Kütüphane Yapılarında Çevresel Sürdürülebilirlik: Yeşil Kütüphaneler
Thormark’a göre: “Yeşil Bina, yeni bir bina felsefesi olarak ortaya çıkmıştır. Kaynakların tükenmemesi için doğru tekniklerin ve çevre dostu malzemelerin kullanımı, binanın çevre kalitesinin geliştirilmesi ve atık tüketiminin azaltılması önemlidir.
Thormark’ın yorumundan yola çıkarak, yeşil binaların çevre etkilerini minimuma indirdiğini ve yaşayan yapılar olduğunu düşünebiliriz. Bunun yanı sıra, yeşil binalarda sıfır enerji kullanımına ulaşılması ve Dünya’ya verilebilecek zararın minimuma indirilmesi ana temalardır. Doğal çevrede genel etkiyi azaltmak amacıyla tasarlanan yeşil binaların parametreleri üç ana başlığa indirgenebilir;
- Etkin enerji, su ve diğer kaynakların kullanımı
- Kullanıcıların sağlığını desteklemek ve çalışanların üretkenliğini arttırmak
- Kirlenme, atık ve çevresel konuları azaltmak.Bu parametreler sonucunda yeşil binaların sahip olduğu başlıca avantajlar şunlardır:
- - Binalardan kaynaklı karbondioksit salınımını azaltması,
- - İnşaat aşamasında çevre tahribatını en aza indirgemesi,
- - İşletme masraflarını azaltması,
- - Yenilenebilir enerji kullanımını ve geliştirilmesini sağlaması,
- - Hafriyat ile ortaya çıkan atık malzemeleri değerlendirmesi,
- - Yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının biriktirilip kullanması,
- - Doğal ışıktan yararlanma ve enerji tasarrufu sağlaması,
- - İzolasyon sistemleri ile ısıtma soğutma maliyetlerinin azaltılması,
- - Binanın değerini artırması,
- - Kullanıcılara daha sağlıklı ve verimli ortamın sunulması,
- - Kentsel yaşam alanlarına değer katması, bunlardan yalnızca bir kaçıdır.
Oldukça önemli avantajlara sahip olan yeşil binaların tüm dünyada yaygınlaştırılması için çalışmalar devam etmektedir.
YEŞİL KÜTÜPHANE
Çevresel sürdürülebilirliğin mimarideki yansımalarını kütüphane yapıları bakımından altı kategoriye ayırabiliriz.
- Ulaşılabilir alan
- Su devri ve yönetimi
- Yeşil Çatı İnşası
- Enerji kullanımı
- Kullanılan Materyaller/Malzemeler
- Kimyasal Kullanım
- Hava Kalitesi
1.ULAŞILABİLİR ALAN – SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE
Çevresel sürdürülebilirlik için ilk olarak yapının konumu ve ulaşımı önemlidir. Binanın konumlanacağı alan, çevre binanın tasarım kararlarına etki etmekle beraber yeşil bina kararlarını da belirlemektedir.
Sürdürülebilir yapı tasarımı için kullanıcıların yapıya ulaşımları önemli bir faktördür. Günümüzde özel araç kullanımının artmasıyla, yeni yapıların neredeyse hepsinin bodrum katı otopark olarak kullanılıyor. Peyzaja ayrılması gereken kısımlar bile, araçlar için dinlenme-bekleme bölgesine dönüştürülüyor. Bu bağlamda, sürdürülebilirliği ulaşılabilir alan açısından incelememizde yarar vardır. Günümüzde ulaşım için harcanan tüm bu enerji ve ortaya çıkan azot miktarı azaltılmalıdır. Bu nedenle, kütüphane ulaşım seçeneklerinde itme ve çekme modelleri uygulanmalıdır.
- Çekme modelleri: Bu modelde amaç, aşağıdaki ulaşım seçeneklerine kullanıcıları çekmektir.
- -Toplu taşıma sistemleri (otobüs, metrobüs, tramvay, metro, tren)
- -Motorsuz ulaşım seçenekleri (yürüme, bisiklet, yeni sistemler)
- İtme modelleri: Bu modelde amaç, özel araç kullanımını azaltmak amacıyla, çeşitli caydırıcı uygulamalar kullanmaktır.
