Gelişmek Hiç Bitmeyen Bir Hikaye

KİLSAN
M. FUAT EKMEKÇİOĞLU

Teknolojilerimizi sürekli yeniliyoruz. Bizim için enerji tüketimi çok önemli ve bununla ilgili yatırımlarımızın sonuçlarını da sürekli dikkatle takip ediyoruz. Gelişmek hiç bitmeyen bir hikaye olduğu için, biz de kendi hikayemize yenilikler katmaya gayret gösteriyoruz. 

M. Fuat Ekmekçioğlu, 
KİLSAN Yön. Krl. Başkan Vekili, Genel Müdür

Sürdürülebilir büyümeyi hedefleyen bir şirket için öncelikli konular neler olmalı? Ekmekçioğlu Grubu olarak nasıl bir süreç yaşadınız? Büyüme hedefleriniz kapsamında aldığınız kararlar ve aşamalar neler?

Firmaların sürdürülebilir olması ve sürdürülebilir büyümeyi yakalaması için rekabet gücünün her zaman yüksek olması, olduğu pazardaki ve/veya geliştirdiği pazardaki payını sürekli artırmayı başarabilmesi ve bunlar için yarınını hatta yarından sonraki gününü iyi planlayabilmesi önemlidir. Biz de hem kendi sektörümüz hem de firmamız için bunları yapabilmeye gayret ediyoruz. Teknolojilerimizi sürekli yeniliyoruz. Sektörümüz için 2017 model teknoloji ne ise, biz de o teknolojiyi kullanıyoruz. Bizim için enerji tüketimi çok önemli ve bununla ilgili yatırımlarımızın sonuçlarını da sürekli dikkatle takip ediyoruz. Fabrikamızda şu anda 27 adet robot çalışıyor; ham maddenin girişinden tuğla çıkana kadar kalite kontrol haricinde hiç bir yerde ürünlere el değmiyor. Gelişmek hiç bitmeyen bir hikaye olduğu için, biz de kendi hikayemize yenilikler katmaya gayret gösteriyoruz. 

Firmaların güvenilir olmaları çok önemli, bu yüzden iyi bir ürün, iyi bir satışın yanında bu güveni kaybetmemek bizim önceliğimiz. Bir de bizim gibi aile şirketlerinin, sadece kurumsal sürdürülebilirliğini sağlıyor diye devamlılığı sağlayabileceğini düşünmek ciddi bir gaflet olur. Kurumsallaşmanın mutlaka aile içinde de aynı paralellikte sağlanabiliyor olması lazım. Uzun zamandır aile içi kurumsallaşmayı da sağlamak için bir yapı oluşturuyor ve bunu da dinamik bir şekilde devam ettirmeye çalışıyoruz.

Ekmekçioğlu Grubu’na bağlı olarak kurulan Moyap, çatı kiremitleri ve çatı aksesuarlarını Tayf markası altında Türkiye pazarına sunuyor. Moyap’ın Türkiye’deki çatı kültürü ve pazarı ile ilgili 2016 hedefleri nelerdi, bu hedeflere ulaşabildiniz mi? 

Biz Ekmekçioğlu Grup olarak uzun zamandır çatı sektöründe olmayı planlıyorduk çünkü Türkiye’de -son yıllarda iyileri yapılsa da- çatılar son derece sağlıksız ve yanlış uygulamalarla yapılıyor. Ayrıca, gerek imar kuralları gerek yaşam tarzıyla ilgili olarak bizde çatı içi yaşam kültürü yok. Bütün bir binanın temelden başlayarak masrafını yapıyor, çatıyı ise sadece binanın üzerini kapatan bir bölümmüş gibi algılıyoruz. Halbuki sağlıklı planlanırsa çatılar da ciddi bir yaşam alanı olarak artı değerler kazandırabilirler.

