Geberit’in Bu Yılki Konuğu Mark Foster Gage

Sıhhi tesisat sektörünün lideri Geberit, sürdürülebilirlik kapsamında Yapı-Endüstri Merkezi’nde (YEM) gerçekleştirdiği ‘Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri’ etkinliklerine devam ediyor. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen etkinliğin konuğu, farklı disiplinlerdeki çalışmalarıyla dikkat çeken, dünyaca ünlü Fütürist mimar Mark Foster Gage oldu.

Gage, Geberit’in, tüm dünyada aynı kaliteyi sunduğunu vurgulayan 'her yerde’ mottosu paralelinde yaptığı “tasarım akışkanlığı” başlıklı sunumuyla, katılımcı teknolojinin; mimarinin daha iyi işler yapmasına olanak sağlarken, kamusal alan kullanıcılarına çok daha güzel, cazip ve etkileyici bir şekilde, katılımcı yapılar oluşturacağına dikkat çekti.

Fiziksel etkileşimi, sanal gerçekliği, robot bilimi ve üç boyutlu projeleri mimarlık ile buluşturan Mark Foster Gage, mimarinin her alana dokunduğunu vurguladı. Mark’ın sıra dışı projelerini anlattığı etkinlikte en çok ilgi gören Helsinki Guggenheim Museum projesi oldu. Projenin detayları ise şöyle; 12.000 metrekarelik alanıyla Helsinki sahil şeridinde konumlanan bu deneysel yapı, rastgele seçilen geri dönüştürülmüş üçboyutlu dijital malzemeler kullanılarak, özel olarak tasarlanmış. Yüksek çözünürlüklü her bir figür, mimari estetiği yeniden biçimlendirmek amacıyla orijinal bağlamından koparılarak kullanılmış. Yüzlerce obje kullanılarak hazırlanan bu yapı çağdaş teknolojinin katkısıyla yapılmış. Robot kol ile hazırlanan bu projenin detaylarına inildiğinde Minions gibi tanıdık birçok figür kullanılmış.

Ayasofya mimar olmamı çok etkiledi

Kendini farklı projelere açmak için sıklıkla seyahat ettiğini söyleyen Mark Foster Gage, ilham kaynağının seyahatler olduğunu ifade ediyor ve İstanbul için şunları söylüyor. “İstanbul’a ilk kez Roma’da öğrenci olduğum dönemde, elimdeki tüm parayı harcayarak 1996 yılında geldim. İstanbul’un farklı medeniyetler görmesi özellikle mimari bakımdan çok önemli. Şehir, tarihin izlerini taşıyor. Özellikle tüm dünyanın bildiği gibi Ayasofya’nın tarihsel ve kültürel yapısının yanı sıra mimari dokusu beni çok etkiledi. Hatta mimarlığa uzanan yolculuğumda Ayasofya, benim için önemli bir yere sahiptir.”

Foster’ın diğer projeleri ise şöyle;

West 57th Street Tower | New York City, ABD

102 katlı, etkileyici Central Park ve New York şehir siluetine hakim bu konut yapısı; her katının sahip olduğu kendine özgü cephe örgüsü, malzeme dili ve kent dokusuyla kurduğu güçlü ilişkiyle öne çıkıyor. Gage’e göre New York şehrindeki pek çok gökdelen “özgür mimari tasarım” anlayışından yoksun, cam giydirme cephelerle kaplı kutulardan çok da farklı değil. Mark, bunu tasarım olarak yorumlamazken, gerçek tasarımın; pek çok şeyi aynı anda düşünme ve çözümleme gerekliliğine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Kendi projesi içinse, farklı uzaklıklardan bile kendini belli edebilen, her katıyla eşsiz bir yapı kurguladıklarını savunuyor. Yapı beraberinde getirdiği pek çok tartışmayla birlikte; Beaux Art, Art Deco, Ekspresyonalizm, Gaudi tipi Modernizm ve Çağdaş Mimari arasında bir yerde konumlanıyor. Oyma taş işçiliğiyle şekillenen dış cephesi, tekrar eden Ortaçağ heykel dokusu ve zarif kanat motifleri ve yapıyı sarmalayan girift detaylı dış cephesiyle New York şehir siluetini etkileyici bir şekilde süslüyor.

Nicola Formichetti Mağaza projesi | New York City, ABD

Gösterişsiz ve yalın öğelerle, izleyici odağını sadece “kıyafet” üzerine çeken günümüz giyim mağazaları anlayışının aksine, Mark Foster’ın bu tasarımı mevcut konsepti yeniden ele alıp yeni üretimle farklı bir “yeni-tür” yaratmaya çalışıyor. Bu “deneysel” yapı salt vitrin işlevinin dışında mimari görsel efektler, robotik aydınlatmalar ve interaktif sanal-gerçekçilik öğeleriyle güçlendirilerek mekân uzanım ve etkisini çoğaltma amacı güdüyor. Tasarım manifestosu; Formichetti’nin fütüristik moda tasarım anlayışını; çokyüzlü, neredeyse mekanik yeni bir mekân anlayışı olarak yeniden yorumluyor. Formichetti’nin moda endüstrisindeki gücü Gage’in yetenekleriyle birleşerek; yeni, heyecanlı ve eşsiz bir mekân tecrübesi yaşatırken, milyonlarca reflektör yardımıyla, çok sayıda çarpıcı yeni ortam yaratıyor

