Türkiye İMSAD'dan Dünya Çevre Günü Açıklaması
Çevre sorunları, günümüzde dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri haline geldi. İklim değişikliği, hava kirliliği, su kaynaklarının tükenmesi ve biyoçeşitlilik kaybı gibi sorunlar, gezegenimizin sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor. Bu kapsamda binalarda enerji verimliliğini artırıp, enerji ithalatını ve sera gazı salımını azaltarak, ekonomiye ve çevreye büyük katkılar sağlanabileceğini belirten Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada; “Gelecek nesiller için sürdürülebilir yapılara ve çevre dostu inovatif malzemeler geliştirmeye öncelik vermeliyiz.” dedi.
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün çevresel sürdürülebilirlik konusunda bir kez daha birlikte düşünmek ve harekete geçmek için bir fırsat sunduğunu söyleyen Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Biz Türkiye İMSAD olarak çevre dostu malzemelerin kullanımını teşvik ediyor, enerji verimliliğini artırmak için yenilikçi çözümler geliştiriyor ve atık yönetimi süreçlerini iyileştirmeye çalışıyoruz. Bunun yanı sıra sektörümüzdeki diğer paydaşlarla iş birliği yaparak, çevre dostu uygulamaların yaygınlaşması için çabalıyoruz. Ancak, çevre sürdürülebilirliği sadece bizim sektörümüzün sorumluluğunda değil. Toplumun tüm kesiminin, bireylerin ve kurumların çevreye duyarlı hareket etmesi, doğal kaynakları verimli bir şekilde kullanması ve atıkları azaltması gerekiyor. Küçük adımlarla başlayarak, hep birlikte büyük bir fark yaratabiliriz.” açıklamasını yaptı.
“İklim değişikliği ile mücadeleyi dünyamızın geleceği için bir kenara bırakamayız”
Küresel enerji arz dengesinde yaşanan gelişmelerin her geçen gün artan enerji ihtiyacımız için yenilenebilir kaynaklara daha hızlı yönelmemize işaret ettiğini ifade eden Tayfun Küçükoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürdürülebilir bir yaşam için yapılması gerekenleri, iklim değişikliği ile mücadeleyi dünyamızın geleceği için bir kenara bırakmamız mümkün değil. Geçtiğimiz yıllarda altını çizdiğimiz ‘gelecekte enerji verimli, sürdürülebilir binalar ülkelerin önemli gündemi olacak’ yönündeki tespitimizin bugün karşılığını bulduğunu görüyoruz. Yaklaşık yüzde 70’ini ithal yollardan elde ettiğimiz toplam enerjimizin yaklaşık yüzde 31 gibi büyük bir kısmı binalarda kullanılıyor. Küresel sera gazı emisyon kaynaklarının yüzde 75’i enerji eldesi, sanayi, ulaşım, ısıtma-soğutma ve binalar nedeniyle oluşuyor. Binalarda enerji verimliliğini artırıp, enerji ithalatını ve sera gazı salımını azaltarak, ekonomiye ve çevreye büyük katkılar sağlayabiliriz.”
“Dünyada sürdürülebilir malzemelerin kullanımına yönelik talep artıyor ”
Kaynakların akılcı ve etkin kullanılmasının giderek daha fazla önem kazandığını vurgulayan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Dünyada sadece son 30 yılda ormanların 5'te 1'i yok oldu. Çevreyi korumaya yönelik tedbirler, ekolojik dengeyi koruyarak sürdürülebilir bir gelecek inşa etmemizde önemli rol oynuyor. Dünyada yeşil bina ve sürdürülebilir malzemelerin kullanımına yönelik talep artarken, inşaat malzemesi sanayisinin sorumluluğu da artıyor. Sürdürülebilir yapılara odaklanmalı, bunun için de çevre dostu inovatif malzemeler geliştirmeye öncelik vermeliyiz.” dedi.
AB Yeşil Mutabakat'a uyum sürecinin devam ettiğini hatırlatan Tayfun Küçükoğlu, “Türkiye’yi üretim üssü olarak düşünürsek, bizim gibi enerji yoğun sektörlerin ağırlıklı olduğu bir ülkede Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Vergisi konusunda gerekli dönüşümü sağlamamız ve bu süreci iyi yönetmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Uzun vadeli stratejiyle hareket etmeliyiz”
İnşaat yapımı sırasında ortaya çıkan molozların geri dönüşümünün sağlanması gerektiğine de dikkat çeken Tayfun Küçükoğlu, “Bugün bazı bölgelerimizde döküm alanları artık ‘hafriyat dağı’na dönüşmüş durumda. Özellikle kentsel dönüşüm sürecinde moloz yönetimi ve geri dönüşümle ilgili noktaların çözülerek hem görüntü olarak hem de çevreye olan zararları bakımından etkileri en aza indirgenmeli. Bu alanlarda gelişmemiz gerekiyor. Gelecek nesillere daha temiz ve sağlıklı bir dünya bırakmak adına uzun vadeli stratejiyle hareket etmeliyiz.” değerlendirmesini yaptı.