İstanbul’un 2071 Yılına Kadar Su Problemi Olmayacak
Devlet ve Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) ve Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu Türk Milli Komitesi (TRCOLD) işbirliği ile düzenlenen 10. ICOLD Avrupa Kulübü Sempozyum açılışı, 15 Temmuz Şehitlerine saygı duruşu ile başladı. Ardından Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun katılımı ile devam etti. 30 Ekim Pazar gününe kadar devam edecek olan Sempozyumda; “Sürdürülebilir Kalkınma için Barajlar ve HES’ler” ana teması altında Barajların Emniyeti, Rehabilitasyonu ve İzlenmesi, Baraj ve HES Projelerinin Finansmanı, Tasarımı, İnşaatı, Sosyo-ekonomik boyutu ile İklim Değişikliği, Küresel Isınma ve Çevresel etkileşimi” konuları ele alınacak ve Demos Fuarcılık organizasyonunda gerçekleştirilecek.
27 Ekim 2016, Antalya. Baraj ve HES sektörünün Avrupa’daki en büyük buluşması olan 10. ICOLD Avrupa Kulübü Sempozyumunda, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, barajların temiz yenilenebilir enerji kaynağı olduğunu belirterek, "Türkiye’de şuan yanan 4 ampulden bir tanesi bizim inşa ettiğimiz hidroelektrik santrallerinden sağlanan elektrikle aydınlatıyor. İstanbul’un 2071 yılına kadar su problemi olmayacak" dedi.
"Yeterli su veriliyor"
Türkiye’nin su bakımından zengin olmadığına değinen EROĞLU, "Suyu yönetmek için düzenlemeler yapıldı. Su ile ilgili bakanlık kuruldu. Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde, su açısından çok iyi yönetmezsek susuz kalabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden önce İstanbul susuz bir şehirdi. Bazı bölgelere haftada bir su verilirdi. Şu anda suyu çok iyi yönettik, kısa zamanda su kesintilerini kaldırdık. İstanbul’un 2071 yılına kadar su problemi yok. 2003 yılında DSİ’ye Genel Müdür olarak geçtiğimde 76 şehirde su problemi olduğunu gördük. Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde olmasına rağmen suya erişim açısından yüzde 99.9’a varan oranda vatandaşına yeterli su veren bir ülke haline geldi" dedi.
Birikimin önemi
Suyun medeniyet olduğunu vurgulayan EROĞLU, "Dünyanın en eski su yapıları Türkiye’de. Türkiye’nin ilk barajı Çorum’da. Türkiye’de yağış fazla değil. Mevsimlere göre farklılık gösteriyor. Yaz aylarında yağmur yağmaz. Bölgelere göre çok değişiyor. Su bölgeler arasında değişim gösteriyor. Suyun biriktirilmesi zaruri hale gelmiştir. Su ihtiyacımızın yüzde 70’ini sulamada kullanıyoruz. O nedenle suyu biriktirmek zorundayız. Biriktirme yapılması şarttır. Türkiye Çin’den sonra en fazla baraj ve gölet yapan ülke ünvanını aldı. Birikim yapamazsak ne sulamaya ne içmeye ve sanayimize su temin edemeyiz" diye konuştu.
Son 13 yılda 320 büyük baraj inşa ettiklerini vurgulayan EROĞLU, "DSİ yeni hedef koydu, 31 Aralık 2019 yılı sonuna kadar bin 71 gölet, baraj ve sulama tesisi yapacaktır. Bu da dünya rekorudur. Bizim ülkemiz deprem bölgesidir. O nedenle buralarda barajların yapılması ve emniyeti önemlidir. Türkiye’de çok değişik tipte baraj yaptık. Yusufeli Barajı ile Türkiye’nin en yüksek barajını 2018’de tamamlamayı planlıyoruz. Ilısu Barajını da 2017 sonunda su tutmayı planlıyoruz. O da 24 milyon metreküp gövde hacmiyle muhteşemdir" ifadelerine yer verdi.
"4 ampulden bir tanesi bizim inşa ettiğimiz hidroelektrik santrallerinden sağlanan elektrikle aydınlatıyor"
Barajların faydalarından da bahseden EROĞLU, "Bölgenin iklimine katkı yapar, taşkın koruma, sulama, içme suyu temini açısından da önemlidir. Sağlıklı ve gerekli içme suyunu temin etmeyi barajlara borçluyuz. Barajlar temiz yenilenebilir enerji kaynağıdır. Milli enerji kaynağımızdır. 2003 yılından itibaren birçok baraj yaptık ve inşa etmeye de devam edeceğiz. Özel sektöre de baraj yapma imkanı sağladık. Türkiye’de şu an yanan 4 ampulden bir tanesi bizim inşa ettiğimiz hidroelektrik santrallerinden sağlanan elektrikle aydınlatıyor. Bu da çok önemli. Türkiye’de enerji çok önemli, biz enerjide dışa bağımlıyız. Yüzde 70’ini dışarıdan ithal ediyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarına çok önem veriyoruz. Türkiye’de şu an kurulu gücün yüzde 33’ü HES’lerdir. Üretim tabii ki yıllara göre değişiyor. 2003 yılında HES enerji üretimi 26 milyar kilovat saat iken bugün 92 milyar kilovatsaate çıkardık. Bizim ekonomik olarak enerji potansiyelimiz 165 milyar kilovatsaattir. Özel sektörle bunu tamamlamayı hedefliyoruz. Temiz enerji karbon salınımını azaltıyor. Bunu kullanmazsak kömür santralleri yapmak durumunda kalacağız" dedi.
