Malzeme Mimarinin Ciğerleri Gibi
Malzeme mimarinin ciğerleri gibi. Nefes almadan yaşayamayan insan gibi, mimar da malzemeleri olmadan bir hiç. Doğru malzeme bulmak çok önemli ama en önemlisi gelişen ve değişen dünyadaki malzemelerin takibini sağlayabilmemiz.
Mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım konularında yurt içinde ve uluslararası platformlarda proje, danışmanlık ve uygulama hizmeti veren, önce insan ilkesini tüm süreçlerine yansıtan AAD Architects kurucusu Mimar Ayşegül Güner sorularımızı yanıtladı.
Öncelikle sizi ve AAD ARCHITECTS’i daha yakından tanımak isteriz. Kuruluşunuz, ekibiniz, ofisinizin işleyişi hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?
AAD Architects bu sene 15. yaş gününü kutlayacak. 15 yıl önce tamamen benim heyecanım ve hayallerim ile başladı bu hikaye. Babam doktordu. Aslında insana olan merakım babamla başladı ve ortaokul yaşlarında sorgulamalarım arttıkça tasarım ve insana olan ilgim hızla arttı. Sonra ben tasarım ile ilgili hangi bölümü okuyabilirim diye araştırmaya başladım. Mimarlık, aslında tasarım başlığı altında toplanan bütün meslek gruplarından beslenen bir birleşim noktası; hatta buna moda da dahil. İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde okurken de aslında hep başka bölümlerden de beslenmeye çalıştım, örneğin; endüstri ürünleri tasarımı. Bu “tasarımın sınır tanımaması” felsefesi ile de şirketimizi 15 yıldır devam ettiriyoruz. Ekibimizde herkes aşık; sanata, hayata, müziğe, resme, dansa. Mimarlık çatısı altında toplanmış olan aşıklarız.
Faaliyetlerinizde ofis, hastane ve otel projelerine ağırlık verdiğinizi gözlemliyoruz. Bu bilinçli bir yönelim mi oldu?
Bu bilinçli bir yönelim. Öncelikli olarak yaıların mimari anlamda, tasarım süreci anlamında, oteller, hastaneler ve fabrikalar gibi ticari tarafta kalan yapıları daha çok yaşayan yapılar olduğunu, sirkülasyonun çok daha fazla olduğunu, çok insana dokunduğunu düşünüyorum. Bu sebeple de bu yapıların fonksiyon beklentileri çok daha fazla oluyor. Konut projelerinde ise
bu tam tersi. Oldukça bireysel mekânlar ve farklı insanlara dokunmadığı için fonksiyonlarına o alanda yaşayacak kişiler karar veriyor sadece. Bu sebeple biz daha çok insana dokunabileceğimiz yapılardan çok daha fazla keyif alıyoruz. Özelikle hastane ve oteller, yapı tasarımı olarak 24 saat yaşayan yapılar olarak adlandırılırlar ve yapıyı yüzlerce farklı insan deneyimler. Çok etkileyici geliyor bu bana. Hikayenin sürekliliği gibi…
EN TEMEL DEĞERİMİZ İNSANA HIZMET EDİYOR OLDUĞUMUZ. İNSANLARIN HAYATLARINA DEĞER KATABİLECEK, İHTİYAÇLARINI FONKSİYONEL VE ESTETİK BİR ŞEKİLDE KARŞILAYABİLECEKLERİ MEKÂNLARIN ORTAYA ÇIKMASI TEMEL İLKEMİZ HER ZAMAN.
Bir projeyi hayata geçirirken ki temel değerleriniz ve tasarım felsefeniz hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz? Çalışmalarınızın temeline hangi yaklaşımı alıyorsunuz? Mesleğinizi icra ederken kırmızı çizgileriniz var mı?
En temel değerimiz insana hizmet ediyor olduğumuz. İnsanların hayatlarına değer katabilecek,ihtiyaçlarını fonksiyonel ve estetik bir şekilde karşılayabilecekleri mekânların ortaya çıkması temel ilkemiz her zaman. Felsefemiz hep insan etrafında şekilleniyor; çünkü insanı gerçekten muhteşem ve kesinlikle taklidi yapılamamış bir tasarım olarak görüyorum. İnsan beyninin tıp dünyasında hala çözümlenememiş olması da benim ilgi alanım ve okuma konularım son 8 senedir. Mimari aslında insana göre çok ilkel ve çok yavaş gelişen materyaller ile ilerlemeye çalışıyor. Bütün bunlar her projenin başlangıcında sorgulamalarımızda yer alıyor.
Malzeme mimarinin önemli girdilerinden, sizin için malzeme nedir, malzeme seçim süreçleriniz nasıl işliyor? Sizin kullanmayı en çok sevdiğiniz yapı malzemeleri hangileri?
