Slash Architects Dünyanın Dört Bir Yanında Sağlık Yapıları Tasarlıyor!
Kuruluşundan bugüne kadar 100’den fazla muayenehane, klinik, ağız ve diş sağlığı merkezi kategorilerinde sağlık mekanı tasarlayarak bu alanda öncülüğünü kanıtlayan Slash Architects Amerika, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde sağlık mekanlarına imza atıyor.
Profesyonel kariyeri boyunca birçok sağlık yapısı tasarlayan Mimar Şule Ertürk liderliğindeki Slash Architects, edindiği tecrübeyle sağlık sektöründe ve sektörün farklı alt kategorilerinde hizmet vermeye devam ediyor. Sağlık yapıları tasarımında deneyimi uzun yıllara dayanan Mimar Şule Ertürk’ün kimlik kattığı tüm mekanlar, mevcut gereklilikler doğrultusunda belirli standartlara sahip olsalar da farklı tasarım çizgileriyle birbirlerinden ayrışıyor.
Slash Architects’in benimsediği yaklaşım; bağlama dair unsurlar, yönetmelikler, işveren istekleri, doktor alışkanlık ve ihtiyaçları gibi kişi veya ülke çapında birçok başlıktan besleniyor. Böylelikle Slash Architects, hem ortak tasarım diline hizmet eden hem de kendine has mekansallıklar geliştirmeyi başaran projeler kurguluyor ve sağlık yapılarının tasarımında, mekan olgusunun insan psikolojisine etkileri üzerine eğilmeyi önemsiyor. Bu veri, tasarım anlayışlarına birçok açıdan yön veriyor. Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk için mekan ile ilişki; hasta psikolojisine, bazen bir hasta yakınına, personele veya hekimin bakışına göre değişebiliyor.
Coğrafyanın Parametreleriyle Geliştirilen Uluslararası Klinik Projeleri
Bugüne kadar Slash Architects tarafından tasarlanan konsept ve uygulama projeleri Amerika, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’ya kadar ulaşmış vaziyette. Diş kliniği, estetik klinik, saç ekim merkezi ve “dental store” şeklinde çeşitlilik gösteren uluslararası projeler, halihazırda ağırlıklı olarak klinik tasarımı kategorisinde devam ediyor.
Farklı coğrafyalara uygun nitelikte mekanlar tasarlayan Slash Architects, aynı zamanda farklı kültürlere, yönetmeliklere, standartlara ve yaşayış biçimlerine hakim olmanın önemini vurguluyor. Özellikle uluslararası ölçekteki her deneyim ile, söz konusu bağlam ve konulara dair arketipleri anlamaya odaklandıklarının altını çizen Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk, mimarlığın ancak bu şekilde özümsenebilen bir olgu olduğuna inanıyor. Slash Architects ekibinin oldukça keyif aldığı bu alt süreç her defasında, benimsedikleri tasarım yaklaşımının sınırlarını yeniden çizmelerine olanak tanıyor. Çünkü “yer”in sürece dahil ettiği birey ve toplum ölçeğindeki her bir parametre ve kazandırdığı her bir potansiyel, mimar ve tasarımcıların, daha fazla empati kurmasına ortam hazırlıyor. Bu dinamik, Slash Architects pratiğinde, tasarım edinimini güçlendiren ve insan odaklı tasarım yaklaşımlarını besleyen bir kazanıma dönüşüyor.
Farklı coğrafyalara uygun nitelikte mekanlar tasarlayacak olmak aynı zamanda farklı kültürlere, yönetmeliklere, standartlara ve yaşayış biçimlerine hakim olmayı beraberinde getiriyor. Doğal olarak projeyi en çok şekillendiren etmen, çevresel koşullar oluyor. Örneğin Slash Architects, Ortadoğu ülkelerinde gerçekleştirdiği projelerde gün ışığını kontrol edecek ve gölgelik alan kurgulayacak şekilde aksiyon alıyor. Karşılaşılan bir diğer alt başlık ise mahremiyet olgusu. Bu tanımın sınırları toplumdan topluma oldukça değişkenlik gösterdiği için tasarım kriterleri de etkilenmekte. Örneğin yine Ortadoğu’daki bir Slash Architects klinik projesinde, bekleme alanlarının cinsiyet kullanımına göre ayrıldığı bir mekan organizasyonu beklenmiş. Buna ek olarak mekana gelen hastaya bu çerçevedeki konfor koşullarını sunmak amacıyla, cephe doğramalarında sticker kullanarak görsel iletişim kontrol altına alınmaya çalışılmış.
“Kültürler farklı olsa bile hasta psikolojisi evrensel...”
