“Omurga Formundan Esinlenen Feminen Bir Duruş...”
Murat Kader
İki Design
Omurga formundan esinlenerek tasarlanan yapı, etrafında yer alan kübik ve maskülen formların aksine feminen bir duruş sergilemekte.
Spine Tower iki design group tarafından 2008 yılında tasarlanan, Türkiye’nin çağdaş mimarlık ortamının önemli yapılarından biridir. Proje, iş kulelerinin yer aldığı, İstanbul’un hızla gelişen ekonomik etkinliğinin ve gücünün temsil edilmeye başlandığı Maslak’ta kendine özgü tasarımı ve formuyla kent siluetine farklı açılardan katkı sunmaktadır.
Silindirik formu ile yumuşak bir duruşu olan Spine Tower, köşeli ve net formdaki diğer yapılara göre kente her cephesinden açık, daha çekici bir dış forma sahiptir, bölgenin gözdesi niteliğindedir.
Yapı, 47 katıyla ve 191 metreye ulaşan yüksekliğiyle İstanbul’un oldukça hareketli coğrafyasında hantal bir kule olarak yükselmek yerine, 360° manzara özellikli dairesel formu ve kademeli yükselişi ile siluete kimlik katmaktadır. Projenin getirdiği yenilikçi yaklaşımlardan biri, binanın yükünü destekleyici dokunuşlarla dağıtan dış cephe öğeleridir. Omurga formundan esinlenerek tasarlanan yapı, etrafında yer alan kübik ve maskülen formların aksine feminen bir duruş sergilemektedir.
Yapının çeşitli alan kullanımlarının dağılımı 20.178 m² konut alanı, 52.540 m² ofis alanı, 1.803 m² ticari alan ve 422 m² sosyal tesis alanını kapsayacak biçimdedir. 10.150 m² zemin alanı üzerinde tasarlanan Spine Tower, giriş seviyesinde devamlılığı olan ortak alanları ile canlı bir sosyal ortam yaratmakta; yukarıda şehir siluetine, zeminde ise mekânsal devamlılığa katkı sunabilmektedir. Yoğun bir yapılaşma alanı olmasına rağmen esneklik ve değişkenlik gösteren alt-bölümleri ile proje farklı tercihlere ve kullanımlara hitap eden bağımsız birim çeşitliliği sunabilmektedir.
Spine Tower’ın konut birimleri kulenin son 17 katında yer almaktadır. Yapının farklı özelliklerinden bir diğeri de, konut birimlerinin yüksek katlarda bulunuyor olmasına rağmen giydirme cephe sistemi sayesinde açılıp kapanabilir kanatlarla konutlara taze hava girişinin sağlanabilmesidir. Açılan cam sistemi doğal soğutma sağlayabilmekte, özellikle gece kullanımı olmayan ofislerde night-cooling ile enerji tasarruf imkânı yaratmaktadır.
Pek çok konuda Türkiye’de ilkleri uygulamış öncü bir projedir, mimari tasarım ile mühendislik çözümlerini birleştirmesi sayesinde yapı teknolojilerine yenilikler getirmiştir. Spine Tower gibi 191 metre uzunluğunda bir yapının statik yükünü artırmak istemediğimiz için verimli çatı drenaj sistemleri tercih edilmiştir. Yapı yükünü eğimli çatı veya yağmur suyuyla artırmamak adına sifonik bir sistemle drenaj sağlanmıştır.
Sürdürülebilirlik kriterleri gereği kullanılan beton malzeme de özenle seçilmiştir. Yapıda ülkemizde ilk defa uygulanmış olan C80 sınıfı beton malzeme tercih edilmiş ve taşıyıcı kolonların daha güçlü bir malzeme ile daha küçük bir hacme indirgenmesi sağlanmıştır. Bu narin ve ince bir kolon kesiti ile projenin net alan kullanımının da maksimize edilmesi sağlanmıştır.
Teknoloji ve estetik arayışı, mühendislik birikimleri ile mimari tasarım becerilerini buluşturmaktaki hüneri Spine Tower’a 2012 yılı Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde Avrupa’nın En İyi Ofis Mimarisi Ödülü’nü, 2014 yılında ise MIPIM Awards’ta Türkiye’nin En İyi Projesi Ödülü’nü kazandırmıştır.