12 Aralık 2022

Projelerimizde Fonksiyon Ön Planda

EDDA Architecture, Restoratör İç Mimar Eda Tahmaz tarafından İstanbul’da kuruldu. Tasarım stüdyosu özellikle ürün tasarımı, mimari ve iç mimari projeler üzerine çalışıyor. Ticaret, konut ve konaklama yapıları başta olmak üzere proje ve danışmanlık alanlarında ilham verici tasarım ve uygulamalar ile dikkat çeken EDDA Architecture kurucusu Eda Tahmaz ile mimarlık gündemi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

EDDA Architecture’ın kuruluş hikayesini sizden dinlemek isteriz.

Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü’nden 1991 yılında mezun oldum ve daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü’nü tamamladım. Bir süre çeşitli restorasyon ve mimari projelerde çalıştım, 2008 yılında EDDA Architecture’ı kurdum. Bireysel ve kurumsal işverenlerimize ticaret, konut ve konaklama yapıları başta olmak üzere proje ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. 25 seneyi geçen meslek hayatımda proje büyüklüklerinde ve skalasında değişiklikler oldu elbette... Aynı anda birden çok restoran, ofis, gece kulübü yaptığımız dönemler de oldu ancak ana konumuzun yönetim binaları ve ofisler olduğunu söyleyebilirim. Bu süreçte birçok konut projesi de gerçekleştirdik. Ofisini inşa ettiğiniz müşterilerimizin evlerini, evlerini yaptığımız müşterimizin ofisini inşa ediyoruz. İş işi getiriyor ve bu şekilde devam ediyor. Tek derdimiz var ki; müşteri memnuniyeti ve müşterimizin mutlu olması bizim için son derece önemli bir konu.

Müşteri dediğimiz kişi aslında insan ve farklı beklentileri, istekleri, beğenileri var. Bu yüksek memnuniyeti sağlamak için nasıl bir strateji izliyorsunuz?

Biz projelerimizde fonksiyonu ön planda tutarak her mekânın içindeki hikâyeyi ön plana çıkarmak ve bunu en iyi şekilde anlatmak için çaba gösteriyoruz. Her proje yerine ve amacına göre farklılıklar gösteriyor ancak bizim için değişmeyen tek konu fonksiyonu ön planda tutmak oluyor. Bir mekânın kurgusunu yaparken göz önünde bulundurduğumuz ana unsurlar; tasarım aşamalarının ve katmanlarının oluşturulması sırasında istenilen fonksiyon, amaç ve duyguyu tam anlayabilmek ve bir bütünlük içerisinde korumak, ön plana çıkarmak oluyor. Proje süreçlerimizde en önem verdiğimiz bir konu da müşterimizi çok iyi anlayabilmek. Dolayısıyla üretim sürecimizde çok soruyor ve sorguluyoruz. Birden fazla proje hazırlıyoruz. Özellikle konut projelerinin üzerinde daha çok duruyoruz çünkü konut özel bir alan, ofis tasarımındaki süreç çok daha hızlı ilerliyor ve konut proje sürecinden daha farklı.

PROJE SÜREÇLERİMİZDE EN ÖNEM VERDİĞİMİZ BİR KONU DA MÜŞTERİMİZİ ÇOK İYİ ANLAYABİLMEK. DOLAYISIYLA ÜRETİM SÜRECİMİZDE ÇOK SORUYOR VE SORGULUYORUZ

Biz yerleşime ayrı bir önem veriyoruz, dolayısıyla yerleşim ile ilgili tüm alternatifleri hazırlıyor, sunuyoruz. Biz müşterimize ‘Siz kafanızdaki şeyleri unutun. Siz bize ne istediğinizi anlatın. Nedir hayaliniz? Uçun!’ diyoruz ve bu şekilde müşterinin beklentisini anlamaya çalışıyoruz. Bize verilen bilgiler ışığında oluşturduğumuz plan, malzeme dokümanları, görünüşler ve kesitlerle beraber yavaş yavaş mekân şekillenmeye başlıyor. En son aşama olarak da biz müşteriye tamamen bitmiş haldeki projeyi şeffaf ve gerçekçi bir yaklaşımla gösteriyoruz, bittikten sonra projeye göre gerçeği çok daha iyi oluyor. İşin içinde sürprizi sevmiyoruz. Her zaman müşterilerle beraber projeyi yürütüyoruz ve birlikte çalışırken proje üzerinde tüm detayları belirliyoruz. Biz performansımıza güveniyoruz, müşteriye zor sorular soruyoruz, bu soruların cevabı projenin seyrinde etkili oluyor. Proje, müşteri tarafından onaylandığında uygulama süreci daha hızlı ilerliyor, çok da fazla müşteri ile ilişkimiz kalmıyor. Bütün malzemeler baştan seçilmiş oluyor.

Projelerinizde malzeme seçimleri konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz?