Böylece çatı sektörüne girişimiz, sadece planlama zamanımızı öne çekerek, program ve bütçemizin dışında 2016 senesinde gerçekleştirdiğimiz bir yatırım oldu. Bu yatırımımızla, İsveçlilerle birlikte TAYF markamızla beton kiremit üretimi yaptığımız sıfırdan bir fabrika kurduk. Ürettiğimiz beton kiremitlerde uzun süren Ar-Ge çalışmalarımız sonucu sadece Türkiye değil dünya çapında bir kalite yakaladık. Rengi, yüzeyi, yapısı ve sistemi ile çok iddialı bir ürün çıkardık ortaya. Çatıyı bir paket olarak sunmanın doğru bir pazarlama şekli olduğunu düşündüğümüz için de ürünlerimizi ithal ettiğimiz ve ürettiğimiz diğer çatı elemanlarıyla paket halinde müşterilerimize sunuyoruz. Ayrıca, dünyanın en iyi kiremiti olduğunu söyleyebileceğimiz Alman kökenli, çeşitli ülkelerde fabrikaları olan Creaton markasının kil kiremitlerini de Türkiye’ye ithal ediyor ve satıyoruz. Tüm ürünlerimizde ciddi bir stok seviyesi ile hareket ediyoruz; müşteri bir ürünü aradığı zaman süratli bir şeklide müşteriye ulaştırabileceğimiz stok seviyelerinde çalışıyoruz. 

Türkiye’de kullanım şekli ve yönetmelikler itibariyle yasak olan malzemeler kullanılıyor. Bu durumun tüketici bilincinin artmasıyla değişeceğine inanıyoruz...

Türkiye’de kullanım şekli ve yönetmelikler itibariyle yasak olan malzemeler kullanılıyor. Tüm bu yasak malzeme ve yanlış uygulamaların tüketici bilincinin artmasıyla önümüzdeki süreçlerde değişeceğine inanıyoruz ve bu değişim içinde biz de bu pazarda oyuncu olmaya gayret gösteriyoruz.

Moyap’ın hedeflerinde biraz iyimser kaldığımızı görüyoruz. Çatı pazarı bizim için yeni bir pazar, bu nedenle Moyap 2016 yılını hedeflerini yakalayarak kapatmayacak ama arkadaşlarımızla birlikte yeni hedeflerimizi tutturmak için buradayız. 

Kilsan ve Moyap ürün gurupları hakkında bilgi alabilir miyiz? Ürünlerinizin çevresel etkileri nelerdir ve enerji verimliliğini sağlamak adına ne gibi çözümler sunuyor? Yeşil Bina Sertifika sistemlerine katkıları nelerdir? 

Az önce bahsettiğim gibi Moyap ile çatının tamamına hitap edecek ürünler ile pazarda olmaya çalışıyoruz, dolayısıyla biz kiremit satmanın değil, çatı ile alakalı ihtiyaçları karşılamanın peşindeyiz. 

Kilsan’a geldiğimizde ise Kilsan bilindiği üzere tuğla ve asmolen üretiyor. Kil bazlı üretim yaptığımız için dünyanın en eski malzemesi olan pişmiş kili kullanıyoruz. Yüzde yüz doğal, geri dönüştürülebilir ve hiç bir toksik madde içermeyen bir ürün sağlıyoruz. Yeşil Bina sertifikaları açısından baktığımız zaman malzememizin üretim ve kullanım sırasında insan sağlına zarar vermeyen aşamalardan geçiyor olması bir çok artı sağlıyor. İstanbul pazarına malzeme sattığımız için buradaki şantiyelerin nakliye sırasındaki çevresel etkilerinin de minimumlarda olması sertifika açısından önemli. 

Yaşam alanlarındaki en büyük faktörlerden bir tanesi nemin dengelenmesi ve kötü şartların oluşmaması. Duvarlar nefes aldığı için yüzde yüz doğal malzemenin kullanılması ile homojen yapı oluşuyor; biz bu nedenle duvarların ve döşemelerin aynı malzemeden olmasını çok önemsiyoruz. Ayrıca geri dönüştürülebilir olması tabiata zarar vermeden uyumlu bir şekilde yaşaması da çok önemli. Pişmiş kil aynı zamanda bir ısı kumbarası yani gece-gündüz arası oluşan ısı farklılıklarını dengeleyen bir özelliği var ve bu da ayrıca enerji tasarrufu sağlıyor. 

