Geleceğin Şehirlerinde Doğaya Dönüş Artacak...

Arman AKDOĞAN
IND [İstanbul]

Geleceğin şehirlerinde, Toplumun doğaya dönüş isteği ile yeşil peyzajın, yeşil park alanları ile sınırlı kalmayıp şehrin tüm dokusuna, bina cephelerine kadar daha da nüfuz ettiği bir yönelme olacaktır. Farklı disiplinlerin bir araya gelip şehirleri tasarlama zorunluluğu söz konusu olacak. 

1999 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan, yüksek lisansını Berlage Institute’da tamamlayan 2000 yılının başından beri mimarlık mesleğini icra ederek, yurt dışı ve yurt dışında birçok başarılı çalışmaya imza atan Arman Akdoğan, 2007 yılında IND [İstanbul] ofisini resmi olarak kurdu. Arman Akdoğan 2008 yılında Venedik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne misafir eğitmen olarak Felix Madrazo ile davet edildi. Öğretim görevini bu yıllardan itibaren Rotterdam Mimarlık Akademisi ve diğer okullarda davetli olarak devam ettirmekte... Biz de kendisiyle mimarlık / inşaat üzerine güncel gelişmeleri konuşmak için bir araya geldik.

Sizi ve ofisinizi biraz tanıyabilir miyiz. Son dönem projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Ofisimiz 2007 yılında İspanya Konut Bakanlığı’nın açtığı toplu konut yarışmasını, Ceuta şehrinde kazanmamız ile çalışmalarına başladı. Bu tarihten itibaren mimarlık ve kentsel tasarım ölçeğinde fikir, konsept, uygulama ve araştırma projeleri ölçeğinde çalışmaktayız. Ayrıca IND Supersudaca adlı think-thank araştırma grubunun kurucu üyesi. Dolayısı ile tasarım dünyasında farklı disiplinlerde çalışma fırsatı bulan bir ofis. Geçen on yılda turizm alanında araştırma kitabı ve 2017 yılında Expo Guidlines isimli bir kitap sunduk. Kitabın konusu evrensel Expo alanlarının tasarım ve planlamasına ait yöntemlerin örnekler ile sunulmasını kapsamakta. Bizim için son dönemde önemli olan birkaç proje var. Mimari tasarım sürecinin ardından inşaatına başlanacak olan Çanakkale Anten Kulesi. Bu proje Çanakkale için farklı bir uğrak noktası olacak. Sakarya merkezinin spor alanları ile doğuya nehir boyuna genişlemesini öngören geniş bir alanın kentsel tasarım ve birimlerinin mimari projelerinin çalışması yapmaktayız. Yine başka bir proje Sabana Costa Rica da kentsel tasarım projesinin diğer aşamalarına geçmekteyiz. Dolayısı IND farklı ölçek ve programlarda yeni fikirler üreten bir ofis konumunda.

Çanakkale Anten Kule

Sizce günümüz inşaat ve yapı sektöründe mimarlık mesleği nasıl konumlandırılıyor? Yaşanabilir çevrelerin kurulmasında ve sürdürülebilmesinde mimarın rolü nedir? 

Mimarlık mesleği farklılaşarak ülkelerin ekonomi, altyapı ve genişleme isteğine bağlı öneme sahip bir konumda. Örneğin Meksika büyüyen ekonomisi ile mimarlık ortamı tıpkı ülkemizdeki gibi. Güney Amerika  da çok ağır gelişen küçük ölçekli bir mimari üretim mevcut. Avrupa nın ise tüm altyapıları tamamlanmış durumda ve büyüme isteği zayıf dolayısı ile mimarlık alanına, şehir planlamasına ilgi çok azalmakta. Avrupa için İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra mekansal tasarımın ivmesi sürekli düşmekte veya belli bir noktada sabit kalmakta. 1990 lı yıllara kadar mimarın rolü her alanda fikrine ihtiyaç duyulan bir konumdaydı. Günümüzde tüm planlamanın serbest piyasanın belirlediği, devletin rolünü çok azalttığı bir dönemdeyiz dolayısı ile nadir projeler dışında yaşanabilir çevrelerin kurulmasında mimarın rolü olabileceği halde fırsatların tanınmadığı ve eskisi kadar maalesef hükmü geçmediği bir dönem. Türkiye den örnek vermek gerekir ise planlamayı içeren tüm kamu ihaleleri önce inşaat firmalarına veriliyor ardından bu firmalar istedikleri planlama yöntemini seçip tasarlatıp, kabul için devlet onayına sunuyor. Süreç içerisinde herhangi bir mesleki alanda gelişmiş bir kurul denetlenmesinden geçmemekte. Veya önceden çok iyi araştırılmış, her alanda irdelenip hazırlanmış bir kentsel tasarım planın uygulama sürecine girdiğini gördüğümüz örnekler çok az. Her şey çok hızlı ilerlemekte. Sözünü ettiğiniz ide-alimizdeki yaşanabilir çevrelerin kurulmasını öngörmekte zorlanmaktayım.

Günümüzde tüm planlamanın serbest piyasanın belirlediği, devletin rolünü çok azalttığı bir dönemdeyiz dolayısı ile nadir projeler dışında yaşanabilir çevrelerin kurulmasında mimarın eskisi kadar maalesef hükmü geçmediği bir dönem.

Tiran 2030 Şehir Planı

Kasım ayında gerçekleştirecek olduğumuz Yeşil Rapido konferansında “Geleceğin Kentleri, Kentlerin Geleceği” konusunu tartışacağız. Bu çerçevede sizce geleceğin kent senaryosu nasıl olacak?

