Zamanın Ötesinde Tasarım Kaşifleri
Mark Foster Gage
MFG Architects
Değerli bir mimari üretmeye olduğu kadar anıtsallığa odaklandığımı söyleyemem. Günümüzde birçok mimari yeterli değil, hem entelektüel hem fiziksel olarak... Bu yüzden mesleğe biraz ağırlık getirmeye çalışıyorum ama bunu tarihi yöntemlerle değil ileri teknolojilerle yapmaya çalışıyorum.
Çok yönlü bir insansınız ve birçok işi birlikte yürütüyorsunuz, peki siz kendinizi nasıl tanımlamayı tercih ediyorsunuz?
Her şeyden önce ben bir mimarım. Tüm araştırmalarım, yazılarım, öğretilerim ve verdiğim dersler bunun üzerine şekillenmekte. Açıkçası saygı duyduğum mimarların çoğu da; Alberti’den Zaha’ya, “tam olarak A’dan Z’ye kadar”, bu uğraşlarla ilgilenmişlerdi.
Birçok projenizde faydacılık ve anıtsallık gibi dikkate değer özellikler görüyoruz. Bu, ilerlemek istediğiniz mimari yolda kasıtlı bir tercih miydi, yoksa sadece bir tesadüf mü?
Değerli bir mimari üretmeye olduğu kadar anıtsallığa odaklandığımı söyleyemem. Günümüzde birçok mimari yeterli değil, hem entelektüel hem fiziksel olarak... Bu yüzden mesleğe biraz ağırlık getirmeye çalışıyorum ama bunu geleneksel yöntemlerle değil ileri teknolojilerle yapmaya çalışıyorum.
Geçmiş röportajlarınızdan birinde “New York Şehri’nde inşa edilen çok yüksek binaların çoğu hakikaten mimari tasarımdan uzak – bu binalar sadece muhtelif cam giydirme cephe ürünleriyle kaplı uzun kutular. Bu tasarım değil...” demiştiniz. Tam olarak ne demek istediniz?
Mimarinin; bir program düzenleyip, onu da sıkıcı bir cam örtüyle kaplamaktan daha fazlası olması gerekiyor. Bana göre insanlar bunu mimariyle karıştırıyor. Bu mimari değil. Tasarım çaba gerektirir. Koca bir kutudan bina yapmak ve camdan bir ön cephe seçmek tasarım değildir.
Manhattan’ın mimari tasarımdan yoksun çok yüksek gökdelenlerine bir tepki olarak, şehir için 102 katlı, Gotik yontular ile kaplı bir kule tasarladınız. Projenin tasarım kriterleri ve çevresine kattığı değerden bahseder misiniz?
Tasarımımızın, başka şeylerin yanı sıra, çevreye estetik katkı sağlamasını kastettim. Estetik derken kültürel ve sosyal olarak demek istiyorum. İnsanlar “estetik” kavramını sıklıkla önemsiz görerek yok sayıyor. Ama kişiliği üreten şey mimarilerin estetiği ve kişilik insan hayatının en önemli yönlerinden birisidir. Pazarlamadan markalaşmaya her şey kişiliğin üretimi ve silinmesi ile ilgili. Mimarlar ürettikleri binaların estetik niteliklerine daha dikkatli değinmeliler. Önemsiz sebeplerden değil, aksine çok önemli sebeplerden ötürü...
Sürdürülebilirlik her yerde ve görünmez olmalı. İyi mimari sürdürülebilir olmalı, ama sürdürülebilir olmak bir mimari yapıyı iyi kılmaz.
“Yeşil”, “sürdürülebilir” ve “ekolojik” gibi kavramlar hayatımıza girdi ve birçok alanda tartışılıyor. Günümüzün popüler konularından biri ise Sürdürülebilir Mimari. Sürdürülebilir ve çevre dostu mimari tasarım üzerine düşünceleriniz nelerdir?
Tüm mimari yapılar sürdürülebilir ve doğa dostu olmalı. Bu mimarinin özünde olmalı. Ancak mimari yalnızca sürdürülebilirlik ile ilgili olmamalı. Bir bina yalnızca çok sürdürülebilir olduğu için “LEED Platinum” sertifikası aldığında, insanların onun iyi bir bina olduğunu düşünmesi beni endişelendiriyor. Sürdürülebilirlik bir bina için elektrik ya da su tesisatı gibi olmalı, her binada mevcut ama binaları sadece ondan ibaret yapmaya gerek yok. Elektrik tesisatı olan ilk bina ünlüydü ve buna sahip olmasıyla biliniyordu; ama bugün hiç kimse “bak, benim binamın elektrik tesisatı var!” demiyor. Sürdürülebilirlik her yerde ve görünmez olmalı. İyi mimari sürdürülebilir olmalı, ama sürdürülebilir olmak bir mimari yapıyı iyi kılmaz.
Geberit etkinliği için Türkiye’ye geldiğinizde bizlerle tasarımlarınızı ve fikirlerinizi paylaştınız. Etkinlikle ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Üniversite öğrencisiyken bir bahar tatilinde tüm paramı Ayasofya’yı görmek amacıyla İstanbul’a gelmek için harcadığımı hatırlıyorum. Amerika’daki üniversite öğrencilerinin çoğu eğlenmek için Meksika’ya giderken benim için o zaman İstanbul’da olmak inanılmaz bir deneyimdi. İstanbul’un 20 yılda çok değişmiş olduğunu söylemek isterim. İstanbul’da bir mimari projem olmasını çok isterdim, böylece daha sık gelmek için bir sebebim olurdu.
Etkinlik benim açımdan müthiş geçti ve seyirciler harika sorular sordular. Bir çok inanılmaz insanla tanışma fırsatım oldu.