Binlerce yıldır kendini kanıtlamış, daha fazla kanıtlamaya ihtiyacı olmayan bir malzemenin önümüzdeki binlerce yılda da devam edeceğine inanarak biz de sektörde sürdürülebilir bir kurum olmaya gayret gösteriyoruz. 

Yapıların tipine ve kullanım amacına göre ısı yalıtımı kadar, yangın ve ses yalıtımı da önem taşır. Bu bağlamda ürünlerinizin ısı-ses izolasyonu ve yangın dayanımı hakkında bilgi alabilir miyiz? 

Pişmiş kil A1 sınıfında kesinlikle yanmayan bir malzeme. Yangının her şeyi yok edebilen büyük bir felaket olduğunu düşündüğümüzde çok önemli bir yere sahip. Isı konusu, Türkiye’ye 1980’lerin başında ilgili yönetmeliklere girerek tanınan, son 15-20 yıl içerisinde de daha çok önem verilerek hızlı adımlarla gelişen bir konu. İlerleyen süreçlerde bu daha da hızlanacak ve hem ekonomik hem yaşam konforu açısından binalarda yaşayan insanlara artı değerler sunacak. Bunun için devlet ve ilgili kurumlar çok duyarlılar; sürekli olarak değişim ve gelişimini beraberinde getiriyorlar. Bu, bizim de katkımız olduğu zaman çok mutlu olduğumuz ve hedeflerini de çok doğru bulduğumuz bir gelişim. Tuğlaların çeşitli şekillerde kullanımı binalarda gerekli değerleri tutan duvarların yapılmasını sağlıyor. Gerisi teknik karar verici ve tabii ki mal sahibinin tercihine göre değişiyor. Biz bu konuda da doğru sonuçlar üretebilen malzemeler imal ediyoruz.

Ses izolasyonu ise hayatımıza yeni giriyor, bu konuda bizim kendi ürünlerimizle ilgili uzun zaman önce yaptığımız çalışmalarımız var. Ses iki şekilde izole edilmeye çalışılıyor; birincisi yutmak diğeri ise engellemek. Basit anlatımıyla, engellemek ağırlık ile, yutmak boşluklar ile sağlanıyor. Esasında birbirine ters iki durum. Tuğlaların delikli yapısı, ham maddemizden kaynaklanan tuğlamızın gözenekli yapısı, sesi yutma ile ilgili çok iyi sonuçlar veriyor.

Son yıllarda gerçekleşen kentsel dönüşümün de etkisiyle inşaat sektörü Türkiye ekonomisinde lokomotif rol üstleniyor. Kentsel dönüşüm kavramı altında gerçekleşen inşaat sektöründeki bu hızlı değişim hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

99 Depremi, hiç bir zaman unutamayacağımız, içimizde derin yaralar bırakmış bir tabi afet. Bir daha bunu yaşamak ya da yaşamamak bizim elimizde değil ancak yaşandığı zaman minimum zararla atlatmak bizim elimizde... Bu doğrultuda da çok doğru alınmış bir kararla risk yaratan binaların yenilenmesi hakkındaki kanun hem güzel bir şekilde çıkarıldı hem de uygulaması çok süratli bir şekilde devam ediyor. Sizlerin de bildiği gibi yaklaşık yirmi milyona yakın bina var ve bunun üçte birinin de risk taşıyan binalar kategorisinde olduğu tespit edilmiş durumda. Yaklaşık yedi milyona yakın binanın değişimi söz konusu; bölgesel veya münferit tespitlerle süratli bir şekilde uygulamalar yapılıyor. Özellikle İstanbul’da bunu çok fazla araştırmadan bile gözlemlemek mümkün. 20 sene içerisinde riskli binaların dönüşümünün sağlanması hedeflenmişti, zaman içinde bu revize edilebilir, bu süre uzayabilir veya kısalabilir, ama ilk çıkış noktası bu oldu. Dolayısıyla bu aşağı yukarı yılda üç yüz elli bine yakın ‘yenilenecek konut’ demek, yani eski konutun yıkılıp yenisinin yapılması demek. Bu da; altı yüz, yedi yüz bin arasındaki yıllık konut ihtiyacını da düşünürsek bir anda bir milyon civarında yeni konut pazarı demek. Pazar açısından baktığımızda bu, tüm inşaat malzemesi üreticileri için uzun seneler devam edecek bir süreci ifade ediyor. 