Malzeme mimarinin ciğerleri gibi. Nefes almadan yaşayamayan insan gibi, mimar da malzemeleri olmadan bir hiç. Doğru malzeme bulmak çok önemli ama en önemlisi gelişen ve değişen dünyadaki malzemelerin takibini sağlayabilmemiz. Malzeme merakı aşırı bizde, hatta kendi bir sürü denemelerimiz de oluyor. Bazen çok zorlanıyoruz ama işler bittiğinde aldığımız son görüntü bizi oldukça tatmin ediyor. Tabii ki doğal materyaller hep önceliğimiz, ancak günümüzde doğal dediğinizde fiyatı direkt 2 ile çarpıyorlar. Gelişen teknoloji dünyası mimari malzemeleri, doğalın taklit edilmeye çalışıldığı, yanmaz, çizilmez, ölmez, asla bir şey olmaz adı altında yeni malzemelere dönüştürüyor. En çok kullanmayı sevdiğim malzeme corian (akrilik) ve epoksi.
HERKES BUGÜNLERDE HAKLI OLARAK İKLİM KRİZİ SEBEBİYLE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTEN BAHSEDİYOR. ANCAK DEĞİŞİKLİKLER VE GELİŞMELER HIÇ SÜRDÜRÜLEBILIRLIĞI DESTEKLER NİTELİKTE DEĞİL.
Sürdürülebilir mimariyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Mimarlığın ekolojik boyutu ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
Herkes bugünlerde haklı olarak iklim krizi sebebi ile sürdürülebilirlikten bahsediyor. Ancak değişiklikler ve gelişmeler hiç sürdürülebilirliği destekler nitelikte değil. Ben Karadenizliyim, orada köy hayatında dedemler nenemler gerçekten tam olarak ekolojik ve sürdürülebilir bir hayat yaşıyorlardı. Günümüz şehirlerinde, günümüz dünyasında yaşayan milyarlarca insanın bu bileşende toplanabilmesi çok zor; çünkü, sürdürülebilirlik pahalı bir kavram. Tabii ki elimizden geleni bu konuda yapıyoruz ama gerçekler ters yönde ilerliyor.
Yakın zamanda geçirmiş olduğumuz pandemi süreci sizi mesleki anlamda nasıl etkiledi ve bu etki tasarımlarınıza nasıl yansıdı?
Pandemi bize olmaz dediklerimizi gösterdi. Çok önemli bir süreçti benim için de. Biz duramadık, sektör olarak çalışmaya devam ettik. Ama şehirde insansız çalışmayı deneyimledik. Bütün dünya için büyük bir değişimi başlattı. Mimari anlamda mekânların fonksiyonları birbiri içine geçti. Örneğin; birçok evde mutfaklar çalışan kadınların aynı zamanda ofisine dönüştü çocukların odaları da sınıflarına dönüştü. Ofislerin kullanımı azaldı, dolayısıyla metrekareler küçülmeye başladı. Tabii ki hastaneler de tasarım olarak tekrar sorgulandı, restoranlarda masa mesafeleri ve kişi sayıları değişti. Bütün bunlar hala değişime devam ediyor. Biz de farklı yaklaşımlarla müşterilerimize bu konularda destek olmaya çalışıyoruz.
MİMARLIK SANATIN TEKNİK BİR DİL İLE SOMUTLAŞTIRILMASIDIR. İNSANIN ÖZÜNDEN, VAROLUŞUNDAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ.
Genç yaşta birçok projeye imza atan başarılı bir mimar olarak mimarlık öğrencileri ve yolun başındaki mimarlara önerileriniz neler olur?
Öncelikle çok teşekkür ederim ama 15 yıla rağmen ben de hala kendimi yolun başında görüyorum. Çok sabırla, çok istekle ve çok çalışarak bu yolculuğa niyet etmeliler. Şartlar sektörde zor, hepimiz farkındayız. Hayat onların ve bence yapılabilecek en güzel mesleğe sahipler. Bu yaratma ve üretme şansına sahip olmanın hazzını hedef alarak nefeslerini dengeli kullanarak koşsunlar.
Özellikle son dönem projeleriniz ve tasarımlarınız nelerdir? Bu konu hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Son dönemde sağlık yapılarında teslimlerimiz oldu. Halihazırda da sağlık yapıları ve otel projeleri üzerinde çalışıyoruz. Tarihi yarımadada, tarihi iki yapının projeleri üzerinde çalışıyoruz. Projeler şu an tasarım aşamasında, yani en heyecan verici dönemlerindeler. Hikayeleri ve tasarımlarını eş zamanlı oturtuyoruz. Zor bir süreç ama umarım başaracağız.Son olarak şunu belirtmek istiyorum, mimarlık sanatın teknik bir dil ile somutlaştırılmasıdır. İnsanın özünden, varoluşundan ayrı düşünülemez. Mimarlık, sanat ve insan üçleminden uzaklaşmadığımız yapılaşma süreçlerini ülkem için diliyorum ve sizlere teşekkür ediyorum fikirlerimi paylaşma şansı verdiğiniz için.