Dolaşıma, Ergonomiye, Kişiye Önem Vermek...
Arif Çağatay Deveci
Fotoğraf: Can Görkem Halıcıoğlu
Mekanı deneyimleyecek şahısların beklentilerini, farkında oldukları veya olmadıkları ihtiyaçlarını, davranış biçimleriyle birlikte bir bütün olarak anlamak, tüm bunlarla örtüşen çözümler üretmek her meslektaşımızın sahip olması gereken felsefe aslında…
İç Mimarlık ve Çevre Tasarım bölümünden mezun olduktan sonra yapım ve set tasarımı üzerine yüksek lisans yaptınız, tasarıma ilginiz ne zaman başladı? Eğitim sürecinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Konuya ilk ilgim; küçük yaşlarda kendisini mimar sandığım ancak büyüyünce mühendis olduğunu keşfettiğim komşumuzun, o dönem kendisiyle çok sosyalleştiğim çalışma odasında başladı. Ankara Bilkent Üniversitesi’nde İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı üzerine lisans eğitimi aldıktan sonra Los Angeles, California’da Amerikan Film Enstitüsü Konservatuarı’nda, Yapım Tasarımı üzerine yüksek lisans yaparak öğrenim hayatıma devam ettim.
Mezun olduktan sonra Los Angeles’ta 4 seneye yakın daha yaşamaya devam ettim. Uluslararası alanda tanınan iki ayrı iç mimarlık firmasında büyük çoğunluğu otel projeleri olmak üzere çeşitli projelerde çalışma imkânım oldu. Bu benim için iyi bir başlangıç oldu. İşe büyük ölçekli ve çok fonksiyonlu projelerle başladım, bu da bana az zamanda çok şey öğretti.
kibrID’in kuruluş hikayesini ve felsefesini sizden dinleyebilir miyiz?
2008 yıllarında Türkiye’ye kesin dönme niyetindeydim ve iyi bir neden arıyordum. Las Vegas’ın bilinen, eski ve büyük otellerinden biri olan Sahara’nın yenileme ve Yeni Kule projesinin tüm iç mimari proje dokümantasyonunu yapmak üzere bir proje almıştım. Konsept projeyi P. Starck ve ekibi hazırlıyor ben de bu projeleri uygulama projesi haline getiriyordum. Üç kuleye ait yedi model odanın ve çok sayıdaki restoranından ikisinin projelerinin bir kısmını orada bulunduğum süre içerisinde tamamladım. Kesin dönüş ve kibrID PROJECT’i kurma harekâtını eş zamanlı tamamlayıp, kaldığım yerden devam ettim. 2008 kriziyle önce bu proje ve birlikte aldığımız diğer birkaç büyük iş ne yazık ki durdu. Krizin yarattığı boşluğu değerlendirip kardeşim Çağlar Bey ve eski dostum Emre Bey ile ortak olarak kibrID PROJECT ile eş zamanlı başlattığımız kibrID MATERIAL’ın ürün yelpazesini genişletmek için girişimlerde bulunduk.
RC/DF Studio’dan Rogerio Carvalheiro ile ortak proje
Fotoğraf: Farschid Assassi
Birtakım sertifikalara başvuru yapan projeler, anında aday adaylığı üzerinden PR yapmaya, kameralara oynamaya başlıyorlar. Yatırımcılar, sürdürülebilirliğin/ekolojik olmanın, satışlara olan katkısı üzerinden motive oluyorlar, çevreye olan etkisinden değil.
“kibrID, tipikleşmiş mekan anlayışına karşı çıkmak, içten ve kişiye entegre olmuş çevreler yaratmak için var oldu” diyorsunuz, biraz açıklayabilir misiniz?
Mekânı deneyimleyecek şahısların beklentilerini, farkında oldukları veya olmadıkları ihtiyaçlarını, davranış biçimleriyle birlikte bir bütün olarak anlamak, tüm bunlarla örtüşen çözümler üretmek her meslektaşımızın sahip olması gereken felsefe aslında… Bu cümle de olması gerekeni edebi bir dille anlatmanın tatlı çabası…
Mimari, iç mimari uygulamalar ile yenilikçi çözümler sunan kibrID PROJECT’in çalışmalarından, sizin tasarım ve tasarım kriterlerinizden bahsedebilir misiniz?
