Mimarlık Tutku ile Yapılacak Bir Meslek

OTİS Sponsorluğunda hazırlanmıştır.

ALİ OSMAN ÖZTÜRK, A  TASARIM MİMARLIK

Mimarlık tutku ile yapılacak bir meslek. Bir yaşama biçimi. Bu yaşamın içinde disiplin, çalışma, konsantrasyon, özveri, sabır, sevgi ve saygı var.  Ekip ruhuna önem veren yaklaşımla çalışmalarımız sürüyor. 

A Tasarım’ı ortaya çıkaran kuruluş evresini paylaşabilir misiniz? İşinizi ve ofisinizi nasıl tanımlarsınız?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden 1987 yılında mezun olduğumda çok heyecanlıydım ve meslek hayatıma ilk adımlarımı atıyordum. Çeşitli mesleki deneyimlerden sonra mezuniyetimin onuncu yılında, 1997 yılında eşim İlgiz ile birlikte A Tasarım Mimarlık Ofisini kurduk. Ofisimiz Çevre sokakta bir apartman dairesi idi. Meslek yaşamımızda dönüm noktası olan Armada projesi bu ofiste hazırlandı. 2005 yılında, Armada’daki ofise taşındık. Bu geçiş A Tasarım için yeni bir dönemin başlangıcı oldu, ekibimize yeni bakış açısı, yeni bir heyecan verdi. Bu dönemle birlikte ofis organizasyonumuzu tekrar gözden geçirdik. Proje grupları oluşturduk. Şimdi her bir grup ayrı bir ofis gibi çalışıyor. 

Mimarlık tutku ile yapılacak bir meslek. Bir yaşama biçimi. Bu yaşamın içinde disiplin, çalışma, konsantrasyon, özveri, sabır, sevgi ve saygı var.  Ekip ruhuna önem veren yaklaşımla çalışmalarımız sürüyor. 

Maidan

Kalabalık ve disipliner bir ekip yapınız bulunmakta. Kendi içinizde bu ekibin kurgusunu nasıl sağlıyorsunuz?  Ekibinizi geliştirirken nasıl bir yol, strateji izliyorsunuz?

Çekirdek kadro etrafında gelişen sabit bir büyüklük ile çalışıyoruz. Tasarım ekibimizin sürekliliğini önemseyen bir kurumsal düzenimiz var. Proje yönetiminde kurum içi iletişim, iş bölümü, programlama ve strateji belirleme amacıyla düzenli olarak toplantılar düzenliyoruz. İnşaat takipleri, iş geliştirme ve zaman yönetimi konusunda hassasiyetler belirtiliyor. 

Proje gruplarının yanında özel eğilimlere göre medya, malzeme, bilim ve teknoloji adı altında da çeşitli çalışma grupları oluşturduk. Ayrıca her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz ofis bütünlüğünü sağlayan hem teknik hem sosyal anlamda yurt içi ve yurt dışı çalıştaylar düzenliyoruz.  

Atakule

Her coğrafyada olduğu gibi her kent de ayrı bir yapılaşma dinamiğine sahip. Siz başta Ankara ve İstanbul olmak üzere birçok kentin yapılaşmasında izler bırakmış bir mimar olarak, bugünün mimarlık ve kent ortamına dair neler söylemek istersiniz?

Planlama kontrol edilebiliyor mu? Kent birdenbire oluşmuyor. Yüzyıllar sürüyor. Kentlerin ruhları var. Cumhuriyetin Başkenti Ankara modern bir şehir olarak kuruldu ve Cumhuriyet dönemi yapılarının izleri halen öncülüğünü koruyor. Ankara 2000’li yıllardan sonra hızlı bir değişim geçirdi. Her yeni gelen projede kentle bağ kurmaya çalışıyoruz. Bu konu aslında Kent planlamanın yetersizliği sonucu çıkan bir durum…

Hızlı kentleşme ve büyüme baskısı altında biz mimarlar parsel bazında üretilen yapılar içinde kentsel tasarıma dahil olmaya çalışıyoruz. Kentte eksik kalan hizmetleri gidermeye çalışıyoruz. Armada, Kazıkiçi Bostanları MİA, Tepe Prime, Maidan ve Kumru Ankara projelerinde kentsel alan üzerine düşündüklerimizin yansımaları var. Yapıların kente dokunduğu yer, yakın komşuluklardan gelen yaya hareketleri, erişim planlamaları üzerinde hassasiyetle durduğumuz konular. 

