İlklerin Uygulandığı Platin Sertifikalı ‘Kule’...
Lokasyon: Ataşehir, İstanbul
Müteahhit: Rönesans İnşaat
Proje Tipi: Ofis
Arsa alanı: 13.810 m2
Brüt kiralanabilir alan: 44.000 m2
Konsept tasarım: FX Fowle
Danışman: Axis Facades, VDA, Rönesans İnşaat
Statik Projesi: DeSimone Consulting Engineers APCB
Tesisat Projesi: Okutan Mühendislik
LEED Danışmanı: ERKE
2014 yılının Eylül ayında tamamlanan Türkiye’nİn ilk LEED Platinum sertİfİkalı “kule”si olan Rönesans Tower’ın hem mimarlık hem de mühendislik literatürüne girmesi için birçok geçerli sebebi var..
Rönesans Tower, İstanbul’un Anadolu yakasında Kozyatağı-Ataşehir’de yer alan, toplam 13 bin 810 metrekare arsa üzerinde Rönesans Gayrimenkul Yatırım tarafından geliştirilen A Sınıfı (A+) bir ofis projesi. Gayrimenkul, İstanbul Anadolu yakasının önemli merkezi iş alanlarından Kozyatağı bölgesinde, E-5 otoyolu ile E-5 ve TEM bağlantı yollarının kesiştiği stratejik bir noktada yer alıyor. Rönesans Tower’ın yakın çevresinde nitelikli ofis binaları, alışveriş merkezleri ve üst gelir grubunun yaşadığı nitelikli konut alanları bulunuyor. Rönesans Tower, bir prestij yapısı olarak tasarlanmış. Enerji verimliliği, dizaynın her aşamasında göz önüne alınarak tasarlanan bina, LEED Platinum Sertifikası kazanarak Türkiye’nin ilk LEED Platinum alan kule projesi oldu.
Sofistike bir proje olan Rönesans Tower’ın tasarım sürecinde, paralel çalışmak üzere Amerika ve İstanbul’da iki ayrı proje takımı yaratılmış. Bu durum, binanın tasarımı itibariyle bir gereklilik olarak ortaya çıkmış. Çünkü Rönesans Tower Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen birçok unsuru bünyesinde barındırıyor.
Binanın kolayca tanımlanabilecek bir geometriye sahip olmamasından başlayarak, taşıyıcı sistemin kurgusundan cephe sisteminin çözümüne kadar, Amerika’dan mimari tasarım için FxFowle Architects, taşıyıcı sistem tasarımı için Desimone, MEP danışmanlığı için Cosentini, Rüzgar Mühendisliği için CPP Wind Engineering, cephe danışmanlığı için Axis Facades gibi birçok saygın danışman ve tasarımcıyla birlikte yol alınmış.
Rönesans Tower, dört bodrum katı ve kırk yer üstü katıyla toplamda 44 kattan oluşan, 185 buçuk metre yüksekliğinde bir ofis kulesi. Giriş ve birinci bodrum katında, binaya hizmet veren restoranlar ve diğer sosyal destek birimleri yer alıyor.
Anadolu Yakası’nın en yüksek binası olarak yükselen Rönesans Tower İki ana yolun kesiştiği noktada konumlanıyor ve şehrin doğu girişini temsil eden bir dikilitaş imajı yaratıyor. Osmanlı geometrik motiflerinden gelen ilhamla oluşturulmuş cephesi neredeyse 33 derecelik dönüş kabiliyeti ile güneş kontrolü konusunda optimum fayda sağlıyor. Çift katlı dış cephe kaplaması ısı yükü kaybını azaltırken üç gruba ayrılmış kat bahçeleri, iç ve dış mekan arasında termal bir tampon bölge oluşturuyor. Bahçeler aynı zamanda ofis çalışanları için temiz hava da teşkil ediyor.
Güneş oryantasyonuna ayarlı benekli bir altın perde ısı yükünü azaltıyor. Bununla birlikte tabandan tavana uzanan camlar sayesinde enerji verimliliği hedeflerine ulaşılıyor. Performans ve süslemenin birleşimi ile bu ikinci cilt bölgenin ruhuna uyum sağlıyor.
Taşıyıcı sistemin kurgusundan cephe sisteminin çözümüne kadar Türkiye için birçok ilki bünyesinde barındıran binada betonarme taşıyıcı sistem, “Performansa Dayalı Tasarım” (PBD) yöntemiyle yapılmış. Binada ayrıca deprem güvenliği için Türkiye’de ilk defa uygulanan bir “outrigger” sistemi bulunuyor. Binada kirişsiz döşeme sistemi kullanılmış, böylelikle hem uygulama kolaylaşmış hem de son kullanıcı için birçok kolaylık sağlanmış.
Alışılagelmişin dışında bir cephe
Rönesans Tower projesinin cephe tasarımında oldukça uzun bir süreç yaşanmış. Yaklaşık 13 ay süren süreç çok sistematik bir şekilde ilerlemiş ve farklı disiplinler bir arada çalışmış. Binada kullanılan cephe sistemleri, taşıyıcı sistem bileşenleri ve cephenin dış yüzeyindeki gölgelendirme elemanları gibi bütün cephe bileşenlerini ayrı ayrı kontrol edilmiş.