Her şeyin başı güven olduğun için, başta idareciler olmak üzere bütün toplum buna odaklanmalıyız. Bugüne ve yarına güvenle bakmayı sağlarsak, her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum.

Aslında yapılan tüm bu çalışmaların sonucunda yaşam konforu açısından çok daha iyi ve içinde yaşarken de herkesin kendini, eski konutlarına oranla, çok daha emniyet içinde hissettiği konutlar üretiliyor. Bunun tabii ki sosyal boyutları da var; özellikle İstanbul için düşünürsek mahalleler içinde inşaat alanları fazlalaştı ve kiralık evlere talep geçici bir süre de olsa arttı. Bölgesel olarak bakarsak Kadıköy daha yoğun devam ediyor ve önce bitirilecek gibi ve ardından Üsküdar geliyor, İstanbul’da bir değişim yaşanıyor ve bunu tüm Türkiye yaşıyor. Ben bu değişimi doğru buluyorum çünkü Türkiye’nin geçmişte yaptığı yanlışlar vardı ve bu yanlışları düzeltmenin de tek bir yolu vardı; radikal bir karar almak... Alınan bu karar bence doğru bir karar ve pazar açısından baktığımızda da inşaat sektörüne rakamsal açıdan bir talep artışı getirdi ve ekonomiye de pozitif yansımaları oldu. Özellikle inşaat malzemesi üreticilerinin bu süreci doğru değerlendirmeleri lazım ve arz talep dengeleri değişmeye başlamadan da, özellikle ihraç edilebilen inşaat malzemelerimizle, dış pazarlarda kendimize pazar bulmayı şimdiden planlıyor olmamız lazım. Bizim tuğla üreticisi olarak bu konuda çok fazla şansımız yok çünkü tuğla ağırlığı ve hacmi itibariyle nakliyesi kısıtlı olan ve belli bir nakliyeden sonra -çok özel talepler yoksa- ekonomik olmayan bir malzeme ama biz inşaat malzemeleri sektörünün içinde olduğumuz için işin bu tarafının altını çizmek isteğimizi, bunu bir fırsat bilerek, belirtmek isteriz. 

Son olarak, 2016 yılı sektör değerlendirmelerinizi ve 2017 yılı ile ilgili öngörülerinizi alabilir miyiz?
2015 beklemediğimiz şekilde geçen bir seneydi, iki tane seçim yaşadık ve bir uçak krizi ile beraber bitirdik ki 2016 yılında çeşitli sektörler bu durumdan çok ciddi şekilde etkilendi. Yaşanan terör olayları beraberinde pek çok kaygılar getirdi. Yönetimdekiler ise çok dikkatli ve süratli bir şekilde kararlar alarak bu kararları uyguladılar. Bugüne kadar alınan ekonomik kararların hızlı ve iyi düşünerek yapıldığını gözlemliyoruz. 

Biz yöneticiler iyiyi arzu ederiz ama kötüden de çok korkmayız. Tespitlerimiz ve tecrübelerimizle olan durumu yönetiriz; fakat belirsizlikleri yönetmek çok zordur. İyi bir süreci kötüymüş gibi yönetmeniz veya kötü bir süreci iyiymiş gibi yönetmeniz doğru değildir. Çünkü en kıymetli şey olan zamanı geriye almak mümkün değildir.

Önümüzdeki sürecin toplumun tedirginlik ve kaygılarının yok olacağı bir süreç olacağını ümit ediyoruz. Her şeyin başı güven olduğu için, başta idareciler olmak üzere bütün toplum buna odaklanmalıyız. Bugüne ve yarına güvenle bakmayı sağlarsak, her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)