Paris İklim Zirvesi’nin Türkiye Yapı Sektörüne Etkileri
Paris İklim Zirvesi, ülkelere sera gazları emisyonunu azaltan çevreci ve sürdürülebilir ekonomiler konusunda önemli sorumluluklar getirmektedir. Başta; enerji, sanayi ve ulaşım sektörleri olmak üzere iş dünyası bu yeni dönemde bir çok açıdan etkilenecek. Zirvenin etkileri şüphesiz yapı sektöründe kısa vadede hissedilecek. Konuyla ilgili, Sıfıra Yakın Enerjili Binaların öneminin artacağına vurgu yapan Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği (TGÜB) Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar; “Zirve sonrası yeşil bina kavramının sıfır ve sıfıra yakın enerjili bina kavramı üzerinde şekilleneceğini söyleyebiliriz. Nitekim sıfıra yakın enerjili bina kavramı bir süredir küresel yapı sektöründe trend olan bir kavram. Bu tür binaların yapılması içinse en önemli rol İnşaat Malzemesi Üreticilerine düşmektedir.
Çevre dostu, yeşil binaların inşa edilmesi şüphesiz çevre dostu inşaat malzemeleri ile gerçekleşecektir. Paris sonrası ülkemizde ve dünyada inşaat malzemesi üreticilerinin en önemli ajandası çevre dostu, yüksek enerji verimliliğine sahip inovatif ürünler geliştirmek olacaktır” dedi.
Sıfıra Yakın Enerjili Binalar, Ülkemizin Avrupa Birliği Uyum Süreci İçin de Önemli
Ülkemizin, Avrupa Birliği uyum sürecinde sıfıra yakın enerjili binalar büyük önem arz ettiğini belirten Hinginar; “Avrupa Birliği, 2018 sonuna kadar bütün kamu binalarında ve bu tarihten iki yıl sonra ise bütün yeni binalarda sıfır enerjili binalara geçmeyi hedefliyor. Avrupa Birliği ile uyum süreci devam eden ülkemiz gerçekliğinde ise durum yasal zorunluluklar kapsamında ele alınmalıdır. Bunun yanında, sıfıra yakın enerjili binalarda iki önemli bileşenden biri enerji verimliliği iken, diğerinin de yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı olduğunu da unutmamamız gerek. Sıfır enerjili bina yapımında sadece inanılmaz kalınlıkta yalıtım katmanları kullanmak o yapıyı enerji verimli kılmayacaktır, aynı zamanda kullanılan malzemelerin çevre dostu olması ve yapının enerji temininde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı da bir o kadar önemlidir.” dedi.
Gazbeton Sektörünün Odağında Sürdürülebilirlik Var
Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği olarak ulusal ve küresel çevre sorunlarına büyük bir hassasiyetle yaklaştıklarını belirten Hinginar; “Gerek birlik olarak gerekse üyelerimiz nezdinde inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarında en önemli önceliğimiz çevreye olan etkimizi azaltmak. Gazbeton, tüm dünyada modern dünyanın duvar örgü malzemesi olarak biliniyor. Son derece teknolojik ve çevre dostu bir ürün. Üretiminin ve kullanımının her aşamasında çevreye en az etki eden nadir ürünlerden. Ana hammaddesi, doğada tükenme sorunu olmayan ve çokça bulunan silisli kum (kuvarsit)’dan üretilmektedir.
Keza, bina duvarlarında tam anlamıyla ısı yalıtımı sağlamanın en pratik ve ekonomik çözümü, gazbeton kullanımıdır. İkame ürünlere kıyasla gazbeton ısıtma ve soğutmada %50’ye varan enerji verimliliği sağlamaktadır. Gazbetonlu duvarın üstüne Gazbeton Isı Yalıtım Levhası kullanılarak bu oran çok daha yukarılara çıkmaktadır. Böylece konutun tükettiği karbon emisyon oranı %50’lerin üzerinde azaltılmaktadır" dedi.
Türkiye’nin İlk Çevre Etiketi Gazbetonun
Gazbeton, ürünlerinin çevre dostu olduğunu bağımsız kuruluşlarca onaylandığını belirten TGÜB Yönetim Kurulu Başkanı Hinginar; “Ürün kalitesinin yanı sıra “Sürdürülebilir Yapılaşma” konusundaki sorumluluk bilincimizi ortaya koymaya çalışıyoruz. Alman İnşaat ve Çevre Birliği IBU (Institute Bauen&Umwelt) tarafından onaylanan “Çevresel Ürün Deklarasyonu” ile üyelerimiz 2011 yılında Türkiye’de ürünlerine çevre etiketi alan ilk kuruluşlar olmuşlardır. Çevresel Ürün Deklarasyonu, ürünün çevre ile ilişkisini uluslararası standart ISO 14025’e göre yapılan değerlendirmeler sonucunda bağımsız kuruluşlar tarafından ortaya koyan ve tüm dünyada kabul gören bir belgedir. Üyelerimizle bu adımı atarken gazbetonun çevre dostu bir ürün olduğunun ortaya konmasının yanı sıra inşaat sektöründe sürdürülebilir ürünlere olan ilgiyi artırmayı hedefledik” dedi.