“Soho projesiyle iç konfor, huzur ve güçlülük ifade eden kimlikli bir mimari yaratmak istedik.”
Mutlu ÇİLİNGİROĞLU
Biz, hükümetlerin mimarları ve yatırımcıları daha sürdürülebilir bir yapıyla çalışmaya zorlama yükümlülüğü olduğuna inanıyoruz. Biliyoruz ki kar amacı her zaman uzun süreli yatırımlardan yana olmadığından, şehir hayatı dar görüşlü değerler tarafından inşa ediliyor.
Öncelikle sürdürülebilir mimari konusunda görüşlerinizi almak isteriz...
Son zamanlarda ekolojik yapı, sürdürülebilir mimari gibi kavramlar en çok konuşulan konuların en başında geliyor. Tabi bu kavramlar, toplumun gelişmesi, düşünce sisteminin gelişmesi gibi insanların geleceğe yönelik daha pozitif üretkenlik içinde olma çabalarının sonucunda çıkan kavramlar. Aslında bu gelişmeden herkes sorumlu ve herkesin elinden geldiği kadar bilinçaltına yerleşmesi gereken bir çalışma ve tavır şekli.
Yoksa bu bina ekolojiktir, diğer binaya altın verelim şeklindeki bir yaklaşım pazarlama tekniğinden öte bir şey değildir. Her mimarın ve mal sahibinin böyle bir sorumluluğu var ama asıl mal sahibinin buna destek vermesi lazım çünkü neticede yatırımla ilgili önemli bir maddiyat bölümü var. Mimar fikren sunar ve talep eder ama; neticede yatırımı yapan kişinin bunu da benimseyip o ön yatırıma destek olması lazım ki ileriye dönük artı değere ulaşılabilsin...
Her şey yavaş yavaş öğreniliyor, daha ilk günden sürdürülebilir mimarinin tüm elemanlarını yerine getirmenin Türkiye’ de pek imkanı yok. Bir malın menşeini doğduğu güne kadar takip edip bulmak, zamanın zaten hoyratça kullanıldığı bir ülkede bütün buna zaman ayırmak ve o bilgileri toplamak çok kolay olmuyor. Onun için çabanın içinde olmak güzel... Her yaptığımız bir öncekinden daha aşamalıysa ki bence Türkiye’nin en önemli sorunu bu; en iyiyi yapmayalım, yaptıklarımızın hepsi iyi olsun yeter...
Soho projesinin tasarım öncesi planlama sürecinde nasıl bir yol izlediniz? Projenin tasarım kriterlerinden bahsedebilir misiniz?
Soyak’la daha önce de birlikte yaptığımız projelerimiz oldu ve burada önemli olan başlangıçta öngördüğümüz yapıyı yüzde 95 yakalıyor olmamız. Soho projesinin tasarımında da böyle ilerledi. Projenin tasarımı bölgenin imar koşullarına bağlı olarak, binanın oturumu, kontur ve yükseklikleri tanımlanmış bir kütle formu içinde ve işverenin talepleri doğrultusunda gerçekleştirildi. Daha önce de olduğu gibi bu projede de mimar – işveren ilişkisinde doyurucu bir çalışma ve saygı içeren bir işbirliği sağladık. Mal sahibinin mimarla çalışırken ona güvenmesi, onu sevmesi lazım. Erkut Bey olsun Emre Bey olsun birbirini seven insanlarız dolayısıyla haftada üç gün basit bir konu da olsa görüşüp etüd süresini birlikte yürütebildik. Tabi bu etüd süresi iki türlü ilerledi; bir mimari olarak yapıyı ayağa kaldırmak ve konsepti ortaya koymak, bir de ne amaçla yapılıyor, o rantın gerçekleşmesi için taleplere cevap verebilmek artı o taleplere cevap verebilmek için de bu kalitede bir yapıyı yapabilmek.
Soyak Soho projesiyle iç konfor, huzur ve güçlülük ifade eden kimlikli bir mimari yaratmak istedik. Projenin zemin üzerindeki yedi katını konut, zemin kat ve altındaki iki katını da büro alanı olarak tasarladık. Her bir konut katında altı adet 2+1 ve beş adet de 1+1 olmak üzere toplam 11 adet daire yer alıyor. En üst kattaki daireleri çatıdaki ilave yatak odalarıyla dublekse dönüştürdük. Ayrıca kullanıcılara farklı alternatif iç mimari seçenekler sunduk, böylece kullanıcıların bireysel ve diğerlerinden farklılaşabilen yaşam alanları elde etmelerine imkan tanıdık.
Ayrıca binanın içinde olduğu gibi dışında da, zaman içinde klasik etkisini kaybetmeyecek, sıcak ve şehirli bir bina olma duygusunu taşıyacak malzeme seçimleri yaptık. Mesela ahşap ve traverteni en doğal halleriyle ve modern bir yorumla yan yana getirdik, böylece sade, yalın ve zamansız bir sonuç elde edebildik.
Soyak Soho projesi LEED Gold sertifikasına sahip oldu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Söylediğim gibi böyle bir kriter veya amaç birincil değildi, zaten bir yapıda bu nitelikleri sağlamaya çalışmak her mimarın gizli bir görevi. Soho’nun yapılışında hem mal sahibi olarak Soyak hem de Soyak Genel Müdürü Emre Çamlıbel, bu konuya kendini adamış bir kişi, dolayısıyla projenin başından itibaren o sorulara doğru cevap verebilen bir bina ortaya çıktı. Böylece sertifika almaya da hak kazandı. Zaten böyle olmalı, her sorumlu kişi oraya varacak üretkenlikte ve sorumlulukta hissederse kendini, hiç kimse yorulmadan bu sonuca varılır.
Yıllar sonra bile ‘Soho’ denince aklınıza gelecek ilk şey ne olur sizce?
Elbette Soyak, Erkut Bey ve beraber çalıştığım arkadaşlarım, bir de bu vesiyeyle tanıştığım Tanju Bey gelecek...
Son olarak okuyucularımıza bir mesaj vermenizi istesek ve sizce başarının sırrı nedir diye sorsak?
Düzgün, tüm insanlarla ilgili taleplere saygılı, iyi ürünler vermeye çalışmak bence başarının birinci anahtarı.