Pencereler İçin Sürdürülebilir Soğutma Yöntemi: Yoğurt
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
İngiliz mühendis Tom Greenhill, Birleşik Krallık’taki evleri sıcak hava dalgaları sırasında serin tutmak için yenilikçi, düşük maliyetli ve düşük enerjili bir çözüm önerdi: pencerelerin dışını yoğurtla boyamak.
Greenhill, yoğurdun bir rulo yardımıyla pencerelere sürüldüğünde hızla kuruyarak, enerji verimli pencere kaplama ürünlerine benzer bir şekilde ışığı ve ısıyı yansıtan, fritli cam benzeri bir etki yarattığını belirtti. Kendi deneyimlerine dayanarak, bu yöntemin herhangi bir olumsuz yanını henüz görmediğini söyledi. Greenhill, yoğurt kaplamasını sıcak hava dalgaları sırasında acil bir çözüm olarak öneriyor ve yoğurdun uygulanmasının oldukça kolay olduğunu, koku yapmadığını, böcek çekmediğini, yoğun yağmur olmadığı sürece bozulmadığını ve sıcak hava dalgası sona erdiğinde yalnızca bir bez ve suyla yıkanarak çıkarılabileceğini de açıkladı.
Greenhill, enerji verimliliği konusunda uzmanlaşmış bir çevreci mühendis olarak, kısa süre önce düşük maliyetli DIY (Kendin Yap) soğutma çözümlerini içeren bir Sıcak Hava Dalgası Araç Kiti geliştirdi. Ona göre, piyasada binaları sıcaktan koruyacak birçok harika ürün ve mimari uygulama bulunmasına rağmen, bunların çoğu insanlar için erişilebilir değil. Bu noktada yoğurt, ekonomik durumu olmayanlar, koruma altında olan binalarda yaşayanlar veya özel olarak tasarlanmış ürünleri satın alamayanlar için uygun bir alternatif olarak öne çıkıyor.
Greenhill, özellikle Birleşik Krallık’ın konut stokunu inceledi çünkü ülke, Avrupa’nın en eski konut stokuna sahip olarak biliniyor ve bu yapılar, iklim değişikliğinin getirdiği uzun ve yoğun sıcak hava dalgalarına karşı koruma sağlayacak şekilde inşa edilmemiş. Greenhill’e göre, mevcut konut stokunun tamamen uyum sağlamasını beklemek gerçekçi değil. Bu nedenle, geçici uyarlamalara ihtiyaç duyuluyor. Bu uyarlamalar hızlı uygulanabilir, son derece ucuz ve minimum müdahale gerektiren çözümler olmalı. Aynı zamanda etkili de olmalılar çünkü sorunun ölçeği oldukça büyük ve uzun süreli bir sıcak hava dalgası, hastanelerin dolmasına ve ciddi sorunlara yol açabilir.
Greenhill, yoğurt kaplama fikrini kariyerinin başlarında çalıştığı Max Fordham LLP adlı mühendislik firmasında duyduğu bir anekdottan ilham alarak geliştirmiş. 1990'larda Londra'daki Geffrye Müzesi'nin yenilenmesi sırasında, Fordham'ın müzenin cam çatısının yaz aylarında içerideki ısıyı hapsediyor olmasından şikayet eden bir müşteriye ilginç bir öneride bulunmuş. Fordham, bu sorunu hafifletmek amacıyla, geçici bir çözüm olarak cam çatının üzerine yoğurt dökülmesini önerdi. Bu sıradışı öneri, camın yüzeyinde doğal bir örtü oluşturarak güneş ışınlarının içeriye girmesini engeller ve böylece içerideki sıcaklığın düşmesini sağlar. Greenhill, bu anekdotun doğruluğundan emin olmasa da, yıllar boyunca bu fikri düşündü ve uygulanabilir olup olmadığını merak etti.
Son zamanlarda, Sıcak Hava Dalgası Araç Kiti üzerinde çalışırken bu fikri daha derinlemesine araştırmaya karar verdi ve yoğurdun ABD’de pencere kaplaması olarak kullanıldığına dair örneklerle karşılaştı. İnsanlar yoğurdu, pencerelerde gizlilik ekranları veya pencereye estetiklik katmak için kullanmış. Bu durumlarda yoğurt, pencerelerin iç yüzeyine uygulanmış ve sonuç ise kuruduktan sonra dayanıklı, yıkanmadığı sürece kalıcı bir kaplama oluşturmuş.
Ancak Greenhill, kaplamanın pencerenin dışına uygulanmasının soğutma açısından daha etkili olduğunu da belirtti. Çünkü bu yöntem, güneş ışınlarının binanın ısısını arttırmasını engelliyor. Kendi evinde yaptığı denemelerde, yoğurdu fırça ile uygulamanın başarılı olmadığını ancak bir rulo ile uygulamanın, seramik fritin dokusunu anımsatan ince bir kaplama sağladığını fark etti. Greenhill, süt ve yulaf gibi farklı türde yoğurtları denedi ve hepsinin benzer şekilde çalıştığını, pencere başına yalnızca yaklaşık bir yemek kaşığı yoğurt gerektiğini ve düşük yağlı yoğurtların daha yarı saydam bir etki verdiğini keşfetti.
Greenhill, şimdi bu yoğurt kaplama yöntemini kamuoyuna duyurmayı ve bu tekniğin etkisini net bir şekilde ortaya koyacak laboratuvar testleri için fon sağlamayı hedefliyor. Ona göre, bu yöntem seramik fritin yarısı kadar etkili olsa bile, evleri sıcaktan koruma açısından önemli bir yenilik olabilecek.
Greenhill’in bu sıra dışı yöntemi, geleneksel bir tasarım çözümü gibi görünmeyebilir. Ancak günümüzde bazı uzmanlar, mimarlık mesleğinin giderek artan çevresel krizlere yanıt olarak, mevcut kaynaklarla yetinmeye ve bu kaynakları en verimli şekilde kullanarak uyum sağlamaya yöneldiğini savunuyor. Bu görüşe göre, mimarlar, artık sadece estetik veya işlevsel gereksinimleri karşılamaktan öte, çevresel sürdürülebilirliği ön planda tutan bir yaklaşım benimsemelidir.