İSMEP’ten Değişime ve Dönüşüme Uygun Yeşil Hastaneler
Önümüzdeki elli yıl için; enerji verimli, akıllı bina sistemleri çözülmüş, sismik izolatörlerle deprem anında bile kesintisiz hizmet verebilecek hastaneler tasarladık. Bu hastanelerin hiç birinde şu anda kapalı otopark yok, trafik ve ulaşım planlaması yapılmamış, biz bunları da düşünerek kapalı ve açık otopark alanı yaparak, bunların binde dördünde de akülü araçların şarj edilebileceği alanlar ayırarak planlamamızı yaptık.
Yılın ilk sayısı Ocak sayımızda Hastane yapılarında verimlilik “Yeşil, Akıllı, Digital” konusunu mercek altına alıyoruz, bu bağlamda hastane projelerinizden bahsedebilir misiniz ve geleceğin sağlık yapıları sizce nasıl olcak?
Sağlık yapılarında, İPKB vizyoner projelere imza attı. Şu an sahada yaptığımız üç tane hastanemiz var; Okmeydanı, Göztepe ve Kartal. Bunlar trijenerasyon sistemi ile enerjisini kendi üretebilecek ve sismik izolatörlerle tasarlanmış çok büyük ve Türkiye’nin ilk yeşil hastaneleri.
Üç hastane de ana arterlere çok yakın, her biri bir buçuk milyon civarında poliklinik hizmeti, elli bine yakın ameliyat servisi, yedi yüz bin civarı da acil servis ihtiyacını karşılayabilen hastaneler. Okmeydanı ve Göztepe Hastaneleri iki yüz elli bin metrekarelik kapalı alana, Kartal ise üç yüz otuz bin metrekare kapalı alana sahip olacak olup; Okmeydanı 1099, Göztepe 1149, Kartal ise 1003 yataklı olacak.
Bu hastaneleri yaparken, hizmet verilen hastanelerin yıkılıp yapılması şeklinde; fakat hizmetin aksamaması için önce yap, sonra yık şeklinde ilerliyoruz. Bunlar kırk senelik hastaneler olduğu için fonksiyonelliğini yitirmiş ve günümüz modern sağlık hizmetlerini karşılayamayacak duruma gelmiş, işleyiş bakımından da çok sıkıntılı hastaneler. Biz bu yapılara proje geliştirirken önce boş arazilerde belli bir yapılaşma oluşturduktan sonra mevcudu hizmet verecek yeni yapılan binaya yerleştirmeyi ve mevcut hastane binasını yıkarak ikinci fazını yapmak şeklinde planımızı yaptık.
Hastaneler, tasarımcı ve inşaat mühendisleri için basit yapılar değil. Planlama, programlama, işleyiş açısından hastane yönetimi çok farklı. Dolayısıyla biz iki buçuk yıl planlamalar üzerinde çalıştık ve projeleri uygulama projesi olarak planladık. Örneğin; bir çocuk polikliniğinde hangi bölümler olur, hemşireler, doktorlar nerede bulunmalı, hastalar nerede beklemeli gibi konulara değindik. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Müdürlüğü, Hastane Müdürü, başhekimi ve klinik şefleri ile iletişime geçerek tasarım ekibimiz ve mimarlarımızla projelerimizi yaptık; çünkü kullanıcı memnuniyeti bizim için çok önemli. Daha önce de belirttiğim gibi hastane yapıları kompleks yapılar ve hastane projelerimizin tasarım danışmanlığını bu konuda uzman dünyaca ünlü mimarlara yaptırdık; Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi‘nin tasarım danışmanlığını Proger-Ennesys/ TIS Techniche Idraulico Stradali SpA / SPE Ltd. Şti /(NKY Architects (Türkiye) Joint Venture, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin tasarım danışmanlığını ise HWP Planungsgesellscahft mbH yaptı.
Hastaneler, tasarımcı ve inşaat mühendisleri için basit yapılar değil. Planlama, programlama, işleyiş açısından hastane yönetimi çok farklı. Dolayısıyla biz iki buçuk yıl planlamalar üzerinde çalıştık.
Projelerin bu kadar uzun sürmesi ile ilgili eleştiri de aldık ama ben de hep şunu söylüyorum; yurt dışında da projeler uzun sürüyor ama inşaatlar kısa sürüyor... Projeyi ne kadar iyi planlarsak inşaat sürecini o kadar kısaltırız; çözülmemiş, inşaat safhasında biz bunu yaparız dediğiniz noktalar ileride size negatif olarak geri döner, biz bunu yaşamamak için elimizden gelen gayreti maksimum göstererek projelerimizi tamamladık.
Önümüzdeki elli yıl için; enerji verimli, akıllı bina sistemleri çözülmüş, sismik izolatörlerle deprem anında bile kesintisiz hizmet verebilecek hastaneler tasarladık. Bu hastanelerin hiç birinde şu anda kapalı otopark yok, trafik ve ulaşım planlaması yapılmamış, biz bunları da düşünerek kapalı ve açık otopark alanı yaparak, bunların binde dördünde de akülü araçların şarj edilebileceği alanlar ayırarak planlamamızı yaptık.
Yeşil çatı ve gri su konseptlerinde olacağı, elektrik ucuz olduğu zaman sistemden çekebileceğimiz, pahalı olduğu zaman kendimiz üretebileceğimiz bir mekanizma teşkil ettik.
Yapıların çevreci ve insan sağlığına uygun olabilmesi için mevcut sertifika sistemlerinden birine sahip olmaları yeterli midir? Projeler tamamlandıktan sonra iyileştirici çevre etkisinin sonuçları hastalar üzerinde ölçümlendirilebilecek mi?
