​Türkiye Yeşil Sağlık Tesislerinde İlk Adımlarını Atıyor

Emre Ilıcalı
Altensis Kurucu Ortağı

Sağlık Bakanlığı’nın 200 yatak ve üzeri yeni hastanelerde LEED sertifikası zorunluluğunu getirdiği 2013 yılından bu yana yeşil sağlık tesisleri konusunda önemli adımlar atıldı. 4 büyük sağlık tesisinin çevre dostu kriterleri konusunda gelişme sağlanırken, bunlardan bazıları dünyadaki en büyük yeşil hastane örnekleri arasına girdi. Bu adımlar memnuniyet verici ama yeterli değil. Çünkü Türkiye’de 355’i özel olmak üzere bin 191 hastane bulunuyor.

Ülkemizde Sağlık Bakanlığı 2013 yılında 200 yatak ve üzeri yeni hastanelerde LEED Sertifikası alınmasını zorunlu hale getirdi. Bu kamu alanında bu konuda atılan en somut adımlardan birisi oldu ve ilk kez bir kamu kurumu istenilen hedefi net bir biçimde ortaya koydu. Söz konusu zorunluluktan sonra Türkiye’nin yeşil sağlık tesisleri konusunda ilk adımlarını attığını mutlulukla görüyoruz. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göztepe Hastanesi ve Acıbadem Üniversitesi Altunizade Hastaneleri’nin yeşil sertifika yolculuğu başladı.

Burada Bakanlığın LEED sertifikasını seçme sebebinin, şu anda yalnızca LEED sertifikalarında sağlık yapılarına özel bir uluslararası sistemin bulunması olduğunu belirtmeliyiz. Tüm bunlarda amaç, yapılacak hastane binalarının, etkinliği tartışılan birkaç basit uygulama ile yeşil bir bina olduğunu iddia etmesinden ziyade, tam anlamıyla uluslararası denetlenen bir sistemin bütün öğelerini uygulayarak yeşil bina ve yeşil hastane olmanın tüm gerekliliklerini ortaya koymalarıdır.

Hastanelerin Yeşil Olması Neden Önemli?

ABD Çevre Koruma Vakfı verilerine göre sağlık yapıları, gıda sektöründen sonra ikinci en yüksek enerji yoğun ticari bina tipidir, normal ticari binalara oranla iki kat daha fazla enerji tüketirken, bina kaynaklı karbon salımlarının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturmaktadır.

Ayrıca 7 gün 24 saat faaliyet halinde olan bu binalar insan dolaşımının yoğun olması, insan sağlığı, konforu gibi konuların aşırı hassas olması gibi özellikleriyle yeşil bina konseptine ait öğelerin tamamıyla ciddi anlamda ilişkili değerlendirilmelidir. Hastanelerin çevresel etkileri konusunda başta ABD olmak üzere Batı Avrupa ülkelerinde ciddi adımlar atılmış, yeni yasa ve yönetmelikler yürürlüğe girmiştir.

ABD Çevre Koruma Vakfı verilerine göre sağlık yapıları, gıda sektöründen sonra ikinci en yüksek enerji yoğun ticari bina tipidir.

LEED Kategorisi Yeni Ama Çok Popüler

Uluslararası Yeşil Bina sertifika sistemlerinden LEED, bu konuda ayrı bir kategori açmış ve LEED for Healthcare 2010’da uygulanmaya başlanmıştır. Sertifikalar açısından yeni bir konu olmasına rağmen, hemen popüler oldu çünkü bütün dünyada uygulanabilecek ölçütleri içeriyor ve uluslararası başvuruları kabul ediyor. Özellikle binaların enerji verimliliği, insan sağlığı ve konforu, mimari tercihlerin çevreye, kullanıma ve işletmeye etkileri anlamında birçok yeni ve değişik ölçütleri var. LEED for Healthcare şu anda yalnızca yeni projeler için geçerli. Mevcut binalar için LEED Existing Building sertifika sistemi kullanılabiliyor.

Yazının başında da belirttiğimiz gibi aradan geçen 3 yıl içinde 3-4 önemli hastanede çevre dostu süreç başladı. Biz de Altensis olarak özellikle İstanbul’daki büyük öneme sahip Eğitim ve Araştırma hastanelerinin dönüşüm projelerinde LEED HC sertifikası alınması konusunda danışmanlık ve mühendislik hizmeti veriyoruz.

Türkiye’deki yeşil sağlık tesislerine ilişkin bu örnekleri incelediğimizde, örneğin Kartal hastanesi, dünyada bu büyüklükte çok az yeşil hastane var; olanlar da genellikle özel girişimler. Sadece bu açıdan bile dünyadaki ilklerden. Ancak bunun ötesinde; konfor, iç mekan, yaşam kalitesi, ekipman, kaynak kullanımı gibi konularda bir devlet hastanesinden beklenen standartların çok üstüne çıkarak, hem hastaları hem de çevreyi ilgilendiren pek çok uygulama ilk kez bu projelerde hayata geçiriliyor.