Atakule

Kentleşmenin bir imgesi olmuş yüksek katlı yapılara baktığımızda bu anlamda birçok önemli projenin altında sizin imzanızı görüyoruz. Siz bu anlamda uzman bir kişi olarak,  yüksek katlı yapıların kent ile ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Az veya çok katlı olma sorunu modernleşme sürecinin yönetimi ve kent planlamasının sorunları ile ortaya çıkıyor. Bu konu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde daha da sorunlu hale geliyor. Uğur Tanyeli’nin de bir söyleşide belirttiği gibi Türkiye’de arsaya yönelik spekülatif talepler çok yüksek. Almanya ara ölçekteki kent yerleşimlerini geliştirirken büyük kentlerinde nüfusunu belli bir büyüklükte tutuyor. Kırsal yerleşimler de korunuyor. Yapı sanatı, mimarlık kültürü gelişmiş bir coğrafyada özenli çevrelerin oluşumunu sağlıyor. Yapılı çevrenin özenli inşa edilişinin arkasında oluşturulmuş yönetmelikler, standartlar söz konusu… Göç almayan bir kent ve yükseklik sınırlaması var. Belli bölgelerde simgesel özellikte yüksek yapı uygulamaları var. 

Oluşmuş kent parselleri üzerinde proje tasarlıyoruz. İmar koşulları ile belirlenmiş verilerde, yüksek yoğunluğun tasarımı ciddi bir konu… Her koşulda çetin bir sürecin içinde faydalı mekânlar üretme sorumluluğunu üstleniyoruz. Bir yanda parsel bazında sıkışmış yürürlükte olan imar koşulları ile çalışıyor, diğer yanda ise kente eklemlenerek nitelikli tasarımlar üretmeye çalışıyoruz.

Kumru Ankara

Büyük ölçekli projeler üzerine çalışırken aynı zamanda kullanılan tasarım metodlarının ve ürün inovasyonlarının da gelişimi sizin için çok önemli bir faktör. Bu anlamda mimaride yakaladığımız inovasyon ve dijitalleşme hakkında ne düşünüyorsunuz?

XXI. yüzyılın bilgi çokluğu içinde kaybolmadan çalışmak kolay değil. Yeniyi üretmenin hazzı tasarımcının dünyasının önemli bir parçası… Dijitalleşme yapı sektörü ve proje üretim süreçleri dahil her türlü hızlı uygulamaların önünü açtı. İletişim daha hızlı hale geldi. Kullandığımız Yapı Bilgi Modellemesi (BIM) ile disiplinler arası işbirliği daha kolay yapılabiliyor. Tasarım süreçlerimizde değişim, ilerleme ve izleme düzenini kurmak kaçınılmaz oluyor. 

Sürdürülebilirlik, sıfır enerji, çevre etkin gibi kavramlar projelerinizde nasıl karşılık buluyor?  Yeşil bina projelerinin ve bu anlamda gelişen sertifika sistemlerinin sürdürülebilir kentlere bir katkı sunacağına inanıyor musunuz?

