Kuvars; Nefes Alabilen Aynı Zamanda Hijyenik Bir Malzeme

Hakan Helvacıoğlu
H2C Interior Dizayn
Belenco Sponsorluğunda

Her ne kadar modanın üzerinde tasarımlar yapmaya, beğenilerin ötesinde uzun soluklu mekanlar yaratmaya çalışsak da yine de benim de esinlendiğim, yola çıktığım, bir araya getirmekten mutlu olduğum ve bunu kendimce formülize ettiğim birliktelikler var.

Meslek hayatınıza mekan, fikir, görsel sunum, kostüm, dekor ve endüstriyel ürün tasarımı ile başladınız daha sonra mimari de eklendi bunlara, mimari anlamda da hem tasarım hem uygulama yapıyorsunuz, çok yönlülüğün tanımı gibisiniz aslında... Peki siz kendinizi nasıl tanımlamayı tercih edersiniz?

Ben kendimi sadece tasarımıcı olarak tanımlıyorum; çünkü tasarım kavramı ne düşündüğünüzle ne hedeflediliğinizle bağlantılı ve ben her şeyin tasarlanabilir olduğunu düşünüyorum. Farklı bilinmezleri bir araya getirip belli bir şey üretmek eğer tasarımsa- bazen tasarım ve özel üretim karıştırılır- ben bir tasarımcıyım; çünkü geri kalan her şeyi tasarlayıp, geliştirip aynı zamanda ürettirebiliyorum.

Aslında farklı kültürleri de bir araya getirebiliyorsunuz; çünkü Köln’de doğdunuz ve Viyana’da eğitim aldınız, bu birikimleriniz tasarımlarınıza nasıl yansıyor?

Atalarımız geçmişini bilmeyen geleceğini göremez der, mimaride de stilleri, tarihi dönemleri bilmeyen farklı şeyler üretemez ki tarihi dönemler mimaride; mobilya tasarımından, kumaş desenine, renklere varıncaya kadar periyotlar halinde değişimler gösteren bir süreç... Bunlara hakim olduğunuz takdirde bunların içinde yeni alanlar yaratıp farklı şeyler üretip, yorumlayarak bambaşka şeyler elde edebiliyorsunuz. Geçmişe dönük bilgi dağarcığınız fazla ise bir o kadar malzemeniz oluyor ve dolayısıyla yenisini üretebiliyorsunuz. Benim malzemem çok yoğun dolayısıyla bunları çok daha rahat kullanabiliyorum.

Özelikle eğitimim gereği yüzde seksen iç mimari tasarım yapıyorum ve bunu her noktası ile uygulayabiliyorum. Kumaşından, ahşabına, sert zemin malzemesinden, sanat objelerinin seçilip yerleştirilmesine kadar o fotoğrafı tamamlıyorum; her noktası estetikle de orantılı ve bağlantılı olduğundan bunu yapabilmek için belli bir birikime sahip olmanız lazım. Ben de bütün bu birikimleri dağarcığımda bulundurduğuma inanıyorum ve bu özgüvenle hareket ediyorum açıkcası.

Sizin için günlük yaşamda tasarımın ve renklerin önemi nedir?

Aslında hayatı kolaylaştıracak her şey tasarımsa eğer, tasarım insanlar için çok önemli. Tasarımın kökeninde ergonomi, işlevesellik, yönlendirme duygusu var. Tasarımın ucu o kadar açık ki; dışarı çıktığınızda bastığınız kaldırım, bindiğiniz araba, gördüğünüz tabela yönlendirmelerinin renkleri gibi endüstriyel tasarımdan grafik tasarıma, görsel tasarımdan estetik tasarıma varıncaya kadar tasarımlar dünyasında yaşıyoruz.

Renklerin önemi ve renk kullanımı aslında bir kompozisyon; mekan fonksiyonlarına ve kullanım alanlarına uygun doğru renk seçimi önemli. Her mekan kendine özel ve her mekanın renk skalası da kendine özel oluyor, mekanın ruhuna göre renk paleti oluşuyor.

Renkler, desenler, kumaşlar... Aslında bu modanın da bir tanımı, peki modanın etkileri tasarımlarınıza yansıyor mu?

