Sanal Bir Dünyayı Destekleyecek Fiziksel Mekanlar Tasarlamak
Bugün toplumun tüm yönleri, giderek daha fazla dijital hale geliyor. Birbirine bağlılığımız ve bilgi arama ve aktarma hızımız, teknolojinin yaşamlarımızı etkileyebileceği yeni yolları keşfetmeye bizi daha fazla alıştırdı. Son birkaç yılda, bitcoin, blockchain ve şimdi metaverse'nin yükselişi, mimarların ve tasarımcıların fiziksel ve sanal alan kavramını yeniden gözden geçirmelerine neden oldu. Ancak bunun ötesinde, metaverse ve web3'ün sunduğu teknolojik kaçışı desteklemek için tasarlanacak bir “arada” alan var. Bu sanal dünyalar her şeyin dijitalleştirilmesinin sınırındayken, mimarlar onları destekleyebilecek gerçek dünyadaki fiziksel alanların tasarımında büyük rol oynayacak.
Sanal E-Spor Arenaları
Fiziksel alanımızın dijital etkinlikleri nasıl destekleyebileceğine dair yeni fikirlerden biri, espor arenalarının doğuşuydu . Bu arenaların tasarımı, etkinliklere ev sahipliği yapmak için, geniş etkinlik alanlarına ihtiyaç yaratan hem profesyonel hem de amatör çevrimiçi sporların artan popülaritesinden geldi. Bu mekanlar, hayran ve oyuncu deneyiminin kusursuz olmasını sağlamak için, genellikle yüksek hızlı internet, ileri teknoloji yapıları, devasa görüntüleme sahneleri ve güçlü mekanik odalar ile donatılmıştır. Çoğu zaman, e-spor arenaları, büyük kutu perakende mağazaları ve konser salonları gibi COVID-19 salgını sırasında dönüştürülmüş binalardır. Bu durum, dijital dünyanın yükselişinin, hızla yeni bir tür fiziksel alana ihtiyaç yarattığını gösterir.
Geçen yılın sonlarında, Mark Zuckerberg, metaverse oluşturmaya yönelik ilk adımlardan birinin sanal alanları desteklemek için fiziksel alanlar yaratmak olacağını öne sürdü. Buradaki fikir, insanları metaverse için yapılmış cihazlarla tanıştıracak ve ona nasıl "girileceğini" gösterecek olan dünya çapında perakende mağazaları açmaktı. VR kulaklıkları, AR gözlükleri ve diğer ürünler aracılığıyla kullanıcılar, fiziksel bir dünyadan dijital bir dünyaya sorunsuz bir şekilde nasıl geçileceğini anlayabilirceklerdi.
Küresel Markalar ve Metaverse
Küresel markalar bile, halihazırda var olan tuğla-harç konumlarının yanında, kendilerini metaverseye entegre etmenin yollarını arıyorlar. Moda tasarımcıları, insanların gerçek hayatta satın alınabilecek kıyafetleri dijital olarak denemelerinin ve hatta tersi, metaverse avatarlarının sahip olabileceği ve giyebileceği kıyafetleri denemenin yollarını araştırıyor. Hatta gerçek dünyadaki şeylerin değerinin, sanal dünyadakinden önemli ölçüde farklı olabileceğini bilerek, belirli öğeleri yeniden değerlendirecek kadar ileri gittiler. Diğer perakendeciler ve restoranlar için de aynı şeyi yapma fırsatı var. Metaverse destekli teknolojiyi kullanarak, tüketicilerin ürünleri ve deneyimleri yeni bir şekilde keşfetmesini sağlayabilir. Bunu zaten sürükleyici tip deneyimlerde görüyoruz.
Dondurma Müzesi
Örneğin Amerika'daki Dondurma Müzesi, teknolojiyi günlük tatlılarla buluşturuyor. Bu şekilde, dünyanın dört bir yanındaki Instagram kullanıcılarının ana cazibe merkezi haline geliyor. Bu müze, ziyaretçileri fiziksel ortamı dijital ortama çevirmeye teşvik ediyor. Bunlar çok daha küçük ölçekte olsalar da teknolojinin gelişmek için nasıl fiziksel alana ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Esasen, metaversenin oluşturulması ve genişletilmesi, perakendeciler için büyük bir fırsat doğuruyor. Sanal dünyanın neler yapabileceğini göstermek adına bu sanal ortamda ürünlerin gösterilmesi, parekendecilere e-ticaret platformlarıyla rekabet etme fırsatları sağlamıştır. Bu durum, reklam yapmak, mal satmak ile eğlence ve teknoloji dünyasını harmanlamak için yeni yöntemler ve fırsatlarla birlikte gelir. Metaverse çevrimiçi yaşasa da, belki de zamanla fiziksel dünyada mağazalarla ve tüketicileri heyecanlandırabilecek diğer gerçek dünya altyapısıyla beraber çalışır.