Birkaç sene içinde atılmış olan bu adımlar memnuniyet verici ama yeterli mi? Yeterli değil. Çünkü Türkiye’de hala 355’i özel olmak üzere bin 191 hastane bulunuyor.

3 Hastanenin Yenilenme Sürecinde Aktif Rol Aldık

Altensis olarak ilk etapta İstanbul’da yenilenen üç hastane; Kartal, Okmeydanı ve Göztepe için tasarım süreci çalışmalarımızı yaptık . Ayrıca Projelerin sahibi durumunda bulunan İstanbul Planlama Koordinasyon Birimi (İPKB), yeşil bina anlayışını tüm projelerine taşımak niyetindedir. Bahsi geçen üç hastanede de ALTIN Seviyesinde LEED Sertifikası alınması hedeflenmektedir. Öncelikle tasarımda LEED’in gereklilikleri sağlanmasına gayret gösterdik. Enerji ve su verimli binalar olarak tasarlanmasının ötesinde hastane binalarına özel sağlıkla ilgili birçok kriter var. Gün ışığı alınması, taze havanın standartlar üzerinde verilmesi, sağlığa zarar vermeyen yapı kimyasalları kullanılması, yeşil dinlenme alanları tahsis edilmesi gibi özellikleri sayesinde hastaların iyileşme sürelerinin de azaltılması hedefleniyor. Ayrıca yağmur suyu yönetimi, peyzaj ve ulaşım planlaması uygulamaları sayesinde bu binalar hem doğayla barışık hem de şehir altyapısına ek yük getirmeyecek şekilde tasarlandı.

Bu hastanelerin hepsi benzer ölçeğe ve yapıya sahip ve ortak noktaları çok fazla. Hepsi lokasyon olarak merkezi, sosyal donatılara yakın ve toplu taşıma olanaklarıyla kolaylıkla erişilebilen noktalarda yer alıyor. Bu da yeşil bina ölçütleri açısından oldukça avantajlı bir durum. Aynı şekilde binaların yenileniyor olması, yeşil bina sistemleri kapsamında istenilen uygulamaların adapte edilebilmesine olanak sağlıyor. Projenin yürütücüsü olan İstanbul Planlama Koordinasyon Birimi yeşil bina konusuna çok önem veriyor.. LEED sertifikası alınmasına karar verilen günden beri yeşil bina hedefinin önemini ve yapılması gerekenleri proje paydaşlarına vurguluyorlar. Bu vesileyle Başta IPKB Direktörü Sn. Kazım Gökhan Elgin olmak üzere tüm ekibe teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Ayrıca bu projenin LEED sertifikası almasının uluslararası finansman desteği konusunda da kolaylık sağladığını düşünüyoruz.

Bu Projelerden bir tanesi olan ve Altensis olarak hem tasarım hem de inşaat süreçlerinin LEED hizmetlerini verdiğimiz Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi kapsamında, yapılan uygulamalardan bazıları şöyledir:

• Bina arazisinde, inşaat esnasında ve sonrasında doğal yaşamın korunmasına ve yeşil alanların tasarımına azami ölçüde dikkat edilmiştir. Bitkilendirme çalışmaları esnasında, yerel ve adapte olmuş bitkiler seçilerek, su tüketiminin ve kimyasal gübre kullanımının en aza indirgenmesi hedeflenmektedir.

• Yapılaşmanın altyapıya ve özelikle yağmur suyu şebekesine getireceği yükün en az indirgenmesi için sert zeminlerin oranı düşük tutulmuş, mümkün olduğunca geçirgen yüzeyler kullanılmıştır.

• Binalarda çeşitli noktalarda bisiklet park yerleri belirlenerek, alternatif ulaşım yöntemleri desteklenmektedir. Ayrıca binada elektrikli araçlar ve düşük emisyonlu araçlar için özel park yerleri ayrılacaktır. Bu uygulama diğerlerine oranla çevreye daha az zararlı bu araçların kullanılmasını teşvik etmeye yöneliktir.

• Binanın lokasyonu ve toplu taşıma sistemi ile entegrasyonu sağlanarak, bireysel araç kullanımına olan ihtiyaç en aza indirilmeye çalışılmıştır.

• Bina kapsamında kullanılacak su armatürleri ve vitrifiyelerde konfor ve estetik kadar, su verimliliği özelliği de aranmış, bu seçimlerde EPA (Environmental Protection Agency) standartları göz önünde bulundurulmuştur. Bu tercihler sonucunda binada standart binalara oranla % 30 civarında su verimliliği sağlanmıştır.

• Binadaki enerji harcayan tüm sistemlerin, LEED tarafından belirtilen devreye alma ve kabul prosedürlerine uygun olarak denetlenmesi için prosedürler ve planlar oluşturulmuştur. Böylelikle proje kapsamındaki binalarda ileride çıkabilecek olası sorunların azaltılmasına yönelik adımlar atılmıştır. Gerek montaj gerek kullanım esnasında hedeflenen performans kriterlerine uygun olarak çalıştıklarının denetlenmesi hedeflenmektedir.Sağlanacak bu kapsamlı commissioning prosedürü sayesinde binanın yoğun işletme koşullarında daha verimli çalışması ve bakım/onarım maliyetlerinin en aza indirgenmesi hedeflenmektedir.

