Elektrikli Araçlar ve Araç Paylaşım Sistemleri
CO2 Emisyonları Azaltımına Yönelik Güncel Gelişmeler
Temmuz ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Enerji ve Renault, elektrikli araçlar projesi için protokol imzalamıştı. Protokolün imzalanmasının ardından projenin koordinatörlüğünü üstlenen İstanbul Enerji A.Ş, elektrikli araçlar ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle paydaşları (otomobil üreticileri, şarj hizmeti sunacak firmalar, mevzuatı hazırlayacak olan bakanlık yetkilileri, kurum ve kuruluşlar, belediyeler) bir araya getirerek projenin hayata geçmesi için çalışmaların sürdüğünü söyleyen İstanbul Enerji Genel Müdürü Adnan Çelik ile elektrikli araç çalışmaları hakkında görüştük.
EPDK Mevzuatı Oluşturuluyor
Elektrikli araç şarj ünitelerinin bağlantı sözleşmelerinin yapılabilmesi için EPDK’nın mevzuat oluşturması gerekiyor. EPDK Başkanı Hasan Köktaş, Elektrikli Araçlar Forumunda mevzuatla ilgili çalışmalara başladıklarını belirtmişti. Şarj ünitelerini kuracak olan firmaların lisans alıp almaması gerektiği konusunda belirsizlik sürerken, EPDK yaptıkları incelemeler sonucunda lisans alma gerekliliğinin olmadığını açıkladı. Çünkü şarj ünitelerinden satılacak elektriğin maliyetinin yanında verilen şarj hizmetinin yatırım ve işletim maliyetinin daha ön plana çıktığı belirtildi. Ayrıca EPDK, bağlantı sözleşmelerinin hangi tarifeye göre yapılması gerektiği konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Konunun henüz netleşmediğini belirten Adnan Çelik, “Mesela siz bir konuta elektrik bağlatacaksanız mesken tarifesi, işyerine ticari tarife, sanayi tesisine ise sanayi tarifesi üzerinden bağlantı sözleşmesi yapmanız gerekiyor. Bu kapsamda elektrikli araçlar için yeni bir tarife mi yapılacak yoksa var olan tarifelerden biri mi uygulanacak, EPDK bu konu ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor” dedi.
ÖTV Hala Belirsiz...
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, elektrikli araçlar ile ilgili henüz bir mevzuat oluşturmadı fakat çalışmalar sürüyor. En çok üzerinde odaklanılan konu ise güvenlik. Açık bir yerde duracak olan şarj ünitelerinin can ve mal güvenliğini tehlikeye atmaması için standart oluşturulması konusunda çalışma yapan bakanlık, yurtdışından başvuru yapan firmaların kendi ülkelerinden almış oldukları onay belgelerini inceliyor. İnceleme sırasında kendi standartlarını oluşturarak mevzuat çalışmalarını da sonuçlandırmış olacak.
Basında sıkça karşımıza çıkan ÖTV konusu ise henüz netlik kazanmadı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı konuya netlik getirmek için görüşmelerini sürdürüyor. Bu kapsamda ortaya iki önemli başlık çıkıyor. Birincisi; elektrikli araçların ithalatında alınacak ÖTV, ikincisi de motorlu taşıt vergisi. “Bunlarla ilgili düzenlemeyi şu anda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı ortaklaşa yapıyor. Geçtiğimiz günlerde bir çalışma yapıp sunuldu ve basına yüzde 37’lik bir ÖTV oranı yansıdı. Ancak bakanlık böyle bir oranın açıklanmadığı yönünde duyuru yaptı” diyen Adnan Çelik, otomotiv sektörünün vergilerin düşük tutulması ve teşvik uygulanması konusunda ilgili mercilerle iletişim halinde olduklarını hatırlattı. Bunların dışında arabaların vergi düzenlemelerinin Avrupa da olduğu gibi, sağladığı emisyon değerlerine göre mi, yoksa silindir hacmine göre mi, ya da kw güç değerine göre mi yapılacağı hususunda da çalışmalar sürüyor.
