İçinde Yaşanabilir Bir Köprü

BIG, Norveç’teki Kistefos heykel parkının ortasından geçen nehrin üzerine inşa ettiği Twist sanat galerisini tamamladı. Nehrin üzerinde köprü görevi gören galeri bir iskambil destesi gibi kıvrılan tasarımıyla dikkat çekiyor.

BIG'nin kurucusu Bjarke Ingels'in "içinde yaşanabilir bir köprü" olarak tanımladığı, alüminyum kaplı sanat galerisinin temel amacı, yeni bir nehir geçişi sunarak parktaki yaya trafiğini iyileştirmek.

Köprünün merkezindeki kıvrım nehir yatağındaki farklı yükseklikleri birbiriyle uyumlu hale getirmek ve böylece farklı bir heykel estetiği yaratmak amacıyla tasarlanmış.

Ingels, Dezeen’e verdiği röportajda konuyla ilgili şöyle diyor: “Kistefos’un en olağandışı tarafı içerisindeki heykel parkı. Müze fikri daha sonradan oluştu, ama müzeyi bir köprü olarak tasarlayınca, gerçekten de parkın bir parçası gibi durdu”.

“Buradaki durum şu: önce müzeye, ardından heykel parkına oradan da eve gidiyormuşsunuz gibi bir durum söz konusu değil; heykel parkının içinden geçiyorsunuz, yolun diğer yarısında müzeden geçiyorsunuz oradan da yola devam ediyorsunuz.”

Kistefos Müzesi ve Heykel Parkı, 1996  Christen Sveaas tarafından kurulmuştur. Sveaas daha önce burada odun hamuru işi yapıyormuş. Galerinin bünyesinde, Anish Kapoor, Olafur Eliasson ve Fernando Botero'nun sanat eserleri koleksiyonu, bir sanayi müzesi, sergi galerileri ve heykel parkı mevcut.

BIG, Twist Sanat Galerisinin tasarımını 2015 senesinde, Sveaas tarafından yapılan yarışmayı kazandıktan sonra açıkladı. Yarışmaya, mevcut sahayı “görülmesi gereken kültürel bir mekâna” dönüştürecek  çağdaş sanatlar müzesi tasarımları davet edilmişti.

Sahayı yeniden şekillendirme konusundaki arzusu ve mevcut  nehrin ve değirmenin başka türlü görülmesi mümkün olmayan manzarasını tasarımına dahil etmesi Twist’in yarışmayı kazanmasını sağladı.

Sahanın sanayi dönemi sonrası niteliğine göndermede bulunan BIG, Twist Sanat Galerisini alüminyum şeritlerle kaplamış. Bu şeritler iskambil kartları gibi sıralanmış; ortaya çıkan optik illüzyonla birlikte yapının kavisli olduğu algısı uyanıyor.

Alüminyumun dış cephede uyumlu kullanımı sonucu “saf ve nesneyi andıran” bir görüntü elde edilmiş; bu görüntü de, binanın ebat ve nitelik açısından farklı olan iki köşesi arasında bütünlük sağlanmasına yardımcı olmuş.

Twist’in güney ucunda ziyaretçileri, tek parça, çift katlı sade bir giriş karşılıyor. İçeride, penceresiz, gösterişli bir alan var- Ingels burayı “içe dönük alan” alan olarak tanımlıyor.

 “İçe dönük alan,” binanın kuzey kısmında yer alan “dışa dönük alan” ile tam bir tezat içerisinde. Dışa dönük alan tek katlı ve tabandan tavana camla kaplı. Böylece eski değirmene bakan, aydınlık bir galeriye girmiş oluyorsunuz.

İç kısımdaki kıvrılma  iki sergi alanı arasında boşlukların dönüşümüne aracılık eden, kabuğa benzer bir geçit oluşturuyor. Köknar ağacından yapılmış ve beyaza boyanmış çıtalarla kaplanmış iç alan, sanat eserlerine yalın bir fon sağlıyor.

Ingels iç mekânlarla ilgili şunları söylüyor: “Bu kıvrım, içe dönük dikey galeriyi, dışa dönük panoramik galeriye bağlıyor, burada nehrin ve değirmenin o muhteşem manzarasını görebiliyorsunuz. Yani karanlıktan aydınlığa, sanat ve doğaya çıkıyorsunuz.”

 “Bu iki şeyin birleştiği noktada kıvrımın ortaya çıkması bir konsept olarak son derece açık gelmişti. bu kıvrım, bir uçtan diğerine geçişte yaşanan aşikar bir dönüşüm. Ve bir tür üçüncü galeri niteliğinde.”

Kuzey kısımdaki galerinin altında beton ve camla kaplı gizli bir galeri daha mevcut. Bu galeri tasarlanırken dışarıdaki nehrin görsel anlamda devamlılığı hedef alınmış. Bu alanda tuvaletler bulunuyor; köprünün göbeğine bakan tuvaletler de sanat eseriyle bütünlük gösteriyor.

Twist'in ilk sergisi Hodgkin ve Creed - Inside Out  17 Kasım 2019 tarihine kadar görülebilir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)