Hedef Net Sıfır!
Önce net sıfır nedir gelin birlikte bakalım… Net sıfır, küresel ısınma ve iklim krizinin en önemli etkenlerinden biri olan artan karbon emisyonlarına karşı geliştirilmiş bir fikir. Hepimizin bildiği gibi insanoğlunun yaptığı faaliyetler nedeniyle, atmosfere karbondioksit, azot, metan, oksit gibi gazlar salınmakta ve bu gazlar sera etkisine yani küresel ısınmaya/iklim krizine neden olmaktadır. Net sıfır, bu gazların miktarını, yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla eşitlemek anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle net sıfır, atmosfere yeni emisyonlar eklememek, net sıfır hedefine ulaşmak demektir.
Yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada yapı-inşaat sektörü ekonomilerin önemli bir itici gücüdür. Bu yüzden de bu sektör, küresel servetin de yüzde 50'den fazlasını temsil etmektedir. Buna karşılık yapı-inşaat sektörü, karbon emisyonunun yüzde 39'undan sorumludur.
Türkiye, Ekim 2021’de Paris Anlaşması’nı onaylamış, 2053 yılına kadar tüm sektörlerde net sıfır emisyon hedefine ulaşma sözünü vermiştir. Dünyanın en fazla karbon salımına sahip 17’nci ülkesi1 olarak net sıfıra ulaşmak için önümüzde 30 yıl gibi büyük bir süre varmış gibi gözüküyor ama Dünya Bankası’na göre bu çok iddialı bir hedef2. Demek ki karbon emisyonunun büyük bir kısmından sorumlu bir sektör olarak bizlerin, müteahhidinden mimarına, lojistiğinden boya sektörüne, çimentocusundan demir üreticisine kadar her alanda net sıfır hedefine dair ciddi ve hızlı adımlar atmamız gerekiyor.
Yapı-inşaat sektörüne malzeme sağlayan sanayi kuruluşlarının atması gereken dev adımlar olduğu açık. Her alanda enerji verimli teknolojilerin kullanımı, fosil yakıt tüketimini minimuma indiren lojistik çözümleri, karbon salınımını azaltan yeni teknolojilerin geliştirilmesi bunların başında yer alıyor.
Gayrimenkul geliştirme ve mimari açıdan neler yapılabilir?
Net sıfır binalar, yüksek karbon emisyonlarına neden olan inşaat tekniklerinin ve yapı malzemelerinin azaltılmasıyla elde edilir. Net sıfır binaların en önemli özelliği ise enerji kullanımıdır.
Net sıfır enerjili bir bina, düşük enerji kullanan ve diğer yandan kendisi de enerji üreten ve ürettiği enerjinin bir kısmını satarak yıllık enerji bilançosunu sıfır yapabilen bir binadır. Güneş panelleri, rüzgar türbinleri gibi ekipmanlarla binalar kendi enerjilerini üretebilir. Bu üretimin mümkün olmadığı yerleşim alanlarında ise binaların tükettiği enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmalıdır. Ayrıca, binaların enerji yükünü en aza indirecek verimli sistemler kullanmak, güneş ışığından maksimum faydalanmak, ısıl verimliliği artıran doğal yalıtım çözümlerine yer vermek, pasif tasarım sistemlerini daima göz önünde tutmak (güneşe göre konumlandırma, doğal havalandırmaya imkan veren pencere yerleşimleri, çatı pencereleri ve gölgeleme elemanlarının kullanımı vb), su tasarrufu sağlayan tesisat sistemleri, yağmur hasadı ve yöreye uygun peyzaj seçimi gibi faktörler de net sıfır tasarımı için önemlidir.
Sonuç olarak, öncelikle net sıfır binaların sayısını çoğaltmalıyız. Ardından net sıfır mahalleler oluşturabilir, oradan da net sıfır karbon toplumuna geçiş yapabiliriz.
Yapı-inşaat sektörü olarak tüm dünyada 400 milyar doların3 üzerinde iş hacmine sahip Türk yapı-inşaat sektörü olarak bu hedefin farkında olmalı, yeni oluşan dünya şartlarında rekabetten düşmemek için gereken adımları atmalı ve tüm projelerimizi net sıfır hedefine göre tasarlamalıyız.