Akıllı Bina Kavramı İçinde Mimarın (Dönüşen) Rolü
Jim Sinopoli, Smart Buildings LLC Genel Yöneticisi
Yeni yapım şekilleri ve birçok yenilenme yönteminin söz konusu olduğu bugün, işveren için temel arayüz mimar. İşverinin tesis programını geliştirme ve bunu gerçekleştirecek takımı şekillendirme gibi öncül bir rolle, mimar, aslında binanın ne kadar "akıllı" olacağına karar veren kişi halinde.
Mimarlar artık kontrol, görüntüleme ve otomasyon sistemlerinin bir akıllı bina için olmazsa olmaz olduğunu biliyor. Binanın dinamik yüzünü oluşturan bu sistemler, binanın “sinir sistemi” aslında; ve bu sinir sistemi, bina içi ortamda ayarlamalar yapmaya, güvenlik, konfor, enerji ve sağlık koşullarıyla ilgili optimal performansı artırmaya imkân veriyor.
Öte yandan, mimarlar, akıllı binayı oluşturan yegâne şeyin kontrol sistemleri olmadığını da biliyor. Zamanla binanın sabit özelliklerine dönüşen arazi seçimi, strüktür, bina kabuğu, boşlukları, iç düzenleme vb. unsurlar binanın ne kadar akıllı olduğunu ve ne kadar iyi işleyeceğini belirliyor. En iyi bina kontrol sistemi bile çok kötü kurgulanmış bir binanın iyi işlemesini sağlayamıyor; aynı şekilde, çok iyi bir yapı da kötü bir kontrol sisteminin telafisi değil. Her ikisinin de “akıllı” ve iyi tasarlanmış olması akıllı bir bina yaratmada büyük önem taşıyor. Bu noktada mutabık kalındıktan sonra, mimarın akıllı bir bina tasarlama, inşa etme ve işletmesi sürecinde rol oynayacak görev ve sorumluluklarından bahsetmeye geliyor sıra.
Öte yandan, mimarlar, akıllı binayı oluşturan yegâne şeyin kontrol sistemleri olmadığını da biliyor. Zamanla binanın sabit özelliklerine dönüşen arazi seçimi, strüktür, bina kabuğu, boşlukları, iç düzenleme vb. unsurlar binanın ne kadar akıllı olduğunu ve ne kadar iyi işleyeceğini belirliyor. En iyi bina kontrol sistemi bile çok kötü kurgulanmış bir binanın iyi işlemesini sağlayamıyor; aynı şekilde, çok iyi bir yapı da kötü bir kontrol sisteminin telafisi değil. Her ikisinin de “akıllı” ve iyi tasarlanmış olması akıllı bir bina yaratmada büyük önem taşıyor. Bu noktada mutabık kalındıktan sonra, mimarın akıllı bir bina tasarlama, inşa etme ve işletmesi sürecinde rol oynayacak görev ve sorumluluklarından bahsetmeye geliyor sıra.
ERKEN PLANLAMA AŞAMALARI
Tesis programı geliştirmek, mimarın, konunun uzmanlarıyla, mühendislerle, danışmanlarla, tesis yöneticileriyle, müteahhit ve üreticilerle ortak çalışmasıyla mümkün. Bu yaratıcı ve tekrarlamalı süreç, işverenin amaç, değer ve tercihlerini ortaya çıkarırken; estetik, bütçe, yönetmelik, enerji, sürdürülebilirlik ve fonksiyonellik konularıyla ilgili ihtiyaçları ortaya döküyor. Nihayetinde, tasarım ve yapıma giden sürece temel görevi görecek, işverenin kendi ihtiyaçlarına özgü tesis programı bu sayede oluşmuş oluyor.
Bu erken planlama aşamasında ayrıca ileri teknoloji sistemler, akıllı bina özellikleri ve en önemlisi bina işletimi konularının tartışılması gerekiyor. Bu konular enine boyuna incelenmeden, ilgili sistemler bina programında kendine bir yer bulamıyor ve süreç o sık rastlanan modası geçmiş tasarımlar ile sonuçlanıyor. Akıllı bina olmanın ilk düşünceleri sona kalıyor ve tasarımın erken aşamalarında yer bulamıyorsa, zaten çok büyük ihtimalle dâhil edildiği anın tasarım koşullarında yok olup gidecek ya da en doğru şekliyle uygulanması mümkün olmayacak.