Ağırlıklı olarak ev tasarımı yaptığım için bunun kumaştan, renkten, desenden ayrı olması mümkün değil. İşin içerisine renk, kumaş, tekstil girdiği zaman otomatik olarak zaten bunun modası var. Her ne kadar modanın üzerinde tasarımlar yapmaya, beğenilerin ötesinde uzun soluklu mekanlar yaratmaya çalışsak da yine de benim de esinlendiğim, yola çıktığım, bir araya getirmekten mutlu olduğum ve bunu kendimce formülize ettiğim birliktelikler var. Kumaş renkleri, dokular, tonlamalar gibi bütün bu kendimce yarattığım formülü uyguladığım için projelerim beğeni alıyor. Dolayısıyla bunun modadan, kumaştan veya herhangi bir desenden ve bunların birlikteliğinden ayrı olması mümkün değil; yani mimar olarak zaten iyi noktaları ortaya çıkarmak, olumsuz detayları gizlemek için ışıktan, renkten ve tonlamalardan yaralanıyoruz. Dolayısıyla iç mimari tasarımda modanın, sanatın, rengin, bütün bu estetik ve illizyonist detayların bir arada kullanıldığı bir tasarım yapıyoruz.

Ben uzun soluklu mekanlar yapmak istiyorum yani şu anda pembeler, maviler, kırmızılar moda diye hadi evinizi bu renklerle yapalım gibi bir çıkışım yoktur. Benim için doğru ve önemli olan; mimarinin kimliği, dış kabukla içerisinin uyumu ve mimariye olan saygımdan bunun dengesini doğru oranda sağlayabilmek... Sonrasında da kullanıcıların beklentileri, onların fonksiyon ve konfor rahatlığı ile o mekanı gerçekten uzun vadede güzel gösterebilecek altyapı renklendirmeleri ile tasarlamak önemli. Bu her mekan için farklı olabiliyor; bir Bodrum evi ile Bolu’da ki bir dağ evini aynı kategoriye koyamazsınız, farklı beklentiler vardır. Kışın sıcak tonlar kırmızılar, yazın serin tonlar sevilir, mekandaki ters ışığı yok etmek için beyaz kullanılmaz, maviler, beyazlar karıştırılır. Dolayısıyla yola çıkışım budur, her zaman doğrudan yanayımdır ve bunu empoze etmeye çalışırım.

Benim için doğru ve önemli olan; mimarinin kimliği, dış kabukla içerisinin uyumu ve mimariye olan saygımdan bunun dengesini doğru oranda sağlayabilmek...

Genelde klasik stilde mekanlar tasarladığınız bilinir. İç mimaride en çok hangi stili seviyorsunuz, sizin tercih ettikleriniz hangileri?

Genellikle zor ve fazla detaylı olmalarına rağmen büyük ölçekli ve klasik evleri tercih etmişimdir ama beni yönlendiren mekanın kendisi. Modern miyim, klasik miyim gibi kavramların arasında sıkışıp kalmayı sevmiyorum, o evde ne hissediyorsam ben ona uygun olan her şeyi belli ölçüde, kendimce formüllerle bir araya getiriyorum. Dolayısıyla kurallara bağlı kalmayı sevmiyorum. Ben mimarlığın bir stil olması gerektiğine değil, mekanların stil olması gerektiğine inanıyorum. Tercih ettiğim; klasik ama yalın, alt yapısı çözülmüş, uzun soluklu, klasik ve modern sanat eserlerinin de kullanıldığı projeler oluyor.

Kandilli’de yaptığınız restorasyon projesinde eski bir yapıyı tekrar hayata kazandırdınız, o süreçten biraz bahsedebilir miyiz?

“Kandilli’de Bir Türk Evi” olarak basına yansıyan projem hem restorasyon hem mimari hem de iç mimarinin her aşamasını barındırıyor. Peyzaj düzenlemesi dahil viran bir arazide bir hayatı var ettik diyebilirim. Orası, bir tek ön cephesi kalmış, neredeyse bir gece kondu gibi üreyerek deforme edilmiş bir bina idi ve vahşi bir arazide idi. 1700’lerden kalma, Kandilli’nin o eski yazlık köşklerinden biri olan binanın ön cephesi çok deforme olduğu için onu yeniden canlandırmak lazımdı. Bunun için projede bir restoratör danışman ile çalıştık. İçinde çoklu katmanlar halinde mimari bir plan oluşturduk, bütün açık alanlar birbirini görüyor, nefes alabilen bir bina tasarladık. Binanın toprak altından birinci kat olan bölümünü betonarme yaptık, geri kalanını ahşap yapmaya karar verdik, dolayısıyla yüzde yüz aynısı gibi oldu. Demek ki doğru yaklaşıldığı; mekanıyla, lokasyonuyla, bulunduğu topografyayla tam örtüştüğü takdirde o ev gerçekten hep oradaymış gibi olabiliyor.