- -Ekonomik tedbirler
- -Park yönetimi
- -Trafik yavaşlatma
Türkiye genelinde yapılan üniversite kütüphanelerindeki yeşil yaklaşımlar araştırması için bir anket hazırlanıyor. Bu ankette, sürdürülebilir çevre kapsamında gerçekleştirilen ek uygulamalar hakkında kullanıcılara sorular soruluyor. Kullanıcıların verdikleri cevaplara göre, katılımcıların yaklaşık dörtte üçü kütüphanelerinin toplu taşıma araçları ile ulaşıma uygun bir konumda olduğunu ve servis gibi alternatif ulaşım seçeneklerinin sağlandığını belirtiyor.
2.SU YÖNETİMİ
Yeşil binaların temel amaçlarından biri, su tüketimini azaltmak ve su kalitesini korumaktır. Bina işletmeleri; kullanılmış, atık suları toplamalı ve arıtarak tekrar kullanmalıdır. Kütüphane yapıları için ise oluşturulabilecek yöntemler ve mimari önlemler şu şekildedir:
- -Kütüphanelerde su döngüsü oluşturulması. Kütüphane yapısı için bu döngü, henüz tasarım aşamasındayken planlanmalıdır.
- -Yağmur suyu yönetimi (yeşil su). Bina dışında bahçe sulamada kullanılırken; bina içinde de temizlikte ve yer akıtma gibi işlemlerde kullanılabilir. Bu sayede sondaj suyu kullanımı azaltılarak yeraltı kaynakları korunmuş olur.
- -Gri su geri kazanım sistemleri: Gri su, evsel atık suyun siyah su içermeyen kısmına; yani duştan, lavabodan, küvetten ve hatta mutfaktan gelen atık suya denir.
GRİ SU KULLANIM ALANLARI:
Damla sulama sistemi: Mevcut su kaynaklarını daha tasarruflu bir şekilde kullanmak için, bahçe sulamasında damla sulama yapılması tercih edilmektedir.
LEED kriterlerine göre, sulama suyunda şebeke suyu kullanımının %50 azaltılması durumunda 1 puan, sulama suyunda şebeke suyunun hiç kullanılmaması veya hiç sulama yapılmaması durumunda 2 puan kazanılmaktadır.
Baz alınan ankette su kullanımına verilen cevaplar görseldedir. Su tasarrufu sağlayan tesisat (sensörlü musluklar ve çift rezervuarı olan tuvaletler gibi) kullanımı, su tüketiminin takibi ve su tasarrufuna yönelik en yaygın yeşil uygulamalar olarak görülmektedir.
3.YEŞİL ÇATI İNŞASI
Yeşil çatılar biyo-çeşitlilik ve yaşam ortamı sunar. Günümüzde, kentsel alanlardaki biyolojik çeşitlilik, giderek yaşam alanlarının dışına sıkıştırılmaktadır. Bu açıdan, yeşil çatılar kentsel biyolojik çeşitliliğin artırılması çabalarının bir parçası olabilmektedir.
Yeşil çatı sistemleri, çevresel ve ekolojik açıdan, yağmur suyunun yönetimine olanak sağlarlar. Kentsel çevrelerde; asfalt yollar, beton gibi malzemelerin kullanımı yağmur suyunun geçirim olanağını büyük miktarda sınırlandırır. Oysaki yeşil çatılar yağmur suyunun emilimi ve geçirimi için ortam oluşturur. Kentsel alanlarda geçirimsiz yüzeylerin %40’ları aştığı noktada yeşil çatılar, yağmursuyu akışının azaltılmasında aktif bir role sahip olur.
Yeşil çatıların fayda sağladığı bir diğer konu ise, hava kirliliğini emme ve filtreleme özelliğinin bulunmasıdır. Bitkiler, dokularında iyon tutucu malzemeler bulunması sebebiyle gaz kirliliklerini de absorbe edebilirler.
Yeşil çatılar ile sadece mikro-klima kontrol edilmiyor, aynı zamanda ses kontrolü de sağlanabiliyor. Binaların çevresindeki yeşillikler, rüzgâr hızını azaltmakta ve ses dalgalarını emmektedir. Böylece çatı, bir ses yalıtım tabakası görevi de üstlenmektedir.
4.ENERJİ KULLANIMI
Binaların enerji verimliliğini arttırmak amacıyla, atılacak adımların ilki, binaların doğru ve yeterli düzeyde yalıtılmasıdır. Bu durum, binalarda iç ısıl dengenin sağlanmasına olanak sağlamaktadır. Enerji verimliliğini arttırma süreci tasarımla başlar. Her bina tasarımında olduğu gibi, kütüphane tasarımında da doğru malzeme seçimi, sızdırmazlık, bina kabuğunun cephe, çatı ve temel dahil ısı ve su için yalıtılması, amacına uygun cam, doğrama ile doru ısıtma, soğutma sistemleri seçilmesi, verimli cihazlar ve pompalar kullanılması enerji verimliliğini etkileyen unsurlardır.
