Kerem Oral'a sorduk...
Kerem Oral: "Sürdürebilir tasarım yerine çevreye olan duyarlılığı ve etkileşimleri, tüketimin sorgulandığı, doğal kaynakları tasarımda kullanıcısıyla kavuşturan, ekosistemdeki yerini sorgulayan tasarım demek daha kapsamlı olacak herhalde."
... "Mimarın görevi son kullanıcısının sağlıkla hayata geçirdiği eser içinde varoluşunu sürdürmek olmalıdır. Elbetteki yapısal malzemeler; insana direkt etki eden tabii ve sunni aydınlatma; akustik çözümler önemli.
Sürdürülebilir mimarlık eğitimi ülkemizdeki ilgili fakültelerde bir disiplin içerisinde verilmiyor. Siz bir mimar olarak mimarlığın sürdürülebilir ve ekolojik boyutu ile ilgili bilgi birikimine nasıl sahip oldunuz?
Bu konudaki kısıtlı birikimimi 2008 yılında sipariş aldığım bir özel Lisenin sahip olduğu çok önemli doğa tarihi koleksiyonunu sergileme amaçlı çizdiğim Müze-Sergileme alanı projesiyle başladı. Bu projenin derinliklerine girmeye başlayınca yaşadığım çevreye ve gerek çevrenin insana gerekse insanın çevreye etkileşimlerini daha farklı bir gözle farkına varmaya başladım. Kısacası ekosistem döngüsü içerisindeki rolümüz ve yerimiz ile ilgili bilençlenmekle birlikte bakış açım değişti.
Mimarlık sürdürülebilir inovasyon için önemli bir arena diyebiliriz. Konut sektöründeki hızlı gelişim sürdürülebilir, çevreci ve yenilikçi tasarımları hayata geçirmek için iyi bir fırsat. Mimaride sürdürülebilir tasarım aşamalarından bahsedebilir misiniz?
Sürdürebilinir tasarım yerine Çevreye olan duyarlılığı ve etkileşimleri; tüketimin sorgulandığı; doğal kaynakların tasarımda kullanıcısıyla kavuşturan, ekosistemdeki yerini sorgulayan tasarım demek daha kapsamlı olacak herhalde. Yukarıda anlattığım karşılıklı etkileşimlerin son kullanıcının bilinçli yaklaşımıyla tasarımın sürdürebilirliği olabilecektir.
Turizmin yarattığı fırsatlar kadar doğal çevreye verdiği zararlar da bilinen bir gerçek. Sürdürülebilir Turizm kavramının sıkça konuşulduğu bu günlerde çevreye duyarlı otel mimarisi nasıl kurgulanmalıdır? Bu noktada yatırmcıya düşen görevler nelerdir?
Belki 20 yıl evvel bu soruyu sorsaydınız cevabım farklı olabilirdi ancak bugün itibariyla bu sorunuzdaki genellemeye katılmıyorum Öncelikle yatırımcının bakış açısını anlayıp, onu doğru yönlendirdiğiniz zaman çevreye zarar vermemek mümkün. Bazende bizlerden daha bilinçli yatırımcılarında yönlendirmesi de olabiliyor... Örneğin son derece önemli turizm yatırımcılarımızdan biri bana “Kerem bu bölgede Caretta, Carettalar yumurtalarını geceleri bırakıyorlar. Ve ışık onları çektiğinden dolayı doğan yavrular denize varana kadar telef oluyorlar. Bu nedenle plaj aydınlatması yapma ve ayrıca sahilden içeride olan aydınlatılmış olan bölümlere gelmelerini engelle” demişti. Sonuç olarak gerek Mimar gerekse yatırımcı belli birikime sahip. Ekonomik dönüşümleri elverdiği takdirde doğal kaynakları kullanma çabası içinde. Bugün güneş enerjisini kullanmayan pek Turizm yatırımcısı kalmadı. Revers osmoz u bir çok yatırımcı tanımak istiyor... Rüzgar enerjisinin avantajlarını ve buna göre gerekli etüdlerini yaptırıyor. Kısacası turizm yatırımcılarının çok daha bilinçli ve duyarlı yaklaşımlarının olduğunu düşünüyorum.
İnsan sağlığının yapı ile olan etkileşimi olarak tanımlayabileceğimiz yapı biyolojisi ile ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Mimarın görevi son kullanıcısının sağlıkla hayata geçirdiği eser içinde varoluşunu sürdürmek olmalıdır. Elbetteki yapısal malzemeler; insana direkt etki eden tabii ve sunni aydınlatma; akustik çözümler önemli.