Hedefimiz; projelerimizle LEED Gold Sertifikası almak ama her şey sertifikayı almak için yapılmıyor. Herkesin akıllı, yeşil bina yaptık söylemlerinden sertifika alarak ayrışmak istedik. Dolayısıyla daha hafriyat aşamasından başlayarak araçların yıkama havuzundan, toz çıkarmamasından, malzeme seçimine kadar her şeye dikkat ederek bu süreçleri geçiriyoruz. Kullanacağımız armatürlerden, enerji tasarruflu ampullere, ledlere, ameliyathane ortamında kullanılacak malzemelere kadar sağlığa zarar vermeyecek, doğal malzemeler seçiyoruz. Bunların hepsinin bir kriteri ve puanı var, bunları danışmanlarımız sayesinde tasarım ve inşaat aşamasında yürütüyoruz.
Okmeydanı ve Göztepe Hastanelerinin ilk kısmı, yaklaşık 170.000 metrekarelik kapalı alanı, önümüzdeki iki yıl içerisinde tamamlanacak ve eski binaların altı ay taşınma süreci olacak, eski binayı da yıkıp ikinci fazı da tamamladığımızda eserimiz ortaya çıkmış olacak. Ben, eserimizin Türkiye için öncü olacağını hatta dünyadan da birçok ziyaretçi kabul edeceğini düşünüyorum, özel sektörle çok rahat yarışabilecek devlet hastaneleri olacak. Rekabetçi bir ihale sonucu maliyetleri de oldukça düşürdük. Beş yıl sonra hastane kompleksi tamamen ortaya çıkmış olacak ve insanlar daha modern, hasta psikolojisinin daha iyi olacağı, hem hizmet alanının hem çalışanın memnuniyetinin artmış olacağı hastanelerde hizmet almaya başlayacak. Birim olarak hedefe kilitlendik, ekip olarak aynı gemideyiz ve umarız gemimizi limana ulaştıracağız.
Biz; güçlendirme, yeniden yapım çalışmaları öncesinde neler görülüyordu, sonrasında nasıl değişimler oldu şeklinde sosyal etki çalışmaları da yapıyoruz. Hastane idareleriyle görüşüp bunu diğer hastanelerde de uygulamak çok verimli olacaktır.
Hedefimiz; projelerimizle LEED Gold Sertifikası almak ama her şey sertifikayı almak için yapılmıyor. Herkesin akıllı, yeşil bina yaptık söylemlerinden sertifika alarak ayrışmak istedik.
Hastanelerde “engelsiz yaşam” konusundan yaptığınız çalışmalardan ve uygulamalardan bahsedebilir misiniz?
Biz, yeni tasarımlarımızda engellileri de düşünerek engelsiz yaşam kapsamında projelendirmelerimizi oluşturuyoruz. Güçlendirme yaptığımız binalarda da rampa sistemleri yapıyor, düzenlemelerde olabildiğince engelsiz yaşama katkıda bulunuyoruz. Yeni yaptığımız yapılarda asansörler ona göre tasarlanıyor, ıslak hacimlerde, onların oturabileceği mekanlar oluşturuluyor, dolayısıyla engellinin kolaylıkla yaşayabileceği alanlar her yaptığımız yapıda oluşturulmuş oluyor.
Özellikle engelli öğrenciler için tasarladığımız üç taWne de okul var. Zihinsel engelli ve beyin felçli çocuklara eğitim veren Ataşehir Yunus Emre Engelli Çocuklar Okulu, Bağcılar Sancaktepe Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi, Beyoğlu Halıcıoğlu İşitme Engelliler İlköğretim Okulu, bu okullarda diğer okullardan farklı bina ve tasarım özelliklerine yer verilecek. Okullar çocukların hem eğitim hem fiziki gelişimlerini sağlayacak cihazlara uygun alt yapı ile donatılacak.
Arkitera İşveren Ödülleri’nde Kamu Kategorisi’nin kazananı İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) oldu, bu ödülü almak sizin için ne ifade ediyor?
İPKB, bu yıl dokuzuncu kez verilen Arkitera İşveren Ödülleri’nde İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında İstanbul genelinde yeniden yaptırdığı ve Uygur Mimarlık tarafından tasarlanan 44 okulla ödül kazandı. Arkasında durduğumuz projelerin ödül alıyor olması bizim için ayrı bir gurur kaynağı oldu. Başta mimarlarımız, Semra Uygur ve Özcan Uygur olmak üzere bütün İPKB ailesine verdikleri emek için buradan tekrar teşekkür ediyorum; çünkü bunun arkasında sebat, azimli olmak, çok çalışmak, vizyoner olmak ve hep daha iyiyi aramak var...
Bu tür ödüller insanı teşvik ettiği gibi önemli sorumluluklar da yüklüyor. Bizler, yıllar içerisinde oluşan; “İPKB yaparsa iyi yapar” algısını burada çok kullandık. Çünkü bu okullar bitmeden nasıl olacağını ve getireceği yeniliklerin neler olacağını insanlar pek algılayamıyordu. Ayrıca, kullanıcı ve paydaşlarımızın aklında da çeşitli soru işaretleri vardı. Projeler bittikten ve kullanılmaya başlandıktan sonra gayet modern, çevreci, enerji verimli, boya ve badana gerektirmeyen okullar ortaya çıktı ve böylece eğitimciler de sadece kendi işleriyle ilgilenebilir ve eğitime odaklanabilir hale geldiler.
Biz, yeni tasarımlarımızda engellileri de düşünerek engelsiz yaşam kapsamında projelendirmelerimizi oluşturuyoruz.