Türkiye “Su Fakiri” Ülkeler Arasına Girebilir
Türkiye’yi yakın gelecekte bekleyen su sorunu ile ilgili hazırlanan “Tarımda Su Kullanımı ve Kaynakların Verimliliği Raporu” yayımlandı. Ulusal ve uluslararası ödüllü Türkiye’nin en büyük dijital tarım uygulaması İmeceMobil, Kibele Projekt ve Softtech Ventures’ın katkılarıyla hazırlanan rapora göre, 2025 yılında kişi başına yaklaşık 4 bin 800 metreküp su miktarı düşeceği tahmin ediliyor. Raporda; su tasarrufunda tarım arazilerini sulamanın kritik öneme sahip olduğu aktarılırken, tarım arazilerinde su tasarrufu yapılmazsa, Türkiye “su fakiri” ülkeler arasına gireceği de belirtiliyor.
Kibele Projekt ve Softtech Ventures’in yatırımcısı olduğu İmeceMobil’in katkılarıyla hazırlanan, Türkiye’deki su sorununa dair çarpıcı verilerin bulunduğu Tarımda Su Kullanımı ve Kaynakların Verimliliği Raporu’nu yayımladı. Raporda yer alan bilgilere göre; dünyada kişi başına düşen su miktarı 1950 yılında 16 bin 800 metreküp iken, dünya nüfusunun yaklaşık 8 milyar olmasının beklendiği 2025 yılında ise kişi başına yaklaşık 4 bin 800 metreküp düşeceği tahmin ediliyor.
2025 yılında su tüketimi tarımda yüzde 17 artacak
Rapordaki verilere ilişkin değerlendirmelerde bulunan İmeceMobil kurucu ortaklarından Göker Kuzucu, su tüketiminin 2025 yılında tarımda yüzde 17, sanayide yüzde 20 ve evsel tüketimde yüzde 70 daha artacağını belirten Kuzucu; “Türkiye’de tıpkı dünyada olduğu gibi sektörel kullanım bazında tarımın lider konumunda bulunuyor. Tatlı suyun yüzde 73’ü tarımda, yüzde 16’sı endüstride yüzde 11’i de evsel kullanımda tüketiliyor. Türkiye; eğer yeterli tasarruf sağlanmazsa yakın zamanda ‘su fakiri ülke’ statüsüne düşecek” dedi.
İmeceMobil diğer kurucu ortağı Murat Civelek de değerlendirmesinde; “Tarımda basınçlı su sistemlerinin kullanımı, akıllı tarım uygulamaları ve benzeri tedbirlerle su kullanımının verimli hale getirilmesinin yakın zamanın en önemli konularından biri olduğuna dikkat çektiğimiz araştırmamızda, bu konuda uygulanabilecek çözümlerin araştırılması ve süreçlerin gözden geçirilmesini hedefliyoruz. Araştırma, Türkiye sınırları içerisinde 120 bin kullanıcıya sahip olan İmeceMobil’in platformu üzerinden rastgele seçim modeli yoluyla bin 100 kişiye uygulandı. Sonuçların derlenmesi ve ulaşılan sonuçlar üzerinden seçilen üreticiler ile irtibata geçilerek bire bir görüşmeler ile raporun sonucuna varıldı’’ dedi.
Çiftçilerin yüzde 62’si damla sulama için finansmanı olmadığını söylüyor
Araştırmada sorulan “Yaşadığınız bölge tarımsal kuraklıktan ne ölçüde etkileniyor?” sorusuna katılımcıların yüzde 36.8’i “ciddi verim kaybına neden oluyor” cevabını verdi. Yüzde 34.9’u “artık bu konuda ciddi desteğe ihtiyacımız var” cevabı verirken, yüzde 16.5 ise; “yüzde 25’in altında verim kaybına yol açıyor” dedi. Yüzde 11.8’lik bir kısım ise “herhangi bir etkisini görmüyorum” cevabını verdi. Ayrıca, damla sulama kullanmayan çiftçilerin yüzde 62.1’i finansmanı olmadığını yüzde 32.3’ü imkanlarının yeterli olduğunu ve yüzde 5.6’sı sulama teknolojilerine güvenmediğini belirtti.
