Yüzen Yapılar Yükselen Deniz Seviyesi Krizlerinden Kurtulmak İçin En İyi Şansımız

Küresel ısınma şakaya gelmiyor. İklim değişikliğinin gerçeğe dönüşmesi ve deniz seviyelerinin sürekli yükselmesiyle birlikte, yüzen yapıların var olabilecek tek tür mimari olabileceği bir zaman gelebilir. Karadan suya geçiş yapmak zorunda kalacağız, ama umarım yakın zamanda olmaz. Mimarların bu görevi son derece ciddiye alması gerekiyor. Hayal edin, oteller, sinemalar, insan yapımı adalar ve hatta seralar dünyanın her yerindeki su kütlelerinde boş boş yüzerken görülebilecek.

Hepimiz kabul etmeliyiz ki, gerçek bir destek olmaksızın su üzerinde kusursuz bir şekilde yüzen bir yapı bize çekici geliyor. Aslında yüzen yapılar, hepimizde gizemli bir hava yaratıyor. Bu nedenle sizler için, bu gizemlerin sırrını çözebileceğiniz bir rehber hazırladık. BIG tarafından tasarlanan dünyanın ilk yüzen şehrinden, yüzen çiftliğe kadar 10 adet yüzen mimariyi inceledik. Çünkü bu yüzen yapılar, gelecekte yükselen deniz seviyeleriyle savaşmak için ihtiyacımız olan sürdürülebilir çözümlerdir!

1. Oceanix

Oceanix, BIG – Bjarke Ingel'in tasarım grubu tarafından, Güney Kore kıyılarında inşa edilmesi öngörülen iddialı bir yüzer yapı konseptidir. İlk olarak 2019'da ortaya çıkan Oceanix, şimdi BM-Habitat ve Busan Büyükşehir Belediyesi’nden inşaata başlamak için yeşil ışık aldı. Fütüristik, sürdürülebilir ve yüzen şehir, 5 kategorideki kasırgalara da dayanabilecek şekilde tasarlanıyor.

Yüzen şehirler 2 hektarlık, 300 nüfuslu mahallelerden oluşuyorlar. Ardından sualtı çiftçiliği ve seralar gibi sistemleri de içeren 1.650 kişilik köyleri oluşturmak için birbirine bağlanarak mümkün olduğunca kendi kendine yeterli hale getiriliyorlar. Yüzen şehir sakinleri, konutların yanı sıra; bir meydan, sanat enstalasyonları, pazar yerleri, spor kulüpleri, okullar ve daha fazlasını içeren birçok işleve sahip oluyor. Bunun yanında yüzen topluluklar, yüzen şehirler arasında gezinmek için şehir aralarına konan yolları dolaşabiliyor veya veya bir tekneye binebiliyorlar.

2. The Salmon Eye (Somon Gözü)

The Salmon Eye ismine birçok yönden sadıktır. Bu yüzen yapı, aslında bir duba ile balık gözünün, özellikle somon balığı gibi görünmek üzere tasarlanmış benzersiz bir eliptik üst yapının birleşimidir. Ancak bu şekil, ancak onu kuşbakışı bakıldığında ortaya çıkıyor. İronik olarak, burada bulunan yüzen sergiye yalnızca su ile ulaşılabilir.

Yüzen yapı The Salmon Eye’ın cephesi, pul gibi görünecek şekilde tasarlanmış 9.500 yüksek kaliteli paslanmaz çelik levhadan oluşur. Ayrıca, adaşı ile olan ilişkiyi daha da güçlendirmek adına, seçilen levhalar somon rengindedir. Bu malzeme, sergiye hangi açıdan bakarsanız bakın (fiyortun alt kısmı hariç), serginin göz alıcı olmasını sağlar.

3. Turtle Bay (Kaplumbağa Körfezi)

Turtle Bay yüzen yapısı, Tayland'ın Khao Tao Rezervuarı üzerindeki Hua Hin'de, sürdürülebilir tasarımı yerel yapı malzemeleriyle birleştiren ve otelin kendisini çevreleyen ekosistemi koruma taahhüdüne uygun bir eko-turist otelidir.Yaklaşık bir dönümlük araziyi kaplayan Turtle Bay, birbirine ahşap yürüyüş yollarıyla bağlanan beş yüzer bungalovdan oluşuyor.