Akülerin Geri Kazanım ve Bertarafı
Elektrikli araçların akülerinin geri dönüşümü ya da bertarafı ile ilgili olarak önümüzdeki günlerde Çevre ve Orman Bakanlığı’yla da görüşeceklerini söyleyen Çelik, bakanlığın hali hazırda akü geri kazanımı ve bertarafı ile ilgili bir mevzuatının bulunduğunu, ancak Elektrikli araçlarda kullanılan Lityum-iyon aküler içindeki Lityum elementinin toprak alkali bir element olması nedeniyle yeni bir mevzuatın gerekip gerekmediğinin bu görüşmelerden sonra netleşeceğini söyledi.
Şarj İstasyonları Nerelere Kurulacak?
Elektrikli araçlar, ihtiyaç duydukları elektriği şarj istasyonlarından temin edecekler. Bu kapsamda İstanbul’da nerelere, kimler tarafından ve ne kadar şarj istasyonu kurulacağı konusu gündemde. Anlaşma yapılan dört farklı şarj ünite üreticisi firmanın şarj üniteleri, deneme amaçlı olarak İSPARK’ın dört farklı merkezine kurulmaya başlandı. Elektrik bağlantıları yapıldıktan sonra da İSPARK işaretlendirmeleri tamamlamış olacak.
Adnan Çelik, “Bütün bu çalışmaları yaparken sadece İstanbul’u değil ülke genelini de göz önüne bulundurmak gerekiyor. Mesela İstanbul’dan Ankara’ya gittiğinizde orada da aracınızı şarj edip gerekli ödemeleri sorun yaşamadan gerçekleştiriyor olmanız gerekiyor. Bunun yanında tabii ileride yurtdışından gelenler de ya da bizler de yurtdışına gittiğimizde aynı hizmeti yurtdışında da alabiliyor olmamız gerekiyor. Tabii bütün bunları takip edecek bir işletim sisteminin de olması gerekiyor. Biz de İstanbul Enerji A.Ş olarak bu işletim sistemini kurmaya çalışıyoruz” dedi. Elektrikli araçların şarj istasyonları akaryakıt istasyonları mantığı ile çalışmayacak. Bundan dolayı istasyonlarda araç tanıtma kimliği niteliğinde manyetik bir kartla veya cep telefonunu kullanarak alınacak hizmetin ücretlendirilmesi planlanıyor.
Fosil Yakıtlı Araçların Elektrikli Araca Dönüşümü...
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde fosil yakıtlı bir aracın elektrikli araca dönüştürülmesi ile ilgili bir mevzuat yayınladı. Sıfır elektrikli araç ve hibrit araçlar için ise mevzuat çalışmaları devam ediyor. Hibrit araçlarda durum biraz farklı. Çünkü aracın üzerinde hem elektrikli hem de fosil yakıtla çalışan iki ayrı motor bulunuyor. Bu da arabaya vergi yükü bindiriyor. Bu durumu düzenlemek için de çalışmalar sürüyor.
Bunların dışında kullanımı her geçen gün artan filo araç kullanımı ile ilgili de çeşitli düzenlemelerin yapılması planlanıyor. Kamu kurum ve kuruluşları gün geçtikçe araç sahipliğinden vazgeçip kiralama yöntemine yöneliyor. Filo araçlarının elektrikli araçlara dönüşümü ise oldukça önemli bir yer kaplıyor.
Elektrikli Araca Destek...
Elektrikli araçlar için uygulanacak olan teşvik mekanizmaları konusu ise henüz bir netlik kazanmadı. Yapılacak olan teşviklerin kesinleşmesi için öncelikle elektrikli araçların mevzuatının bitmiş olması gerekiyor. Günümüze kadar oluşturulan
mevzuatların hepsi araçların motor hacmine göre oluşturulmuş. Fakat elektrikli araçlarda böyle bir kriter yok. Konu ile ilgili çalışma yapan bakanlıklar, araçları eşleşmede hangi kriterlerin göz önüne alınacağını bulmaya çalışıyor. Adnan Çelik, “Yani 1600 cc’lik bir arabanın muadili kaç kw’lık motora sahip bir elektrikli araçtır gibi bir kriter aranıyor. Bu oluştuktan sonra elektrikli ya da hibrit araca gelecek olan teşvik indirimi ortaya çıkacaktır” diyor.
