En Ucuz Enerji Tasarruf Edilen Enerjidir
ODE Yalıtım Genel Müdürü
Ali Türker
Şuan yürürlükte olan ısı yalıtım yönetmeliği, binalarda kullanılan ısıtma ve soğutma enerjisinin toplamını sınırlayan bir yönetmelik. Sadece duvarlarda kullanılacak ısı yalıtımı ile ilgili tavsiye değerler veriyor; Ama biz tasarımcı olarak baktığımızda mutlaka binanın toplam ısı kaybı, ısıtma ve soğutma ihtiyacını azaltacak her türlü tedbir önemli diye düşünüyoruz.
ODE 30 yılı geride bıraktı, siz de 20 yıldır ODE’de görev yapıyorsunuz, bu süreçte kurum içinde farklı görevlerde bulundunuz, Türkiye yalıtım sektörü ve gelişimi hakkında değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Isı yalıtım pazarı ben sektöre girdiğimde daha çok başlangıç seviyesindeydi, pazar belki de iki, üç milyon metreküplerdeydi, bugün geldiği rakamın yirmi milyon metreküplerde olduğu tahmin ediliyor. İlk başladığım zamana göre her ürün pazarı yaklaşık on, on beş kat daha büyüdü. Su yalıtım pazarı da aynı şekilde… Oyuncular, üreticiler ve bayiler değişti; ama pazar büyüyor ve bilinçleniyor. Fakat hala Avrupa bize göre yalıtım yönünden çok gelişmiş ve örnek alınması gereken bir bölge. Avrupa’ya göre bizim hala gidilecek çok yolumuz var. Türkiye ve Almanya’da toplam yalıtım uygulama alanları neredeyse eşit iken, Almanya’da tüketilen toplam ürün hacmi , Türkiye’de tüketilenin neredeyse 5 katı.
Peki 2015 sonrası bizi neler bekliyor?
Isı yalıtımının enerji tasarrufu açısından önemi artık Türkiye’de idrak edildi. Bugün Avrupa, ısı yalıtımında enerji tasarrufundan öte atmosfere zarar veren sera gazlarının azaltılması için, binaların kullanım ömrü boyunca atmosfere vereceği toplam karbondioksit miktarına sınırlama getiriyor. Pasif evler dediğimiz, kendi enerjisini üreten evler konseptine dönmeye başlanıyor. Biz ise hala zorunlu bir ısı yalıtım yönetmeliği ve enerji verimliliği projesi adı altında enerji ihtiyacını azaltacak tedbirleri konuşuyoruz. Ancak Türkiye’de bu konuların gündeme gelmesi çok uzak değil. Özellikle LEED, BREEAM sertifikalı kalburüstü projelerde, bu tür çevre esaslı belgelerin talep edilmesi aslında otomatik olarak bizi, Avrupa’nın bazı normlarını uygulamaya zorlayacak.
Ürünlerin çevresel deklarasyonu önem kazanmaya başladı. Ürettiğimiz her ürünün biriminde ne kadar enerji tükettiği, nereden ithal ettiğimiz, atmosfere ne kadar karbon ayak izi bıraktığımızı biz de ölçmeye başladık. Şuanda bu ölçümlendirmeleri nitelikli projelere malzeme tedarik edebilmek amacıyla yapıyoruz; ama dönem içerisinde inanıyorum ki Türkiye’de de üreticiler bu bilince erişecekler. Mimarların da bilinçlendirmesiyle kendi enerjisini üreten, daha az enerji tüketen, karbondioksit salınımını en aza indiren çözümlerle yalıtım pazarının önü daha da açılacağını umut ediyorum.
Ürünlerin çevresel deklarasyonu önem kazanmaya başladı. Ürettiğimiz her ürünün biriminde ne kadar enerji tükettiği, nereden ithal ettiğimiz, atmosfere ne kadar karbon ayak izi bıraktığımızı biz de ölçmeye başladık.
ODE, yalıtım sektöründe dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olan 10. Global Yalıtım Konferansı’nda sektörünün dünya liderleri tarafından ‘Yılın Yalıtım Firması’ seçildi. Sizce neden ODE bu ödüle layık görüldü?