Binanın geometrisi kolaylıkla tanımlanabilen basit bir geometrik şekil olmayıp, cephede 36 tane tip yüzey bulunmakta. Dolayısıyla her yüzey için bu problemleri ayrı ayrı irdelemek gerekmiş. Gölgelendirme elemanları rastgele dizilmiş gözükmesine rağmen rastgele değil, hepsinin yerleri ve yoğunlukları ciddi hesaplamalar sonunda belirlenmiş.
Bina konumlandırılırken binanın enerji verimliliği, gün ışığından maksimum faydalanılması, yarattığı gölgenin çevreye etkisi, binanın çevreyle uyumunun sağlanması, yüzeylerde oluşan hissedilen ve hissedilmeyen ısılar gibi birçok yapı fiziği kökenli konuda detaylı çalışmalar yapılmış.
Binanın çok fazla kırık yüzeyinin olması, bu yüzeylerdeki güneş davranışlarının farklı sonuçlar vermesi bu sonuçların kontrol altına alınması ihtiyacını doğurmuş. Bütün olarak camdan oluşan cephe ile iç mekan arasındaki dengenin kurulması ve kullanıcıların konfor seviyelerinin sağlanması önemli bir kriter olmuş.
Birbirinden farklı katlar
Binanın asimetrik yapısı itibariyle hiçbir kat diğerinin aynısı değil, dolayısıyla her birimdeki yük bir diğerinden farklı. Böyle asimetrik yapıdaki yük kontrolü bir sürü ek önlem almayı gerektirmiş ve Performansa Dayalı Tasarım, bunların kontrol altına alınmasını kolaylaştırmış.
Binada ayrıca deprem güvenliği için çok önemli olan ve Türkiye’de ilk defa uygulanan “outrigger” sistemi bulunmakta. Bu sistem, iki kat yüksekliğindeki BRB (Buckling Restraint Bracing) diye adlandırılan diagonal elemanlardan oluşuyor. Bu sistem, 18. katın döşeme kenarlarından başlıyor ve 20. katta çekirdeğe birleşen dev piston şeklinde çalışan çelik kirişlerden oluşuyor. BRB’ler, deprem anında binanın ilk yarısındaki deprem yüklerini absorbe ederek binanın ikinci yarısına iletilen yükü sönümlemiş oluyorlar. Böylelikle hem taşıyıcı sistem yükleri azaltılıyor, hem de kullanıcı konforu artmış oluyor.
Yerden deplasmanlı havalandırma ilk kez uygulandı
Rönesans Tower projesinde Türkiye’de ilk olarak uygulanan, yerden deplasmanlı havalandırma yapılmış. Yükseltilmiş döşeme ‘plenum’ diye tabir edilen bir temiz hava deposu olarak kullanılmakta. Yükseltilmiş döşemenin içinde havalandırma kanalları gezmiyor, yükseltilmiş döşemenin içi temiz hava deposu olarak kullanılıyor. Böylelikle çok düşük enerji sarfiyatıyla, düşük kapasiteli fan coil’lerle temiz hava yerden kat içinde kullanıcıya ulaşıyor ve bu sayede çok iyi seviyede bir iç hava kalitesi sağlanmış oluyor.
Sistemin bir diğer özelliği de temiz havanın istenilen yerlere, istenildiği kadar verilebilmesine imkan tanıyor Yaygın olarak kullanılan tavandan havalandırma yapılan her yerde karıştırılmış hava kullanılıyor. Çünkü temiz havanın geldiği yolda zaten kirli hava katmanı bulunuyor ve karışan havanın bu katmanı aşarak aşağı inmesi gerekiyor; ki bu da daha yüksek fan gücü ve daha yüksek enerji sarfiyatı gerektiriyor. Bu sistemle, hem hp enerji sarfiyatını, hem de işletme maliyetlerini düşürülmüş oluyor.
Binada su kullanımıyla ilgili pasif ve aktif önlemler alınmış. Arsa içindeki alanlara düşen yağmur suyu toplanıp depolanıyor ve bu suyla sulama ihtiyacının yüzde 100 karşılanıyor. Sulama sistemi kendi kendini besliyor. Toplanan suyu büyük tanklarda depolamak yerine, projenin çevresine ‘yenilikçi atık su teknolojisi’ diye tanımlanan, yağmur suyunu biriktirmek için oluşturulan rezerv alanında toplanıyor. Ayrıca su tasarrufu için binada düşük tüketimli armatürler kullanılmış.
Cephe aydınlatması, görünür olmak ancak çevreyi rahatsız etmemek kaygısıyla tasarlanan binada, aynı zamanda enerji tasarrufu konusunda da çalışmalar yapılmış.
Bina içi aydınlatma tasarımı da aynı hassasiyetle yapılmış, enerji tasarrufu ve konfor koşullarını ileri seviyede sağlayan sistemler tercih edilmiş.
Binada otomatik ve dengelenmiş bir aydınlatma sistemi yaratılmaya çalışılmış, fan ve pompa gibi ekipmanların seçimine de çok özen gösterilmiş. Binada tüm alanlara yüzde yüz temiz hava sağlanması hedeflenirken aynı zamanda enerjinin de verimli kullanılması sağlanmış.
Projede cephe sistemi, yapısal cephe elemanlarından oluşuyor, yükseklik gerekçesiyle panel sistemi kullanılan cephede bütün cephe elemanları bağımsız taşıyıcı elemanlara asılı ve kendi başlarına hareket edebiliyor. Bu uygulama ile olası bir depremde bina oldukça esnek davranabilecek.