Müşteri malzeme ile ilgili pek yorumda bulunmuyor, müşterinin üzerinde durduğu konulardan ilki genelde bütçe oluyor. Tabii ki müşterilerimizin beğenilerini, sorduğumuz sorular ile öğreniyoruz. Ama işin gerçeğine bakıldığında müşteriye malzemeyi de biz öneriyoruz ve sunuyoruz. Doğal malzeme kullanmayı çok seviyor ve istiyoruz. Bizim için önemli olan şey, her projenin eşsiz olması ve bakıldığında her proje başka bir hikâye aslında. Bizde her projenin görseli, yaklaşımı, materyalleri ve mobilyaları farklıdır. Yaptığımız projelerde mobilyaların tasarımını da biz yapıyoruz ve durum böyle olunca da her projede bambaşka ortamlar vücut buluyor. Malzeme olarak tabii ki doğal malzemeleri kullanmayı tercih ediyoruz ama bazen bütçe nedeniyle farklı seçeneklere yönelmek durumunda kalabiliyoruz.

İŞİN İÇİNDE SÜRPRİZİ SEVMİYORUZ. HER ZAMAN MÜŞTERİLERLE BERABER PROJEYİ YÜRÜTÜYORUZ VE BİRLİKTE ÇALIŞIRKEN PROJE ÜZERİNDE TÜM DETAYLARI BELİRLİYORUZ.

Pandemi döneminde mimari ofislerin işlerinde azalma yaşandı. Siz bu süreci nasıl geçirdiniz?

Biz bu dönemde ağırlıklı olarak konut ve villa projelerine odaklandık, İzmir Urla tarafında projeler yaptık. Evden çalışma sistemi nedeniyle her şeyin odağında ev ağırlıklı oldu. Baktığınızda şu andaki büyük ve küçük ölçekli projelerimiz genelde konut üzerinden ilerliyor.

Portföyünüzde oldukça fazla ofis tasarımı projesi var. Ofis tasarımlarında son yıllarda hangi tasarım kriterleri ön plana çıkıyor?

Ofis tasarımları geçmişten günümüze ihtiyaçlar değiştikçe daha farklı bir noktaya geldi. Kuşak farlılıklarının aktif rol almasıyla birlikte ofis mekânlarının sunduğu imkânlar da büyük ölçüde değişti. Çalışanların rahat iletişim kurabilecekleri, kendilerini huzurlu ve konforlu hissedeceği, doğal malzeme ve dokuların sıcaklığı ile harmanlanmış mekânların çalışanların psikolojisine olumlu yönde katkı sağladığı kanıtlanmış bir gerçek. Doğal malzeme kullanımının, çok amaçlı çalışma alanlarının, lounge alanların, kullanılan renkler ile seçilen ürün ve aksesuarların, çalışanların motivasyonunu artırmada oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Farklı renk ve doğal dokuların bir arada kullanılmasıyla çalışanların farklı alternatifler ve yaratıcı fikirler üretmesi kolaylaşıyor. Doğal ışıktan maksimum düzeyde yararlanılarak gerçekleştirilen mimari çözümler ise daha ferah bir ofis ortamı yaratılmasında ve dolayısıyla üretkenliğin artırılmasında oldukça etkili. Ofislerde tasarım sürecini belirleyen en önemli faktör firmaların faaliyet konusundan ziyade organizasyon şemaları ve iç işleyiş düzenleri diyebilirim. Öte yandan ofisin işleyişi her ne şekilde olursa olsun tasarımlarımız aracılığı ile ofis kullanıcılarını daha yaratıcı ve daha aktif olmaları yönünde teşvik ediyoruz ve böylece ofis yaşamının da dinamik hale gelmesini hedefliyoruz.

PROJELERİMİZDE GÜN IŞIĞI KULLANIMINI MAKSİMUM DÜZEYDE TUTARAK ENERJİ TÜKETİMİNE KATKI SAĞLAMAK ANA HEDEFLERİMİZDEN BİRİDİR.

Projelerinizde enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konularında dikkat ettiğiniz uygulamalar nelerdir?

Enerji verimliliğini artıracak unsurları çoğaltmak tasarımla başlıyor. Binada doğru malzeme seçimi, sızdırmazlık, bina kabuğunun cephe, çatı ve temel dahil ısı ve su için yalıtılması, amacına uygun cam, doğrama ile doğru ısıtma, soğutma sistemlerinin seçilmesi, verimli cihazlar kullanılması enerji verimliliğini etkileyen unsurlar arasında geliyor. Aynı zamanda karbondioksit salınımının azaltılmasında da bu unsurlar çok büyük önem taşıyor. Projelerimizde gün ışığı kullanımını maksimum düzeyde tutarak enerji tüketimine katkı sağlamak ana hedeflerimizden biridir. Güneş enerjisi elektrik ve ısıtmada da yaygın bir şekilde kullanılır.

En çok kullanmayı sevdiğiniz malzeme nedir? Bu malzeme benim için vazgeçilmez diyeceğiniz bir malzeme var mı?

Hemen ahşap, cam ve mermer diyebilirim. Sevdiğim bir diğer malzeme de seramik.

Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Meslek seçiminin çok önemli olduğunu, bir insanın sevdiği mesleği yapmasının büyük bir şans olduğunu eklemek istiyorum. Sevdiğiniz işi yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız, biz üniversitelerde yaptığımız konuşmalarda gençlere bunu sürekli söylüyoruz ki meslek seçiminin önemi iyice anlaşılsın.