Her yıl düzenlenen global yatırım konferansına ODE olarak altıncı kez katılıyoruz. Bulunduğumuz bölgede bu organizasyona düzenli katılan, söylediklerini yapan bir firma olmamızın bence ciddi bir etkisi var. Katılımcı oyları ve komite tarafından ODE olarak 2 büyük ödüle layık görüldük. Değişik ürünler üretmemiz, hem teknik hem yapı yalıtımında faaliyet göstermemiz, diğer derneklere üye olmamız, sürekli katılımcı olmamız bence etkili oldu.
ODE olarak 2011-2014’ü yüzde 75 büyüme ile kapattık. Dört üretim tesisimiz yüksek kapasite oranları ile faaliyetlerini sürdürüyor. Bayi kanalımız, çalışanlarımız sürekli gelişiyor. Çok ciddi, dinamik bir çalışma ortamımız var. Bu anlamda ODE’nin sektörün en yenilikçi firması olduğunu söyleyebilirim. Eskişehir’de aldığımız yetmiş beş dönüm arsa üzerinde yeni fabrikamızın yatırımına başladık. Bunun yaklaşık altmış dönümlük kısmında kapalı alan olarak inşaatına başladık, önümüzdeki sene sonuna kadar projenin ilk fazını devreye almayı hedefliyoruz.
Enerji kullanımını en aza indiren ve konforu en üst seviyeye çeken yapılaşmada ısı yalıtımı en önemli etken. Peki enerjiyi en iyi nasıl koruruz?
İki tane genel yaklaşım var; en ucuz enerji tasarruf edilen enerji, en pahalı enerji de bulunmayan enerjidir. Petrol yüz, yüz elli sene sonra hayatımızda olmayacak. Bu noktada enerji verimliliği çok önemli. Bugün artık tüm binalar enerjisini kendi üretebilecek şekilde tasarlanıyor. Bu noktada bir elli yıl sonra enerji tasarrufunun çok daha önemli olacağını düşünüyorum.
Biz ısı yalıtımını üç şekilde yapıyoruz; yapılarda, tesisat yalıtımında ve endüstride… Endüstrideki ihtiyaç, önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Ancak dünyada artık, yapılardaki kullanımı azaltmaya hatta yok etmeye yönelik bir gidişat var. Söylemekte fayda var, bugün ısı yalıtımı denilince hep soğuk bölgelerde yapıldığını düşünüyoruz, aslında soğutma ısıtmadan yaklaşık altı, yedi kat daha pahalı bir enerji konforu. Bu anlamda üç ay yaz ayı geçiren bir ülke, neredeyse yirmi ay kış geçiren bir ülke ile eşdeğer derecede bir enerji ihtiyacına sahip oluyor. Bu yüzden ısı yalıtımını daha az kullanan sıcak ve ılıman ülkelerde yaz koşulları için enerji tüketimi ilk fırsatta çözülmesi gereken bir konu gibi gözüküyor.
Günümüzdeki enerji sorunu göz önünde bulundurulduğunda bina kabuğunun ısıl konforunu minimum enerji kullanarak sağlaması büyük önem taşımakta. Isı yalıtım sistemleri denildiğinde ise akla mantolama geliyor. Isı yalıtımı denildiğinde sadece mantolama yapmak yeterli midir?
Kesinlikle değil, bizim gitmek istediğimiz nokta binaların toplam enerji ihtiyacını azaltmak. Isı yalıtımını mantolamayla dışarıdan, içeriden veya sandviç duvar uygulaması ile de yapabiliriz; ama bunu yaparken mutlaka teraslar, çatılar ve temellerde de yalıtım olmalı hatta duvar kesitinin olmadığı pencere vs. gibi alanlarda da enerji verimliliği yüksek aksesuarların kullanımı önemli.
Binalarda enerji tüketimini sağlayan bir konu da tesisat. Tesisatta özelikle kanal ve kaloriferde iyi bir ısı yalıtımı olması enerji tüketimini azaltan bir faktör. Şuan yürürlükte olan ısı yalıtım yönetmeliği, binalarda kullanılan ısıtma ve soğutma enerjisinin toplamını sınırlayan bir yönetmelik. Sadece duvarlarda kullanılacak ısı yalıtımı ile ilgili tavsiye değerler veriyor; ama biz tasarımcı olarak baktığımızda mutlaka binanın toplam ısı kaybı, ısıtma ve soğutma ihtiyacını azaltacak her türlü tedbir önemli diye düşünüyoruz. Mantolama da bunlardan biri ve en çok bilineni, ama sadece mantolama yapmak, sadece çift cam kullanmak bu durumu çözecek bir uygulama kesinlikle değil.
