‘Vardiya’ İçin 100 Mimarlık Öğrencisi Aranıyor
16. Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu’na seçilen projesi ‘Vardiya’ için tüm dünyadan mimarlık öğrencilerine açık çağrı yapan mimar Kerem Piker, “Aslında klasik sergi anlayışını kırmamızın sebebi bu işin olabildiğince fazla insana ulaşması ve bienalin elitist bir sergi olmasından ziyada bir öğrenme alanına dönüşmesi” diyor.
6 Mayıs-25 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu, bu yıl sıra dışı bir sergiye ev sahipliği yapacak. Türkiye Pavyonu için seçilen Kerem Piker’in projesi ‘Vardiya’, klasik anlamda bir sergi olmayacak. Zira ‘Vardiya’, tüm dünyadan mimarlık öğrencilerinin katılımıyla zaman içerisinde şekillenecek ve bienalin sonunda son şeklini alacak. Bienal süresince haftada bir değişecek vardiyalarda yaklaşık 10 öğrenci yer alacak ve çeşitli atölyelere katılarak bienalin bu yılki teması ‘Freespace/Serbestmekân’ çerçevesinde proje üretecek.
2001 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun olan, 2010 yılında Chicago Atheneum tarafından ‘Avrupa’daki 40 yaş altındaki en iyi 40 mimar’dan biri olarak gösterilen Kerem Piker, ‘Vardiya’nın çıkış noktasının ‘Bienal ne için var?’ sorusu olduğunu vurguluyor: “Aslında klasik sergi anlayışını kırmamızın sebebi bu işin olabildiğince fazla insana ulaşması ve bienalin elitist bir sergi olmasından ziyade bir öğrenme alanına dönüşmesi. Bunun da yolu bence mimarlık öğrencileriyle bir araya gelmekten geçiyor. Sadece 100 öğrenciyi oraya götürmek olarak düşünmemek lazım. Onların etkileşime girdikleri kişiler, konuşmacılar, üretimlerini kendi medyalarıyla paylaşmaları derken bu halka çok genişliyor. Venedik Mimarlık Bienali’nin çıkış amacı ‘mimarlığın daha fazla kamusal bir alana taşınması, kamuyla daha fazla buluşması’ydı. Ama son dönemde çıkış iddiasından uzaklaştığı için yoğun eleştiriler alıyor. Bir tür elit etkinliği, imtiyazlı kesime hitap eden bir açılış etkinliği olmakla eleştiriliyor. Biz bu eleştirileri dikkate alarak ‘Bienal ne için var?’ sorusunu yeniden sorarak başladık. Bienalin en çok nüfuz etmesi gereken grup mimarlık öğrencileri...”
Schüco ve Vitra’nın sponsorluğunda hayata geçirilecek ‘Vardiya’ için tüm dünyadan mimarlık öğrencilerine açık çağrı yapıldı. Piker, 1 Şubat’a kadar sürecek başvurular için öğrencilerden iki şey istediklerini belirtiyor: “Birincisi portfolyoları. Mimarlık okullarında yaptıkları projelerden tutun yaptıkları gezilerde, katıldıkları etkinliklerde oluşturdukları bütün kişisel üretimlerinin içinde yer alacağı bir dosya hazırlamalarını istiyoruz. Bunları dijital olarak hazırlayacaklar ve bize internette belirli sitelere yükleyip linklerini gönderecekler. Bir de bu iş özelinde bir video hazırlamalarını istiyoruz. Bu kısa video, 30 ile 60 saniye arasında değişecek. Videoda Bienal’le ilgili bizim de önemsediğimiz üç sorudan birini ya da hepsini cevaplamalarını istiyoruz: ‘Bienal ne için var?’, ‘Bienal ne işe yarar?’, ‘Bienal kimin için var?’ Bu soruları içeren bir videoyu istedikleri teknikte, ister cep telefonuyla ister kendi yaratıcı üretim ortamlarında oluşturup bize gönderecekler. Dolayısıyla biz aslında hem bu kişileri tanımak hem de bu iş için ne ürettiklerini değerlendirmek istiyoruz. Sonrasında da onlarla mülakat yapacağız.
”Bir haftalık vardiyanın birinci günü Venedik’te bir keşif gezisi şeklinde olacak. Bütün atölyelerin bir şekilde Venedik’le bir ilişkisinin olması isteniyor. Bienal içinde bir etkileşim kurmak önemli olduğu için öğrencilere bienali gezecek zaman da bırakılacak. “Hatta bu geziler bir takım görevlendirmeler de içerebilir” diye anlatıyor Piker.
Açık çağrının uluslararası olmasının arkasında ise dünya mimarlık ortamın bir parçası olma gayreti var. Kendi kültürel farklılıklarını ortaya koyup enteresanlıklarını göz önüne sermenin eski bir anlayış olduğunu vurgulayan Piker, “Halbuki biz artık dünya kültürünün bir parçasıyız. Elbette burada da bir kültür var, burada da katacağımız şeyler var ama bütün gayret dünyadaki mimarlık kültürünün bir parçası olmak. Dolayısıyla Cansu Cürgen, Yelta Köm, Nizam Onur Sönmez, Yağız Söylev ve Erdem Tüzün’den oluşan yardımcı küratör ekibiyle birlikte bu fırsatı iyi değerlendirmeye çalışıyoruz.”
kaynak: hürriyet