Tayca'da Khao “dağ”, Tao ise “kaplumbağa” anlamına gelir. Rezervuarın adaşından ilham alan Jansaeng-Aram, her bungalovu büyük boy bambu kaplumbağaları gibi görünecek şekilde tasarlıyor. Jansaeng-Aram, kiremit benzeri kaplumbağa kabuğuna yaslanmış, taş ve çakılla yontulmuş dokuyu ortaya çıkarmak için her bungalovu kiremitli çatılarla süslüyor.

4. Carbon Capture Refuge X (Karbon Yakalama Sığınağı X)

Carbon Capture Refuge X yüzen yapısı, distopik bir rüyanın en güzel ve mümkün yolu olan bir yaşam alanıdır. Bu yüzen yapı, havadan karbonu yakalama ve onu elektriğe dönüştürme gibi sürdürülebilir özelliklere sahiptir. Ekolojik davranan bu yüzen yapının, bilim adamlarının çalışmalarını gerçekleştireceği bir mekân olacağı düşünülüyor. Bu şekilde yüzen yapıdan faydalanan bilim adamları, çevresel araştırmalar üzerinde rahatça çalışabilecektir. Tabi bu ekolojik yüzen yapı sadece bilim adamlarına hizmet etmekle kalmıyor; aynı zamanda mülteciler için de bir barına olabileceği kurgulanıyor.

Yüzen yapıya, atmosferden elektrik enerjisine dönüştürülmek üzere karbonu çıkaran güneş panelleri ve doğrudan hava yakalama fanları konulması planlanıyor. Bu şekilde enerji, yapının zeminleri, duvarları ve çatıları içindeki neon şeritlerden geçebilecektir. Yee, bu şeritleri yapı boyunca kamu hizmetlerini dolaştırmak için tasarlanmış “damarlar” olarak tanımlıyor.

5. Prairie Cord (Çayır Kordonu)

Wisconsin, Madison'daki Olbrich Botanik Bahçeleri'nde parıldayan sığ bir havuz üzerine yerleştirilen Prairie Cord yüzen yapısı, aslında 3D baskılı bir heykeldir. Bu hikâyede, tasarımcı Brian Peters, parçalardan bütüne giderken, 3D baskılı tasarımları keşfetmek için yoğun bir yolculuğa çıkıyor. Keşif sürecinin sürekli olarak gündüz ve geceden yararlanarak ışık, gölge ve yansımalar ile oynuyor. Tasarımcının denemeleri sonucunda, sakin bir su kütlesi üzerinde yüzer gibi görünen bir dış kamusal sanat enstalasyonu ortaya çıkıyor.

Yüzen heykel, adeta havuzun yüzeyine ustaca yansıyan ve büyüleyici bir tam silindir oluşturan kafes benzeri bir yayı taklit ediyor. Heykel su kütlesi üzerinde sihirli bir şekilde yüzüyormuş gibi görünse de aslında beton bloklardan oluşan bir temel tarafından destekleniyor. Tasarımcı, eserin adını koyarken olduğu gibi, yapıdaki karmaşık dolgu deseninde de yerel kır kordu otlarından esinlenmiştir. Yaratıcı desen, ışığın enstalasyonun içine ve dışına nazikçe süzülmesini sağlıyor.

6. Adidas x Parlay for the Oceans Tennis Court (Okyanusta Tenis Kortu için Adidas x Parlay)

Adidas ve çevre örgütü Parley for the Oceans, Avustralya'daki Great Barrier Reef deniz parkında yüzen bir tenis kortu tasarlamak için bir araya geldi. Kort, geri dönüştürülmüş plastikten yapıldı. Bu kort, aynı zamanda Adidas'ın yine geri dönüştürülmüş plastikten oluşturulan en yeni giyim koleksiyonunu tanıtmak için tasarlandı. Hatta giyim koleksiyonu ilk kez tenis kortunda tanıtıldı.

Adidas bu konuda "Melbourne'deki Avustralya Açık'ta oyuncular tarafından giyilecek olan yeni Adidas tenis giyim koleksiyonu, Great Barrier Reef'in güzelliğinden ilham aldı ve sürdürülebilirlik alanındaki yenilikçilerimizden Made with Parley Ocean Plastic'in ürünlerinden oluşuyor." dedi. Ancak bu yüzen tenis kortu, çelişkili görüşlerin fitilini ateşledi. Bazıları bunun sadece bir pazarlama hilesi olduğuna inanırken; diğerleri, bunun köklü plastik atık sorununa ışık tutmak için gerçek bir girişim olabileceğine inanıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

7. Green Ocean (Yeşil Okyanus)

Bir Japon girişimi, doğrudan besin kaynağı olarak deniz suyunu yetiştiren tarım teknolojisini kullanarak, Green Ocean adlı bu yüzen deniz çiftliğini tasarlıyor. Yenilikçi yüzen yapı, tuza dayanıklı teknolojiyi ve deniz dostu mimariyi birleştirmek istiyor. Bu deniz çiftliği ile amaçlanan, ağır tuz hasarıyla gelen iklim değişikliği kaynaklı yükselen deniz seviyesi sorununa potansiyel bir çözüm sunmaktır.