Çiftçilerin yüzde 16’sı İmeceMobil’den sulama danışmanlığı alıyor
Sulamanın bitki sağlığı açısından kritik bir öneme sahip olmasına rağmen çiftçiler bu konuda danışmanlık almıyor. Danışmanlık almayan çiftçilerin yüzde 49.1’i tecrübesi olduğunu, yüzde 25.5’i ise gerek görmediğini belirtiyor. Çiftçilerden yüzde 16.3’ü İmeceMobil ile çalışırken, yüzde 14.1’i ise ziraat mühendisi ile çalıştığını söylüyor.
Araştırma sonuçlarına çözüm yolu
Araştırmaya katılanlardan çarpıcı veriler elde edilirken, “Genelde ülkemizde su verimliliği nasıl arttırılır?” sorusuna teknik cevaplardan farklı olarak bambaşka bir çözüm yolu çıkarıldı. Çözüm yolu ile ilgili temelde; sulama miktarı ve zamanı konusunda teknolojik çözümlerin yaygınlaştırması gerektiği, sulamada akılcı su tarifesi uygulanarak su kullanıcılarının katılımı arttırılması ve yasal düzenlemelerin uygulanması sağlanması gerektiği, işletme ve bakım hizmetlerinin sıklığının arttırılmanın önemi, suyun tarlaya ulaştırılacağı hatları yer altına inşa ederek buharlaşma ve diğer kayıpların en aza indirilmesinin tarlaları için kritik düzeye öneme sahip olduğu belirtildi. Damla sulama gibi basınçlı sulama sistemlerinin kullanımı yaygınlaştırılması gerektiği, su dağıtım planlaması ve sulamanın sağlanmasının gerekliliği, sulama konusuna yön veren kamu birimleri modern teknoloji konusunda eğitilmesi ve performansı en üst düzeye çıkarmak için sulama sistemlerinin hibe ve teşviklerle yaygınlaştırılması gerektiği de raporda vurgulandı. Ayrıca, ürünlerin ve diğer tarımsal planlamaların dikkatle takip edilerek suyun verimliliğinin kontrol edilmesi pek çok kaynağın ve uzmanın bulduğu teknik çözümleri oluşturuyor.
Damlama sulamanın ilk maliyeti çiftçiye yüksek geliyor
Damla sulama sistemlerinin ilk yatırım maliyetleri de çiftçilere yüksek geliyor. Yapılan araştırmalara göre, damla sulama hem sebep olduğu tasarruf hem de arttırdığı verim nedeniyle üreticiyi süreç içerisinde kâra geçirme potansiyeli oldukça yüksek bir sulama yöntemi olduğunu gösteriyor. Tarım planlama ve yüksek dikkat isteyen bir yatırım olduğu dikkate alınırsa, Türk çiftçisinin planlı üretime de teşvik edilmesi gerekiyor.
Yapay zekâ uygulamaları maliyetleri düşürüyor
Rapora göre, tarım-gıda konusundaki yapay zeka uygulamaları danışmanlık maliyetlerinin düşmesinde ve de süreçleri otomatize etmekte önemli bir rol oynuyor. Tarım sektöründe faaliyet gösteren pek çok kurum, bu çözümleri müşteri portföylerine sunmaya başladılar. Bu yolla danışmanlık maliyetleri daha makul seviyelere geliyor.
Tarımda insanın önemi unutulmamalı
Hazırlanan raporun sonucunda elde edilen verilerin ışığında en büyük çıkarım; tarımdaki insanın önemsendiği ve onun ihtiyaçlarına değer vererek tasarlanmayan hiçbir çözüm önerisi günün sonunda tarımda kullanılan suyu verimli kullanmayı sağlamayacak. Doğa ile dost, su tasarrufu gerçekleştirebilen tarımsal üretimin tek yolu, insan faktörüne yapılacak yatırımdır. Bu çıkarımdan asla tarımsal sulamadaki kamusal yatırımlar, sulama sistemlerin geliştirilmesi ve diğer teknik buluşlar önemsiz olduğu sonucuna varılmaması gerekiyor. Fakat insanların sorunlarını anlayarak onlarla birlikte bütün bunları tasarlamak ve uygulamak sorunu çözecek en iyi yol olduğu belirtiliyor.