Sağlık yapıları normal ticari binalara oranla iki kat daha fazla enerji tüketirken, bina kaynaklı karbon salımlarının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturmaktadır.

• Bina da kurulacak olan TRİGEN sistemi kapsamında binada sıcak su üretilirken, yanma sırasında çıkan atık ısıdan yararlanılarak elektrik üretilecek, bu sayede ciddi anlamda bir verimlilik artışı hedeflenecektir. Buna ek olarak Bina kapsamında kullanılan aydınlatma ve mekanik sistemlerde enerji verimliliği ön planda tutulmuştur. Amerikan enerji verimliliği standardı (ASHRAE 90.1) na uygun olarak tasarlanmış sistemlerin enerji sarfiyatları, yapılacak bilgisayarlı enerji modellemesi sonucunda değerlendirilmiştir. Binada Türkiye’deki benzer standart binalara oranla Bu sayede olası verimsizlikler ve aşırı tüketime yol açacak durumlar anında tespit edilmiş, gerekli önlemler alınarak binanın enerji verimli bir şekilde tasarlanması sonucunda genel operasyonel maliyetlerinin azaltılması,ve de karbon emisyonlarının azaltılması hedeflenmiştir.

• Binada her türlü sistemin enerji sarfiyatları enerji analizörleri ve bina otomasyon sistemi vasıtasıyla gözlemlenecektir. Bu sayede enerji verimliliği hedeflerinin ne ölçüde yakalandığı anında analiz edilebilecektir.

• Proje kapsamında soğutma sistemlerinde çevre dostu soğutucu akışkanlar tercih edilecektir.

• İnşaat esnasında oluşacak atıkların geri dönüşümü ile ilgili kapsamlı bir Atık yönetim planı hazırlanarak atıkların % 75 i geri dönüştürülmüştür. Ayrıca bina kullanımında oluşacak geri dönüştürülebilir atıkların toplanması için yeterli alanlar ayrılarak binanın katı atık miktarı en aza indirilecektir.

• Binalarda inşaat esnasında iç mekanlarda kullanılacak yapı kimyasalları, (boya,astar,macun v.s.) içeriğindeki VOC ( uçucu organik zararlı bileşik) oranları uluslar arası standartlara uygun olarak tercih edilmiştir. Bu sayede binalarda çalışanların sağlığı ve konforuna azami önem verilmektedir.

• Binada kullanılan elektrik kabloları, çeşitli borular ve boyaların içeriğindeki kurşun ve cadmiyum gibi zararlı metallerin oranları uluslararası standartlara göre sınırlandırılmıştır.

• Binada kullanılan aydınlatma sistemlerinde kullanılacak lamba tiplerinin civa içeriklerine göre sınıflandırılması sağlanmış, uluslararası limitlere uygun olarak seçilmesi öngörülmüştür.

• Binada kullanılan ısıtma sistemi ve motorlarda, NOx ve Karbonmonoksit oranları uluslararası

• Bina kullanıcılarının iç yaşam konforu ön planda bulundurulmuştur.. Binalarda havalandırma stratejileri Amerikan ASHRAE standardlarına uygun olarak belirlenmiştir. Ayrıca iç mekan termal konfor tasarımı ASHRAE 55 standardına uygun olarak yapılmıştır. İklimlendirme ve aydınlatma sistemlerinde bireysel kontrole önem verilerek hem enerji tasarrufu hem de iç yaşam kalitesinin arttırılması hedeflenmiştir.

• Binaların tasarımında günışığından en üst düzeyde faydalanılması esas alınmıştır. Bu sayede hem aydınlatmaya harcanan enerjinin azaltılması, hem de gün ışığının iç mekanlarda hastaların ve bina çalışanlarının üzerindeki olumlu etkilerinin kullanılması hedeflenmektedir. Ayrıca bina cephe tasarımı yapılırken çalışanların ve yaşayanların dış mekanları oturdukları yerde rahatlıkla görebilmeleri hedeflenmektedir.

Sonuç olarak, hastaneler gibi sürekli aktif olarak kullanılan, enerji,su gibi kaynakları yüksek oranda tüketen, ve de kullanıcı sağlığı ve konforunun en üst derecede önemli olduğu bina tiplerinde, tasarımında ve inşaatında uluslararası yeşil hastane kriterlerine uyum sağlanarak çok ciddi ekonomik, sosyal ve çevresel faydalar elde edilebilir. Bunlar zaten Sürdürülebilirlik kavramının üç sacayağını oluşturmaktadır. Standart binalara göre yüksek oranlarda enerji, su ve hammadde tasarrufu sağlayacaktır. Ayrıca insan sağlığı ve konforuna yönelik tasarımda ve inşaatta yapılan yenilikçi uygulamalarla daha yaşanabilir ve sağlıklı bir ortam sağlayacaktır.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)