Sürdürülebilirlik için Kimya Yaratıyoruz

Koray Uygur / BASF Türkiye Pazar Geliştirme Yöneticisi

Biz öncelikle kendi tesislerimizde enerji verimliliğine önem veriyoruz. Malzemelerimizin sürdürülebilir olmasına, uzun süre kullanılabilir olmasına özen gözteriyoruz.

BASF için sürdürülebilirlik ne anlama geliyor?

Dünyanın lider kimya şirketi BASF olarak, kurumsal stratejimizin kalbinde “Sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz” anlayışı yatıyor. Bu yüzden tüm faaliyetlerimizde, bizden sonraki nesillerin de sorumluluğunu taşıyoruz. BASF olarak, sürdürülebilirliği, merkezinde insanın olduğu ekonomik, ekolojik ve sosyal sorumluk olarak üç ayağın birleşiminden


oluşan bir bütün olarak ele alıyoruz. Çatımız altında sadece ürünlerimiz değil, aynı zamanda tüm üretim süreçlerimiz de, iklimi korumak ve yeryüzünün doğal kaynaklarının devamlılığını sağlamak üzere tasarlanıyor.

Kimya ve sürüdürülebilirlik ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kimyanın sürdürülebilirliğe katkıları nelerdir ve BASF bunun neresinde duruyor?

BASF olarak, dünyada var olan doğal kaynakların doğru şekilde ve olabildiğince uzun kullanılabilmesi, yenilenebilir halde olması için sorumluluk üstleniyoruz. Dünyanın sınırlı kaynaklarını ve artan talepleri ele aldığımızda kimyanın sunduğu çözümlerin hayati önem taşıdığını görüyoruz. Kimya hayatımızın her yerinde... Şu an üzerimizdeki kıyafetin renk pigmentinden dokusuna ve yumuşaklığına, kullandığımız makyaj malzemelerinden şampuanlara kadar aklınıza gelen her şeyde kimyasal gelişmelere dayalı çözümler kullanılıyor. Tüm gıdalarda, tekstilde ve endüstrinin her alanında kimya var. Biz de gelecek nesillerin sorumluluğunu taşıdığımız bilinciyle insan sağlığına, beslenmeye, temiz su ihtiyacına, karbondioksit salınımını azaltmaya yönelik ürün ve çözümler sunuyoruz

Kimya sürdürülebilirlik karşıtı mı?

Tam aksine, kimya sürdürülebilirlik için son derece destekleyici bir alandır.

BASF olarak, öncelikle kendi tesislerimizde enerji verimliliğine önem veriyoruz. Sürdürülebilirliğe verdiğimiz bu desteğimizin bir göstergesi olarak ‘Verbund’ sistemini geliştirdik. Almanya’da üretim yaptığımız bölgede pek çok tesisimiz var. Bunların hepsi büyük bir arazi içerisinde, bir tesisin çıktısı/atığı, bir başka tesiste girdi olarak kullanılıyor.

O tesisten çıkan sular, başka bir yerde ısıtma, soğutma veya sulama amacıyla kullanılıyor. Üretim tesislerinin bir arada ve birbirine bağlı olmasıyla %30 oranında enerji tasarrufu sağlıyoruz.

Dünyanın kaynaklarının sınırlı olduğunu, nüfusun gün geçtikçe arttığını düşününce elimizdeki kaynakların kullanımını en doğru şekilde yapmalıyız. Yeni bir kaynak bulunmadığı sürece var olan kaynakları en efektif şekilde nasıl kullanabiliriz? Bunu tasarrufla sağlayabiliriz.

Tasarrufun inşaattaki karşılığı, yalıtımdır. BASF’nin yalıtıma katkı sağlayan pek çok ürünü bulunuyor. Örneğin, poliüretan grubumuzun ürünleri kullanılarak üretilen sandviç paneller, uygun binaların inşasında klasik beton sistemine göre önemli miktarda zaman tasarrufu sağlayabiliyor. Bu, binanın inşaatı için çok hızlı bir çözüm ve böylece %23 oranında enerji tasarrufu sağlanabiliyor. Enerji konusunun yanında insanların konforlu bir şekilde yaşamaları için geliştirilen ses yalıtım ürünleri de sürdürülebilirliğe hizmet ediyor. Ek olarak, insanların yürürken veya araçların sürüş halinde kaymasını önleyecek reçineli tamamen doğa dostu ürünler, karbon salınımını sıfıra yaklaştıran formülasyonlar söz konusu. Şu durumda, kimyanın sürdürülebilirliğin sağlanmasında çok önemli bir bilim olduğunu kabul etmemiz gerekir.

BASF ürünlerinin sertifika derecelendirmelerindeki puanlara katkıları nelerdir?

Bütün sertifika sistemlerinde puan aldığınız, malzeme kullanımı diye bir bölüm bulunmaktadır. Şunu bilmek gerekir ki, hiçbir yapı ve inşaat malzemesi, kendi başına bir binada puan kazandırmamaktadır. Sertifika puanında malzemelerin uygulaması büyük rol oynuyor.