İç mimarinin sürdürülebilirlik ve ekolojik boyutuyla ilgili görüşleriniz nedir?

Eğer mimariyle bağlantılıysa, yani binanın kendisinin yeşil bina olmasını beklemiyorum ama en azından kendi kendini idare edebilen, altyapısı düzgün olan, nispeten çevreye duyarlı bir binanın içerisindeyse sizin mekanınız sürdürülebilir olabiliyor. O zaman biz de izolasyonlarına dikkat etmek, kullanılan ürünlerin kanserojen olmaması, doğal malzeme kullanmak, gün ışığını efektif olarak içeri almak gibi kriterlere dikkat ederek, önlemlerimizi alıyoruz. Bu, bina içerisinde de devam edebiliyor; kullanılan ahşapların doğal malzeme olarak zaman içerisinde bozulmayacak şekilde olması, zehirli olmayan boyalarla işlenmesi, iklimlendirmenin enerji tasarruflu yapılması, duvarların nefes alması derken kumaşların yüzde yüz organik olmasına kadar yaptığımız çalışmalar oldu ve benim için çok da keyif vericiydi, bu konuda kendimi keşfetmeme de olanak sağladı.

Sağlıklı yaşam için iç mekan kalitesi çok önemli, bu bağlamda kullanmayı tercih ettiğiniz ve en çok sevdiğiniz malzemeler neler?

Ahşap, doğal dokular, hasır, yosun hasırları, sentetik olmayan duvar kağıdı, nefes alan boyalar, doğal mermer ve kuvars, kullanmayı sevdiğim malzemeler. Özellikle Kuvarsı projelerimde fazlaca kullanıyorum.

Kuvarsı tercih etmenizin sebebi nedir?

Plastiğe doğa da bile tahammül edemezken evin içinde kullanmayı zaten sevmiyordum. Özellikle tezgahlarda plastik içerikli bir malzeme yerine doğal mermer kullanmayı tercih ediyordum. Sonra kuvarstan üretilmiş plakaların aslında doğal olduğunu öğrendim; Manisa’da ileri teknolojilerle üretim yapan Belenco fabrikasını ziyaretimde Kuvars yüzeylerin eşsiz tasarım imkânları sunduğunu, Kuvarsın dayanımının doğal taşlardan ve diğer muadil malzemelerden çok daha üstün özelliklere sahip olduğunu gördüm. Doğal bir reçine ile yeniden işlenerek yapılan plakalar, doğal statüsüne giriyor ve daha hijyenik daha sürdürülebilir oluyor.

Peki projelerinizde kuvars yüzeyleri ağırlıklı nerelerde kullanıyorsunuz?

Kuvars; nefes alabilen aynı zamanda hijyenik bir malzeme olduğu için mutfak ve banyolarda çok rahatlıkla kullandığım bir malzeme. Mermer kadar sonsuz değil ama üretilen skala da git gide genişliyor, bunu da ben bir araya getirerek çok güzel kullanıyorum.

Bazı projelerde banyoda duş teknelerini de ilave ediyorum, duvarları kapladığım projelerde de oldu ve çokta başarılı. Bu açıdan Kuvarsa tezgah malzemesi gözü ile bakılmazsa her noktada kullanılabilir, kaldı ki Bakü Havaalanının bütün zeminleri kuvarstan yapıldı. Zeminde kuvars plakalar büyük seramikler gibi dönmüyor, aşınmıyor, trafiğe çok dayanıklı, çabuk üretilebiliyor ve ton farkı olmuyor.

Ankara’daki bir projemde zeminleri, merdivenleri bile kuvars yaptık, İstanbul’daki bir projemde ise bütün duş ve tezgahları kuvarstan yapıyoruz ve hiç bir problem yaşamıyoruz.

Son dönem projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Ağırlıklı iç mimari anlamda çalışıyorum, Bodrum’da projelerim var, her birinde farklı bir dünya yaratmaya çalıştığım için keyif alıyorum. Mimari anlamda çok tipik Bodrum evi değil, daha yalın, daha modern birbirinden farklı projeler yapıyorum. Onun dışında Beykoz Konaklarında hoş bir Kır Evi projem var ve Akatlar’da bir projem var. Şimdi bir, iki inşaat şirketine danışmanlık yapmaya başladım, onlarla da hoş projeler üreteceğiz, ben de heyecanlıyım.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)