House On Ile Rene-Lavasseur, Özel konut projesi I Quebec, Kanada

700 metrekarelik tatil evi projesi Kanada’nın Upper Quebec bölgesinde bulunan krater gölünün tam ortasında, bakir bir adada konumlanıyor. Meteorun çarptığı bir ada olan bölge arazinin aralıksız antik Boreal ormanlarıyla kaplı yapısı, inşa sürecini imkansız hale getirmiş. Bu projede, bin yıl ayakta kalabilecek ve bakım istemeyecek bir ev inşası üzerine çalışılıyor. Bu nedenle sağlam, yıkım gibi gözüken ve içinde bitkilerinde büyüyebileceği bir yapı (ev) kurgulanıyor.

Nicola Formichetti iş birliği ile Lady Gaga Kostüm Projesi,

Mark Foster Gage, Nicola Formichetti işbirliğiyle Lady Gaga için özel bir kostüm tasarladı. Autodesk uygulaması MUDBOX aracılığıyla yaratılan görsel efektler yardımıyla Lady Gaga’nın yüz maskesi çıkarıldı. Bu maskeler tekstil üzerine işlenerek, 3 boyutlu etki yaratıldı ve Gaga aslında kendini giydi.

Editöre Ek Bilgi; Kanadalı Mark Foster Gage, New York Mimarlık Ligi, Amerika Mimarlar Enstitüsü, Chernikov Vakfı, Ordoz Ödülü Vakfı ve ABD Sanatçı Üyeler Programı (USA Artists Fellow Program) dâhil çeşitli programlara aday gösterilmiş veya ödüllendirilmiş ve Surface Dergisi tarafından ‘Mimarinin Avangardı’ olarak seçilmiştir.

Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri konuşmacıları;

Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri #1;

Farid Tabarki - Kentlerin Geleceği: Radikal Değişimler

Sıhhi tesisat sektörünün lideri Geberit, “Zamanın Ötesinde Tasarım Kaşifleri” etkinliklerinin birincisini 12 Şubat 2013’te, Yapı-Endüstri Merkezi’nde (YEM) düzenledi. Mimar ve tasarımcıların yoğun katılımıyla gerçekleşen, “Kentlerin Geleceği: Radikal Değişimler” konulu etkinliğin konuk konuşmacısı, son zamanların en popüler akım belirleyicilerinden biri olan Farid Tabarki oldu

Yerel ve uluslararası ölçeklerde Zeitgeist üzerine projeler geliştiren Studio Zeitgesit’in kurucu direktörü Farid Tabarki, yaptığı sunumda kentlerin geçirdiği değişimi anlattı ve şehirlerin insan hayatlarında en önemli yerler haline geldiğini ifade etti.

Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği Kentlerin Geleceği: Radikal Değişimler etkinliği, Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars’ın sahne aldığı müzik şöleni ile son buldu.

Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri #2;

Mitchell Joachim - Evinizi Yetiştirin!

Geberit, kendi icadı olan gömme rezervuarın 50. yılında mimar ve tasarımcıları bir araya getirecek önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğin konuğu, şehirlerde açık ağ ekolojisi üzerinden akıllı tasarımı teşvik etmeye yönelik projeler imza atan ve kâr amacı gütmeyen bir tasarım grubu olan Terreform ONE’ın kurucu eş başkanı Mitchell Joachim oldu. 20 Şubat 2014’te, Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleşen ‘Evinizi Yetiştirin’ etkinliği, Geberit Türkiye Genel Müdürü Cengiz Kazazoğlu’nun ‘İnovasyonla Geçen 140 Yıl’ konuşmasıyla başladı ve Mitchell Joachim‘in ’Evinizi Yetiştirin! Yakın Geleceğimiz için Ekolojik Kentsel Tasarımda Yeni Yönelimler’ konulu sunumu ile devam etti. Etkinlik Joachim'in ilham veren sunumunun ardından, Su Soley'in muhteşem performansıyla son buldu.

Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri #3;

Rachel Armstrong - Ekolojik Çağda Mimarlık için Yeni Gelecekler: Griyi Yeşille Buluşturmak

2100 yılında yıldızlararası uzay yolculuğunu hedefleyen “Persephone” projesi kapsamında Kapadokya’dan ilham alarak topraktan kentler planlayan ünlü tasarımcı Rachel Armstrong, Geberit’in davetlisi olarak İstanbul’a geldi. “Mimarlığı kimya ile buluşturan” Armstrong, 9 Haziran’da Yapı-Endüstri Merkezi’nde “Ekolojik Çağda Mimarlık için Yeni Gelecekler: Griyi Yeşille Buluşturmak” etkinliğinde konuştu.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)