ESG Metrikleri Nedir ve Geleceğin Tasarımını Nasıl Değiştirecek?
Mimarlar sadece müşterileri için değil, kendi alanlarında yaşayan veya mekanlarından etkilenen herkes için, başarılı olacak tasarımları düşünmeye gelince önemli bir sorumluluk üstlenirler.
Son yıllarda sürdürülebilirlik, toplumsal kapsayıcılık, ekonomik fırsatlar ve genel kentsel eşitlik gibi konular sürekli olarak göz önünde bulundurulmuştur. Sonuçta, birçok insanın daha yaygın olarak bildiği ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetim ölçütleri) daha iyi bir gelecek tasarlamaya yönelik yeni bütüncül bir yaklaşım yaratıldı.
ESG, toplumumuz, çevremiz ve yönetim üzerindeki etkileriyle bir şeyin sürdürülebilirliğinin nasıl ölçüleceğine ilişkin bir standartlar bütünüdür. Birçok kişi genellikle bu terimi, bir şirketin politika ve girişimlerinin çevreye ve topluma nasıl ilişki gösterdiğine bağlı olarak yatırımcılara yönergeler sağlayan finansal yatırım stratejilerini ilişkilendirir. Ancak ESG'de tasarım, analiz ve uygulama, binaların sadece parasal getirilerden daha fazlasını nasıl üretebileceğini ve bu yönün nasıl nitelendirilip, nicelleştirileceğini araştıran yakın ortaklıkları içerir. Stratejik olarak bakıldığında mevcut binaları çevre dostu bir şekilde yıkmaktan, bina sakinleri için sağlıklı dış mekanlar yaratmaya, çevredeki toplulukların yeni gelişime katkıda bulunmalarını sağlamaya ve inşaat sahalarında istihdam standartlarının düzgün bir şekilde uygulanmasını sağlamaya kadar ESG ilkelerinin tasarım endüstrisini etkilemesinin yollarından sadece birkaçıdır.
ESG'de “E” ye bakarsak, bulmacanın bu parçası, insanların en çok odaklandığı yöndür. İklim değişikliği tehdidi arttıkça, dünyamızın daha düşük karbon ayak izine sahip olmasını sağlayacak sürdürülebilir mimari ve tasarım kriterleri, proje tasarımının başından sonuna kadar birçok açıdan ilk sırada yer alır. Sosyal hususlar, proje alanı içindeki ve çevresindeki insanların sağlığı ve güvenliği, sosyal-çıkar konularını kapsamlı bir şekilde araştırarak toplum üzerindeki etkisini anlamak, bir mahallenin sosyo-ekonomik sorunlarını araştırmak ve sendikalı esnaf ve diğer işçilerin hakkını korumak gibi konuları içerir. Pek çok mimar, yeni gelişmelerin genellikle insan gruplarını marjinalleştirdiğinin farkındadır. Bu nedenle projelerinin bu toplulukların kendi alanlarında büyümesine ve gelişmesine izin vermesini sağlamaya çalışırlar. Ayrıca, uygun fiyatlı konut ihtiyacını ve bu birimlerin nasıl adil bir şekilde tasarlanacağını ve dağıtılacağını anlamak gibi şeyleri de hesaba katarlar. Son olarak, kilit paydaşlarla etkileşimi içeren hükümet sorunları, projelere yönelik riskleri azaltabilir ve yasa dışı veya yolsuz faaliyetlerin dahil edilmemesini sağlayabilir. Her mimari proje, birçok ilgi alanının birleşimidir. Kaynakların nasıl tahsis edildiği ve bir projenin ilerleyişi hakkında tam şeffaflık her bir tarafın çıkarlarını koruyacaktır.