Geleceğin kentleri araç trafiğinin en aza indiği veya hiç olmadığı, az miktarda da olduğunda da kendi sürüşünü gerçekleştiren şöförsüz araçların olacağı kesin. Birçok altyapı tekrar düşünülecek. Ekonomik piyasanın (petrolden bağımsız enerji üretimi) teşviki ve araçların değişimi kentlerin yapısınıda değiştirecek. Bu duruma gelindiğinde tekrar tüm şehirleri yeniden tasarlamak gerekebilir. Başka formlarda kent dokuları keşfedeceğimizi ümid ediyorum. Toplumun doğaya dönüş isteği ile yeşil peyzajın, yeşil park alanları ile sınırlı kalmayıp, şehrin tüm dokusuna bina cephelerine kadar daha da nüfuz ettiği bir yönelme olacaktır. Farklı disiplinlerin bir araya gelip şehirleride tasarlama zorunluluğu söz konusu. Bu ekonominin ve ülkeler arası barışın gelişmesi durumunda olabilir. Yoksa geçen yıllarda yaşadığımız göç sorunu, savaş gibi meseleler tüm siyasi ilgiyi mimarlık ve planlama dışında başka alanlara saptırmakta, ilişkileri yıpratmakta.

İstanbul Arkadia Apartmanı

Son günlerde ülkemizde arka arkaya doğal afetler yaşıyoruz. Özellikle sel İstanbul gibi bir metropolde ciddi hasarlara yol açıyor. Bu konuda yetkili merciler birbirini suçlarken sizce asıl suçlu kim? Nerede yanlış yapılıyor?

Biraz önce sözünü ettiğim, Türkiye de şehir planlamasının tüm aşamalarında kullanılan yöntem meselesi sorumlu. Kurumların işleyişini geniş bir perspektiften bakmadan suçlamak yersiz olabilir. Ülkenin mekan üretimi, süreç ve aşamalarında kullanılan organizasyon şeması ve sistemi değişmeli. Belediyelerde altyapı ve trafiğinden sorumlu bir birimin şehrin diğer kentsel kararları ve uygulamaları ile farkında olmadan ilişkisiz bir şekilde çalışmakta. Ankara da bakanlık bir bölge için liman önerisi çalışması yaparken belediye de ilgili mercilerin bilgilendirilmesi, fikir alınması gerekirken, kimi zaman tüm birimlerin haberleri bile olamıyor. Tasarım süreci içerisinde farklı disiplinlerdeki uzmanların bir araya gelip tasarımı oluşturması, ciddi bir inceleme araştırma süreci ardından yapımın hayata geçirilmesi gerekir. Ön analiz araştırma süreçleri için bütçeler ayrılmamakta. Küçük bir örnek birçok turizm kasabasına, meydanlarına hiçbir tasarımcının eli değmemiş vaziyette oysa tüm alanların en az 5 senede bir tasarım planları yenilenmeli, geleceğe ait projeksiyonlar yapılıp uygulamaya konulmalı. Her köyden, kasabadan, şehirden, bölgeden sorumlu mimari bir kişi ve bir kurul sorumlu tutulmalı. Vizyon projeleri kurgulanmalı ve kurumlar arasında bilgi akışı sağlanmalı. Bu konu oldukça karmaşık, siyasi ve herkesin görüşleri farklı olduğu için irdelenip değiştirilmek istenmiyor. Yatırımcı ve inşaat firmaları için var olan sınırsız özgürlüğün sonucunda halk zarar görmekte Problem olan bence çok eleştirilen rant isteğinin varlığı değil rantın sağlıklı planlanamamasıdır.

Son olarak; ülkemizdeki yapı malzemesi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretici firmaların AR-GE çalışmaları ve teknoloji yatırımları hakkında ne düşünüyor sunuz?

Yapı malzemesi sektörü inşaat piyasası ile paralel olarak gelişir. Çok fazla yol alındı bu konuda. İnşaat endüstrisinde kullanılan malzemeler ve üretilen detaylar artık Avrupa ile eşdeğerde fakat Ar-ge konusunda çok alınacak yollar var, yeni yapı kimyasallarının üretimi önemli. Çelik çekme yalıtımlı doğrama sistemleri gibi bina cephelerini daha zarif gösterecek malzemeleri piyasada arıyorum ve bulamıyorum.

Her köyden, kasabadan, şehirden, bölgeden sorumlu mimari bir kişi ve bir kurul sorumlu tutulmalı. 

Bir proje hayata geçireceksiniz, bütçeniz sınırsız, tasarımınıza hiç kimse müdahale etmeyecek...Bu proje nerede olurdu? Fonksiyonu ne olurdu ve ağırlıklı olarak hangi malzemeyi kullanmayı tercih ederdiniz?

Muhtemelen bir turizm şehrinin veya kasabasının master planını ve bir parçasında yer alacak mimari projelerini gerçekleştirmek olurdu. Sahil düzenlemeleri, uğrak noktalarının tasarımı, kentsel mobilyalarını bir bütün içerisine tasarlamak. Master plan içerisinde farklı mimarlara projelerini gerçekleştirmesi için davet etmek, uygulatmak ve ardından sürecin en iyi şekilde tamamlanması için takip etmek olurdu. Malzeme kullanım tercihi sorunuza gelince, önemli olan birinci sırada kentsel tasarımı ve sürecini kurgulamak olduğundan, daha önemli safhaları aştıktan sonra bu kurgunun sonucunda malzeme seçilmesi uygun olacaktır.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)