Yapı biyolojisinin ana hatlarının oluşmasına doğrudan etki gösteriyor. Ancak aynı zamanda bu biyolojiyi çevresel etkileşimlerlede değerlendirmek gereklidir.
Yapıların çevreci ve insan sağlığına uygun olabilmesi için mevcut sertifika sistemlerinden birine sahip olmaları yeterli midir? Sertifika almak dışında başka neler yapılabilir?
Sertifikasyon sistemi son derece eğitici ve bilinçlendirici. Farkındalıklarınızı arttırıyor. Siz tasarımcı olarak bu farkındalıklarınızla hareket ediyor ve eserinizin bu parametrelere göre şekillenmesinde girişimci olabiliyorsunuz. Toplumsal farkındalık yani son kullanıcının farkındalığını daha da bilinçlendirmenin gerekliliğine inanıyorum.
Yeşil, sürdürülebilir, ekoloji gibi kavramlar son yıllarda hayatımıza yoğun olarak girdi ve farklı mecralarda bir çok şekilde tartışılıyor. Ülkemizde yapılan çalışmalarda bu kavramların doğru algılandığını ve uygulandığını düşünüyor musunuz?
İki gruba ayırmamızda fayda var. Birinci grup Kentsel alanlardaki önemli yapılaşmalardaki etkileri. Bir çok firma bu konuda son derece etkili ve faal olarak yatırımlarında, toplumumuzda yeni olan bu kavramları entegre ediyor. Bu işe gönül vermiş profesyonellerin yönlendirmeleriyle hareket ediyorlar. Bu bağlamda doğru algılandığından süphem yok. Ancak uygulamada ise yatırımcıların algılaması farklı olabiliyor. Uzun dönemde geri gelen bu yatırımın bir PR yada bir rant imkanı olarak görebilmesi söz konusu olabiliyor. Sonuçta amaç ve araç çakışması söz konusu olabilmekte. İkinci grup ise kırsal alanlarda çok daha bireysel olan girişimler. Bu girişimlerin son derece yaratıcı, ekosistemin bir parçası ve ölçek olarak çok daha küçük olduğundan çok daha uygulanabilir ve etkili olduğunu düşünüyorum. Ayrıca çok daha yaygın olduğunu belirtmekte fayda var.
Sürdürülebilirlik ilkelerinin mimaride uygulanması konusunda kendilerini geliştirmeleri adına geleceğin mimarlarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Okumak, ilgilenmek, ve bilinçlenmek. Bu sayede farkındalıklarının artması. Eko döngünün birey olarak yıkıcı değil yapıcı bir bireyi olmayı. Unutmayalım ki bu bilinç arttıkça bireylerden bir bütün oluşacak.
Kerem Oral, Oral Mimarlık’ın mimari ve iç mimarı tasarımlarının mimarı, inşaat ve müteahhitlik işlerinde de yönetici ortaktır. Tasarım ve inşaat alanında 15 yıldan fazla tecrübeye sahip olup, bir çok konut, otel, okul, ofis projesini başarı ile tamamlamıştır.
Tasarımdaki detay ve inşaat becerilerini Louis Vuitton, Prada, Christian Dior, Miu Miu, Fendi, Coach ve De Beers gibi prestijli markalar için kullanmakta olan Oral, Firmanın gerek Türkiye’de gerek yurt dışında lüks perakende mağazaların inşaatlarını anahtar teslim üstlenmesindeki kalite, zaman kriterlerini tutturmasındaki en önemli katkı sahibidir. Kerem Oral ayrıca konut ve otel projeleri için de başarılı tasarımlar gerçekleştirmektedir. Mimari proje müellifliğini üstlendiği İstanbul’da bir konut ve ofis projesi olan Değer 16 binası 2010 Uluslararası Gayrimenkul Ödülünü kazanmıştır.
1996’da yılında Oral’da ortaklığa başlamadan önce, Carrefour’a hizmet veren Fransız mimarlık şirketi BEG bünyesinde Türkiye’deki ilk Carrefour mağazasının inşaatında görev almıştır. Bu çalışmasından önce Fransa’da bir dizi tanınmış ve köklü mimarlık şirketinde mesleki tecrübe kazanmıştır. Grenoble Mimarlık Fakültesi, Mimarlık bölümü mezunudur ve St. Julien en Genevois yarışmasında Jüri Özel Ödülü almıştır.