Dünyanın En Büyük Ticari Binası: Kütle Ahşap Ofis
Nüshet Çamuşoğlu / editor@ekoyapidergisi.org
Toplu ahşap çerçeveleme, biyolojik olarak gübreleştirebilen tuvaletler ve çatıdaki fotovoltaik alan, PAE Living Building'in sürdürülebilir özellikleri arasında. Oregon'daki ofis binası, kısmen Amerikan stüdyosu "ZGF Mimarlık"ı tarafından tasarlandı ve finanse ediliyor. Adını ana kiracılarından biri olan PAE mühendislik şirletinden alan bina, Portland'ın tarihi Skidmore/Old Town semtinde yer alıyor. Eski bir otoparkta inşa edilen bina simgesel yapıtların, birçok otobüs ve tren hattına yakın yer alıyor.
Ekibe göre, bina Portland'da "Uluslararası Yaşayan Gelecek Enstitüsü"'nden özenli "Yaşayan Bina Mücadelesi" programı kapsamında tam sertifika alan ilk binadır. Enstitüye göre "Yaşayan Bina", "ihtiyacından fazla enerji üreten", kendi suyunu arıtan, "sağlıklı" malzemeler kullanan bir binadır. Ayrıca bina Oregon'un en büyük sertifikalı "Yaşam Binası" ve şu anda "dünyanın en büyük kentsel yaşam binası" olarak biliniyor.
ZGF Mimarlık, projeyi sadece tasarlamakla kalmadı, aynı zamanda finansal olarak da destek verdi. Şirket, alışılmadık bir hamleyle projeyi Downtown Development Group, Edlen & Co, Walsh Construction Co, Apex Real Estate Partners ve PAE ile ortaklaşa geliştirdi. Ekibin amacı, yüksek hacimli kerestenin nasıl ölçeklendirileceğini, ticari binaların karbon ayak izinin nasıl azaltılacağını ve sürdürülebilir, uygun maliyetli bir yapı inşa edileceğini göstermekti.
Ekip, "Bu proje özel sektöre yeni binalar için en yüksek sürdürülebilirlik standartlarını karşılamanın geliştirici merkezi bir modelle sağlanabileceğini gösteriyor" dedi. Bina kare planlı, yaklaşık beş katlı ve toplam 5.388 metrekare alana sahiptir. Sürdürülebilir unsurlar hem içeride hem de dışarıda bulunuyor. Bölgenin tarihi binalarını anımsatan binanın ızgaralı cephesi, yerel kaynaklı tuğla ve yüksek performanslı cam elyaflı çerçeveli pencerelerden oluşuyor.
Binanın destek sistemi çapraz lamine kereste (CLT), tutkal lamine ahşap ve betondan oluşuyor.
ZGF, "Ahşap çerçeve bu binada üçlü görev yapıyor" diyor. Ayrıca ekip "Binayı öne çıkarıyor, bir iç kaplama görevi görüyor ve projenin somut emisyonlarını yüzde 30 oranında azaltıyor." diye ekliyor.
Zemin katta perakende alanı, fitness merkezi, duşlar, tuvaletler, kilitli dolaplar ve bisiklet deposu bulunuyor. Birinci ve diğer dört katlar toplam 33.000 m2'dir ve ofis alanı oluşturuyor, geri kalanı yakın zamanda kiralanacak. En üst katta, kapalı bir alanda bir balkona açılan katlanır bir cam kapı var ve buraya "Deckney" adı veriliyor.
Ekip, iç dekorasyon için binanın beton ve ahşap bileşenlerini ortaya çıkarmayı tercih ediyor. Geri kazanılmış kereste ve keçe bölmeleri de bulunuyor. Ekip, enerji tüketimini azaltmak için doğal ışık alan büyük pencereler ve doğal havalandırmayı desteklemek için de açılan pencereler yerleştirmiş. Güç iki kaynaktan sağlanır: 771 metrekareyi kapsayan 133 kW'lık bir çatı güneş enerjisi dizisi ve yakındaki bir binada bulunan 215 kW'lık bir tesis dışı enerji ile.
Ayrıca inşaat firması, binanın "şebekeden daha düşük kapasitede çalışabilen bir mikro şebeke olarak tasarlandığını" söylüyor. Ekstra enerji, tesis bünyesindeki bir akü sisteminde depolanıyor. Ekip, "Elektriğin şehir şebekesine gönderilmesini sağlayan iki yönlü bağlantılara sahip olduğunu" söylüyor. Bu Portland da görülmemiş bir şeydir.
Yağmur suyu binada toplanıyor, arıtılıyor ve tekrar kullanılıyor. Zemin kat levhasının altında 71.000 galonluk bir sarnıç da bulunuyor. Vakumlanabilen gübrelenebilir tuvaletler su kullanımını önemli ölçüde azaltıyor ve insan atıklarını gübreye dönüştürüyor. Ayrıca ekip geri dönüştürülen sistem hakkında "Besin geri kazanım arıtma sistemi, idrar ve dışkıyı, binanın bitki odasında yerinde sıvı ve toz gübrelere dönüştürüyor" diye belirtiyor. Portland'ın bir deprem fayına yakınlığı göz önüne alındığında, ekip, binayı deprem sonrası işlerlik açısından hastaneler ve itfaiye istasyonları ile aynı kategoriye sokan bir sismik unsur oluşturdu.
Yukarıdaki faktörlerin tümü, ekibi binanın 500 yıla kadar dayanacağına inandırıyor. Birçok bölgedeki mimarlar, yüksek bina tasarımı için toplu keresteye yöneliyor. Başka bir örnek, Amerika'nın ilk yüksek katlı ahşap binalarından biri olan Michael Green Architecture tarafından tasarlanan Minneapolis'in yedi katlı kulesidir. Ayrıca Milwaukee, Wisconsin'den Korb + Associates Architects tarafından 86,6 fitlik bir kule de dahildir. Son zamanlarda dünyanın en uzun ahşap yapısı olarak kabul edildi.