“Soho, Son Derece Sessiz, Sakin Aklı Başında, Tatlı Boyutlu Bir Proje...”
Tanju ÖZELGİN
Her konseptin içinde malzeme seçimleri binanın büyüklüğüne ve konseptin şekline göre belirlendi. Yüzde 90 doğal malzeme kullanmaya dikkat ettik, sentetik malzemeleri olabildiğince minimize etmeye çalıştık ve yok denecek kadar az hale geldi.
İç mimari tasarımda sürdürülebilirlik kriterleri neler, yaptığınız çalışmalarda ve malzeme seçiminde bunu uygulayabiliyor musunuz?
Sürdürülebilirlik çok önemli ama açıkcası içi boş bir trend olarak devam ediyor; yani adı var kendi yok. Herkes projelerinde ucundan bir şeyler söylüyor. Tekil projelerden çok toplu projelerdeki sürdürülebilirlik daha önemli çünkü çarpanları daha fazla olduğu için etkileri daha fazla oluyor.
Sürdürülebilirlik herkesin tam anladığı bir konu değil, ismi biliniyor fakat içeriği konusunda kimsenin bir fikri yok. Herkes bir ucundan tutup projesinin bir kenarına çeşitli sertifikalar vs. ekleyip adını koyup geçiyor. Hem iç mimaride hem mimaride uzun süre yaşayacak. Projenin bütün parçaları ya da seçtiğimiz nesneler, malzemeler bunun üzerinden şekilleniyor; ama bütçelerin, sürelerin, yapımcıların izin verdiğince.
Biz burada şanslıydık, Soyak zaten istekliydi bu yüzden süreç daha kolay yönetilebildi.
Soho projesinin iç mimari tasarım kararlarında ve malzeme seçimlerinde nelere dikkat ettiniz bahsedebilir misiniz ?
Mimari ne diyorsa biz de içeride ona uyarak gittik, birde projenin bütünsel bir konsepti, anafikri var. Benim de çok beğendiğim bir proje, son dönemde İstanbul’da bu tip projelerin çoğu bir bağırış içinde... Soho, son derece sessiz sakin, aklı başında tatlı bir boyutu olan bir proje olduğu için zaten hepsinin içinden sıyrılıyor. Adam gibi bir apartman yapmak çokta arzu ettiğim bir şeydi. Kentin tam içinde, şehrin merkezindesiniz...
İki defa proje yaptım diyebilirim, ilk konsept daha küçük ünitelerden oluşuyordu, onu bitirdikten sonra karar değişti ama bende hem yere hem binaya hem de konsepte daha iyi alıştım. Bir kentlinin minimal ihtiyaçları nelerse; elbette belirli bir lüks ve konfor içinde, onları sıraladık işlevsel olarak ve ona göre dairelerin planlamalarını yaptık. Her planladığımız dairenin renk ve duyusal açıdan farklı bir kaç tip konseptini hazırladık.
Her konseptin içinde malzeme seçimleri binananın büyüklüğüne ve konseptin şekline göre belirlendi. Yüzde doksan doğal malzeme kullanmaya dikkat ettik, sentetik malzemeleri olabildiğince minimize etmeye çalıştık ve yok denecek kadar az hale geldi.
Doğal malzemeleri seçme sebebimiz güzel yaşlanıyor yani yaşlandıkça güzelleşiyor. Sentetik malzemeler yaşlanmıyor, yani 100 yaşında ama yeni doğmuş bir bebek gibi duruyor, böyle garip bir durumu var onların. Bina yaşlandıkça daha da güzelleşecek değerlenecek, içeride de aynı şeyi düşündük ki kısa vadede değiştirme ihtiyacı duymasınlar.
Peki iç mekan kalitesinde nelere dikkat ettiniz?
Projenenin bellirli bir profili var o profile en uygun segment ve ürün gamını oluşturmak için çaba sarf ediyoruz, hepsinde bir kalite işlevi var, bütün bunlar yanyana gelince atmosfer olarak onu doğrudan yaratıyor. Seramik yerine doğal taşın olması gibi, vitrifiyeden beyaz eşya seçimine kadar hepsi iyi bir markanın total toplayacağı şeyler...