Ana faktör olarak, binanın kendi kullandığı enerjiyi azaltması; ancak sıfıra indiremeyeceğinden kullanılacak enerjinin sürdürülebilir enerji kaynaklarından sağlanması esastır. Pasif sistemler ile enerji kullanımı minimuma indirilmelidir. Bunun yanı sıra, aktif bina sistemleri için gereken enerji de yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmalıdır. Kütüphane binaları için ise, fotovoltaik paneller ile güneş enerjisi ve bulunulan alana bağlı olarak rüzgâr enerjisi, kullanılabilecek yenilenebilir enerji kaynaklarıdır.
Yeşil bina tasarımında doğal aydınlatmadan verim sağlamak önemlidir. Bir kütüphane yapısında ise aydınlatma kaçınılmazdır. Enerji verimliliği de doğal aydınlatma ile orantılıdır. Bu bağlamda, kütüphanede kullanılacak camın ısı ve ışık iletkenliği önem kazanmaktadır. Doğal aydınlatma kullanımına ek olarak, aydınlatma elemanları ile enerji kullanımını minimuma indirmek de amaçlanmalıdır.
- -Hareket sensörü: Kütüphanelerde okuma alanlarında kullanıcı hareketi az olduğu için bu alanlara uygun olmamakla beraber, kitap raf aralarına hem yazı eserlerini ışıktan korumak hem de enerji tasarrufu için kullanmak söz konusu olacaktır.
- -Güneş sensörü: Kütüphanelerde okuma alanlarına konumlandırmak, doğal ışıktan yararlanılan saatlerde boşa enerji harcanmasını önlemek açısından önemlidir.
- -Lumen ayarlı armatürler
Kütüphane tasarımında doğal aydınlatmanın önemi açısından aydınlık seviyeleri gösterilen bir kafeteryayı örnek alabiliriz. Güney cephesindeki geniş açıklık sebebiyle tüm odadaki armatürler aynı olmasına karşın güney bölümünün aydınlık düzeyi daha fazla olmaktadır ve eğer güneş sensörleri kullanılırsa o alandaki armatürler otomatik olarak kapatılarak enerji tasarrufu sağlanabilmektedir.
Cambridge Üniversitesi Squire Hukuk Fakültesi Kütüphanesi (Sir Norman Foster and Associates)
Doğal ışık, kütüphanede özellikle dramatik etki vermesi için kullanılmıştır. Eğrisel cepheyi oluşturan teraslı döşemelerde açıklık hissi verilmeye çalışılmıştır. Atriumla, doğal ışıkla aydınlanan okuma alanlarına sahip, üç kattan oluşan kütüphanenin her bir katını birbirine bağlayan büyük ve tek bir hacim oluşturulmuştur. Çalışma alanlarının, kuzeydeki yeşil alanlara bakması istenmiş ve komple cam yüzeyden oluşan kuzey cepheden faydalanılmıştır. Kitap rafları, planda ortada yer almaktadır. Bireysel çalışma alanları ise güneye bakmaktadır.
Vennesla Kütüphanesi – Norveç
Isı kayıplarını önlemek ve ısı kazancını artırmak amacıyla, küçük açıklık kullanımı uygun görülmüştür. Bulunulan iklim bölgesi sebebiyle, doğal ışıktan feragat edilip ısı kayıplarını azaltmak önem kazanmıştır. Böylece, bulunulan konuma göre enerji tasarrufu için kullanılacak yöntemler farklılık göstermektedir.
5.MALZEME SEÇİMİ
Sürdürülebilir yapı tasarlarken, kullanılacak olan malzemenin sürdürülebilir özeliklerini tartmak için “American Institute of Architects” (AIA) “Making A Difference: An Introduction to the Environmental Resource Guide” adında bir kılavuz yayınlamıştır (1991). Malzeme seçimi yaparken tasarımcıların dikkat etmesi gereken esaslardan bahsedilmektedir.