ODE olarak Ar-ge stratejimizde müşterilerimizin talepleri kadar çevreyi ve geleceğimizi ön plana alarak hareket ediyoruz. Son Yıllarda özellikle Segmentasyon Süreciyle birlikte çevre dostu ürün geliştirmeye odaklandık.
Bu sayımızda “Sağlıklı bir gelecek için eğitim yapıları nasıl olmalı?” sorusunun cevabını arıyoruz. Okullarda sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam için iç mekan kalitesinde nem, ses ve akustik yalıtım da çok önemli. Bu bağlamda ODE Yalıtım çözümlerinden bahsedebilir misiniz?
Türkiye deprem bölgesinde olduğu için özellikle okullarda toplam duvar alanının yaklaşık olarak yüzde on beş ve üzeri betonarme sistemler, beton ve gaz beton tuğla, duvara göre ısıyı çok daha fazla kaybeden bir yapı malzemesi. Bu sebepten okullarda ısı yalıtımı çok önemli çünkü normalden çok daha büyük kayıplar var.
Biz hep enerji boyutunu konuştuk ama ısı yalıtımının pek çok faydası var. Bunlardan en önemlisi enerji tasarrufu, daha sonra ısıl konfor. Isıl konforu iç mekanlarda sıcaklığın homojen olması ve böylece hava akımlarının engellenmesi olarak özetlenebilir. Isıl konforı sağlamak için ortam sıcaklığı ile duvar iç yüzey sıcaklığı arasındaki sıcaklık farkı düşürmek gerekiyor. Bu fark ne kadar yüksek olursa konfor da o kadar düşük olacaktır. Konforlu bir mekân için bu farkın en fazla 3°C olması gerekir. İç yüzey sıcaklıkları ile ortam sıcakları arasındaki farkı azaltmakta ısı yalıtımı önemli rol oynar.. Bu da hem konforlu hem de sağlıklı bir ortam sağlar. Özelikle okullarda sürekli ders ortamı olduğu, konsantrasyon gerektiği ve öğrenci sağlığı için ısıl konfor çok önemli.
ODE olarak diğer firmalara göre bir artımız tüm ısı yalıtım malzemelerini bünyemizde barındırıyor olmamız. Aspirin gibi tek bir ürün önermek yerine doğru detayda doğru ürün önerebilme kabiliyetine sahibiz. Deprem bölgesinde olduğumuz için su yalıtımı da çok önemli. Özelikle betonarme temeller için su yalıtımında membranı üretmemiz, ODE’nin sistem olarak ihtiyaç duyulan yalıtım malzemelerinin tümünü sağlayabilmesi bence en büyük avantajı. Akustik açısından da önerebileceğimiz dört farklı malzememiz var.
Son olarak camyününde yaptığınız yeniliklerden bahsedebilir miyiz?
2008’de camyünü yatırımı yaptık, o gün itibariyle alanında sektörün en büyük yatırımı olan bu tesisi İŞ GİRİŞİM SERMAYESİ ile yatırım ortaklığı ile gerçekleştirdik. 2012 yılında İş Girişim hisselerini bize devrederek ayrıldı. Girişim sermayesi ile yatırım yapan sektördeki tek firma olmamız bizim için güzel bir örnek.
ODE olarak AR-GE stratejimizde müşterilerimizin talepleri kadar çevreyi ve geleceğimizi ön plana alarak hareket ediyoruz. Son yıllarda özellikle segmentasyon süreciyle birlikte çevre dostu ürün geliştirmeye odaklandık. Geçen yıl elyaflama yatırımını gerçekleştirdik. Bu yıl içinde de, Çorlu’daki fabrikamızda multipack paketleme alanında yatırım gerçekleştirdik.. Bu yatırımla, cam yününde lojistik olarak aynı hacme %33 daha fazla yükleme, paletle indirme bindirme, dışarıda stoklama ve minimum stok maliyeti imkanı gibi birçok fayda sağlıyor. Ayrıca cam yünü ürününde fırın yenileme sistemi ile kapasite artışı hedefliyoruz. Bir diğer konu da özelikle önümüzdeki seneden itibaren cam yününü de artık R Değeri -malzemenin ısı geçirgenlik direnci- ile pazara sunmayı düşünüyoruz. düşünüyoruz. Bu da sektöre büyük bir yenilik getirecek.