı
mayıs ayında aştığı 5 milyon ton-2 milyar dolar aylık ihracat seviyesini, bu yıl 5
kez aşarak iyi bir performans yakaladı. İç pazarın da hareketli olduğu
sektörde tahsilat hep düşerdi ancak tahsilatta da iyileşmenin yaşandığı
bir yılı geride bırakacağız” dedi.
Evde ertelenen ihtiyaçlar yenileme pazarını hareketlendirdi
Pandemi sürecinde insanlar evde daha fazla vakit geçirdiği için hane halkının evdeki konforsuzluğu fark ettiğini belirten Ferdi Erdoğan,
“Gürültü, yalıtım, damlayan-akan tavanlar, zeminler, boya, seramik gibi
ertelenmiş ihtiyaçlara ödenen enerji faturaları eklenince yenileme
pazarı çok ciddi bir taleple karşı karşıya kaldı. Sektör hem iç pazara
yüklendi hem de bölgedeki ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere
üretimi artırdı” diye konuştu.
Kentsel dönüşüm ‘Akıllı Şehirler’e evrildi
Aralık
2019’de Cumhurbaşkanlığı’nın Akıllı Şehirler Yönetmeliği yayınladığını
ve 2021-2023 hedefine Akıllı Şehirler Planı’nı koyduğunu ifade eden Ferdi Erdoğan, “Kentsel
dönüşüm bana göre ‘Akıllı Şehirler’e evrildi. Dolayısıyla kentlerin
yeniden yapılması, sadece konfor hedeflenirken, yangına ve depreme
dayanım, su yalıtımı, ısı yalıtımı, enerji verimliliği ve sera gazı
salımının öne çıkmasıyla birlikte şehirlerin artık bir yaşam kültürü ve
şekli oluşmaya başladı. Kaynakların iyi kullanılması adına; yaşadığımız
zamanın, atıkların, gıdanın, enerjinin ve suyun yönetilmesi kentsel
dönüşümün başlıca hedefi. Güvenlik zaten olmazsa olmaz” dedi.
Temassız, sensörlü bir hayat başladı
Günümüzde eğilimlerin değiştiğini vurgulayan Ferdi Erdoğan,
“Şimdi temassız, sensörlü bir hayat başladı. Dolayısıyla temassız
hayatın etkilerini binalarda, ulaşımda her yerde göreceğiz. Örneğin bir
çöp kamyonu yaklaştığı çöp kutusundan alacağı sinyale göre hareket
edebilecek” diye konuştu.
1.5 milyar dolar ihracat yaptığımız İngiltere bizim için vazgeçilmez bir pazar
Ferdi Erdoğan, İngiltere
ile Türkiye arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması ile ilgili ise
şöyle konuştu: “AB ile Brexit anlaşmasından sonra İngiltere’nin ilk
anlaşma imzaladığı ülke Türkiye oldu. Bu da ülkemize ne kadar önem
verildiğini gösteriyor. Türkiye’nin İngiltere’ye toplam ihracatı 14-15 milyar dolar seviyesinde. Yılda 1.5 milyar dolara yakın inşaat malzemesi ihracatı yaptığımız İngiltere, bizim için vazgeçilmez bir pazar. Ayrıca sektörümüzün ortalama ihracat birim fiyatı 1 doları geçmiyorken, İngiltere’ye ortalama ihracat birim fiyatımız 1.5 doları buluyor. ABD’ye ihracatımızın birim fiyatı bile, aradaki mesafeye rağmen 20
sent seviyesinde. Bizim bu coğrafyanın, Avrupa dahil, inşasını yapmamız
gerekiyor. Bunun için malzeme, müteahhitlik, istihdam her şeyimiz
yeterli.”
Belirsizlikleri yönetmede mahir hale geldik
Toplantının moderatörü Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ise şunları söyledi: “Türkiye olarak ilk 10 ekonomi içinde girelim ama aynı zamanda ‘dünyada en çok yaşamak istediğiniz 10 ülke hangisi’ denildiğinde de ‘Türkiye’ cevabını ilk 10’da bulabilelim. Bu ikisini birlikte başardığımızda 2030 hedefleri de 2050 hedefleri de gönül rahatlığıyla yakalanacak diye düşünüyorum. Tabii ister istemez hepimizde biraz endişe var. Bir iyimserlik de geldi bana son dönemde. Çünkü geleceğimize baktığımızda doğru işleri yaptığımız sürece bu belirsizlikleri yönetmede hakikaten mahir hale geldik. Türkiye doğru işleri de yaparak doğru sonuçlara varabilir. Ülkemiz, İtalya’dan Çin’e üretim altyapısı ve birikimleri bakımından en zengin ülkelerden biri bu coğrafyada. Bunu demografi avantajıyla birlikte kullanmamız şart. Umuyorum, 2021 2020’nin bir tekrarı olmayacak. Türkiye açısından geleceğimize daha umutla, güvenle baktığımız bir dönemin başlangıç yılı olacak.”