Bunlar aşağıda sıralanmıştır;
- Malzemenin içerdiği enerji miktarı ve kullanım ömrü; bakımı için gereken enerji miktarı, bakımındaki yan atık ürün varlığı, bu atıkların niteliği,
- Malzemenin üretiminde ne kadar enerji harcandığını, bu esnada katı, sıvı veya gaz halinde ortaya çıkabilecek zararlı atıkların varlığı,
- Malzeme üretilirken sürdürebilir enerji kaynaklarından yararlanılması ve az enerji kullanılacak bir yapım sisteminin seçilmesi,
- Yerel kaynakların yeterliliği,
- Malzeme uygulama esnasında, uygulamadan sonra veya bakımında olabilecek gaz salınımları söz konusu ise, bu durumun iç mekân hava kalitesine etkisi
- Malzemenin inşaat alanına ulaşımında kullanılan enerji miktarı,
- Malzemenin yapı içindeki ömrünü tamamladığında yeniden kullanılabilir ya da geri dönüştürülebilir özelliği sahip olması ve geri dönüşüm kolaylığı,
- Malzemeye alternatif oluşturacak kullanım süresi daha uzun ve daha az miktarda enerji harcayarak üretilmiş bir malzemenin araştırılması
Kaeng Krachan Kütüphanesi Tayland (Junsekino Architect and Design )
Her tasarım probleminin, herkesin kullanımına uygun olacak şekilde tasarlanabilmesi için, bulunduğu bölgenin iklim koşulları, yeri ve bağlamının göz önüne alınması gerektiğine inanan ve bunun sadece biçimi değil, malzeme seçimlerini de etkilediğini ifade eden tasarımcılar; yapıda çelik, ahşap veya yarı saydam oluklu levha gibi, bölgede kolayca bulunabilecek yerel malzemeleri tercih etmiş.
Malzemenin uygulanma ve birleşim şekli; bölgenin oldukça yağış alan bir yer olması ve rüzgâr ile yağmurun olumsuz etkileri dikkate alınarak oluşturulmuş. Doğal ışığın yapının içlerine kadar ulaşması ve doğal havalandırmanın sağlanabilmesi de tasarımda başlıca önemsenen konular olmuştur.
6.KİMYASAL KULLANIMI
Malzeme ve mobilya seçilirken, kimyasal ürün ve madde kullanımının en aza indirgenmesi, çevresel sürdürülebilirlik bağlamında önem taşımaktadır.
Ürün yaşam döngüleri boyunca inşaat malzemeleri, kullanıcı sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde seçilmelidir. Son kullanıcılar tarafından, enerji, su ve atık ayak izini en alt seviyede tutabilecek ürünler tercih edildiğinden, inşaat sektörü bu ürünleri öncelikli olarak kullanmalıdır.
Kullanılan materyallerin de bir yaşam döngüsü olduğu bilinmeli ve atmosfere salınım yapacağı gazlar düşünülerek kütüphanede mobilya ve malzeme tercihi yapılmalıdır.
7.İÇ HAVA KALİTESİ
İnsan yaşamının yaklaşık %90’ının iç ortamlarda geçtiği düşünürsek, insan sağlığı açısından bu ortamlardaki hava kalitesinin üst düzeylerde olması gerekir. İyi bir iç hava kalitesi için, etkin bir havalandırma sistemi gerekmektedir.
İç mekân hava kalitesi, uçucu organik bileşenlerin (VOC) ve mikrobik atık gibi havada bulunan diğer yabancı maddelerin azaltılması için aranmaktadır. Binalarda uygun hava sirkülasyonu, yerleşimde bulunan diğer gereçlerin yalıtımı ve hava filtrelemesinin sağlanabilmesi için, uygun bir şekilde tasarlanmış iklimlendirme sistemlerine gerek duyulmaktadır.
İç mekân hava kalitesi sayesinde, tasarım ve inşa süreci boyunca inşaat malzemeleri ve iç ortama ait ürünlerin sıfır ya da çok az karbon emisyonuna sahip olması sağlanacaktır. Çoğu inşaat malzemesi, temizlik ve bakım ürünleri, VOC’lar ve formaldehit gibi toksin gazlar yaymaktadır. Yayılan bu gazlar binalarda bulunanların sağlığı üzerinde zararlı etkiler oluşturduğu gibi, bu binalardaki çalışanların verim ve üretkenliğini olumsuz etkilemektedir. Söz konusu ürünlerden kaçınmak, binanın iç mekân kalitesini artırmaktadır.
İç hava kalitesinin doğal havalandırmalar ile sağlanması ve karbon kullanımının indirgenmesi, iç hava kalitesini olumlu etkiler.