Bu yüzen çiftliğin başlıca görevleri yağmur suyunu toplamak, etrafındaki suyun kalitesini arttırmak ve su tasarrufu sağlamaktır. Bunların yanı sıra, yüzen deniz çiftliği, gıda üretimine yardımcı olarak sürdürülebilir bir mimari yapı örneği sunar. Bu çiftlik suya çıktığında, deniz çiftliği iki yeni yeşil alan yaratacaktır: Biri yüzeyde yüzen ve tuzlu tarım teknolojisi kullanan bir gıda üretim alanı olurken, diğeri sualtı ortamını iyileştirecek bir alg tabakası olacaktır.

8. Sony’s Floating Habitat Concept (Sony'nin Yüzen Habitat Konsepti)

Bu yüzen yapının prototiplemesi, insanların 2050'deki deniz yaşamını ve oluşturacakları ekosistemi konut perspektifinden inceliyor. Bu yapı sayesinde su üzerinde yaşayan insanlar, hava durumuna, gelgitlerin akışına ve günün saatine bağlı olarak, denizde özgürce seyahat edebilecek ve yüzen mobil evlerde yaşayabileceklerdir.

Örneğin bu yüzen yapıda yaşayan insanlar, balık sürülerinin olduğu bir yere yiyecek aramak için taşınabilecek veya farklı kültür ve değerlere sahip insanlarla etkileşim kurmak için farklı “deniz şehirlerinin” evleriyle bağlantı kurabileceklerdir. İnsanların mobil yaşam tarzı, kentsel ekosistemleri daha akıcı hale getirecektir. İki katlı yapı, su üstünde kamusal alan ve su altında özel alan olarak ikiye ayrılıyor.

9. Ocean Community Vessel (Okyanus Topluluğu Gemisi)

Ocean Community gemisinin asıl çıkış noktası, bir şehrin kıyı şeridini genişletmek üzerine kuruludur. Bir şehrin kıyısından 800 metreden fazla olmayan bir mesafede bulunan Ocean Community sakinleri, denizdeki evlerine geri dönmeden önce tesislere erişmek ve normal bir şehir hayatının tadını çıkarmak için şehre kolayca gidebilecekler.

Ocean Community konseptinin tasarımcısı Morsztyn, “Bu yeni yapıların yaratılması, yeni okyanus topluluklarının kıyı şehirlerinin doğal bir uzantısı haline gelmesi için mevcut kara altyapısıyla bağlantılı, tamamen işlevsel yaşam alanları olarak hizmet edecek” diyor. Gemiler, ayrıca enerjiyi kullanmak için güneş, su ve rüzgarın bolluğuna güvenerek, insanların hem kıyıdan hem de elektrik şebekesinden uzakta yaşamalarına yardımcı olacaktır.

10. Enclaves (Enklavlar)

Sahildeki ofisleri unutun, tam anlamıyla su üzerinde bir ofise ne dersiniz? Enclaves'i ofisin tembel nehirle buluşması olarak düşünün. Uzaktan çalışma ve esnek yaşam tarzı, ofis tasarımlarını da değiştirdi. Odaklanmak için maksimum gizlilik ile en iyi manzaraları sunan bu yüzen ofis bölmeleri, birçok yenilikçi tasarıma yol açan pandemi sayesinde bir patlama yaşadı.

Bu yüzen ofis bölmelerini yapan tasarımcı Agnieszka Białek, tasarımı yaparken Polonya'nın Kraków kentindeki pitoresk temalardan esinleniyor. Bu şekilde tasarımcı, Vistula Nehri boyunca yaptığı olağan pandemi yürüyüşlerinden (tüm hayatımızın en önemli olayıydı) ilham alarak, karada ayak izi olmayan  yüzer ortak çalışma alanlarına sahip olmanın ne kadar havalı olacağını düşündü.