Ayrıca yönetmelikler tarafından belirlenen şartlar olduğunu da unutmamak gerek. Bunun dışında 3. partiler tarafından talep edilebilecek program eklentileri de olabilir. Bugün için 3. partilere verebileceğimiz en belirgin örnekler yeşil bina sertifikasyonlarır: LEED, Breeam gibi sertifikasyon sistemlerinin tasarıma getirdiği birçok yükümlülük var.
Yani, mimarların bu işteki bir rolü –belki de en önemlisi- ileri teknoloji ve akıllı bina sistemlerini planlama gündemine almak, işverenle teknoloji ve bütçe düzleminde anlaşabilmek ve bütünüyle yaklaşımın ilkelerini tesis programına adapte edebilmek.
TASARIM EKİBİ
Akıllı bir bina yaratabilmek için, tasarım ekibini oluşturacak kişilerin de yenilikçi fikirlere açık, teknolojiden anlayan ve deneyimli profesyoneller arasından seçilmesi gerekiyor. Mimarın ayrıca gitgide daha karmaşıklaşan binalar konusunda da deneyimli olması önemli; çünkü güneş paneli, rüzgâr türbini ya da su toplama sistemleri isteniyorsa bu konudaki uzmanların da ekibe katılmasını zorunlu hale geliyor.
DİĞER AŞAMALAR
Arazi seçimi, akıllı bina ya da değil, hedeflenen her türlü yapı için bir akılı bina için önemli, çünkü sonuçları ilerideki 40-100 yılı etkileyecek uzun vadeli bir karardan bahsediyoruz. Bu kararla gelen arazi özellikleri, topografya, iklim ve çevredeki kamusal tesisler… vb. tasarım ve inşa yöntemi dışında sismik hareket, korozyon, zemin basıncı görüntüleme gibi özelleşmiş bina sistemlerinin uygulamasını da etkiliyor.
İnşaat aşamasında gelindiğinde ise, geleneksel proje süreçlerine göre daha da önem kazanan bilgi paylaşımı (data sharing) konusu gündeme geliyor. Ekip içi bilgi ve iş yönlendirmesinden sorumlu mimarın yerini, daha sonraki inşaat aşamasında genelde şantiye yöneticisi aldığından, bahsedilen kontrol sistemlerinin entegrasyonu sırasında koordinasyonun doğru yapılması iyice önem kazanıyor. En basit şekilde ifade edilirse, “A parçası B parçasına takılacak” demek yeterli değil; nihayetinde bu belirsiz talimatlar her bir kalem işin detaylarından bahsetmiyor ve işi tanımlamakta yetersiz. Bu seviyede kalan talimatlar, çok büyük ihtimalle iş gecikmesi ve insanların birbirine sorumluluk atmasıyla sonuçlanıyor. Tasarımın başını çeken kişi olarak mimar, her bir tasarımcı, mühendis ve müteahhitin şartlarını ekleyebileceği bir anlaşma hazırlayabilir. Bu anlaşma tüm iş kapsamındaki iletişim biçimini, iş teslimlerini, ekipman kullanımını, iş yapım tarihlerini, bireysel rolleri vb. detayları içerebilir.
İŞLETMEYE GEÇERKEN
Mimarın sorumluluğu inşaat bittikten sonra binanın işletmesine doğru yön değiştirir. Daha tasarım aşamasında bu geçişle ilgili detaylar zaten düşünülmelidir: başlangıç prosedürü, tasfiye gereklilikleri, işletim ve bakım bilgileri, alınabilecek önlemlerle ilgili bilgiler ve genel tesis işletmesi… bu geçiş süreci yetersiz tasarlanan binalarda işletim kötü bir şekilde başlayabilir, hedeflenen noktalara geç varabilir, arayı kapatmak için büyük masraf ve zaman harcanması gerekebilir. Öyle ki, ABD’deki birçok büyük tesisteki gözle görünür yetersizlikler incelendiğinde birçoğunun bilgi paylaşımı eksikliğinden kaynaklandığı görülmüş; ve bu durum yılda 16 milyon dolarlık zarara sebep olmuş. Daha ilginci, bu zararın 2/3’ü bina sahipleri ve işletmecileri kaynaklı.