Diğer yandan Yaşam Döngüsü analizi yapabilmeniz için EPD (Çevresel Ürün Beyanı) denilen bir belge gereklidir. BASF ürünlerinin pek çoğu EPD sahibidir. Bir bina,direkt olarak yeşil veya çevre dostu bina olarak nitelendirilemez; bunu ispat etmek gerekir. Bir binanın yaşam döngüsü veya ne kadar süre ayakta ve sağlıklı durabileceği o binada kullanılan bütün ürünlerin EPD’lerini bir araya getirerek hesaplanıyor. Biz BASF olarak, bir binanın enerji verimliliğinin ve karbon salınımının hesaplanabilmesi için ihtiyaç duyulan belgeleri sunuyoruz.

Bu konuda kullanılan kaynaklar içerisinde en önemli unsurlardan bir tanesi, düşük VOC (uçucu organik gazlar) değeridir. Bu değer, BASF tarafından belgelendirilmektedir. Sertifika için başvuruda bulunulduğunda kullanılan ürünlerinin VOC değerleri, bunlarla ilgili belgeler ve ürünlerin EPD’leri veriliyor.

Bu konuda ‘hangi ürünlerimiz sertifikanın neresinde kullanılabilir; bu aşağı yukarı sizin ne kadar puan kazanmanıza destek olabilir veya yardımcı olabilir’ sorularının yanıtlarını verdiğimiz bir listemiz var. Bu uygulama çok önemli. Bir ürünü satın almak veya herhangi bir şekilde uygulamak yeterli değil; ölçümleme yapmak gerekiyor. Durumun ispatlanabilir, belgelendirilebilir olması lazım. Bu alanda BASF olarak, çok uzun yıllardır bu konuda tecrübe sahibiyiz.

BASF uzun yıllardır kimya sektöründe, o yıllardan bugüne kimyada nereye gelindi ve önümüzdeki yıllarda kimya hayatımızda nerde olacak, hayatlarımızı nasıl etkileyecek?

Kimya endüstrisi, ticari faaliyetlere katkıda bulunduğunda moleküller üzerinden ilerleyen bir bilim dalıydı. Günümüzde artık bir çözüm üreticisi ve çözüm sağlayan sektör olarak faaliyet gösteriyor. BASF için 2050 yılı hedefleri belirledik. Yapılan araştırmalara göre, 2050’de dünya nüfusunun yaklaşık 9 milyar olması bekleniyor. Kısacası şu an alıştığımız tüketim alışkanlıklarını devam ettirirsek üç tane gezegene daha ihtiyacımız olacak. Bu nedenle kendimize bazı gelişim alanları belirledik. Tüm dünyanın işbirliği içinde kendini geliştirmesi gereken alanlar olduğunu düşünüyoruz. Bu alanlardan başlıcaları; enerji yönetimi, iklim, kaynaklar, yaşam kalitesi ve beslenme.

Biz BASF olarak, bir çözüm ortağı gibi gördüğümüz müşterilerimizle birlikte çalışıp bütün bu mega trend adını verdiğimiz zorlukları aşma yolunda kimyaya dayanan çözümler geliştirmeye söz verdik. “Sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz” anlayışında bunu açıkça ortaya koyuyoruz. Kısacası, kimya moleküller geliştirmekten çözüm geliştirmeye doğru yön değiştirdi. BASF olarak öngörümüz, 2050’de kimyanın daha yoğun bir şekilde hayatımızın içinde bir çözüm olarak yer alacak olması yönünde.

İstanbul’daki bu yeni yapılaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstanbul’da yapılan işlerin iyi niyetli işler olduğunu düşünüyorum. Günümüzde daha bilinçli bir yapılanma söz konusu. Yeni yapılanmayla ilgili olarak, kentsel dönüşümün çıkış amacı şehrin planını düzeltmek değil depreme dayanıklı olmayan binaların depreme dayanıklı hale getirilmesiydi. Bu anlayışın temelinde insan sağlığı bulunuyor. Aynı zamanda, sürdürülebilirlik anlayışının bir parçası olan enerji verimliliği de artık dünyamız için çok önemli bir konu.

Yapılaşma konusunda, daha doğru, daha uzun vadeli, yaşam ömrü daha uzun bir yol izlemeliyiz. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi daha planlı, programlı hareket etmek gerekiyor.

Dünyada gerçekleşen kentsel dönüşüm faaliyetlerinde uzun bir sürece yayılacak nitelikte örnekler de bulunuyor. Dünyanın lider kimya şirketi BASF olarak, bu sürece hem bilgi birikimimizle hem de ürünlerimizle destek oluyoruz. Bu konuda, sosyal sorumluluk anlayışımız çerçevesinde tüm seminerlerde, eğitimlerde, derneklerde ve sosyal kuruluşlarda aktif olarak yer almaktayız.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)