Toplu Taşıma İçin Öngörüler ve Yerli Uygulamalar...
Bütün bu çalışmalar akla, toplu taşımada elektrik teknolojisine geçişin mümkün olup olmayacağını getiriyor. Yurtdışında yapılan çalışmaları da takip ettiklerini belirten Çelik, İngiltere’de otobüsten biraz küçük bir aracın tercihli yola döşenen manyetik şarjlama ile çalıştığını söylüyor. Fakat söz konusu teknolojinin İstanbul’da uygulanması zor görünüyor. İnişleri ve çıkışları olan bir şehirde yüksek doluluk oranı ile çalışan otobüslerin henüz bu teknolojiye geçebileceği öngörülmüyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi ise geçtiğimiz günlerde Peugeot J9’u Karsan’la beraber yaptıkları çalışmayla elektrikli araca dönüştürdü ve aracı kampüslerinde kullanmaya başladı. İTÜ’nün yapmış olduğu bu çalışma, toplu taşımanın önemli
bir ayağını oluşturan minibüslerin ileride elektrikliye dönüştürülmesi açısından önemli bir adım sayılabilir.
Araç Paylaşımı Sistemi...
Elektrikli araçlarla ilgili yatırımlar, düzenlemeler devam ederken daha sürdürülebilir bir ulaşım için araç sahipliği yerine paylaşımlı araç kullanımı fikri günden güne önem kazanıyor. İngiltere bu konuda öncü olan ülkelerden. Londra’da şehir merkezinde yaşanan trafik yoğunluğunu azaltmak için öncelikle bireysel araç girişlerine yüksek vergilendirme getiriliyor. Şehir merkezine araçla girmenin maliyeti artınca insanlar toplu taşıma araçlarını kullanmaya yöneliyor. Fakat yine de araca ihtiyaç duyulması halinde ise araç paylaşım sistemi devreye giriyor. Şehir merkezinin belli noktalarına yerleştirilen araçlar, sadece ihtiyacınızı karşılamak üzere saat bazında kiralanıyor. İşinizi halledince de olduğunuz yere ya da aldığınız yere bırakıyorsunuz. Bütün işlemlerinizi internet üzerinden halledebiliyorsunuz. Hatta aracın anahtarı gerekmeden cep telefonunuza gelen bir uygulama ile aracı kullanabiliyorsunuz.
Araç sahipliği ve araç kullanımının ekonomik ilişkisi üzerine de duran Çelik, “24 saatlik bir gün içersinde araçların kullanıldığı saat dilimi en fazla 2–3 saat aralığında hesaplanıyor. Bu da araçlarımızı kapasite kullanımı açısından oldukça verimsiz kullandığımız sonucunu ortaya çıkarıyor. Ekonomide, enerjide kısacası her alanda kaynakların etkin ve verimli kullanılmasının önem kazandığı günümüzde araçların yani kaynakların paylaşılarak etkin kullanılması açısından iyi projelendirilmiş bir araç paylaşım sistemi önemli faydalar sağlayabilir.” diyor.
Tabii böyle bir sistem, özellikle şehir merkezlerinde yoğun olan araç trafiğini rahatlatabilir. Avrupa’da mesela kent merkezine aracınızla girmek isterseniz maliyeti biraz yüksek oluyor. Londra’ya giriş bedeli 40 Euro. O zaman insanlar aracı şehir içinde dolaştırıp yüksek ücretler ödemektense bu sisteme yani araç paylaşımı sistemine üye olmayı tercih ediyor. Sistemin caydırıcı tarafları da var tabii. Sistemi kullanmak isteyenler için öyle bir rakam belirleniyor ki eğer kişi gerçekten yürüyerek ya da toplu taşımayı kullanarak işini halledebilecekse gidip de aracı kiralamıyor. Burada tabii en önemli kriter sistemin insanlara iyi anlatılması ve özümsenmesi.