Geleneksel ve Çağdaş Mimarinin Ortasında: Kigali Mimarlık Fakültesi ve Çevresi
Mimarlık ofisi Patrick Schweitzer & Associés projeyi anlatıyor:
Okul 5.600 metrekarelik bir alanı kapsamakta ve 600 öğrenci kapasitesine sahip. Yapı, Ruanda'nın Nyarugenge Bölgesi'ndeki Bilim ve Teknoloji Üniversitesi kampüsü içinde yer almakta. İnşaat 2017'nin başlarında başladı ve 2017 sonunda tamamlandı.
Yapının mimarisinde, arazide bulunan renklerden ve çevredeki topoğrafyanın formundan esinlenildi. Binada dört doğal unsur; ateş: turuncu renk, su: iç bahçe, hava: sirkülasyon ve toprak: kaya ve sıkıştırılmış toprak ile temsil edildi. Ruanda manzarasından ve topografyasından esinlenen prizmalar oluşturuldu. Fay hatlarını ve kanyonları oluşturmak için hacim kırılarak parçalara ayrıldı. Açık yaşam alanı olarak merkezi bir fay hattı ortaya çıktı, bu hat projeyi vadiye ve şehreye açtı.
Proje kendi başına pedagojik bir araç olarak ele alındı. Nitekim projenin mimarisi ile, öğrencilere binanın oluşum sürecinin de gösterilmesi amaçlandı. Ayrıca, genç mimarların yerel kaynakları kullanmaya teşvik edilmeleri istendi.
Lav taşı, sıkıştırılmış toprak, ham veya boyalı beton gibi yerel malzemeleri ve kaynakları kullanarak, ithalatı azaltan, inşa edilmesi veya bakımı zor olan teknik çözümleri ortadan kaldıran çözümlere gidildi.
Sahada marangozluk ve çilingir atölyeleri kuruldu. Tavanlar ve doğramalar yerel ahşaptan yapıldı, yerinde kalıplanmış ve geleneksel, çıkarılabilir kalıplar da kullanıldı; böylece yerel sektörü teşvik edilmesi amaçlandı.
İnşa etmek ve sürdürmek için basit teknik çözümler tercih edildi. İkinci kata ulaşmak için asansör kullanılmadı, ancak büyük ve konforlu bir rampa tasarlandı. Isıtma ve iklimlendirme ekipmanı yerine verimli bir doğal havalandırma sistemi geliştirildi. Beton duvarlar, güneş ısısı kazanımını kontrol etmek amacıyla dışarıdan yalıtıldı. Bina ayrıca yağmur suyu toplama ve depolama birimleri ile donatıldı.
Zemin kat, lojistik ve okulun ortak alanlarını içerdi; yönetim, laboratuvarlar, atölyeler, seminer odaları ve oditoryum burada yer aldı. Birinci kata, mimarlık stüdyoları, sınıflar yerleştirildi. Her oda kendi hacmini, rengini ve görüntüsünü yansıtan farklı bir kimliğe büründü. Standları ve bankları içeren açık yaşam alanı, toplanma ve etkileşimi destekledi. Binanın iki bölümü birkaç ayak köprüsü ile birbirine bağlandı. Bu durum bir yandan projenin farklı bölümleri arasında bir bağlantıya izin verirken, diğer yandan dinamik bir görsel kimlik kazandırdı.
Geleneksel ve çağdaş mimarinin tam ortasında bulunan bina, nüfusun 2050 yılına kadar iki katına çıkması beklenen Afrika'da gelişmekte olan bir ülkede basit ve didaktik bir mimariye dayanmaktadır.
Kaynak: arkitera