Sadece yönetmeliklerin kriterlerine göre minimum fonksiyon ve maliyette değil, ideal, doğru çalışan, öngörülü projeler üreterek dolaşıma, ergonomiye, kişiye önem vermek, kullanıcıyı tanıyarak tasarımı geliştirmek…
Sistemli ve düzenle çalışmak, uluslararası dilde/standartta proje dokümantasyonu yapmak, uygulamacıya net/doğru bilgiyi en pratik yoldan sunmak.
Mimari ve iç mimari tasarımın sürdürülebilir ve ekolojik boyutuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Birtakım sertifikalara başvuru yapan projeler, anında aday adaylığı üzerinden PR yapmaya, kameralara oynamaya başlıyorlar. Yatırımcılar, sürdürülebilirliğin/ekolojik olmanın, satışlara olan katkısı üzerinden motive oluyorlar, çevreye olan etkisinden değil. Uzun vadede yatırımın maliyetini düşürecek doğru ve olumlu hesaplar/yatırımlar yapılmasına, bu yatırımlara bir seri avantajlar/krediler sağlanmasına rağmen, bu hesaplar satış fiyatlarına doğru orantılı yansıtılmıyor. Konunun popülerliği üzerinden fazla kazanç elde etmek hedefleniyor.
Toplum, popüler olanın değil de doğru ve sürdürülebilir olanın izinde olsa, duyarlı ve bilinçli olmanın aldığı nefese katkılarını fark etse gereksiz tükettiği için ne bedel ödediğini ve hatta gereksiz tüketmediği için yatırımcıların ne ödemeyeceğini bilse, bunun hesabını doğru yapabilse, değişim başlar.
Bize düşen sorumluluk ise doğru anlayışı kulaktan kulağa yaymak, dilimizin döndüğü kadar tüketiciyi bilgilendirmek ve bilinçlendirmektir.
Pek çok dünya markasının temsilciliğini yürüten kibrID MATERIAL’ın ürün gamında çevre duyarlı yapı malzemeleri yer alıyor. Çevre duyarlı malzemelerin piyasa kabulü konusunda ve Türkiye’deki durumu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Sertifika peşinde olan projelerde ince puan hesapları olmadığı sürece, özellikle neredeyse herkesin inşaatçı olabildiği ülkemizde, kimse bir ürüne sertifikalı ya da doğaya karşı duyarlı bir çaba içerisinde diye prim vermiyor.
kibrID MATERIAL’daki her markanın gamında, üretim şekilleri, malzemenin/ham maddenin, nereden ve nasıl elde edildiği gibi özelliklerine bağlı olarak edinilen sertifikaları olan ürünler mevcut. Ama bu durum ne yazık ki bu ürünlerin ana tercih nedenlerinden değil. Yine de temsil ettiğimiz markaların, gün geçtikçe artan duyarlılıkları, ARGE’leri ve bu doğrultudaki çabaları bizi rahatlatıyor.
Sürdürülebilir bir yaşam tarzı bizim kültürümüzün bir parçası haline gelmediği, bu anlayış ile terbiye edilmediğimiz, eğitilmediğimiz veya birileri bu amaçla birebir örtüşen, rant peşinde olmayan katı kurallar koymadığı sürece Türkiye tükenmeye devam edecek gibi görünüyor, bakınız İstanbul ve Ankara…
Özellikle sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam için iç mekan kalitesi çok önemli. Bu bağlamda sizin kullanmayı tercih ettiğiniz ve en çok sevdiğiniz malzeme hangisi?
Benim için sürdürülebilir demek ilkel demek. Doğal nefes alan, aydınlanabilen, ısınan, soğuyan mekân; en kaliteli, en sürdürülebilir mekân demek. Tipik bir Eskimonun iglosu veya Afrikalının kerpiç evi gibi. Bunu da sağlayan yine doğal malzemeler, taş, toprak, ağaç… Tabii ki bilinçli/duyarlı tüketmek şartıyla…