"GAP 2019’da bitiyor"
GAP’ı 2019 yılında tamamlayacaklarını kaydeden EROĞLU, "Yaklaşık 50 milyar dolarlık projeyi bitiriyoruz. Sulamada ise Türkiye’de 6.5 milyon hektar araziyi suladık. Ekonomik olarak sulanabilir arazı 8.5 milyon hektar, bunu da tamamlayacağız. Önümüzdeki üç yılı Türkiye’de sulama yılı ilan ettik. Türkiye su noktasında çalışıyor" diye konuştu.
"1 milyon 600 Bin Afrikalıya su götürüldü"
Dünyada su sıkıntısının hat safhada olduğunu işaret eden EROĞLU, "Özellikle Afrika’da hat safhada. Türkiye olarak biz Afrika’da bir nebze çare olmak için barajlar yapıyor ve içme suyu kuyuları açıyoruz. 1 milyon 600 bin Afrikalıya su götürdük. Dünyada aç ve susuz kalan insanlara yardım eli uzatılması gerekir. Türkiye olarak elimizden geleni yapmaya hazırız. Ama zengin ülkeler de elleri ceplerine atsınlar. Fakir ülkelere en çok yardım eden ülke unvanını kazandık. Afrika’daki susuz insanlara el uzatalım. Bu insanlığın vicdan borcudur. Gelin bu susuzluğun önüne geçmek üzere fon oluşturalım. Biz hazırız ama bazı zengin ülkelerden bir ses çıkmıyor. Gelin bu yıldan itibaren bir seferberlik başlatalım" açıklamasında bulundu.
EROĞLU, çölleşme ve erozyonla alakalı olarak, Afrika Yeşil Duvar Projesi’ne büyük destek verdiklerini sözlerine ekledi.
"Artık Su akıyor Türk yapıyor!"
Devlet Su İşleri Genel Müdürü Murat ACU, havza bazlı su yönetimi planlamasını yaptıklarını kaydetti.
Kalkınmada pek çok sektörün ana girdisinin su olduğunu vurgulayan ACU: "Suyun akan her damlasının önemi var. 165 milyon metreküp su depolamışız, bin 73 gölet ve baraj inşa etmişiz. Eskiden ‘Su akar Türk bakar’ denilirdi, şu anda ise ‘Su akar Türk yapar’ konumuna geldik. En küçük damlayı harcamadan suyu depolayacağız. 2019 yılının sonuna kadar GAP projesini sonlandırmış olacağız. Önceden 2 yıl kuraklık üzerine çalışıyorduk bunu 3 yıla çıkardık" dedi.
Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu Avrupa’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Michel LINO, Türkiye’nin Avrupa çapında baraj tasarımı ve inşası bakımından çok takdire şayan bir ülke olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin su yapıları bakımından çok eski bir geçmişi olduğunu ifade eden LINO, "Bu Sempozyum Türkiye’nin deneyimini paylaşma açısından çok önemlidir. Türkiye baraj emniyeti açısından önemli bir ülke. Türkiye depremsellik bakımından Avrupa’nın ve dünyanın en aktif ülkelerinden biri. Bugüne kadar büyük tahribat oluşturan depremler yaşandı. Türkiye, Fırat ve Dicle çok büyük akarsuların üzerine baraj inşa etme önceliğine ve deneyimine sahip oldu. Türkiye’nin bu büyük nehirler üzerinde taşkınlar esnasında baraj emniyeti açısından deneyiminden öğreneceğimiz çok şey var. Türkiye’de son 10 yılda büyük kategorisinde yer alan ön yüzü beton kaplı silindirle sıkıştırılmış beton barajlar inşa edildi. Bu yeni bir konsept. Ayrıca, Türkiye büyük beton kemer barajları inşası açısından da büyük başarılara imza attı" dedi.
Türkiye ve Fransa’nın son dönemde terör saldırılarının hedefi olduğunu dile getiren Mıchel LINO, daha iyi bir dünya inşa etme adına işbirliklerinin önemli olduğunu bu hususta az da olsa baraj projelerinin katkısı olduğunu belirtti.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes TÜREL ise, barajların ustalarına ev sahipliği yapmaktan büyük onur duyduklarını kaydetti.
Barajın Türkiye’nin kalkınma hamlelerini ifade eden bir sözcük olduğunun altını çizen TÜREL, "Bir dönem Türkiye’de en çok konuşulan konu barajlardı. Barajlar kalkınmanın simgesiydi. 1990’lı yılında Atatürk Barajı mucize gibi görülürdü. Turizmde son zamanlarda yaşanan olumsuz gelişmelerden etkilendik. Bu düşüşe rağmen 6 milyondan fazla turiste ev sahipliği yaptık. Günde yine de 25 bin turisti ağırlıyoruz. Burada, dünya medyasında kullanılan Türkiye fotoğrafından çok daha farklı güzel bir Türkiye var. Dezenformasyon kampanyalarından üzülüyoruz. Ama gerçeğin fotoğrafı burada" diye konuştu.