Mimar olarak bizler daha çok pasif stratejileri uyguluyoruz. Bu konuda ilgilendiğimiz temel konular binaların yerleşim yönünden başlayarak, iç mekân kalitesi, bina cephesi, mekanik tesisat seçimleri, malzeme kullanımı, verimli aydınlatma ve peyzaja yönelik kullandığımız kararlarla devam ediyor. Enerjinin etkin bir şekilde yürütülmesi çalışmalarında cepheler başlı başına bir mekân olarak ele alınıyor. İstanbul’da tasarladığımız Küçükyalı Ofis Park, ışığın kontrolü, manzaraya yönelim ve kullanılan malzemeler gibi projeyi şekillendiren ana kararlar ile tasarlandı ve LEED PLATINUM ödülünü Türkiye’de kampüs ölçeğinde ilk alan proje oldu. Aktif sistemler de işveren-mimar-danışman diğer disiplinlerin ortak çalışmasına bağlı olarak olumlu sonuçlar alınıyor. Projenin her aşamasında bu konular üzerine ciddi deneyimler paylaşılıyor, araştırılıyor, üretiliyor ve uygulanıyor. Sertifika sistemleri teşvik edici bir rol oynuyor. Bu yaklaşımın ülkemizde yayılmasını sağlayacak en önemli etken ise bazı kriterleri sağlamanın yönetmeliklerle zorunlu hale getirilmesi ve devlet tarafından teşvik edilmesiyle olabilir. 

Küçükyalı Ofis Park

Genel olarak, sürdürülebilir binaların günümüzün modern estetik anlayışıyla uyuşmayacağı ve pahalı olacağı yönünde yanlış bir algı var. Frankfurt’ta inşa edilen Norman Foster tasarımı elli üç katlı Commerzbank deneyimi bu anlamda önemlidir. Dünyanın ilk ekolojik kulesinin öğrettiği çok şey olmalı. Çalışanlar açılır sistemler sayesinde kendi ortamlarını kontrol edebiliyor. Yılın %85’i için doğal havalandırma yapılabiliyor. Enerji tüketim seviyelerinin kontrolü yapılabiliyor. Çevreye duyarlı, yalıtım değeri yüksek malzeme seçimi ve aktif sistemlerin pahalılığından dolayı ilk yatırımın yüksek olabilmesi nedeniyle, yatırımcılar ekolojik yaklaşım konusunda çekingen davranıyor. Ancak, bu projeler düşük fatura ücretleri ve uzun süre dayanımlı olmasıyla kendini kısa sürede amorti etmekte, kullanıcıya konforlu bir yaşam sunmaktadır. Uygulamaların yaygınlaşması, benimsenmesi uzun süreçler alsa da evrende üzerinde yaşadığımız tek gezegene katkı sağlayacaktır.

Projelerinizde OTİS ile birlikte çalışma, OTİS ürünlerini tercih etme sebepleriniz nelerdir? Son olarak hangi projelerinizde yer aldılar?

Proje çalışmaları sırasında teknik destekleri rahatlıkla alabiliyoruz. Çözümlerimize yardımcı olan bir firma… A Tasarım’ın ilk yapılarından Armada’da OTİS ürünleri kullanıldı. Atakule’nin yeniden yaşatılması amacıyla baza bloğunun içinde ve dışında çeşitli düzenlemeler yaptık. Yeni düzenlemedeki tüm asansörler ve yürüyen merdivenler OTİS’ten… Çankaya’da yeni tamamlanan konut ve ticaret birimlerini içeren Kumru Ankara projemizde de OTİS ürünleri kullanıldı. 

Kumru Ankara

Kurumsal bir firma olarak OTİS firması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? 

OTİS, mimarların teknolojiyi geliştirmesine, birlikte çalışmasına olanak sağlayan çözümler üretmesine fırsat tanıyor. Örneklerini 2009 yılında Berlin çalıştayımızda izlemiştik. Sony Platz’ı tasarım ekibimizle birlikte inceleme şansımız olmuştu. Mimarların asansör tipine geliştirirken üretime nasıl dahil edildiklerini gözlemlemiştik. Üretici firma OTİS’in organik olarak yaşayan yapılarla bağlantıları bitmiyor. Sürekli hizmet ve sorumluluk anlayışıyla yapı sahiplerine ve işletmelerine destek veriyorlar. 

Son olarak eklemek istediğiniz veya değinmek istediğiniz bir konu var mıdır?

Kurumsal yapımızı geliştirici, sürdürülebilir düzenler kurarak geleceğe dönük kentsel projeler ve yeniden değerlendirme projeleri konusunda çözümler üreten bir tasarım grubu olarak çalışmalarımız sürecek


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)