I-AM’in İç Mimari Tasarımını Üstlendiği Greenox Projesi, Kentsel Dönüşümü Yeniden Tanımlıyor
Tasarım ve marka deneyimi ajansı I-AM, Avrupa’nın en yüksek yeşil duvarlarıyla kentsel dönüşümden yeşil dönüşüme geçişin öncülüğünü yapan Greenox Urban Residence projesinin iç mimari tasarımını üstlendi. Sürdürülebilirlik ilkelerine sadık kalınarak geliştirilen proje çerçevesinde I-AM de doğayla bütünleşik, konforlu ve ferah bir iç mimari tasarım uygulamasına imza attı.
Mimarlar, iç mimarlar, endüstriyel tasarımcılar, marka stratejistleri, iletişimciler ve grafik tasarımcılardan oluşan marka deneyimi ve tasarım ajansı I-AM, Aycan&Feres Ortaklığı tarafından 4. Levent’te inşa edilen Greenox Urban Residence’ın iç mimari tasarımını üstlendi. 13 bin metrekare konut alanına, 1100 metrekare sosyal tesis alanına sahip olan Greenox Urban Residence, dikey duvarlarında 21 bin 200 adet bitki, cephelerinde ise 900 adet ağaç ve ağaççığa ev sahipliği yapmasıyla sürdürülebilirliğe katkı sağlayan bir konut projesi olarak dikkat çekiyor.
I-AM’in Kurucu Ortaklarından Emre Kuzlu, projeyle ilgili görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Kütlesi ile komşu binaları rahatsız etmeyen, aksine bulunduğu bölgeye ve şehir siluetine mimari estetik katan ağaçlandırılmış cephe dizaynıyla diğer kentsel dönüşüm projelerinden farklılaşan Greenox Urban Residence, her anlamda sürdürülebilirliğe değer veren tasarım anlayışıyla bizi çok heyecanlandıran bir proje oldu”.
Projenin iç mimarisini tasarlarken farklı modlara ve farklı zevklere hitap edecek, yapının her alanında farklı duyguları harekete geçirecek bir konsept kurguladıklarını belirten Kuzlu: "Tarihi ev kültüründen beslenerek mekan dahilinde avlular oluşturduk. İçerisinde yeşil ve su ögeleriyle odak noktaları yarattığımız bu avluları hem fonksiyonel hem de tasarım dili olarak birbirlerinden ayrıştırdık. Herkese açık olarak nitelendirilebilecek giriş alanında daha formal bir dili sahiplenirken, tüm sosyal donatıların yer aldığı sosyal avluda daha konforlu ve renkli bir dile yer verdik. Mekanın zemin ve tavanında yer alan malzemelerinde yapının cephesinden esinlenerek oluşturduğumuz desenlerle iç-dış ilişkisini yakalamaya çalıştık. Öte yandan koridor ve genel dolaşım alanlarında sade ancak güçlü bir çizgiyi korumayı hedefledik. Bu doğrultuda alışılmamış ince detaylara sahip, şık dolaşım alanları tasarlamayı başardık. Sosyal avlu ve teras gibi özel alanlarda hem rahat hem de yenilikçi tasarım çözümlerine yöneldik. Örneğin, sosyal avlunun her bir odası tek başına kiralanabildiği gibi, birleştirilerek daha büyük mekanlara ve işlevsel alanlara da dönüştürülebiliyor” dedi. I-AM olarak ana hedeflerinden birinin, yapının yeşile duyarlı duruşunu mekanın her alanında hissettirmek olduğuna vurgu yapan Kuzlu, terasta yer alan havuz, oturma, barbekü gibi sosyal alanları tasarlarken de yeşillikler içinde bir vaha etkisi yakalamak için gayret gösterdiklerini sözlerine ekledi.
Feres Gayrimenkul Yönetim Kurulu Eş Başkanı ve aynı zamanda projenin mimarı Salih Çıkman ise, Greenox Urban Residence ile eski ve depreme dayanıklı olmayan binayı yıkarak yerine yenisini yapmak olarak basit bir şekilde tanımlanan kentsel dönüşümü, yeşil dönüşüm olarak yeniden yorumladıklarını söyledi. Çıkman, “Sürdürülebilirlik ilkelerinden taviz vermeden geliştirdiğimiz ‘dikey orman’ konsepti içinde konfor ile mimari estetiği harmanlayan, yaşayanların hayat kalitesini yükselten eşsiz bir projeye imza atmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.
LEED Gold adayı
Giderek betonlaşan İstanbul’da, şehir merkezinde yaşayan insanın yeşile ve oksijene duyduğu ihtiyaçtan ilham alınarak projelendirilen Greenox Urban Residence, “Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED)” Gold adayı olmasıyla sürdürülebilirlik alanındaki iddiasını kanıtlıyor. Yan cephelerinde 53 ve 56 metre yüksekliğinde yeşil duvar uygulamaları bulunan bina, bu özelliğiyle Avrupa’nın en yüksek dikey bahçesine ev sahipliği yapıyor.