Bir başka projede dikkate alınan diğer bir tasarım girdisi de tüketim alışkanlıklarıyla ilgili olmuş. Slash Architects Paris’te tamamladığı projede o kültürün tüketim alışkanlıkları doğrultusunda, cepheyi vitrin gibi çalıştırarak klinik ve bulunduğu yer arasında tanıdık bir görsel etkileşim yaratılmış. Böylelikle yapılan mimari müdahale, hastayı içinde bulunduğu psikolojiden koparan ve onu rahatlatan bir avantaja dönüşmüş. “Bu ve fazlası tüm veriler, butik tasarımlar ortaya çıkarmamıza imkan tanıyor” diyen Mimar Şule Ertürk sağlık mekanlarının kimliğini oluştururken bağlamın kendine özgü verileri ve potansiyelleri ile hareket ettiklerini ancak lokasyon fark etmeksizin, referans alınması gereken en kritik değişkenin hasta psikolojisi olduğunun altını çiziyor: “Dünyanın neresinde olursa olsun, her hastanın sağlık birimine gitme endişesi taşıdığı görülebilir. Bu çekinceyi, tüm projelerde geliştirdiğimiz ortak yaklaşımın merkezinde konumlandırıyor ve “kendini iyileştirmek için varılan yer” algısı ile değiştirmeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda kullanıcının bulunduğu yere kendini ait hissedeceği, mekanı bütünsel algılayacağı, sirkülasyon rotalarını kolaylıkla okuyabileceği ve ulaşmak istediği alanın mümkün olduğunca görünür kılındığı net bir tasarım dili benimsiyoruz.”
Gelen hastalar için “bekleme” teması ve mekanın bu esnada yaşattığı deneyim de oldukça önemli. Bu hususta Slash Architects mimarları bekleyiş ve hassasiyet durumunda insan psikolojisindeki endişe durumunu iyi yönetecek, konforlu, sürprizli, rahatlatıcı, steril ama cana yakın bir ortam kurgulamayı amaçlıyor. Farklı oturum alternatifleri bulunan, çağımızın dijital ihtiyaçlarına cevap verebilecek, karşılaşmalara ortam sağlayabilecek, “kitchenette” gibi mekanlarla zenginleştirilmiş bekleme alanları kurgulanıyor. Enformatif ekranlar, herkesin kullanabileceği “notepad”ler, şarj noktaları ile kullanıcıların vakitlerini değerlendirmeleri, hasta olma fikrinden uzaklaşmaları sağlanmaya çalışılıyor.
“Farklı coğrafyalardaki en önemli değişken sağlık yönetmelikleri ve mevzuatlar...”
Sağlık sektöründe, ülkeden ülkeye en çok değişen ve sağlık mekanlarının biçimlenmesini en çok etkileyen dinamiklerin başında yönetmelik ve mevzuatlar geliyor. Bu doğrultuda, farklı coğrafyalardaki kullanıcılar için idealize edilmiş kurallar Slash Architects ekibinin tasarım yaklaşımlarını tekrar tanımlamasını zorunlu kılıyor. Örneğin, diş ünitelerinin çevresinde hekim ve personelin ideal şekilde kullanabileceği minimum mesafe Türkiye’de ölçülerle belirlenmişken Viyana/ Avusturya’da böyle bir standart bulunmuyor. Bu minvalde, değişen metrekare gereksinimleriyle birlikte poliklinik içindeki kurgu da Slash Architects için daha esnek bir zemine oturuyor.
Sağlık Sektörü İçin Özel Tasarlanmış Mobilyalar
SLASH markası, Slash Architects olarak onlarca seçkin sağlık projesi tasarlanarak elde edilen bir uzmanlığın meyvesi. Marka, sağlık mobilyaları sektöründeki özel tasarlanmış mobilyaların eksikliğine bir alternatif oluşturma isteğiyle ortaya çıkmış. Kullanışlılığı, sofistike tasarım diliyle birleştiren Slash Architects mimari projelerde sayısız doktorla çalıştıktan, gerçekçi ihtiyaç ve beklentileri öğrendikten ve sundukları çözümlerle bunları yerine getirebildiklerinden emin olduktan sonra, SLASH olarak yalnızca kendine özgü tasarım diliyle değil, aynı zamanda yenilikçi çözümlerle fark yaratmayı hedeflemiş. Ürünler global ölçekte sağlık mobilyaları sektöründe özel tasarım mobilya açığının kapatabildiği, kendine özgü sofistike tasarım diline inovasyonu dahil edebildiği ve kompakt çözüm sunabildiği için oldukça rağbet görüyor. Pazardaki bu ilginin bir diğer nedeni de ürünlerin resepsiyon bankosundan tedavi odası dolaplarına, toplantı noktalarından hasta deneyimini geliştiren hibrit mobilyalara kadar bir sağlık merkezindeki tüm alanlara hizmet veriyor olması. Slash Architects, bu ilgiye ve yeterliliğe dayanarak SLASH’in sağlık mekanlarının geleceği olduğunu savunuyor.
Slash Architects’in, yurt dışında ve yurt içinde pek çok projesi ödüle layık görüldü; bu durum Slash Architects mimarları için oldukça değerli. Amaçları insan odaklı ve güncel tasarım yaklaşımını gösterebilecekleri mekanlar üretmek. Yakın gelecekte Slash Architects, mimari bilgi ve yetisini Türkiye’de ve uluslararası ölçekte hem sağlık mekanlarıyla hem de farklı fonksiyon ve temadaki işlerle ortaya koyarak devam ettirmek ve SLASH mobilya markası ile sektördeki açığı kapatıp ürün yelpazelerini genişleterek tasarım dilini ve felsefesini daha çok kişiye duyurmak istiyor.